MATURİDİLİK(KUZEY MÜSLÜMANLIĞI,EŞARİLİK(GÜNEY MÜSLÜMANLIĞI) NEDİR?
14.ve 15.yüzyıllarda Doğu Ortodoks Hıristiyanlığına karşı gerçekleştirilen Türk fetihlerine Batı dünyasının sert cevabı, İslam dünyasına karşı gerçekleştirilen ve feci şekilde başarısızlıkla sonuçlanan Haçlı Seferlerine yeni bir cephe açmak değil, okyanusu fethederek İslam dünyasını daire içinde kuşatmaktı Gerçekten Batı dünyası okyanusu fetih sayesinde, 16.yüzyılın sonundan önce Müslümanların boynuna bir kement atmaya muvaffak olmuştur; fakat 19.asra kadar bu kemendi sıkmaya cesaret edemediler. Müslümanların geçmişteki askeri gücü hakkında her iki taraf da devam eden hatıralar Batılıları tedbirli, Müslümanları ise kendine güvenli yapmıştır. Müslümanların kendilerine güvenlerini yavaş yavaş kıran tecrübe, Türklerin ve diğer Müslüman kuvvetlerin, Batı silahları ve modern Batı tipi savaşın temel unsurları olan teknoloji ve bilgi ile donanmış düşmanlar tarafından tekrar tekrar mağlubiyete uğratılması olmuştur." (Arnold J. Toynbee, Dünya, Batı ve İslam, s.26, Pınar Yayınları, İstanbul 2002-Orijinal Basım "The West and the World, London 1952)
GÜNEY MÜSLÜMANLIĞI(EŞARİLİK)
İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee 1960 yılında yazdığı bir kitapta şöyle der:
“Güney Müslümanlığı EŞARILIK (Fas’tan Arabistan’a kadar) bizim için tehlike olmaktan çıkmıştır. Bir şeyh satın alır hepsini yönetebilirsiniz.
Meşhur İngiliz tarih ve siyaset bilimci Arnold J. Toynbee (1889-1970) "Güney Müslümanlığı" olarak tanımladığı Suudi Arabistan-Kahire eksenindeki Müslümanlığın Batı Medeniyeti için bir tehlike olmaktan çıktığına dikkat çektikten sonra Güney Müslümanlığının belli başlı karakteristiklerini şöyle sıralayabiliriz:
a- Selefiye, Mutezile ve Eşariyye adıyla anılan itikadi (akaide) İslam mezheplerine/akımlarına dayalı metotları benimsemişlerdir. Vahabilik, Müslüman Kardeşler, Taliban, El Kaide ve Hamas günümüzde bu itikadi mezhepleri kabul eden tanınmış radikal İslam anlayışının temsilcileridir.
b- Güney İslam coğrafyasındaki Müslümanlar uzun yıllar Batılı emperyal güçlerin esareti altında yaşamışlardır.
c- "Güney İslam" anlayışının hâkim olduğu toplumlarda sevgili Peygamberimize bir kanaldan "KAN BAĞI" illiyetine dayanan "seyid"lik büyük önem arz eder. Şeyhlik makamına dayalı İslami fetva ve yorumlar/tefsirler alabildiğince yaygındır.
Hâlbuki Peygamberimizin amcası Ebu Talib gibi biridir. Peygamberimiz amcası ve hamisi Ebu Talib'e ölüm döşeğinde: "Amca! Kelime-i şehadet getir, Allah yanında senin lehine bir delil olur" demesine rağmen o bunu reddetmiştir.
İslam âlimlerine göre bu hususla ilgili olarak şu iki ayet nazil olmuştur:
"Ey Muhammed! Sen sevdiğini doğru yola eriştiremezsin ama Allah dilediğini doğru yola eriştirir " (Kasas/ 56)
"Müşriklere mağfiret dilenemez. Yakın akrabaları dahi olsa, Peygamberin ve inananların ortak koşanların affedilmelerini istemeleri uygun değildir." (Tevbe/113)
Maalesef "Güney Müslümanlığı"nın temel karakteristiklerinden biri de: ""Şüphesiz mescitler Allah'ındır, öyleyse oralarda Allah'a yalvarırken başkasını katmayan (Cin /18) ayeti görmezlikten gelinerek, "insanların bir şeyhe bağlanmadan hakikate erişemeyeceği" iddiası gibi asılsız, dayanaksız ve küfre götüren iddialarla İslam'a biat/israiliyat sokulmaktadır. Hâlbuki Allah'tan başka hidayet verici aramak, Kur'an'dan başka mürşit peşine düşmek doğru değildir. Maalesef Eşari/Selefi kaynaklı böyle bir Müslümanlık anlayışı, özellikle 1970'li yıllardan itibaren Türkiye'de de taraftar bulmuştur. "Ilımlı İslam", "İbrahimi dinler", "İsevi Müslümanlık" ve "dinler veya medeniyetlerarası diyalog" bu yolda kullanılan "Kuzey Müslümanlığını" zaptu rapt altına almaya yönelik siyasi operasyonlardır.
Mezhep, bir dinin alt kimliğidir. İnançla ilgili olanlarına itikadi mezhep, ibadet ve uygulamalarla ilgili, yani şeriatla ilgili, ameli uygulama olanlarına fıkhi mezhepler adı verilir.
KUZEY MÜSLÜMANLIĞI(MATURİDİLİK)
"Kuzey Müslümanlığı" olarak tanımladığı Buhara-Semerkand-İstanbul eksenindeki İslam anlayışının hala Batı için tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor. Toynbee, Kuzey Müslümanlığının mutlaka "kontrol" altına alınması gerektiğine vurgu yapıyor.
"Kuzey Müslümanlığı" esas olarak Türk coğrafyasını kapsamaktadır. Buna biz Türk Müslümanlığı da diyebiliriz.
İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee 1960 yılında yazdığı bir kitapta şöyle der: Bizim için Kuzey Müslümanlığı MATURIDILIK (İstanbul’dan Buhara’ya Türk Bölgesi) tehlikelidir. Bunlar bilimle barışıktır. O nedenle her zaman ATATÜRK gibi bir asi çıkarabilir. Önlemi şimdiden alınmalıdır..”
14.ve 15.yüzyıllarda Doğu Ortodoks Hıristiyanlığına karşı gerçekleştirilen Türk fetihlerine Batı dünyasının sert cevabı, İslam dünyasına karşı gerçekleştirilen ve feci şekilde başarısızlıkla sonuçlanan Haçlı Seferlerine yeni bir cephe açmak değil, okyanusu fethederek İslam dünyasını daire içinde kuşatmaktı Gerçekten Batı dünyası okyanusu fetih sayesinde, 16.yüzyılın sonundan önce Müslümanların boynuna bir kement atmaya muvaffak olmuştur; fakat 19.asra kadar bu kemendi sıkmaya cesaret edemediler. Müslümanların geçmişteki askeri gücü hakkında her iki taraf da devam eden hatıralar Batılıları tedbirli, Müslümanları ise kendine güvenli yapmıştır. Müslümanların kendilerine güvenlerini yavaş yavaş kıran tecrübe, Türklerin ve diğer Müslüman kuvvetlerin, Batı silahları ve modern Batı tipi savaşın temel unsurları olan teknoloji ve bilgi ile donanmış düşmanlar tarafından tekrar tekrar mağlubiyete uğratılması olmuştur." (Arnold J. Toynbee, Dünya, Batı ve İslam, s.26, Pınar Yayınları, İstanbul 2002-Orijinal Basım "The West and the World, London 1952)
GÜNEY MÜSLÜMANLIĞI(EŞARİLİK)
İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee 1960 yılında yazdığı bir kitapta şöyle der:
“Güney Müslümanlığı EŞARILIK (Fas’tan Arabistan’a kadar) bizim için tehlike olmaktan çıkmıştır. Bir şeyh satın alır hepsini yönetebilirsiniz.
Meşhur İngiliz tarih ve siyaset bilimci Arnold J. Toynbee (1889-1970) "Güney Müslümanlığı" olarak tanımladığı Suudi Arabistan-Kahire eksenindeki Müslümanlığın Batı Medeniyeti için bir tehlike olmaktan çıktığına dikkat çektikten sonra Güney Müslümanlığının belli başlı karakteristiklerini şöyle sıralayabiliriz:
a- Selefiye, Mutezile ve Eşariyye adıyla anılan itikadi (akaide) İslam mezheplerine/akımlarına dayalı metotları benimsemişlerdir. Vahabilik, Müslüman Kardeşler, Taliban, El Kaide ve Hamas günümüzde bu itikadi mezhepleri kabul eden tanınmış radikal İslam anlayışının temsilcileridir.
b- Güney İslam coğrafyasındaki Müslümanlar uzun yıllar Batılı emperyal güçlerin esareti altında yaşamışlardır.
c- "Güney İslam" anlayışının hâkim olduğu toplumlarda sevgili Peygamberimize bir kanaldan "KAN BAĞI" illiyetine dayanan "seyid"lik büyük önem arz eder. Şeyhlik makamına dayalı İslami fetva ve yorumlar/tefsirler alabildiğince yaygındır.
Hâlbuki Peygamberimizin amcası Ebu Talib gibi biridir. Peygamberimiz amcası ve hamisi Ebu Talib'e ölüm döşeğinde: "Amca! Kelime-i şehadet getir, Allah yanında senin lehine bir delil olur" demesine rağmen o bunu reddetmiştir.
İslam âlimlerine göre bu hususla ilgili olarak şu iki ayet nazil olmuştur:
"Ey Muhammed! Sen sevdiğini doğru yola eriştiremezsin ama Allah dilediğini doğru yola eriştirir " (Kasas/ 56)
"Müşriklere mağfiret dilenemez. Yakın akrabaları dahi olsa, Peygamberin ve inananların ortak koşanların affedilmelerini istemeleri uygun değildir." (Tevbe/113)
Maalesef "Güney Müslümanlığı"nın temel karakteristiklerinden biri de: ""Şüphesiz mescitler Allah'ındır, öyleyse oralarda Allah'a yalvarırken başkasını katmayan (Cin /18) ayeti görmezlikten gelinerek, "insanların bir şeyhe bağlanmadan hakikate erişemeyeceği" iddiası gibi asılsız, dayanaksız ve küfre götüren iddialarla İslam'a biat/israiliyat sokulmaktadır. Hâlbuki Allah'tan başka hidayet verici aramak, Kur'an'dan başka mürşit peşine düşmek doğru değildir. Maalesef Eşari/Selefi kaynaklı böyle bir Müslümanlık anlayışı, özellikle 1970'li yıllardan itibaren Türkiye'de de taraftar bulmuştur. "Ilımlı İslam", "İbrahimi dinler", "İsevi Müslümanlık" ve "dinler veya medeniyetlerarası diyalog" bu yolda kullanılan "Kuzey Müslümanlığını" zaptu rapt altına almaya yönelik siyasi operasyonlardır.
Mezhep, bir dinin alt kimliğidir. İnançla ilgili olanlarına itikadi mezhep, ibadet ve uygulamalarla ilgili, yani şeriatla ilgili, ameli uygulama olanlarına fıkhi mezhepler adı verilir.
KUZEY MÜSLÜMANLIĞI(MATURİDİLİK)
"Kuzey Müslümanlığı" olarak tanımladığı Buhara-Semerkand-İstanbul eksenindeki İslam anlayışının hala Batı için tehdit oluşturduğuna dikkat çekiyor. Toynbee, Kuzey Müslümanlığının mutlaka "kontrol" altına alınması gerektiğine vurgu yapıyor.
"Kuzey Müslümanlığı" esas olarak Türk coğrafyasını kapsamaktadır. Buna biz Türk Müslümanlığı da diyebiliriz.
İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee 1960 yılında yazdığı bir kitapta şöyle der: Bizim için Kuzey Müslümanlığı MATURIDILIK (İstanbul’dan Buhara’ya Türk Bölgesi) tehlikelidir. Bunlar bilimle barışıktır. O nedenle her zaman ATATÜRK gibi bir asi çıkarabilir. Önlemi şimdiden alınmalıdır..”
Category
🗞
Haberler