Geleceğin teminatı olan gençlerin iş dünyasındaki başarı hikayeleri, “İş Dünyasında Girişimci Gençler” ile Ülke TV ekranlarında izleyenlerle buluşuyor. “İş Dünyasında Girişimci Gençler”; genç girişimcilerin farklı bakış açıları ile ortaya koydukları fikirleri, cesaretleri, hayalleri ve gösterdikleri azmi bizzat kendilerinden dinliyor.
Girişimciliğin sadece finansal yatırımdan ibaret olmadığını gösteren yarınların umudu gençler; tüketici ihtiyaç analizi, pazardaki açığı doğru tespit edebilme, fırsatları değerlendirebilme ve doğru kaynağa ulaşabilme gibi birçok aşamanın önemini “İş Dünyasında Girişimci Gençler” programında anlatıyor. Enerjisi, dinamizmi ve verimliliği ile ekonomiye taze kan olan girişimci gençler; kendi işini kurma sürecinde yaşadıklarını, umutlarını ve ideallerini izleyenleriyle paylaşıyor.
Girişimci gençlerin sabır, özveri, azim ve cesaretle harmanlanmış başarı hikayeleri “İş Dünyasında Girişimci Gençler”, her Pazar 12:30’da Ülke TV ekranlarında…
Girişimciliğin sadece finansal yatırımdan ibaret olmadığını gösteren yarınların umudu gençler; tüketici ihtiyaç analizi, pazardaki açığı doğru tespit edebilme, fırsatları değerlendirebilme ve doğru kaynağa ulaşabilme gibi birçok aşamanın önemini “İş Dünyasında Girişimci Gençler” programında anlatıyor. Enerjisi, dinamizmi ve verimliliği ile ekonomiye taze kan olan girişimci gençler; kendi işini kurma sürecinde yaşadıklarını, umutlarını ve ideallerini izleyenleriyle paylaşıyor.
Girişimci gençlerin sabır, özveri, azim ve cesaretle harmanlanmış başarı hikayeleri “İş Dünyasında Girişimci Gençler”, her Pazar 12:30’da Ülke TV ekranlarında…
Category
📺
TV ve DiziDöküm
00:00Güzellikler Dünyası parafın katkılarıyla.
00:30Güzellikler Dünyası parafın katkılarıyla.
01:01İzmirliyim. Ailem futbolcu bir babam var.
01:05Terzi bir annem var. Dolayısıyla biz önce sporla büyüdük.
01:08Ben üniversiteye kadar dans ettim.
01:11İçinde işte o zamanın modern dansı derlerdi.
01:14Modern dans, çağdaş dans ve klasik baleyle.
01:17Daha sonra kız kardeşim ritmik cimnastikçi dünyada ilk dörtteydi.
01:21Ondan sonra ve ailemizde spor bizim genetiktir.
01:24Babamın futbolcu olması ve arkadaşlarımın dansçı olması nedeniyle
01:28biz ailecek dansa yöneldik.
01:30Aslında babam bizim harika futbolcular olmamızı isterdi.
01:33İki erkek kardeşiz biz çünkü. Üçüncü de kız kardeşimiz.
01:36Ancak futbol bizim için daha çok teknik terimlerden ibaret.
01:39Mesela babam bize futbola ilgili bütün teknik detayları öğretti.
01:44Yani bunun bir bilim olarak nasıl açıklanması gerektiğine çok hakimiz.
01:48Ama uygulama performans konusunda orada ilerlemedik.
01:52Hepimiz dans ettik.
01:54Annem de Terzi. Olgunlaşmalardan mezun.
01:57Ondan sonra çok iyi dikiş diker.
01:59Dolayısıyla biz evde her zaman bir dikiş makinesiyle bir arada büyüdük.
02:02Şimdi üniversiteye kadar dans ettim ve dans süreci devam ettikten sonra
02:06babamın isteğiyle annemin isteğiyle de Güzel Sanatlar Fakültesi'ne geçip
02:10tekstil bölümü okudum.
02:12Dolayısıyla dans hep bir tarafta hareket olarak vardı.
02:16Ama üniversiteye başladığımda tekstille tanıştım.
02:19Ailede dokumacı yok.
02:21Hiç daha önceden bir bilgimiz yok.
02:23Güzel Sanatlar Fakültesi'ne girmede de ben moda bölümüne girdim.
02:26Yani giysi tasarım bölümüne.
02:28Orada bir iki yıl okuduktan sonra
02:30dokuma tezgahlarını görünce dedim tamam benim yönüm burası.
02:34Bir arkadaşımla yer değiştirdik ve ben dokuma bölümüne geçtim.
02:39Ve dokumayla ilk tanışmam oradadır.
02:41Dokumayla tanıştıktan sonra bütün arkadaşlarım geziyor, tozuyor, eğleniyor.
02:45Herkes çok mutlu.
02:47Ama dokuma o kadar zor bir eylem ki biz beş kişiyiz sınıfta dokuma bölümünde.
02:53Beşimiz sabahlıyoruz.
02:55Okuldayız dokuma yapıyoruz.
02:56Ben dedim bu böyle olmaz.
02:57Benim de gezmeye ihtiyacım var.
02:59Ve bazı yerleri dokumamaya başladım.
03:01Tabi yani her yeni şey gibi.
03:03O zaman da yani Fırat böyle dokuma mı olur?
03:05Bu dokuma değil.
03:07İşte boşluk bırakırsan dokuma olmaz gibi söylemler vardı.
03:10Ama o dönemde yavaş yavaş ben hem önce yurt içinde
03:13daha sonra da yurt dışında sergilere davet edilmeye başladım.
03:16Bu yaptığım dokumaya dokumaya yaptığım işte
03:19artık dünyanın neredeyse bütün üniversitelerinde benim ismimle anlatılıyor.
03:24Kanada ve Amerika'da iki yüksek sans tezi yazıldı.
03:27Türkiye'de üç tane yüksek sans tezi yazıldı.
03:29Ve akademik literatürde benim ismimle bir dokuma tekniğimiz gelişmiş oldu.
03:33Ve bunun temeli dokuma yapmak istememek.
03:37Okul bir araştırma geliştirmek.
03:39İnsanın kendini araştırıp geliştirdiği, öğrendiği yer dünyada ne oluyor ne bitiyor.
03:43Çok sabırlı bir insanım yani.
03:44On yıl bekledim.
03:45On birinci yılda artık istifa etmeye karar verdim.
03:48Dedim ki ben burada nefes alamıyorum artık.
03:50O zaman bir söz de söylemem lazım.
03:53Çünkü gerçekten çok sabırlı bir insanım.
03:55O zaman bir söz de söylemem lazım.
03:57Çünkü gerçekten çok sabırlı bir insanım.
03:59O zaman bir söz de söylemem lazım.
04:01O zaman bir söz de söylemem lazım.
04:03O zaman bir söz de söylemem lazım.
04:05Çünkü gerçekten çok üzüldüğüm zamanlar oldu.
04:07Hatta fiziksel olarak kanser oldum ben sıkıntıdan.
04:10Bir yılda yanlış ameliyattan felç oldum falan üstüne.
04:13Böyle benim uzunca bir yılım da hastanede geçti.
04:17Ve kesinlikle temeli budur değersizlik hissi.
04:19İnsanın kendini değersiz hissetmesi için çok neden var.
04:22Ama insanın kendini değerli hissetmesi çok kolaymış meğer.
04:25Ve ben de bu değersizlik hissi üstüne...
04:29Yani okulda bu kadar zamandır öğrencilere eğitim veriyorum.
04:33Yani ben şimdi birine kızdığım zaman gidip yakasına mı yapışayım?
04:37Hayır beni değerli bul mu diyeyim?
04:39Hiç öyle bir şey olmaz yani.
04:40İnsan neyse o anneannem çok güzel bir şey derdi.
04:42Kimse kimseye karşı değil.
04:44Herkes kendinden yana.
04:46Dolayısıyla birini kendi yanınıza çekmeniz çok zor olur.
04:48Aslında kimse kimseye de karşı değil yani.
04:50Yolumuza bakıp yürümemiz lazım.
04:52Akıl Hastanesi diye bir sergi açtım.
04:55Fırat maaşın belli sigortan var.
04:58Yazların yok.
05:00Tatilin var.
05:01Her şey var.
05:02Yani sen de delirdin mi?
05:04Memurluktan istifa ediyorsun falan.
05:06Ama o yıl şöyle bir şey oldu.
05:08İşayan Fırat İzmir'de keşfedildi bir şekilde.
05:10Ve daha o zaman sosyal medya yok yani.
05:132009-2011 arası.
05:152011'de sergi açtım.
05:17Çünkü dokunmak da çok uzun sürdü.
05:19Ondan sonra.
05:20Ve 2011 yılında istifa ettim.
05:22Açtım sergiyle birlikte.
05:24O yıl iş Londra'da Sotheby's'de satıldı.
05:27Dünyanın en büyük müzahidesi.
05:29İkinci yılda Christie's'de kapak oldum.
05:31Ve benim için bir dünya serüveni başladı.
05:33Yani ben eğer okulda devam ediyor olsaydım
05:35kesinlikle rahatsızlıktan, hastalıktan kafamı kaldıramazdım.
05:39Mutsuz olurdum.
05:41Ve dünyada neler olup bittiğini
05:43küçük bilgisayarımın ekranından izlerdim.
05:45Ama şimdi ben oralarda geziyorum.
05:51Türkiye'de kendi alanımda düzenlenen
05:53neredeyse bütün yarışmalarda ödül aldım ben.
05:55Hepsinde ya birinci ya da hem birinci hem ikinci oldum.
05:58Çünkü bizim zamanımızda işler kapalı zarflarla giderdi.
06:02Şimdi mesela biraz daha sosyal medyada biliyorsunuz
06:05hani çıkıyor.
06:06Oylamalar daha hafifledi biraz yani ister istemez.
06:09O yüzden ben de bir yarışma aldım.
06:11Bir yarışma aldım.
06:12Bir yarışma aldım.
06:13Bir yarışma aldım.
06:14Bir yarışma aldım.
06:15Bir yarışma aldım.
06:16Bir yarışma aldım.
06:17Bir yarışma aldım.
06:18Bir yarışma aldım.
06:20Kolaylaştı diyelim.
06:21Benim zamanımda yapılan hatta Türkiye'nin ilk kumaş tasarımÖ
06:25yarışması.
06:26Türkiye'de de daha ön nse desen yarışması yapılıyordu ama
06:28ilk kumaş yarışmasının iki ayrı işle
06:30hem birincisi hem ikincisi oldum.
06:31Ve ben İzmirliyim.
06:33İzmirli aslında yani İstanbul'a göre köyüdür yani.
06:35Çünkü İzmir gerçekten küçücük bir yer.
06:37İzmirliler hemen birbirini görünce
06:38neresinden der.
06:39Kesinlikle bir yerden akraba çıkılır yani.
06:41Ondan sonra ve ben İzmir'den
06:43gelip bir İstanbul yarışmasında böyle bir ödül alınca
06:46Yavaş yavaş o yarışma formatına da kendimi uydurdum.
06:49Çünkü okuldayım ve okul derken zaten üretiyorum.
06:51Ürettiğim şeyler ne kadar değerli onu görmek için belki de bu yarışmalara katılmaya başladım.
06:57Şimdi yarışmalara katılınca da ben böyle hızımı alamadım.
07:00Kumaş tasarım yarışması, desen yarışması vs. derken ayakkabı yarışmasını da kazandım.
07:04Dolayısıyla ayakkabı tasarım yarışmasını kazanınca da ben üniversiteden mezun olur olmaz
07:09bir yıl ayakkabı tasarımcısı olarak çalışmaya başladım.
07:13Şimdi tasarım aslında bir bütün.
07:15Yani endüstri ürünleri tasarımcıları da bunu yapıyorlar.
07:17Yani her türlü endüstri ürününü tasarlamaya muktedir oluyor endüstri ürünleri.
07:23Tekstil de aynı. Tekstilin içine girdiği her şeyi tasarlayabiliriz aslında.
07:27Ya da başka alanlar için konuşuyorum çünkü tasarım deli bir bütündür.
07:31Ayakkabı tasarımcılığıyla başladım. Bir yıl ayakkabı tasarımı yaptım.
07:35O ara ayakkabıyla, deriyle, sayayla vs. tabanla, kalıpla uğraşırken
07:42bir kumaş yarışması daha duyuruldu.
07:44Ve ben çalışırken bu kumaş yarışmasına yeni bir ürün nasıl hazırlayacağım vaktim yok.
07:50Yani bilfil, profesyonel sektörde çalışıyordum.
07:53Öğrencilik işlerimden bir tanesini gönderdim.
07:55Ve onunla da kazandım, onunla da ödül aldım, onunla da birinci oldum.
07:58Dolayısıyla bir anda ben böyle deri kokuların arasından yarışma üretim sürecinde
08:04yün ve işte fabrika kokusunu duyunca dedim ki ben galiba daha fazla ayakkabı yapamayacağım.
08:10Ve hemen oradan tekrar tekstille dokumaya geri döndüm.
08:27Anadolu'da dokuyuculuk kadına atfedilmiş bir şeydir.
08:29Baskı ve boya erkeğe atfedilmiş bir şeydir.
08:32Dolayısıyla benim hem bir erkek olarak hem de bir İzmirli olarak zaten dokuma yapıyor olmam
08:37ama totalde 2-0 geride olmam demek yani mantık olarak.
08:39Ama şimdi bugün geldiğimiz noktada öyle bir şey oluyor ki beni Anadolu'daki pek çok üniversiteden
08:46tabii ki arkadaşım var, hoca arkadaşlarım.
08:48Biz aynı jenerasyonuz ve biliyor musunuz yani bazı kırgınlıklar, üzgünlükler olabilir öncelerde
08:54ama bizim jenerasyonumuz birbirine çok bağlı.
08:56Biz hepimiz her yerin dekanı, profesörü, bugün artık bölüm başkanları bizim jenerasyonumuz artık geldi bu yaşlara.
09:03Ve hepimiz bir aradayız, yan yanayız, kol kolayız.
09:06Yani o kadar mutlu oluyorum ki bunu anlatamam size.
09:08Çünkü biz biraz ayrı büyüdük okurken ama bence o çok değişti.
09:13Yani o çok güzel oldu.
09:15Dolayısıyla şimdi onlar beni ararlar ve şey derler,
09:17Fıratcığım yani sen dokumaya başladıktan sonra dokuma bölümlerine erkek öğrenci daha fazla kayıt olmaya başladı.
09:23Bu benim için o kadar güzel bir şey ki.
09:25Yani halı kilimden çekinen erkekler artık halı kilim dokuyorlar.
09:29Şimdi yani bu o kadar önemli bir şey ki çünkü biz her şey kadını atfediyoruz.
09:33Kadın çocuğunu bakıyor, evini derliyor, topluyor, eşine hizmet ediyor, tarlası varsa bağı bahçesine bakıyor.
09:41Ama biz bir de istihdam yaratacağımız zaman bir de kadına tekrar çalıştırıyoruz biliyor musunuz?
09:46Dolayısıyla benim şimdi yaptığım bütün projelerde kadın ve erkek bir arada çalışan istihdam yaratma projeleri yapıyorum.
09:53Çünkü kadını yalnız bırakamayız çalışırken de.
10:04Şimdi tabii İzmir'de yaşıyorum ve İzmir temel olarak bir dokumacı şehri değil.
10:08Anadolu'nun pek çok yerinde dokuyucu şehirler sayabiliriz ama yani İzmir bunun çok dışında.
10:13Ama şöyle bir şansım oldu.
10:159 Eylül Üniversitesi'nin Güzel Sanatlar Fakültesi.
10:17O kadar önemli bir tekstil bölümü vardı ki çünkü hocaları efsaneydi.
10:22Zaten bizim o büyük efsane hocalar sayesinde biz bugün buraya geldik.
10:27Allah rahmet eylesin.
10:29Suhan'dan Özay.
10:31Suhan'dan Özay Türkiye'ye lif sanatı diye bir şey getirmiştir.
10:33O söyledikten sonra artık herkes yaptığı şeyin bir lif sanatı olduğunu anlamıştır.
10:37Akademik literatüre ilk defa os okmuştur.
10:39Viyana'da okuyup gelmiş.
10:41Ve 9 Eylül Üniversitesi'nin tekstil bölümünün kuruluşunda rol oynamış.
10:45Çok önemli bir kadın.
10:47Ve o benim hocam da 10 yıl.
10:49Ben onun asistanlığını yaptım.
10:51Ondan sonra Şerife Sezgin.
10:53Şerife Sezgin'den sonra 10 yıl.
10:56Benim hocam da 10 yıl.
10:58Ben onun asistanlığını yaptım.
11:00Ondan sonra Şerife Sezgin, Nimet Musaoğlu.
11:02Yani bunları hiç bilmiyorsak
11:04yine de izleyenler şöyle bir bence internetten bir baksınlar.
11:06Yani ne kadar değerli, ne kadar önemli insanlar.
11:08Onlar benim şansım oldu çünkü
11:10yurt dışı vizyonu görmüşler.
11:12Ve gelip bize bunları aktardılar.
11:14Ve bunları aktarırken de
11:16bizim yanımızda bizim gibi durdular.
11:18Dolayısıyla onlar bana nasıl hoca olacağını da çok iyi öğretti.
11:22Yani birini ezmeden, üzmeden, kırmadan
11:24okutmayı.
11:26Dolayısıyla ben onların öğrencisi olduğum için
11:28çok şanslıyım.
11:30Çünkü bana tekstil ne demek, boya ne demek, dokuma ne demek
11:32hepsi onlar öğretti.
11:34Ama bunun yanında iyi insan olmak ne demek,
11:36birini üzmeden, kırmadan konuşmak ne demek
11:38bunu öğrettiler.
11:40Şimdi bence zaten hepimizin en kıymet vermesi
11:42gereken şeylerden bir tanesi bu.
11:44Ne iş yaparsak yapalım
11:46her şeyin özünde biz birbirimize
11:48iyilik vermek için,
11:50mutluluk vermek için,
11:52şiddet etmek için çalışmalıyız.
12:08Bu dokuma resim, yani benim yaptığım bu şey
12:10aslında endüstri devrimine kadar vardı.
12:12Her kralın, kraliçenin
12:14porteleri vardı.
12:16Onlar dokuyucular tarafından da
12:18dokunurdu, ressamlar tarafından
12:21resmedilirdi. Ancak endüstri devrimi gelince
12:23makineleşme başlayınca
12:25yavaş yavaş el dokuyucuları ortadan kalktı.
12:27Bugün benim bulduğum
12:29sistem, o eski sistemden
12:31de daha fazla gerçek
12:33bir resim dokumaya elverişli oldu
12:35bu yaptığım teknik.
12:37Dolayısıyla bir gün bir telefon geldi ve bana
12:39dediler ki, Norveç Kraliyet ailesi
12:41sergi istiyor.
12:43İşte ben yapmıyorum, bıraktım artık çünkü
12:45kendimi kötü hissediyordum. Ondan sonra
12:47istemiyorum vesaire dedikten sonra
12:49bir baktım, bir anda beni geldiler,
12:51aldılar, Norveç'e götürdüler.
12:53Sonra ben bir anda
12:55tekrar hayata dönmüş oldum.
12:57Yani orada gerçekten hiçbir şey
12:59yapmayıp, kendi hayatımı da yiyip
13:01gidebilirdim. Bir yıl sonra bir telefon daha geldi.
13:03Bu sefer de dediler ki, Tayland Kraliçesinin
13:05doğum günü var. Sizden
13:07bir kumaş istiyoruz onun için.
13:09Beni alıp Tayland'a götürdüler.
13:11Tayland'ın her yerini gez dediler bana.
13:13Kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı, adaları
13:15her yere. Ve ben orada gördüklerimden
13:17yola çıkarak Tayland Kraliçesi Queen Elizabeth için
13:19bir iş yaptım. Ertesi yılda
13:21tekrar davet ettiler. Bu sefer de
13:23Tayland Krallığı'nın marka elçisi oldum.
13:25Ondan sonra bir telefon daha geldi
13:27bir yıl sonra. O zaman da Queen Elizabeth yaşıyor.
13:29Ondan sonra dediler ki, Queen Elizabeth'in
13:31bir portresini dokur musunuz? Queen Elizabeth
13:33için hatta ben bir işi
13:35ne kadar dokuduğumu hiç bilmiyordum.
13:37Eve kameralar kuruldu, kameralar baştan
13:39aşağıya çekim yaptı. Dolayısıyla ben öğrendim
13:41ki ben bir metreye bir metre bir
13:43dokumayı 580-600
13:46saatte dokuyorum. Ben de oradan öğrenmiş oldum.
13:48Bayağı eski usul dokuyorum.
13:50Daha önceden bir proje planı
13:52yapmadan oturup üzerine dokuyorum
13:54yani ipliklerin üstüne dokuma yapıyorum.
14:08Tayland'a gittiğimde
14:10şeyi gördüm mesela.
14:12Tayland Kraliçesi'nin
14:14bir kumaş politikası var.
14:16Eski Tayland Kralı'nın da bir
14:18tarım politikası var.
14:20Şimdi tarım politikasıyla şöyle oldu.
14:22Ülkede dışarıdan yiyecek,
14:24içecek almıyorlar hiçbir şekilde.
14:26Kendi topraklarında yetişen
14:28bitkileri yiyorlar, meyveleri, sebzeleri.
14:30Dolayısıyla Covid'i bile en erken onlar
14:32atlattılar çünkü sağlıklılar.
14:34Kendi topraklarından besleniyorlar. Müthiş bir şey.
14:36Queen Sirigit'in de Kraliçe'nin
14:38bir kumaş politikası var.
14:40Her şey eski usulde
14:42olduğu gibi dokunacak diyor.
14:44Makineleşme yok mu? Tabii ki var ama
14:46eski tarz, eski stil üretim hala
14:48duruyor ve eski tekniklerle. Dolayısıyla
14:50bizim şimdi bildiğimiz daha hızlı, daha seri,
14:52daha çabuk, daha ucuz yerine
14:54o dahaların hepsi kalkmış.
14:56Daha yavaş üretim ama
14:58katma değeri daha yüksek üretim.
15:00Ülke mis gibi para kazanıyor. Dolayısıyla
15:02ben oraya gittim de bana bu teknikleri
15:04gösterdiklerinde ben de şeyi düşündüm.
15:06Ya ben kendi ülkeme gelsem
15:08hadi beni orada bir ay gezdirdiler.
15:10Ölçümü bakımından. Tabii ki
15:12çok derin bir kültür. Yani hiçbir şekilde
15:14hafife alamam ama Türkiye'ye gelindiğinde
15:16öyle mi? Biz şimdi diyelim ki dışarıdan birini
15:18çağırdık ve biz burada diyeceğiz ki
15:20biz size Türkiye'yi anlatacağız, siz de bize bir tane dokunma
15:22yapacaksınız. Beş sene mi gezdiririz?
15:24Altı sene mi gezdiririz? Her köşesi,
15:26köyü, mahallesi birbirinden başka.
15:28E şimdi bu kadar zengin bir
15:30toprağın içindeyken ben oraya gittiğimde
15:32hemen aklıma şu geldi. Bir dakika
15:34yani ben buraları geziyorum da benim
15:36memleketimde ne oluyor yani? Buralarda ne oluyor?
15:40Müzik
15:52Şimdi Tayland kraliçesine dokunma yaptığımda
15:54şöyle bir şeye karar verdim.
15:56Tayland'da altın çok ve
15:58bütün tapınaklarda, sarayda
16:00gün ışığında bu altın parlıyor.
16:02O altın parlayınca
16:04kontürler ortadan kalkıyor. Tam göremiyorsunuz
16:06gün ışığında ama gece olunca
16:08ay ışığıyla birlikte bütün silüet
16:10beliriyor. Dolayısıyla ben
16:12kraliçeye yaptığım kumaşta altın-gümüş
16:14bakır kullandım. İki metre
16:16iki metre kocaman bir iş dokudum.
16:18İşe baktığınız zaman böyle
16:20gün ışığında göremiyorsunuz ışığı.
16:22Aynı oranın şeyi gibi
16:24mimarisi gibi ama ışığı
16:26hafif kısıp o ay ışığı formatına
16:28yani böyle içeride ışığı hafifçe
16:30kısıyoruz. Tayland kraliçesinin
16:32tahta çıktığı
16:34yıl sarayın önündeki
16:36bir silüeti beliriyor. Öyle bir
16:38dokuma yaptım ona Tayland'dan
16:40esinlendiğim için.
16:42Queen Elizabeth'e geldiğimizde de onlar klasik bir
16:44portre geleneğine sahipler. Çünkü
16:46zaten dokuma resim batıda gelişmiş
16:48bir şey. Ama
16:50burada tabii ki en önemli şey söylemek lazım.
16:52Kilimin, dünyadaki adı kilim
16:54ilk kumaş çatalı yükte bulunmuş
16:56bu toprakta. İlk halı
16:58Türk düğümüyle dokunmuş. Zaten iki düğüm var.
17:00Bir Türk bir İran düğümü var.
17:02Türk düğümüyle dokunmuş. Türk düğümü de
17:04halının da bize
17:06ait olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla biz
17:08eğer kendi dilimizle ilgili bir şey anlatacaksak
17:10kumaştan gerçekten daha önemli bir
17:12dilimiz yok bizim. Kumaş zaten
17:14bir ifade dili, bir anlatım dili.
17:16Kadının konuştuğu
17:18yer. Ve hiç korkmadan. Çünkü onu yere
17:20serince herkes görüyor onun ne konuştuğunu.
17:22Ama bu dokuma resim
17:24dediğimiz gelenek daha çok Avrupa'da
17:26türemiş. Neden? Çünkü
17:28büyük katedraller, kuleler, şatolar
17:30var. Bunlar taş yapılar ve çok soğuk.
17:32Orayı ısıtmak için duvara halılar
17:34seriyorlar. O halılar ısıtmak için.
17:36Ama bunlar zevkli adamlar olduğundan
17:38oraya resimler yaptırmaya başlıyorlar
17:40ve böyle geliyor. Dolayısıyla orada bir zaten
17:42gelenek olduğu için ben o geleneği
17:44bozmadan
17:46Konya Elizabeth'i dokudum. Yani birebir
17:48bir portresini dokudum.
17:50Kendi tekniğimle, misinalarla,
17:52boşlukla, ışık gölgeyle
17:54ve onun yaşlıydı
17:56tabii işte ölmeden iki, üç yıl
17:58önce falan dokunmuştum. Ben bugüne kadar
18:00hep yüz, diş,
18:02göz, işte dudak
18:04gibi dokular dokudum. Yani
18:06hep portreler yaparken. Ama bu sefer için içine şey
18:08geldi. Zümrütler, yakutlar,
18:10altınlar, gümüşler,
18:12saten kurdeleler,
18:14onun yanında madalyonlar,
18:16yani bir takı durumu da bu sefer.
18:18Taç, küpeler, kolyeler
18:20falan. Yani onları dokumak
18:22için de kendi kendime yeni
18:24bir iplikle bunu nasıl anlatabilirim
18:26dediğim yeni formlar. En
18:28önemlisi form. Mesela biliyorum ki
18:30özel törenlerde işte mavi kurdelesini
18:32takıyor. Mavi kurdelenin üstüne
18:34bir tane aile broşları var.
18:36Onu takıyor. Yani ben bir de gittim bunları
18:38araştırdım. Evet, ne giydireceğim?
18:40Çünkü ben onu dokuyorum
18:42ama ben bir fotoğrafa bakıp dokumadım onu.
18:44Yani kendi tasarladığım bir şekilde.
18:46İşte üstüne nasıl bir giysi
18:48giydireceğim? O giysinin üstüne hangi işlemeler
18:50var? O işlemeleri de
18:52giysiyi de dokuyarak nasıl verebilirim?
18:54Onun üstüne tacı var. Tacının
18:56formu ne? Hangi
18:58tacı hangi törenlerde takıyor
19:00gibi. Ya da yüzünün
19:02karışıklığı. Şimdi bir insan kendini
19:04yaşlı görmek istemez bence. Ama
19:06belirli bir yaştayken de genç
19:08görmek istemez. Dolayısıyla o
19:10orta yaşlarını,
19:12bütün hayatının böyle orta yaşı, yüzünün
19:14hafif karışmaya başladığı, çok genç de
19:16olmadığı ama yani
19:18halinin, vaktinin oturduğu bir
19:20hal dokumaya
19:22niyetlendim. İşte öyle bir şey dokudum.
19:26Müzik
19:28Müzik
19:30Müzik
19:32Müzik
19:34Müzik
19:36Müzik
19:38Gittim her ülkede Türkçe konuşuyorum.
19:40Her zaman Türkçe konuşuyorum.
19:42Biri eğer benimle iletişime
19:44geçmek istiyorsa lütfen kendisi uğrarsın.
19:46Ben bir sanatçıyım. Ben başkasının dilinde
19:48kendimi iyi ifade edemem. Benim
19:50en iyi konuşacağım dil ana dilim.
19:52Kendim gibi konuşuyorum.
19:54Kendim gibi dokuyorum. Ben bu topraktan ne
19:56öğrendiysem onu taklit ediyorum.
19:58Ve bizim çok alışık olduğumuz şeyler
20:00başkaları için çok yeni.
20:02Ve bence en büyük problemimiz bu.
20:04Sürekli İtalyanlar gibi giyinmeye çalışıyoruz.
20:06Sürekli işte Amerikalılar
20:08gibi yemek yemeye çalışıyoruz.
20:10Sürekli Uzakdoğu'nun kimonosu.
20:12Herkes kimono yapıyor. Çıldıracağım. Bizde cübbeler var.
20:14Ve ben şeyde
20:16Amerika'ya cübbelerle gittiğimde
20:18herkes yeni bir şey keşfetmiş gibi
20:20gözleri açık kaldı yani.
20:22Ve biz o kadar zamansız bir şey ki bu.
20:24Dedelerimiz bundan yüzyıllar öncesinden beri
20:26zaten onları bulmuşlar, giyiyorlar.
20:28Ben yaptım. Ben 2018'den beri
20:30yapıyorum cübbeleri, dedenin cübbelerini.
20:32Hala moda. Yani
20:34bu kadar zamansız bir şey. Yani şu kafamıza
20:36dönüp başka bir yere bakmayı ben hiç
20:38anlamayacağım. Dolayısıyla ben kendi dilimizle
20:40konuşuyorum diye buluyorlar herhalde beni.
20:42Ben şimdi Tayland'a gidip de görünce böyle
20:44Allah Allah dedim işte ne oluyor? Ne bitiyor? Bu kadar böyle
20:46her şey bu kadar güzel. Ben
20:48Anadolu'yu gezmeye başladım. Anadolu'yu gezmeye
20:50başlayınca olan
20:52zaten orada oldu. Çünkü Anadolu'da
20:54dünyada başka hiçbir yerde
20:56dokunamayan kumaşlar dokunuyor.
20:58Şimdi şilebezi diyoruz. Bu şilebezi
21:00neden şilebezi biliyor musunuz? Ben
21:02bilişim vadisinin giyilebilir teknolojiler
21:04danışmanıyım. Yani ben
21:06bir lif, doğal
21:08lif, hayvansal ya da bitkisel kendi
21:10varoluşuyla biz ona hiçbir şey
21:12yapmadan bize ve dünyaya ne
21:14faydası var bunu araştırıyorum.
21:16Doğanın bilgisi yani dönüp dolaşacağımız yer
21:18şu toprak. O toprağı anlamadan
21:20iş yapıyor olmak beni çok hayrete düşürüyor yani.
21:22Şilebezi olması nedeni şu.
21:24Şile'nin denizinin tuz oranı
21:26dünyada başka hiçbir yerde yok. Sadece şile'de
21:28var. Ve anneannelerimiz bunu nasıl
21:30keşfettiyse keşfetmiş.
21:32Denizden bir kaza suyu alıyorlar deniz
21:34suyunu. İçine bir kap un döküyorlar
21:36ve kaynatıp çorba yapıyorlar. İplikler
21:38dokunmadan önce iplik halindeyken
21:40o deniz suyunun çorbanın
21:42içinde kaynıyor, pişiyor.
21:44Ondan sonra unla dokunuyor
21:46ve deniz suyunda yıkanıyor. Bakın burası
21:48çok önemli. Aynı kumaş, aynı
21:50iplik, aynı tezgahta,
21:52çeşme suyunda yıkanınca
21:54denizlerinin buldan bezi oluyor.
21:56Deniz suyunda yıkanınca şile'nin şilebezi
21:58oluyor. Şilebezi olacağı ne oluyor?
22:00O un
22:02tüpkümeye giriyor pamukla ve
22:04yüzeyde küçük delikler oluşuyor.
22:06Ve bu deliklerden ter
22:08alınıp dışarıya atılıyor.
22:10Şilebezi giydiniz o yüzden asla
22:12terlemezsiniz. Şimdi dünyada
22:14böyle bir kumaş var ve bizde
22:16dokunuyor. Yani bu kadar doğal.
22:18Biz bugün her yerde bas bas
22:20var. Sürdürülebilirlik, doğaya
22:22katkı. Alın size doğaya katkı. Deniz suyu
22:24kullanıyoruz. Temiz su kirletmiyoruz.
22:26İçine un koyuyoruz. Denizi kirletmiyoruz.
22:28Güneşte kurutuyoruz.
22:30Karbona ekizi oluşturmuyoruz.
22:44Herhangi bir hedefe
22:46bağlı olmadan sadece
22:48içime güzel şeyi ürettikçe
22:50muhakkak karşılığı geliyor.
22:52Ama düşününce değil. Çünkü düşününce
22:54cana gelmiyor iş.
22:56Yani biz nasıl doğuyoruz, yaşıyoruz
22:58ve bir hayat sürüyoruz? Gerçekten
23:00fikirler de öyle. Eğer fikir
23:02herhangi bir şekilde cana gelmezse
23:04onu hiç kimse anlamıyor, görmüyor.
23:06Çünkü bir iletişim dilindeyiz ya
23:08bir gün bir bardak var. Siz
23:10bardakta çok güzel bir şey içtiniz. Ben
23:12bardakta bir şey içerken elim kesildi.
23:14Şimdi biri bize bardak dedi.
23:16Ben dedim müthiş bir bardak yaptım. Siz
23:18içtiğiniz güzel şey hatırlayacaksınız. Ben canımın
23:20acısını. E şimdi sözle demek ki
23:22anlaşamadık. Ama biri bize gerçekten
23:24bir bardak getirip önümüze koyduğu zaman
23:26aa diyoruz evet tamam bu benim düşündüğüm gibi
23:28bir bardak. O yüzden
23:30fikrimiz varsa onu
23:32hiçbir şey beklemeden hayata geçirmeliyiz.
23:34Şimdi burada şeyler söz konusu
23:36olabilir. Ama işte benim param yok.
23:38Ama ben bunu nasıl yapacağım vesaire.
23:40Gerçekten yaratıcı insan yoklukta
23:42yaratıyor. Anadolu dediğimiz
23:44yer hiçbir şeyin olmadığı, yokluğun
23:46olduğu, sürekli savaşın olduğu
23:48insanların o yokluk içinde
23:50ürettikleri her şeyle dolu.
23:52Yani ben burada bir tane gömlek yapıyorum.
23:54Bir bakıyorum Anadolu'daki gömlekte
23:56kolun altına bir parça koymuş. Neden?
23:58Çünkü en çok orası sürtünüyor.
24:00Sürtününce orası aşınıyor. Eğer
24:02o parçayı koymasa bütün kolu
24:04değiştirmek lazım. O kadar
24:06kumaş yok. Onu alacak para da yok.
24:08O zaman o hemen altında bir şey
24:10buluyor. Şimdi bu
24:12yokluk bu kadar büyük bir varlığa geliyorsa
24:14eğer benim önüme hiçbir şey
24:16tepside sunulmadı yani. Ben
24:18ortaokuldan beri çalışıyorum.
24:20Ondan sonra ve gerçekten her şeyi kendim
24:22yaptım. Dolayısıyla birinin
24:24ay acaba ben de bunu yapabilir miyim?
24:26deyip oturup beklemesini anlamıyorum.
24:28Yani hiç olmadı.
24:30Hatta bu yıllarda daha kolay. Benim zamanımda
24:32sosyal medya yoktu. Yaptığım şeyi duyurmak için
24:34bas bas bağırmam gerekiyordu.
24:36Başka şehirlere gidip elden göstermem
24:38gerekiyordu. Şu anda sosyal medyaya
24:40koyduğumuz bir tane fotoğraf bütün dünyaya
24:42yayılıyor yani. Her şey ne kadar kolay.
24:44O yüzden hiç gelecek hedefim yok. Ama yapmak
24:46istediğim çok şey var. Ben onları yapıp kenarı koyuyorum.
25:01Herkes biliyor yani. Benim diyor
25:03para kazanmam lazım. Hayatımı geçirmem lazım.
25:05Yeni bir şey yapmam lazım. Herkes yeni bir şey
25:07yapması gerektiğini biliyor artık yani bugünlerde.
25:09Tamam. İşte bir de
25:11dilden dile dolaşan şey var. Yeni bir şey yapacağım.
25:13Bir hikayesi olacak.
25:15Hikayeler bana bazen gelince o kadar
25:17komik geliyor ki yani. Çünkü gerçek
25:19değil. Şimdi ben bugün
25:21geldiğim yerde benim hikayemle
25:23vallahi ben daha çok gezip eğlenmek istiyordum.
25:25Daha az dokuma yapmak istiyordum.
25:27Dolayısıyla benim hayatta bir amacım var.
25:29Bu amacım kendimle
25:31ilgili ve daha çok gezmek istiyorum.
25:33Bu kadar basit.
25:35İnsanlar kendileriyle ilgili bir hikaye
25:37yaratmak istediklerinde, bir
25:39marka yaratmak istediklerinde, bir
25:41satış yapmak istediklerinde
25:43vesaire bu neyse
25:45başkalarının hikayelerinden yola
25:47çıkmasınlar. En büyük sorunu
25:49başkasının diliyle ne kadar konuşacağız?
25:51Hocam der de bir
25:53karda yürüyorsan, başkasının
25:55izinden gidiyorsan, onun düştüğü
25:57yerde düşersin. Bu kadar basit.
25:59Çok çok kolay bir matematik yani.
26:01Dolayısıyla eğer bir gelecek
26:03planı varsa kişinin, kesinlikle kendi
26:05hayatından yola çıkmalı. Başka hiçbir şey
26:07değil. Çünkü herkes
26:09kendi hayatının ihtiyaçlarına
26:11cevap verecek bir şeye
26:13yönelirse, pek çok kişinin
26:15sorusuna cevap olur.
26:17Ben 11 sene
26:19çok büyük zorluklarla çalıştım.
26:21Bana herkes, yaptığın şey olmaz
26:23dedi. Ama inatla çalıştım. İstikrar
26:25müthiş bir şey. Eğer
26:27inandığınız şey, istikrarınız varsa ben
26:29her gün bir satır dokuyorum.
26:31Ben kanser oldum, felç oldum.
26:33Yine de tek elimle bir satır dokudum her gün.
26:35Bir satır dokuyorum.
26:37Bir satır dokuyorum.
26:39Bir satır dokuyorum.
26:41Bir satır dokuyorum.
26:43Bir satır dokuyorum.
26:45Bir satır dokudum. Yine de tek elimle bir satır dokudum her gün.
26:47Ben her gün bir satır dokuyorum.
26:49O zaman yani,
26:51herkes bunu yapmaya muktedir.
26:53Kendi işimle ilgili. Hiçbir şey söylemeyeceğim.
26:55Eğer fenomen olmak istiyorsanız,
26:57İnstagram'a atıyorum, her gün
26:59bir post koyun. İstikrar budur.
27:01Yani, hiçbir şeyim yoksa,
27:03hiçbir şey bilmiyorsam.
27:05Benim bir tane öğrencim var, staja geliyorlar buraya.
27:07Çocuk, klasik,
27:09standart bir sanat tarihi fotoğrafını
27:11her gün paylaşıyor. Bugün milyon takipçisi
27:13var. Demek ki istikrar gerçekten çok önemli.
27:15Ben her gün dokuyorum. Bugün dünyayı
27:17geziyorum. Her gün bir satır dokuyorum.
27:19Çok büyük şeylerde aramamak
27:21lazım. Yaptığımız şey neyse,
27:23onu yapmak lazım. Dur diyen olacak.
27:25Başarısızsın diyen olacak. Bu güzel
27:27değil diyen olacak. Çünkü güzellik
27:29zaten ölçülebilen bir şey değil ki. Biri güzel
27:31değil derse, güzel değildir onun için. Tam bitti yani.
27:33Biz güzel görenlerle devam etmemiz
27:35lazım. İşte, hayatın
27:37penceresi, neredeyse
27:39kendi güzeliniz. Hep
27:41oraya odaklanmak lazım. Bir kamu
27:43bankasıyla buluştuğumda, ki hepimizin
27:45buluştuğu nokta, tabi ki Anadolu köyleri oldu.
27:47Çünkü ben işte 20 senedir Anadolu köylerini
27:49geziyorum. Kadınlara istihdam
27:51yaratıyorum. Kaybolmuş, unutulmuş
27:53tezgahları yeniden ayağa kaldırıyorum.
27:55O tezgahlarda yeniden kumaşlar
27:57dokutup o kadınlara para kazanmalarını sağlıyorum.
27:59Bu böyle çok güzel dönen bir döngü. Bir de
28:01bugün artık adına Anadolu haritası
28:03dediğimiz, Anadolu dokuma haritası
28:05dediğimiz bir oluşum içindeyiz.
28:07Bu oluşumun hiçbir başkanı yok. Ben de değilim.
28:09Biz yan yana duruyoruz kadınlarla.
28:11Geçenlerde Çanakkale, Neyruz köyü kadınlarını
28:13Fethiye'deki kadınlarla
28:15buluşturduk. Dastar dokuyunca kadınlarla.
28:17Onlar 5 gün orada kaldılar.
28:19Orayı, orayı gördüler. Birlikte dokudular.
28:21Tezgahlara oturdular.
28:23Ben istiyorum ki yalnızlık hisseden
28:25köydeki kadın gezerek de görsün.
28:27Birbirleriyle de buluşarak görsün.
28:29Şimdi bu kamu bankasıyla
28:31buluştuğumuz zaman da yarışmanın
28:33içinde zaten bu kooperatifler vardı.
28:35O kooperatifler birbirleriyle yarıştılar.
28:37Ben jüri olmama rağmen
28:39kooperatifler
28:41kısmında oy kullanmadım.
28:43Çünkü o zaman hakkım geçebilirdi.
28:45Sağ olsun değerli jüri arkadaşlarım
28:47değerlendirdi. Ben hiç ağzımı açmadım ama
28:49çok kategorili bir yarışmaydı bu. O kadar
28:51mutlu oldum ki mesela bir ev
28:53hanımının yumurtadan
28:55kalsiyum ve protein üretebildiğini
28:57tek başına öğrendim.
28:59İnanılmaz. Yani
29:01böyle bir
29:03yaratıcı kadınların
29:05arasında onlardan
29:07öğreniyor olmak müthiş bir şey oldu.
29:09Ve işte nasıl ben bugün dokumaları
29:11birleştiriyorsam bu kamu bankası ve
29:13onun yarışması da pek çok
29:15üreten kadını pek çok dalda bir araya getirdi.
29:17Hepsi birden eğitimler aldılar.
29:19O eğitimde ben de konuşmacıydım mesela.
29:21Onlar bize soru sordular.
29:23Alakasız bir dalla
29:25dokumada söylediğim şey alakasız
29:27bir üretim alanındaki
29:29kadını heyecanlandırdı yani.
29:31Ve onunla başka serüvenlerimiz oldu vesaire.
29:33Dolayısıyla bu buluşma için
29:35bu Anadolu'da yalnız
29:37olduğunu hisseden kadınların
29:39yalnız olmadıklarını gördükleri çok güzel bir yarışma oldu.
30:03Müzik
30:29Müzik
30:31Müzik
30:33Müzik
30:35müzik
30:37müzik
30:39müzik
30:41müzik
30:43müzik
30:45müzik
30:47müzik
30:51Güzellikler Dünyası
30:53Paraf'ın Katkılarıyla