Category
🛠️
Yaşam tarzıDöküm
00:00Jenerik müziği...
00:30Jenerik müziği...
00:48Efendim merhabalar.
00:50Hoş geldiniz.
00:51Beyaz TV ekranlarında pazar günleri evinize bizi misafir etmek için vesile kıldığınız,
00:59Geçmişe Yürüyen Adam programına hoş geldiniz.
01:03Bu programda sizlerle birlikte geçtiğimiz hafta yapmış olduğumuz Üsküdar ya da Roma'daki adı ile
01:11Skodropol semtinde yapmış olduğumuz gezinin ikinci bölümüyle karşınızdayız.
01:18Bugün size Mihrima Sultan Camii'nden ziyade Yeni Valide Camii yani Rabia Emetullah Gündüz Sultan Camii'ni
01:28biraz Çavuşdere Caddesi'ni biraz da Şemsipaşa bölgesini bir fotoğrafta güzel bir fotoğraf olmayan bir camiyi
01:38gösteren bir fotoğraf Şemsipaşa Karakolu ve Salacak Caddesi'ni inşallah sizlerle konuşacağız.
01:47Sevgili dostlar bu programda sizler ve bizler ekip arkadaşlarım fotoğrafları böyle yan yana koyuyor
01:55üzerlerine basa basa atlaya atlaya bazen 100 yıl öncesine bazen 140 yıl bazen 70 yıl öncesine bazen 80 yıl öncesine gidiyoruz.
02:08İşte bu zaman arasında bir gergep işleyerek yapmış olduğumuz yolculuğun adıdır Geçmişe Yürüyen Adam
02:17ve bu programı yapmaktan ve sizlerin evlerinize misafir olmaktan kahvaltı sonrasında elinizdeki çay ve kahve,
02:26fincan ve bardaklarıyla bizi seyrediyor olmanızdan çok mutluyuz Allah daim etsin.
02:34Değil mi artık bir davamız bir iddiamız vardı sanırım haklıyız.
02:39Pazar günleri saat 12'de bir Beyaz TV klasiği Geçmişe Yürüyen Adam programı karşınızda olmaktan çok mutlu.
02:51Sizler evlerinizde bizler ise arazide.
02:54Tarihin ve hadisenin yaşandığı yerin tam üstünde tarihte yürümeye geçmişe geçmişe doğru yürümeye devam edeceğiz.
03:05Hazır mısınız? Biz hazırız.
03:08O halde Beyaz TV Pazar saat 12 Geçmişe Yürüyen Adam programı başladı.
03:15Aslında amacım size arkamı dönmek değil haşa.
03:36Ben tarlaya bakıyordum.
03:38Ahmet Şemsi Paşa'nın bostanına bakıyordum.
03:42Size bir hafta önceki programda göstereceğim dediğim tarlaya bakıyordum.
03:48Size bir tarla göstereyim mi? Şaka yapmıyorum.
03:51Öyle böyle değil bir İstanbul tarlası.
03:54Hadi bakalım ben şu an Ahmet Şemsi Paşa'nın bostanında tarlasında geziyorum.
04:01Nasıl ama?
04:03İşte İstanbul tarlaları da sanırım böyle yerler olsa gerek.
04:08Ben olabildiğince rahat bir biçimde tarlada geziyorum.
04:12Buranın adı Şemsi Paşa Bostanı.
04:16İnanılmaz bir fotoğraf.
04:18Takvimler tam 1900.
04:20Arkamda Şemsi Paşa Camisi.
04:231900'e yani günümüzden 124 sene önce çekilen fotoğrafta da Şemsi Paşa Camisi görülüyor.
04:32Fakat bu açıdan göremediğimiz otobüslerden, caddelerden, billboardlardan göremediğimiz bir imarethane ve medrese bütünü var.
04:44Uzunlamasına 6-7 kubbe bulunmakta.
04:48Çok net görünmüyor.
04:50Bugün görünmüyor 2024 yılında.
04:53Yani bu fotoğrafın çekilmesinden 124 sene sonra her taraf kapalı olduğu için görünmeyen bu kubbelerin bir kısmı Sıbyan Mektebi,
05:04bir kısmı medrese, birkaç tanesi de ihtiyaç sahiplerinin hiç kimseye hesap vermeden ve hatta selamun aleyküm bile demeden içeriye girdikleri,
05:19sinirli bir biçimde dahi olsa yemeklerini yiyip çıkıp gittikleri imarethane.
05:26Yani Süleymaniye tabiriyle Darü Ziyafe.
05:31Şemsi Paşa da kendi bostanına şu an otobüslerin geçtiği,
05:36türkuaz renkli bir minibüsün durduğu o bölgede bulunan imarethane maalesef yıkıldı.
05:441947 sürecinde İnönü Menderes dönemlerinde yapılan restorasyonlarda Harem Üsküdar yolunu açmak için
05:55önceden Toptaşı, Valdiyatık bölgesinden gidilirmiş Kadıköy'e.
06:00Şimdi böyle bir sahil yolu, salacak yolu var.
06:04Bu yol açılırken imarethane yıkılmış ve dümdüz bir yol yapılmış.
06:09Bu yüzden fotoğraflarda var olan imarethane kısmını maalesef bugün göremiyoruz.
06:16Otobüs gitti. Bakın ne görülüyor.
06:19Açımız bambaşka bir hal aldı ve bu halde medreseleri, Sıbyan Mekteplerini görüyoruz.
06:29Şemsi Paşa Bostanı.
06:31Buralar tarla. Şemsi Paşa Bostanı'nın altında bir metro girişi.
06:38Bu metro girişi Ümraniye'ye Çekmeköy'e giden bir metro.
06:43Ve hemen yanında yine yerin altında Halkalı'dan gelen Abdülhamit Han'ın rüyası olan
06:50projesini Abdülhamit Han'ın çizdirdiği Marmarayla Gebze'yi, Kocaeli Gebze'yi Halkalı'ya bağlayan Marmaray geçmekte.
07:01Altımızdan metrolar geçmekte, Marmaraylar geçmekte.
07:06Şemsi Paşa Bostanı'nın, Üsküdar Mihrimah Sultan Camii'nin, Üçüncü Ahmet Çeşmesi'nin, Balaban Çavuş Hanı'nın altında bugün
07:18metrolar, avrasyalar, Marmaraylar gezmekte.
07:22Dedenin bıraktığı emanet bu şekilde torunlar tarafından değerlendirilmiştir.
07:28Hadi fotoğrafa geri dönelim.
07:30Takvimler 1900.
07:32Günümüzden tam 124 sene önce bir cami var ve cami tam bostanın orta yerinde duruyor.
07:40Hemen yanında medrese, sıbyan mektebi ve imarethane.
07:45Bugün imarethane yok, sıbyan mektebi ve medrese hala durmaya devam ediyor.
07:51Biz şu an bir tarladayız.
07:53Yani ben adımımı atıyorum, bakın tarlalarda yürüyorum.
07:59Aslında burası bir tarla ama bugün değil.
08:03Aradan geçen 124 yıllık bir zaman dilimi içerisinde değişen pek çok şey ve yer olmuş.
08:10Sizi 124 yıl arayla aynı açıdan çekilen iki farklı fotoğrafla baş başa bırakıyorum.
08:29Şemsipaşa Bostanı'nda Abdülmecit döneminde yapılan Şemsipaşa Karakolu'nu görüyorsunuz.
08:42Yok yok bugün görüyorsunuz 2024.
08:46Bugün karakol değil, bugün bir devlet dairesi, lojmanı.
08:50Sosyal tesis diyelim.
08:521950'lerde bir değişime uğradı.
08:55Ne o?
08:56İki fotoğraf yan yana konulursa 1938'i çekilen, günümüzden 86 sene önce çekilen fotoğrafa bakacak olursak
09:07binanın arkasında bir cami var ve bu cami Adalet Camisi.
09:14Yapılış tarihi 1842, yıkılış tarihi 1957.
09:21Bu cami yıkıldı.
09:23Neden?
09:24Arkasında bir meydan olsun diye.
09:27Evet, arkasında bir meydan var.
09:30Arkasında bir park var bugün.
09:32Abdülmecit Han tarafından yapılan Mecidiye Karakolu olarak tarihe geçen
09:39ama halk arasında Şemsipaşa Karakolu diye bilinen karakol,
09:45bugün bir tesis.
09:49Hiçbir şeyi kaybetmedi.
09:51Kitabesine kadar, sütunlarına kadar, girişine kadar her şey duruyor.
09:57Burada bir cadde var.
09:59Fotoğrafta cadde yok.
10:01Bir önceki fotoğrafta anlatmıştım ya ben size.
10:05Aslında bu Üsküdar Harem yolu salacak yolu yok.
10:11Bunun yerine Toptaşı'ndan, Valide-i Atik Camii'nin üstünden Üsküdar'dan Harem,
10:18yani bir U yaparak Üsküdar'dan U yapılarak hareme geliniyormuş.
10:2450'li yıllarda bu yol yapılmış.
10:27Yol yapıldığında Mecidiye Karakolu'nun önündeki bahçede alındı ve caddeye katıldı.
10:35Arkasındaki cami ise yani Adalet Camii ya da Mecidiye Camii yıkıldı.
10:42Çocuk parkı yapalım dediler.
10:45Çocuk parkı olmadı ama aile çay bahçesi oldu.
10:49Yazık değil mi?
10:51Ne anlatıyorum dostlar?
10:53Bir park olsun diye, çocuklar bu parkta eğlensin diye cami yıkmak acaba kimin aklına gelir?
11:02Avrupa'da park yapmak için acaba kilise yıkılır mı bilmiyorum ama
11:07İstanbul'da, Türkiye'de 1940 ile 57 arasında neler yıkılmış neler.
11:15O yıkılanların arasında şu an minaresini gördüğünüz Adalet Camisi ya da diğer adı ile Mecidiye Camii yıkıldı.
11:26Yıkılış 1957.
11:29Kala kala bir tek bu eser kaldı.
11:31Önündeki bahçe cadde oldu, cami yıkıldı, karakol sosyal tesis oldu.
11:38Salacak caddesini görüyorsunuz değil mi?
11:41Ben sizinle arama istemezdim bir cadde koymayı.
11:46Fakat arabalar yan tarafa bol miktarda park ettiği için çekim yapacak yer kalmadı.
11:53Aslında bu fotoğrafın açısı tam olarak da bu değil.
11:57Faruk bir 5-10 adım geri gitmek zorunda.
12:00Geri gittiğinde kaldırıma çıkacak.
12:02Olur ama o zaman aramızda her daim bir park etmiş arabalar olacak.
12:08Bu olmasın diye park eden arabaların önüne geçtik ve size Mecidiye Camii'ni ya da Adalet Camii'ni,
12:16Mecidiye Karakolu'nu ya da bir sosyal tesisi göstermek istedik.
12:21Efendi 1938-2024.
12:25Aynı açı değil ama aynı açıya yakın 5-10 metrelik bir mesafe ile iki fotoğraf şu an karşınızda.
12:35Şimdi sorum size nasıl bir duygu?
12:56Nasıl bir duygu?
12:59160 yıl öncesini görmek nasıl bir duygu?
13:04Şu an 1865 tarihinde Yorgo Kargopulos tarafından çekilen bir salacak fotoğrafı ile karşı karşıyasınız.
13:13Salacak. Bu dümdüz.
13:16Adına Menderes zamanında yıkımlar var diyoruz.
13:20İnönü başlattı bu yıkımları.
13:23Şehirleşme adına İnönü bir katliam yaptı.
13:26Menderes de bunun devamını getirdi diyoruz ya.
13:29Yapılan her şey kötü değil.
13:31Bazen de harika şeyler yapıldı.
13:33Mesela işte mesela 165 sene önce şu an insanların yürüdüğü,
13:39insanların mutlu bir biçimde eşi ile dostu ile yürüyerek güneşlendiği bu cadde aslında yoktu.
13:48Burası kayalıktı ve burası sahilden direk denize gidilen bir yerdi.
13:53Salacak sahili deniyordu buraya.
13:56Şimdi ise Salacak sahil yolu deniliyor.
14:01160 sene önce Yorgo Kargopulos geldi.
14:05Tam olarak şu an kameraman kardeşim Faruk'un ve Halil abinin bulunduğu yerden böyle bir açı yakaladı.
14:14Bir kayalığın üzerine yani denize doğru bir çıkma yapan bir burunun üzerine oturmuş bir Osmanlı evladı.
14:24Devlet-i Ali Osman tebası buradan Fındıklı, Kabataş, Beşiktaş sahilini seyrediyor.
14:34Ne bileyim kim bilir belki de 1500 yıllık Galata Kulesi'ni seyrediyor.
14:41Ya da benim gibi şu an önünden geçen bir gemiyi bekliyor seyretmek için.
14:47Bilemeyiz ki ne olduğunu.
14:49Üzerinden 160 yıl geçmiş duran bir tek kız kulesi.
14:54Şu an fotoğrafta gördüğünüz sahilde yok.
14:58Şu an fotoğrafta gördüğünüz o dedede yok.
15:02Var olan yalnızca Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camii, Ayasofya Camii, Tarihi Yarımada Burnu,
15:11Sarayburnu'ndan can kurtaran sahiline kadar olan U biçimindeki çıkma bir amca, bir dede ve bir burun ve bir de kız kulesi.
15:23Aslında bu fotoğrafta bize kalan ne var?
15:27Tarihi Yarımada var, kız kulesi var.
15:30Ne diyor Necip Fazıl rahmetli?
15:32Sahip değiliz ve hakim değiliz bu dünyaya taşlar kadar ve fotoğraflar kadar.
15:40160 sene önce çekilen fotoğraf şu an karşımızda.
15:44Ama 160 sene önce muhtemelen 30'larında olan o dede yani 1830'lu yıllarda 2. Mahmud döneminde doğan bu dede dünyada yok.
15:56Ve belki de bunun torununun oğlu bile dünyada yok.
16:01Neyse ben o dede gibi sahilden o otursun ben ayakta deniz seyredeyim.
16:09Ha bu arada ne olduğunu da söyleyeyim sürprizde değil.
16:13Bugün 23 Aralık 2024 Pazartesi.
16:18Nasıl ama hava?
16:20Aralık ayında böyle bir havada gezintiye çıkmak güzel.
16:24Ama Aralık ayında böyle bir havanın meteoroloji anlamında İstanbul'a faydası yok.
16:30Zarar şu an yağmurlu olmalı ve barajlar dolmalı.
16:34Fakat sırtımı yakan bir güneş siz de bu güneşi zaten görüyorsunuz.
16:39Neyse ben sizi 160 yıl ara ile aynı açıdan çekilen 2 farklı fotoğrafla birini çeken kameraman Faruk.
16:51Gencecik çocuk 20'li yaşlarda diğerini çekense 40'lı yaşlarda Yorgo Kargopulos bir Rum fotoğrafçı.
17:02Sizi Faruk'un çektiği fotoğrafla birlikte Yorgo Kargopulos'un 1860 yılı çektiği fotoğrafla.
17:10Yani 160 yıl ara ile aynı açıdan çekilen 2 farklı fotoğrafla baş başa bırakırken
17:18ben o fotoğraftaki dede gibi dalgın dalgın Dolmabahçe Sarayı'na dalgın dalgın fındıklı saraylarına baka durayım.
17:31Yüz otuz yıl nasıl bir rakam veya nasıl bir sayı?
17:58Bir insan ömrü için yüz otuz yıldan bahsetsek ne olur?
18:03Zira şu an görmüş olduğunuz fotoğraf 1894 yılına ait inanılmaz bir fotoğraf.
18:11İstanbul'u yerle bir eden Büyük İstanbul depremini kıyameti su kuranın su kurası deniliyor.
18:19Ne demektir? Anlattığımda toparlanacak.
18:221894 tarihinde bir deprem oldu İstanbul'da. Uzun bir süre her yer sallandı.
18:29Takvimler 1894'ü göstermekteydi. Ondan yaklaşık 3-4 sene önce 1509 tarihinde bir deprem daha oldu.
18:40İşte o deprem 1509 İstanbul depremi asıl kıyameti su kura o. Küçük kıyamet.
18:4845 gün boyunca İstanbul sallandı. O depremin bir sonraki deprem 1894 o da kıyameti su kuranın su kurası olarak anılmaktadır.
19:00İşte o deprem olmuş. İstanbul yerle bir olmuş.
19:04Benim şu an arkamda görmüş olduğunuz Şemsipaşa camisi o depremden İstanbul'u yerle bir eden depremden bu haliyle kurtulmuş.
19:15Şu an bir deprem mağduru camiyi görüyorsunuz.
19:18Şemsipaşa tarafından yapılan Ahmet Şemsipaşa tarafından yapılan birinci fotoğrafta hatta bostanını gördüğünüz
19:28karşıdan camiyi gösteren bir fotoğraf göstermiştim ya 1910 diyerek.
19:35İşte o fotoğrafta görülen caminin o fotoğraftan yaklaşık olarak 16-17 yıl önceki halini görüyorsunuz.
19:45Takvimler 1894'ü göstermekte ve Ahmet Şemsipaşa'nın yaptırmış olduğu cami yıkılmak üzere yerle bir oldu diyemiyorum.
19:58Anayapı duruyor. Peki ne yok? Bugün gördüğünüz camiden o gün gördüğünüz camide ne yok?
20:06Cevap çok basit. Minaresi yok. Muhtemelen minaresi öne doğru yattı ve yıkıldı.
20:13Minaresi olmayan bir camiden bahsediyorum.
20:16Günümüzden 130 sene önce 1894 tarihinde şu an önünüzde bulunan fotoğrafta minaresi olmayan caminin minaresi neden yok?
20:29Cevap yıkıldı. Depremde yıkıldı.
20:34Allah bir daha bu topraklara en ufak bir yaprak tanesini kopartacak kadar bile olsun bir şiddette deprem olmasın inşallah.
20:45Bu benim bir kul olarak Allah'a duamdır. Olacak mı olmayacak mı onu Allah bilir.
20:52Allah'tan da başka kimse zamanını bilemez inşallah olmaz diyorum.
20:57Ya da olacaksa da depreme hazırlıklı olan bir İstanbul'da deprem olur. Zira şu an hazırlıklı değiliz.
21:05Fotoğrafa gelelim. Nasıl ama duvar yıkılmadan önce bile belli ki kötü ve bakımsız.
21:13Bugünkü duvar daha güzel. Nasıl ama sahil yani caminin sahili ben bile hatırlıyorum sahil bu kadar yoktu.
21:24Caminin dış kapısına neredeyse su vuruyordu. O kadar yakındı.
21:31Şu beyazlı paltolu hanımların yürüdüğü yere kadar geliyordu deniz.
21:38Ardından bugünden 2-3 yıl önce deniz biraz dışarıya doğru atıldı.
21:45Üzerinde yürüme yolu yapıldı.
21:47İşte 1894 tarihinde şuralarda denizin olduğunu ben gireyim mi denize?
21:54Ben denize girmek istiyorum.
21:561894, 1904, 1914, 24, 34 ben o tarihlerde denize girmek istersem işte şu kadar.
22:08Şu kadar ben şu an denizdeyim.
22:14Yani denize atladım ve şu an fotoğrafta gördüğünüz denize girmiş bulunmaktayım.
22:20Yani bu şu demektir ayağımın altındaki taşın altı boş.
22:25Herhangi bir demirle, direkle, sütunla, betonla, taşla, toprakla doldurulmadı.
22:32Orası boş bırakıldı ve ben şimdi denizden karaya doğru çıktım.
22:38Efendim 1900'lerin başı 1894, 130 yıl arayla aynı açıdan çekilen iki farklı fotoğraf şu an karşınızda.
22:50Takvimler 1926'yı göstermekte.
23:06Günümüzden tam 98 sene önce burası Üsküdar Meydanı Balaban Çavuş Hanı.
23:13Yıkıldıktan sonra tam olarak böyle görülüyordu.
23:18Zira metronun ve Marmaray'ın girişleri istasyon ve cadde durakları bir de Marmaray ve metronun şu sarı olan havalandırma tertibatı açıyı son derece bozmuş.
23:32O eski Ferah Mihrimah Sultan Camii görüntüsü şu an görünmüyor.
23:39Burası kapatılmış. Yeşillik alanlar iyice yükselmiş ve 1926 yılında Cumhuriyetimizin kuruluşunun 3. yılında çekilen fotoğraftaki ferahlık ve açık ortam maalesef kalmamış.
23:56Şimdi sanki bir tarihi alan, tarihi bir kazı alanı gibi görülüyor değil mi? Orta yer.
24:04Evet tam olarak öyle. Zira burada 18. yüzyılda yapılan ve böyle boylu boyunca metro ve Marmaray duraklarını kaplayan bir Balaban Çavuş Hanı vardı.
24:19Yeniçeri askerlerinin eğitimden kaçan, eğitim yapmak istemeyen Yeniçeri askerlerinin bol miktarda kaytardıkları, saklandıkları, kanunun pek işlemediği, kanun adamlarının, polisin, jandarmanın çok fazla giremediği bir yerdir.
24:41Denesi işte burası. Yani Balaban Han denilen yer burası. Burada kanun yok. Burada kurallar da yok. Burada polis, jandarma da yok. Burada kaçak Yeniçerilerin ve zorba Yeniçerilerin kuralları geçerli.
24:551826 yılında 2. Mahmut, halkın Vakayı Hayriye adını verdiği Yeniçeri isyanlarını bastırmak için yapmış olduğu Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldırma askeri teşebbüsünde,
25:10önce Şehzadebaşı Camii'nin yan tarafındaki Vefa bölgesindeki Orta Kışla, ardından bugün Vatan Caddesi'nin bir AVM var, kocaman bir AVM.
25:24Tabii ki adını veremem, reklam olur. AVM'nin arkasındaki İskenderpaşa bölgesinde bulunan Yeniçeri Ocağı ya da Langa-Samatya bölgesinde bulunan Et Yemez Ocağı yıkıldı.
25:38İçinde yaşayanlar yakıldı, kesildi, doğrandı, öldürüldü. 10 bin kişinin bir gecede öldürülmesine, 10 bin kişilik yanan insanların çığlıklarının gökyüzüne ulaşmasına,
25:55insanlar Yeniçeri Ocağı'ndan öylesine illallah etmiş ki o hadiseye, insanların yakılarak, yıkılarak yok edildiği o geceye Vakayı Hayriye yani hayırlı vaka dedi.
26:10İşte o Vakayı Hayriye denilen Yeniçeri Ocağı'nın kaldırıldığı zaman burada bulunan Balaban Çavuş Han da ortadan kaldırıldı.
26:20İkinci Mahmud, Yeniçerilerin saklandığı yer olarak bilinen burayı kaldırırken aslında amacı Üsküdar'a mal getiren hanlardan birini ortadan kaldırmak değildi.
26:32Amacı Yeniçerilerin saklandığı yeri yıkmaktı. Bu yüzden kanun yok, kural yok, tüzük yok, ahlak yok.
26:40Kaçak köçek Yeniçerilerin yaşadığı buraya Melek Girmez Bölgesi deniyormuş. Ben müsaadenizle Melek Girmez Bölgesi'ne girmek istiyorum.
26:52İşte günümüzden 200 sene önce, 250 sene önce, 1826'ya kadar Melek Girmez diye adlandırılan bölge şu an benim adımımı attığım çimenlik alanın ta kendisi Balaban Han.
27:09Bu Balaban Han 1826'da yıkıldı. 1900'lerin başına kadar harap kaldı. 1900'lerin başında tamamen ortadan kaldırıldı ve bir park yapıldı.
27:19İşte şu an 1926 yılı diye size sunmuş olduğumuz fotoğraftaki bu boş alan ve bir inşaatın temel kısmı gibi duran alan aslında yaşayan canlı bir tarihin şahitliğini yapmaktadır.
27:37Günümüzden 98 sene önce Mihrimah Sultan Camii'nin çok da güzel, çiçek gibi ortada durduğu, bugün metroların, marmarayların, havalandırma dediklerinin kapatmadığı, biraz da yükselmediği o fotoğrafla 98 sene sonra bugün bizim çekmiş olduğumuz fotoğraflar arasında
28:01caminin iki minaresinin birbirinden uzaklık mesafesini saymazsak bu açıyı bulmak gerçekten çok zor. Bizim için parametre caminin iki minaresinin birbirinden açıklık mesafe farkıydı. Onu bulduk ve dedik ki evet işte orası burası.
28:2398 yıl arayla aynı açıdan çekilen iki farklı fotoğraf şu an karşınızda.
28:30MÜZİK
28:48Çekilmesi zor olan fotoğraflardan birinde bulunmaktayız çünkü trafik, kornalar, trafik lambasının konuşması, insanlar, kalabalık ve bu yüzden bazen de açıyı zor yakalıyoruz. Bu yüzden bazen de farklı farklı yerlerden size farklı farklı fotoğraflar göstermek zorunda kalıyoruz.
29:101930'lar deniyor yani net olarak şu tarih denmiyor. 1930'lar yani günümüzden 100 yıl, 95 yıl işte o kadar eski bir fotoğraf ve arkamda 3. Ahmet Çeşmesi ve arkamda Mihrimah Sultan Camii ve arkamda bomboş bir bahçe.
29:35Yok hiç de bomboş bir cadde değil. Baktım da öyle değil. Evet efendim 1930'larda bomboş bir cadde imiş burası. Mihrimah Sultan Kanuni Sultan Süleyman Han'ın kızıdır. Ne kadar talihli bir kız değil mi?
29:53Babası Cihan Padişah'ı. Avrupalıların magnificatür Süleyman dediği muhteşem Süleyman. Kocası ise, eşi ise devletin ikinci insanı Rüstem Paşa. Mirahurluktan yükselmiş Rüstem Paşa. Hayatına giren en düşük erkek rütbesi Sadrazam.
30:15Böyle bir kadındır Mihrimah Sultan ve Mihrimah Sultan'a iki minareli olduğunu gördüğümüzden dolayı söyleyebileceğimiz 1548 tarihli bir camidir. Henüz Süleymaniye Camii yoktur. Şehzadebaşı Camii de yeni bitmiştir.
30:35Mimar Sinan Şehzadebaşı Camii'ni bitirdikten sonra hemen buraya gelmiş ve bu camiyi Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan adına yapmaya başlamıştır. Bir de bu şehrin daha önceki programda da ifade ettiğim gibi şu an yeri geldiği bir daha söylüyorum.
30:55İstanbul'un girişinde ya da ne bileyim belki de çıkışında nereden baktığınıza bağlı olarak değişebilir ama Edirnekapı'da İstanbul'un yedinci tepesi Edirnekapı girişinde Kora tepesinde denizden 35 metre yükseklikte bir cami var.
31:17Bu cami de Mihrimah Sultan Camii ve bu camiyi yapan Rüstem Paşa onun eşi. Tek minareli cami Rüstem Paşa, iki minareli cami Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah tarafından yapılan Selatini Camii.
31:33Muhteşem bir açı, muhteşem bir fotoğraf fakat buradan size onu veremiyoruz. Neden diye sorarsanız cevap şu anki görüntü.
31:46Efendim Üçüncü Ahmet Çeşmesi de çok net biçimde görülüyor. Fotoğrafta olmayan yani daha doğrusu şu anki fotoğrafta olmayan 95-100 sene önce çekilen fotoğrafta olan bir detaysa şu an yeşil kamyonet kapattı.
32:03Orada bankamatikler var, orada meydan var, orada boşluk var. Orada da yıkılmaktan kurtulamayan evler var. 1950'li yıllarda aslında Mendere zamanında yıkılınca bölgedeki bütün evler, o evler de nasibini yıkımdan aldı ve her biri yıkıldı.
32:25O günlerde evler varmış, o günlerde ve belki de buralarda bile evler vardı. Neredeyiz? İşte tam olarak buradayız. Arkamda Behrem Çavuş Camii, Behrem Çavuş Camii'nin önünde ve arkasında da caddeler var.
32:42Durun biraz daha gidelim. Bakın neredeyiz? Şemsipaşa Bostanı'na geldik, camiden çıktık, Selatini bir camiden çıktık, Selatini bir çeşmeden çıktık, arkamızı bir döndük Şemsipaşa Bostanı'nın üzerine yapılan Marmaray Üsküdar İstasyonu evler, gecekondular, konaklar her birini bırakalım ve fotoğrafa geri gelelim.
33:12Takvimler 1930'ları göstermekte ve bu fotoğrafta evler var, başka o günkü yapılar var, insanlar var, üst taraf bomboş, bugün üst tarafta evler, eski apartmanlar bulunmakta.
33:30Efendim, 95 yıl arayla aynı açıdan çekilen iki farklı fotoğraf hangi 95? Cevap 1930'lar, cevap 2024. Aradan geçen koskoca bir asır, 95 yıl arayla aynı açıdan çekilen iki farklı fotoğraf şu an karşınızda.
34:00Üsküdar'ın ikinci bölümü böyle biter. Bir dakika, Üsküdar denilen bir programın bitimi böyle mi olur?
34:24He vallahi böyle olur. Zira 100 sene önce, 140 sene önce, 130 sene önce diye size anlattığım güllerle gülistanlarla dolu Üsküdar bitti.
34:36Artık böyle bir Üsküdar geldi. Buralar bir dönemin Şems-i Paşa Bostanları, buralar bir dönemin Balaban Hanları, buralar bir dönemin çeşmeleri ile camileri ile şadırvanları ile buralar bir dönemin sahile yakınlığı ile meşhur olan Üsküdar'ıydı.
35:00Bugün ise manzara tam olarak bu. Ben size olanı gösteriyorum ve manzara tam olarak bu diyorum. Üsküdar İstanbul'da İstanbul'a bağlı 3 köyden biridir. Demiştim ya 3 köy demeyelim.
35:173 belde Galata, Eyüp ve Üsküdar. Üsküdar bölgesi Mekke'ye giden yol üzerindeydi. İstanbullular hacca gitmek için ilk önce Üsküdar'a ayrılık çeşmesine geçiyorlarmış.
35:32Burası Mekke'nin, Medine'nin, burası Kabe'nin başladığı yerdir. Bu yüzden Osmanlı döneminde Üsküdar'da oturanlara, Mekke'de oturanlar gibi muamele gösteriyorlardı. Zira burası Mekke toprağıdır.
35:49Eski İstanbullular Münevver Ayaşlı Üstade hocadan okurlar ki Üsküdar Mekke'nin başladığı yerdir. Eminönü'nden yani gerçek İstanbul'dan Üsküdar'a gitmek isteyenler, Mekke'ye hacı olmak için gitmek isteyenler mecburen gemiye biniyorlar ve karşıya geçiyorlardı.
36:13Gemiye bindikten sonra, indikleri Üsküdar'dan sonra ise hep kara yoluyla Suriye, Filistin üzerinden Harem-i Şerif'e gidiyorlardı. O yüzden burası Üsküdar, Mekke'ye bağlı olan topraklardı. O yüzden buraya Üsküdar'a Mekke muamelesi yapıyordu Osmanlı.
36:36Nasıl ama Mekke'nin başladığı huzurlu, güllerin gülistanların ötüp açtığı Üsküdar'a hoş geldiniz. Çok şey değişti. Yıllar 2024'ü gösterdiğinde karşımızda böyle bir Üsküdar bulmak bizi biraz üzüyor.
36:56Zira tarihe döndüğümüzde, zira tarihe anlattığımızda bizi mutlu eden Üsküdar, gerçeğe geldiğimizde bizi hüzünlü hale getiriyor. Allah fırsat ve ruhsat verirse bu programın bitimini ifade ettiğim gibi başka bir programın açılışını da ifade etmek istiyorum.
37:19Sizi kornalar eşliğinde uğurlamak istiyorum. Allah'a emanet olun.