EDEBİ ESERLERİN GİZLİ KAHRAMANLARININ HİKAYESİ
Birbirinden değerli edebi eserleri kaleme alan usta ellerin hikayesi “Yaşadığımız Günler” ile Ülke TV ekranlarına taşınıyor. Yaşadığımız Günler, pek çok esere imza atmış yazarları, şairleri, edebiyatçıları, ilahiyatçıları, düşünce insanlarını konuk ediyor ve hayat hikayelerini bizzat kendilerinden dinliyor.
Bambaşka dünyalara kapı açan edebi eserlerin yazarlarının hisleri, düşünceleri, bilinmeyen yönleri ve karşılaştıkları zorlukları bizzat kendilerinden öğrenen Yaşadığımız Günler, izleyenlerini merak dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Okuyucusuna hayaller kurduran, kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan kimi zaman da eşsiz duygular yaşatan bu eserlerin yazarlarının hayalleri neydi peki? Onların hayat serüveni romanlardaki gibi mutlu sonla mı bitiyordu yoksa hüzünlü bir son mu?
Edebi eserlerin yazarlarının bilinmeyen yönleri ve merak uyandıran hayat hikayeleri ‘Yaşadığımız Günler’ ile Ülke TV’de…
Birbirinden değerli edebi eserleri kaleme alan usta ellerin hikayesi “Yaşadığımız Günler” ile Ülke TV ekranlarına taşınıyor. Yaşadığımız Günler, pek çok esere imza atmış yazarları, şairleri, edebiyatçıları, ilahiyatçıları, düşünce insanlarını konuk ediyor ve hayat hikayelerini bizzat kendilerinden dinliyor.
Bambaşka dünyalara kapı açan edebi eserlerin yazarlarının hisleri, düşünceleri, bilinmeyen yönleri ve karşılaştıkları zorlukları bizzat kendilerinden öğrenen Yaşadığımız Günler, izleyenlerini merak dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Okuyucusuna hayaller kurduran, kimi zaman güldüren kimi zaman ağlatan kimi zaman da eşsiz duygular yaşatan bu eserlerin yazarlarının hayalleri neydi peki? Onların hayat serüveni romanlardaki gibi mutlu sonla mı bitiyordu yoksa hüzünlü bir son mu?
Edebi eserlerin yazarlarının bilinmeyen yönleri ve merak uyandıran hayat hikayeleri ‘Yaşadığımız Günler’ ile Ülke TV’de…
Category
📺
TV ve DiziDöküm
01:02Gülen-i Mehmet Efendi breach
01:26Gülen-i Mehmet Efendi
01:28beni çağırmış
01:30gittim. Dedi ki oğlum senin hakkında güzel şeyler duydum
01:33dedi. Bizim dedi Yedikule'de Küçük Efendi diye bir cami var
01:40dedi. Bu halveti tekkesiymiş dört dönümlük bir bahçe
01:45içerisinde tekke eski klasik. Fakat cami aynı zamanda orada
01:51hocanın talebeleri on on beş talebeleri delikanlı çoğu da.
01:55Beni oraya gönderdi bunlar okut diye. Hocam dedim ben
01:58burada ders okuyorum. Trambayla gider gelirsin dedi.
02:01Samatya'da iniyorsun oraya kadar yürüyorsun. Onlara öyle
02:07bir altı ay kadar okuttum işte Arapça. Ondan sonra
02:12Aksaray'daki o ebalide caminin de bir odaya yerleştim. Ama
02:18okutmayı hiç bırakmadım.
02:28Açıkçası benim okumamın bir kısmı yoktu.
02:31Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:33Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:35Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:38Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:40Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:42Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:44Ben de okumamın bir kısmı yoktu.
02:461956 senesinde Aksaray Valide Camii var biliyorsunuz.
03:04O Valide Camii'nin hizmetleri için yapılmış dört oda vardı
03:09Şadravan'ın yanında. Dört oda.
03:11Tabii orada talebeler kalıyordu.
03:16Bir İmam Hatip Okulu'na giden talebeler vardı.
03:19Bir odada hafızlığa çalışan genellikle uşaklı talebeler vardı.
03:26Ben orada kendime bir oda buldum.
03:30Sekiz sene orada kaldım ve tahsilimi orada yaptım.
03:41Abdülhamid'in daha sonrakine Bağdat-ı Şerif'i aldı.
03:46İnanlımız bu halkın haksızlıklarına karşı
03:49vahşi izin veren,
03:51hafız bir adam oldukları İmam Hatip Okulu.
04:07Fatih Camii'nde Hünkâr Mahfeli'nin altında
04:11Uzun yıllar, Şahsabaşı Camii'nde, yine Hünkar Mahalli'nin altında hep ders okuttum.
04:16Aşağı yukarı bakıyorum.
04:18İmam olduktan sonra da hiç bırakmadım şeyi, okutmayı.
04:26Hep ders okuttum, 17 sene.
04:28O okutma bana çok şey kazandırdı.
04:32Usul ve furu, fıkhı çok iyi hazmetmiştim.
04:35Çünkü yıllarca o eserleri okuttum.
04:38Tekrar, tekrar, tekrar, tekrar.
04:40Okuttuğum talebelerin çoğu benden yaşlıydı zaten.
04:43O zaman enteresan, imam müezzinler de, cami yaşlı başlı adamlar da derse gelirlerdi biliyor musun?
04:50Bir aşk, bir şevk, bir heyecan vardı yani o günkü nesilde.
04:56Hakikaten bir fetret döneminden sonra böyle bir özgürlüğe kavuşunca millet koşuşturuyor.
05:10O zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman, o zaman
05:40Osmanlı döneminde bir adet vardı biliyorsunuz, medreselerde, Ramazan'da, Şaban Ramazan'da şey tatil edilir, medreseler, eğitim tatil edilir, herkes, efendim, kasabalara, köylere, şehirlere dağılır,
06:05kimisi vaaz eder, işte hafız olanlar mukabele okur, teravih kıldırır falan, bu çok güzel bir gelenekti, çünkü şehirde aldığını köye, köylünün ayağına götürüyor, onlara öğretiyor, köy hayatını da kendi tanıyor, onların problemleriyle iç içe tanıyor, bu gayet güzel bir gelenekti.
06:301914'de İslah-ı Medaris medreseleri ıslah etmek için Emrullah Efendi'nin marif nazırı olduğu dönemde bunu yasakladılar.
06:42Şimdi biz de genellikle bu Trakya'ya giderdik, Trakya döneminde, Trakya yani manevi açıdan çorak bir bölge, yani köy imamları yok, olsa bile çok zayıf, Ramazan'da köylere gidiyor talebeler, işte çeşitli kurslarda okuyan talebeler.
07:06Bir ay vaaz edebilen, bazı nasihat edebilen vaaz ediyor okuyan, mukabele okuyor hafızlar, teravih kıldırıyor, bayram günü de ona halk kendi arasında bir hediye toplayıp veriyorlar.
07:24O da bizim için bir destek oluyordu çünkü devletten, aileden öyle bir yardım görmüyoruz. Dönüyorduk İstanbul'a onunla ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk, kitap alıyorduk.
07:54Kitap almak, kitap bulmak mesele. Bir eski hocaefendi ölecek de onun varisleri kütüphanesini getirip sahaflarda, beyazı sahaflarda satacaklar.
08:20Sahaflar alıyorlar, çok para eden eserleri biliyorlar onlar, ciddi mitli gayet güzel, baskılarını da biliyorlar, onu topluyorlar. Öbürlerine yığıyorlar, ne alırsan 50 kuruş, 25 kuruş, 1 lira, 2 lira, öyle 5 liraya kadar var, yığıyor.
08:40Biz oradan alıyorduk çünkü gücümüz yetmiyordu o şeylere, kitap almaya.
08:50İzlediğiniz için teşekkürler.
09:20Baktım böyle kırmızı renkli bir şey, kağıt üzerine basılmış, bir fesli sakallı bir zat Ziya Paşa yazıyor. Tercihi bent, terkibi bent. Ziya Paşa'yı bilmiyorum, tercihi bent nedir, terkibi bent nedir.
09:43Açtım baktım şiir, 25 kuruş verdim aldım. Gittim, okuyorum, çok hoşuma gidiyor. Birçok kelime Arapça, Farsça, anlayamıyorum Farsçaları falan anlayamıyorum ama olsun ben o muhtevayı anlıyorum.
10:07Şimdi bir haftada ezberledim, terkibi bendi, tercihi bendi. Ama yanlış ezberlediklerim dolmuş, kelimeleri yanlış okumuşum bazı kelimeleri.
10:37İzlediğiniz için teşekkürler.
11:08Adanalı Ziyadiye'de geçer, Ziyaettin'dir ismi. Ziyaret ettim kabrini ben Adana'da.
11:19Şimdi onun döneminde tanzimat paşaları var, Ali Paşa, onun hasmı bir emanı. Ziya Paşa sadrazam olmak istiyor ama sadrazam olmak ayrı bir şey.
11:37Yani sen şairsin, valisin ama sadrazam olamaz. Onları eleştiriyor şiirlerinde.
12:07Devlet mahsus cinnettir bu mülkü millete. Ali Paşa'yı eleştiriyorlar.
12:13Tabii Mehdi neredesin çık zuhur et artık her iş ehil olmayanlara terk edildi, ehil olmayanların elinde. Devlet iyi yönetilmiyor.
12:37O zaman da tabii tanzimatla beraber batıya açıldık, Fransız kültürüne.
12:57Bizim bugünün tabiriyle aydınlarımız, entellerimiz hep batıcı. Fransızca okutuluyor okullarda, Fransız hayranı, batı hayranı.
13:15Onları eleştiriyor.
13:29Yani ülkenin kalkınmasına engel ayak bağı İslam'ıymış.
13:44Şimdi mi engel oluyor kalkınmaya? Engel olan nedir?
13:48Ondan sonra orada diyor ki, düstur ile ilan olunur cümle nizamat.
14:01Elfaz ile terfihi rayiyet yeni çıktı.
14:05Nedir diyorum ya, düstur ile ilan olunur cümle nizamat.
14:13Meğer Osmanlı'nın resmi gazetesinin ismi düsturmuş.
14:18Düstur ile ilan olunur cümle nizamat.
14:21Devletin aldığı bütün kararlar resmi gazetede yayınlanır.
14:24Elfaz ile terfihi rayiyet, seni şuraya tayin ettim diye lafızla sözle tayin ediyorlar, böyle idare mi olur diye eleştiriyor.
14:33Bunun gibi şimdi lafzı sadakat mud olundu diyor.
14:44Ya ben mud olundu, ne diyor, meğer modalandı.
14:50Halbuki moda kelime modalandı Türkçe'de pek kullanılmaz.
14:54Bu iş moda oldu derler de modalandı orada.
14:57Modalandı, devrin gidişini eleştiriyor.
15:03Ben onun mud olundu diye ezberlemişim.
15:08Bir mana veremiyorum çünkü hakikaten öyle de okunur o.
15:14Diyeceğim, o dönemde işte öyle bulduğumuzu alıp okuyorduk, ezberliyorduk.
15:27İzlediğiniz için teşekkür ederim.
15:29İzlediğiniz için teşekkür ederim.
15:31İzlediğiniz için teşekkür ederim.
15:33İzlediğiniz için teşekkür ederim.
15:56Biz İstanbul'da yaşıyoruz ama toplumun içine giremiyoruz.
16:03Sosyal hayatı nasıldır, İstanbul evlerini hep dışarıdan görüyoruz.
16:12İçi nedir hiç bilmiyoruz.
16:14Konforundan monforundan haberimiz yok.
16:16Köylük çocuğuyuz, hepimiz köyden gelmişiz.
16:21Ben bunun farkına vardım tabii.
16:33İzlediğiniz için teşekkür ederim.
16:35İzlediğiniz için teşekkür ederim.
16:37İzlediğiniz için teşekkür ederim.
16:5757 senesinden itibaren Necip Fazıl Bey'in Büyük Doğu Mecmuası çıkardı.
17:05Onu takip etmeye başladım.
17:09Önceleri anlamakta zorlanıyordum ama sonradan hep anladım.
17:16Necip Fazıl Bey'le tanışmamız da şöyle oldu.
17:21Bir gün bir kurban bayramının ikinci günüydü.
17:27Valide Camii'de o odalarda kaldığımız arkadaşlardan, İmam Hatip Okulu'na gidenler,
17:34abiler, ileri yaşlarda gitmişler.
17:37Yani ilerli yaşlarda, yaşlı başlı arkadaşlar, delikanlı.
17:42Biz daha o zaman yeni yetişiyoruz.
17:45Giyinmiş gidiyorlar.
17:46Hayır ola dedim, nereye böyle?
17:48Necip Fazıl'a gidiyoruz dediler.
17:51Ben de gelebilir miyim dedim.
17:53Buyur gel dediler.
17:55Kalktık gittik.
17:57Kızıltoprak'ta oturuyor o zaman Necip Fazıl Bey.
18:02Evine gittik.
18:04İlk defa bir İstanbul evi görüyorum içeriden.
18:09Şimdiye kadar hep dışarıdan görüyorduk İstanbul evlerini.
18:14Necip Fazıl da bu hem hayatı yaşardı biliyorsunuz.
18:18Öyle şey değil o.
18:21Enteresan adamdı.
18:24Şimdi tanıştık.
18:55İntro
19:03Benim de o zaman boyum çok kısaydı.
19:07Sesim de böyle kız sesine yakın, ince sesliydim yani.
19:13Arkada oturdum ben.
19:15Ondan sonra o arkadaşlara şimdi Necip Fazıl Bey onları muhatap aldı.
19:19Onlar delikanlı adamlar.
19:21Üstat ya.
19:23Üstat şunu diyor.
19:24Ben evet şairim, mütefekkirim.
19:31Ama dini de bilirim.
19:33Şimdi dini meseleleri soruyor arkadaşlara.
19:36Onlar İmam Mahdip Okulu'ndaki müfredattaki okutulanları bilirler.
19:41Diğerlerini nereden bileceksin?
19:42Bilemiyorlar.
19:44Basit şeyler soruyor ama Necip Fazıl bu sefer bir anlatmaya başlıyor.
19:49Onların bilmemesi onu çok mutlu ediyor.
19:52Üstat bak işte.
19:53Üstat böyle olur.
19:54Her şeyi bilir yani.
19:56Bir anlatıyor.
19:58Ondan sonra bir bir daha falan.
20:02Tekrar bir soru sordu.
20:03Kimseden ses yok.
20:04Ben arkadan.
20:06O şöyledir efendim dedim.
20:10Ayol bu kim dedi.
20:12Necip Fazıl.
20:14İşte dedim ki Kur'an kurslarında okuyoruz dedim.
20:19İslami ilimler tahsil ediyoruz dedim.
20:21Arapça okuyoruz.
20:22İslami ilimler.
20:25Şimdi benim bilmem onu hem mutlu etti hem de hoş olmadı.
20:29Kendisi anlatacaktı onu çünkü.
20:32O soruya verdiğim cevap bravo dedi.
20:37Fakat kendince daha zor bir soru sordu.
20:43Peki buna ne dersiniz dedi.
20:46O muhtelefün fihtir efendim dedim.
20:49Bravo dedi.
20:50O münazağın fihtir dedi.
20:53Seni tebrik ediyorum dedi.
20:55Böyle heyecanlandı.
20:57Keşke senin Arapçalına benim şu Fransızcayı değiştirmem mümkün olsa dedi.
21:02Bunu sonraları.
21:04Bana birkaç defa daha söyledi.
21:06Allah rahmet eylesin.
21:07Arapçalına aşık idi.
21:10Arapça bilmediğini her vesileyle çok üzülürdü.
21:4434'ten itibaren Necip Fazıl istikamet değiştirmiştir biliyorsunuz.
21:50Abdülhakim Arvasi ile tanıştıktan sonra istikamet değiştirmiştir.
21:59Ve ondan sonra ölünceye kadar en ufak bir taviz vermeden İslam'ı savunmuştur.
22:10Fikir düzeyinde.
22:13Çok hareketli bir insandı.
22:18O zaman da Fransa'da bir hareket teorisi vardı felsefede.
22:25Necip Fazıl Bey Fransa'da bulunmuştur biliyorsunuz.
22:28O hareket teorisinin Fransa'da gündemde olduğu dönemlerde,
22:35Nurettin Topçu Bey de orada.
22:38O da döndü hareket dergisini çıkardı.
22:41Necip Fazıl da büyüktü.
22:44O da aynı hareket teorisini savunuyor.
22:47Nedir?
22:49Yani toplumu yeni baştan derleyip toplamak.
22:53Yeni bir dinamizm kazandırarak Türkiye'yi tekrar gerçek tarihi rayına oturtmak.
23:02Amaçları bu.
23:04Onun için hareket.
23:06Konuşmalarında hep onu vurgulardı.
23:09Allah rahmet eylesin.
23:11Büyük Doğu Fikir Kulübü'nü kurduk.
23:14Büyük Doğu Fikir Kulübü,
23:16Büyük Doğu Fikir Kulübü'nü kurduk.
23:19Büyük Doğu Fikir Kulübü,
23:24üç komite vardı.
23:26Hareket komitesi bir.
23:30İkincisi sanat komitesi,
23:32üç ilim komitesi.
23:34Beni ilim komitesine getirdi.
23:36Ben o zaman 17 yaşındaydım.
23:38Yoktu çünkü bugünkü gençlik yoktu.
23:42Yoktu gidiyorduk, evinde sabahlıyorduk.
23:46Hatta hanımı Allah rahmet eylesin.
23:52Nereden getiriyorsun bunları benim başıma?
23:59Neslihan, bunlar bizim manevi evladımız.
24:03Bu memleketin en nezih evlatları.
24:06Türkiye'nin geleceği bunlar.
24:08Bırak bırak bana masal okuma falan diyor.
24:16Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün
24:19bir komitesi var.
24:21Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün
24:24bir komitesi var.
24:26Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün
24:29bir komitesi var.
24:31Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün
24:34bir komitesi var.
24:36Hakikaten Türkiye'de o aksiyon, aksiyoner,
24:42işte hareket demek biliyorsunuz, aksiyon,
24:44efendim, felsefesi,
24:47Türkiye'yi gezdi dolaştı,
24:49konferanslar verdi.
24:51O Türkiye'de bir,
24:53efendim, özellikle belli bir
24:56seviyede eğitim alan insanlarda
24:59bir hareketi başlattı.
25:01Başlattı.
25:04Nurettin Topçu Bey,
25:06Sorbon'da doktora yapmıştır.
25:10Nurettin Topçu Bey,
25:11Nurettin Topçu Bey,
25:13Necip Fazıl gibi bir,
25:15efendim, zeki insan, dolu insan
25:18fakat aktif değil.
25:20Yapısı, mizacı itibariyle
25:22sonra böyle natuk değil.
25:25Cerbezeli değil.
25:27Necip Fazıl şair.
25:29Necip Fazıl hatip.
25:31Necip Fazıl mücir.
25:33Gözünü budaktan esirgemeyen bir adam.
25:41Önce soru soracak,
25:43sorar,
25:45soracak.
25:47Başka bir soru.
25:49Ergin saygı.
25:51Ergin saygı.
25:53Ergin saygı.
25:55Sen çok sevindiğini söyle.
25:57Ya.
25:59Ya...
26:02Ya.
26:04Ya.
26:07Ya.
26:08Mahkemelerine devam ettik. Mahkemelerini dinledim.
26:122-3 yıl Necip Fazıl'ın basın mahkemeleri.
26:16Şöyle birini anlatayım.
26:20O zaman basın mahkemesi Sirkeci'deki büyük postanenin üstündeydi.
26:29Orada Şemsettin Günalta'ya hakaret davası açmışlardı.
26:37Şemsettin Günaltay Cumhuriyet Halk Parti'nin 50 öncesi son başbakanıydı.
26:46Şemsettin Günaltay da bir alim.
26:49Medreseli köken itibariyle.
26:52Fakat CHP'de işte.
26:55Büyüktü onun kapak resmine.
27:02Şemsettin Günaltay'ın yaşlı resmini koymuş böyle.
27:06Acayip. Yorum yok diyor.
27:10Yorum yok.
27:13O kadar benziyor ki bakıyorsun.
27:17Bundan hakaret davası açtılar.
27:22Hakaret davası.
27:24Şimdi mahkemeye gittik.
27:26O büyük postanenin üstündeki toplu basın mahkemesine çıkarken.
27:32O eski bir yapıdır. Bir Osmanlı dönemi biliyorsun.
27:35Abdülhamit dönemi yapısıdır.
27:37Mermer merdivenler uzun yüksek.
27:39Bizi sivil polisler içeri almıyorlar.
27:42Sokmuyorlar. Gelmişler.
27:44Biz merdivenlere yukarı dizildik böyle.
27:47Arkada Necip Fazıl bir geldi.
27:49Ne oluyor falan. Üstad bizi almıyorlar dedik salona.
27:53Gitti. Memur bey bunlar bu memleketin en nezih evlatlarıdır dedi.
28:00Bütün bu ülkenin geleceği bu çocuklardır dedi.
28:04Bunlara lütfen müsaade edin dedi.
28:07Buyurun üstadım dedi. Girdik içeri.
28:10Mahkeme salonunu doldurduk.
28:12Necip Fazıl Bey'in avukatı Abdurrahman Laç.
28:20Boşnak bir avukat ama İstanbul'un önde gelen avukatlarındandır.
28:26Mümin bir insan.
28:28Hakikaten ağzı laf yapan iyi bir hukukçu.
28:34Necip Fazıl'ın yanında oturuyor.
28:37Öbür tarafta Orhan Birgit.
28:40Orhan Birgit Kim Mecmuası'nı çıkarıyor.
28:44Akis Mecmuası, Kim Mecmuası.
28:48Demokrat Parti döneminde muhalefetin sesi.
28:52Resmi organı zaten Akis biliyorsun İnenin damadının şeyi.
28:59Bu da Kim'i çıkarıyor. Kim'i kapattılar.
29:01MİM çıkardı.
29:03Ondan sonra o da genç bir avukat.
29:06Böyle polemikler yapıyor.
29:09Hakim de zapta geçirmedi bunu.
29:12Lütfen karşılıklı hakaret etmeyin.
29:15Sonra reddi hakim yaptılar.
29:17Öğleden sonra başka bir celsede başka hakimler geldi.
29:22Diyeceğim Necip Fazıl böyle bir adamdı.
29:26Abdurrahman Şeref Laç aşağı çekiyor, ayağa kalkıyor.
29:30Zor o tutturmak istiyor.
29:40İlginç.
29:58Ben bir yetişme çağındayım.
30:01Tabii konuşmalarında toplantılarımız oluyor.
30:07Üniversite gençliği yeni yeni teşekkül ediyor.
30:11Üniversitelerde.
30:15Hazret konuşuyor.
30:17Necip Fazıl da Nurettin Topçu da tasavvuf kanalı ile İslam'ı öğrenmişlerdir.
30:23Birçok hataları var.
30:26Ben hemen el kaldırıyorum.
30:28Ne var yine?
30:30Üstadım o şöyle olacak.
30:33Nereden biliyorsun?
30:36Bizim kaynaklarımız hep gerek kelama ait kaynaklar, gerek fıkı.
30:43Bunlar böyle.
30:44Ben onların hepsini okudum.
30:46Yok öyle şey.
30:47Kadınla devlet başkanı olur mu bir tartışmak gündeminde.
30:51Ben de söz aldım.
30:53İki olabilir.
30:56Ancak ataerkil bir toplumda bir kadının devlet başkanı olması ona biatı güçleştirdiği için olmaz demişler.
31:13Yoksa hukukan olabilir.
31:16Bir de ağır cezalarda hakim olamaz.
31:21Annedir.
31:23Kadınlarda şefkat duygusu, duygusallık ağır basar.
31:26Belki yanlış karar verirlerdi ya.
31:30Ceza mahkemelerinde şey olmasın, hakim olmasın.
31:35Nereden biliyorsun?
31:36Okudum da biliyorum üstadım.
31:37Biz bunun tahsilini yapıyoruz falan dedim.
31:40Buradan tartışma uzun süre diye diyeceğim.
31:43Hep böyle Necip Fazıl'la.
31:45Dedi ki niye sen bana hep karşı çıkıyorsun üstadım?
31:47Size karşı çıkmıyorum.
31:49Sizin ağzınızdan çıkan her sözü bu gençler bir mutlak hakikat olarak kabul ediyorlar.
31:56Bunları gidip anlatacaklar.
31:58Bu dine aykırı.
32:01Onun için size karşı bir edepsizlik şeklinde telakki etmeyin lütfen dedim bunu.
32:09Bunu duymaları lazım dedim ben.
32:12Böyle Necip Fazıl'la.
32:14Çok günlerimiz geçti.
32:15Dört senem geçti Necip Fazıl'la.
32:19İzlediğiniz için teşekkür ederim.
32:21Bir sonraki videoda görüşmek üzere.
32:23Hoşça kalın.
32:50İstanbul'da kim onlara muhatap olacak?
32:53Kim anlatacak bu kültürü, bu tarihi, bu medeniyeti, bu şiiri, bu sanatı?
32:59Onun için bunlar yani bugün kim olursa olsun herkesin kültür hayatında Necip Fazıl Bey'in bir payı vardır.
33:19İzlediğiniz için teşekkür ederim.
33:21Bir sonraki videoda görüşmek üzere.
33:23Hoşça kalın.
33:49Efendim bu milliyetçi gençlerin eline geçmesi bizim için bir avantaj oldu.
33:59Ben de okuttuğum talebeleri, arkadaşlarım hepsi benim yaşımda benimle alıp oraya götürüyordum.
34:06Sosyalize olsunlar, İstanbul'u tanısınlar, fikir hayatını tanısınlar.
34:10Kim kimdir, ne nedir, nedir Türkiye'de konuşulan, gündemdeki fikir nedir?
34:16Ama çok büyük hizmet etmiştir.
34:18O dönemde Rasim Cinizli ile beraber başladı bu iş.
34:22Böyle devam etti.
34:24Çok bereketli oldu.
34:26Orada bir mayalanma yeriydi o kültür merkezi.
34:32Hakikaten orada birçoklarını dinledik.
34:36Necip Fazıl Bey de, burada şuna dikkat edeyim.
34:41Necip Fazıl Bey böyle konuşmalarına hazırlanırdı.
34:46İrticalem konuşurdu ama o irticalem konuşmadan önce onların hepsini yazardı.
34:52Baktım Necip Fazıl Bey eski harflerle bütün o metni yazmış.
34:58Gayesi de gayet güzeldi eski harflerle.
35:02Çok hoşuma gitti ama.