"İnsan Beyninin Çözülemeyen Büyük Sırrı" başlıklı videonun metnini buradan okuyabilirsiniz:
13. yüzyılda Almanya'nın çeşitli yerlerinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bulaşıcı bir hastalık başlamıştı. Bu hastalığa yakalanan insanlar istem dışı bir tutkuyla çığlıklar atarak dans ediyorlar ve dans etmeyi durduramadıklarından dolayı vücutları iflas ediyor ve yorgunluktan teker teker acılar içinde kıvranarak ölüyorlardı.
Tarihe "dans manyaklığı" olarak geçen bu fenomen birkaç yüzyıl boyunca devam etti ve bulaşıcı olduğu için Avrupa'da birden fazla ülkeye yayılarak on binlerce kişinin ölümüne neden oldu.
Bugünün bilim adamları bu hastalığın insan beyni içinde gelişen bir sinir bozukluğu olduğunu düşünseler de sebebi hala tam olarak anlaşılamamıştır.
Vücuttaki hemen-hemen bütün fonksiyonlar beyinde şekillenir. Öyle ki siz şu anda beyniniz sayesinde bu videoyu seyredebiliyor ve dengenizi kaybetmeden kontrollü bir şekilde oturabiliyorsunuz. Bunun yanında ortalama insan beyninde 1 saniyede yaklaşık olarak 400 milyar bitlik bilgi işlendiği ve kişinin bu işlenen bilginin 1000'de 1'inden bile haberdar olmadığı bilinmektedir. Peki biyolojik açıdan bilgi beyninizin neresinde saklanır?
Öncelikle bilmeliyiz ki insan beyninin içindeki sinir hücrelerine nöron denilir. Ve siz yeni bir şey öğrendiğinizde beyninizde bulunan bazı nöronlar arasında bağlantılar oluşur.
Öğrendiğiniz bu bilgi hakkında bir şeyler düşündükçe nöronlar birbirlerini uyarırlar ve bu sayede nöronlar arasındaki bağlantılar zamanla güçlenmeye başlar ve yeteri kadar güçlendiğindeyse siz bu bilgiyi ezberlemiş olursunuz.
Nöronlar arasındaki bağlantılar ne kadar gelişmiş olursa öğrenilen bilgiyi hatırlamanız o kadar kolay ve kalıcı olur. Beyninizdeki nöronlar arasındaki bu tarz ilişkilerin toplamıysa hafızanızı oluşturur.
İnsan beyninin içindeki nöron sayısı ve bir nöronun kurabileceği bağlantı sayısı dikkate alındığında ortalama bir insan hafızasının 2.5 petabyte'a denk bilgi yığınını kapsayabileceği düşünülmektedir.
Bu, bir televizyon kanalının hiç durmadan 300 yıl boyunca yayın yapmasıyla oluşturabileceği dosya boyutuna denktir.
Hemisferektomi, rasmussen sendromuna sahip hastaların iyileşmesi için uygulanan cerrahi bir operasyondur. Ve bu operasyonda hastalığın beynin tümüne yayılmasını engellemek için hastaların beyinlerinin yarısı alınır. Bunun neticesinde hastanın beyninin geri kalan yarım küresi çıkarılan diğer yarım kürenin özelliklerini hızla kazanmaya başlar. Örneğin 2002 yılında Büşra isimli 7 yaşındaki bir kız çocuğunda bu operasyon uygulanmış ve konuşma merkezinin de içinde bulunduğu beyin yarım küresi çıkarılmıştı. Buna rağmen bir süre sonra Büşra'nın akıcı bir şekilde 2 dil konuşabildiği ve zeka seviyesinin okulundaki diğer öğrencilerinkinden farklı olmadığı gözlemlenmişti.
Eğer bir insan, beyninin sadece 1 yarısıyla sağlıklı olarak yaşayabiliyorsa, teorik açıdan düşünüldüğünde sizin beyninizin bir yarısı bir vücuda, diğer yarısıysa başka bir vücuda nakil edilse, bu vücutlardan hangisi siz olurdunuz? (Text: Böyle bir teknoloji günümüzde yok)
İlk olarak insanların kendi hayatlarının ve etrafında olan olayların farkında olduklarından bahsetmek gerekir.
Her bireyin kendine özel bir karakteri ve sadece kendisinin bildiği bir iç hayatı vardır.
İşte kendi tecrübelerinizi yaşadığınız ve kendinizi hissettiğiniz bu farkındalık sizin özel bir kimliğinizin olduğunu gösterir ve Dünyadaki hiçbir kimse hayatı sizin bakış açınızdan göremez.
Ayrıca insan beynini bir bilgisayar işlemcisi gibi düşünmemek lazımdır. Çünkü günümüzdeki yapay zekaya sahip robotlar sadece programlandıkları şekillerde tepki verirler. Duyguları ve bilinçleri olmadığı gibi kendi içlerinde bir hayatları da yoktur.
Bilinç kavramının nasıl anlaşılması gerektiği bütün prestijli üniversitelerde en çetin tartışma konularından biridir ve düşüncelerimizin, tecrübelerimizin ve hislerimizin neden öznel olduğu tam manasıyla çözülememiştir. Bu seviyede bir bilincin insanlarda nasıl oluştuğu sorusunu tamamen karşılayabilecek bir cevap üretebilme konusunda sanırım daha çok yolumuz var.
13. yüzyılda Almanya'nın çeşitli yerlerinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bulaşıcı bir hastalık başlamıştı. Bu hastalığa yakalanan insanlar istem dışı bir tutkuyla çığlıklar atarak dans ediyorlar ve dans etmeyi durduramadıklarından dolayı vücutları iflas ediyor ve yorgunluktan teker teker acılar içinde kıvranarak ölüyorlardı.
Tarihe "dans manyaklığı" olarak geçen bu fenomen birkaç yüzyıl boyunca devam etti ve bulaşıcı olduğu için Avrupa'da birden fazla ülkeye yayılarak on binlerce kişinin ölümüne neden oldu.
Bugünün bilim adamları bu hastalığın insan beyni içinde gelişen bir sinir bozukluğu olduğunu düşünseler de sebebi hala tam olarak anlaşılamamıştır.
Vücuttaki hemen-hemen bütün fonksiyonlar beyinde şekillenir. Öyle ki siz şu anda beyniniz sayesinde bu videoyu seyredebiliyor ve dengenizi kaybetmeden kontrollü bir şekilde oturabiliyorsunuz. Bunun yanında ortalama insan beyninde 1 saniyede yaklaşık olarak 400 milyar bitlik bilgi işlendiği ve kişinin bu işlenen bilginin 1000'de 1'inden bile haberdar olmadığı bilinmektedir. Peki biyolojik açıdan bilgi beyninizin neresinde saklanır?
Öncelikle bilmeliyiz ki insan beyninin içindeki sinir hücrelerine nöron denilir. Ve siz yeni bir şey öğrendiğinizde beyninizde bulunan bazı nöronlar arasında bağlantılar oluşur.
Öğrendiğiniz bu bilgi hakkında bir şeyler düşündükçe nöronlar birbirlerini uyarırlar ve bu sayede nöronlar arasındaki bağlantılar zamanla güçlenmeye başlar ve yeteri kadar güçlendiğindeyse siz bu bilgiyi ezberlemiş olursunuz.
Nöronlar arasındaki bağlantılar ne kadar gelişmiş olursa öğrenilen bilgiyi hatırlamanız o kadar kolay ve kalıcı olur. Beyninizdeki nöronlar arasındaki bu tarz ilişkilerin toplamıysa hafızanızı oluşturur.
İnsan beyninin içindeki nöron sayısı ve bir nöronun kurabileceği bağlantı sayısı dikkate alındığında ortalama bir insan hafızasının 2.5 petabyte'a denk bilgi yığınını kapsayabileceği düşünülmektedir.
Bu, bir televizyon kanalının hiç durmadan 300 yıl boyunca yayın yapmasıyla oluşturabileceği dosya boyutuna denktir.
Hemisferektomi, rasmussen sendromuna sahip hastaların iyileşmesi için uygulanan cerrahi bir operasyondur. Ve bu operasyonda hastalığın beynin tümüne yayılmasını engellemek için hastaların beyinlerinin yarısı alınır. Bunun neticesinde hastanın beyninin geri kalan yarım küresi çıkarılan diğer yarım kürenin özelliklerini hızla kazanmaya başlar. Örneğin 2002 yılında Büşra isimli 7 yaşındaki bir kız çocuğunda bu operasyon uygulanmış ve konuşma merkezinin de içinde bulunduğu beyin yarım küresi çıkarılmıştı. Buna rağmen bir süre sonra Büşra'nın akıcı bir şekilde 2 dil konuşabildiği ve zeka seviyesinin okulundaki diğer öğrencilerinkinden farklı olmadığı gözlemlenmişti.
Eğer bir insan, beyninin sadece 1 yarısıyla sağlıklı olarak yaşayabiliyorsa, teorik açıdan düşünüldüğünde sizin beyninizin bir yarısı bir vücuda, diğer yarısıysa başka bir vücuda nakil edilse, bu vücutlardan hangisi siz olurdunuz? (Text: Böyle bir teknoloji günümüzde yok)
İlk olarak insanların kendi hayatlarının ve etrafında olan olayların farkında olduklarından bahsetmek gerekir.
Her bireyin kendine özel bir karakteri ve sadece kendisinin bildiği bir iç hayatı vardır.
İşte kendi tecrübelerinizi yaşadığınız ve kendinizi hissettiğiniz bu farkındalık sizin özel bir kimliğinizin olduğunu gösterir ve Dünyadaki hiçbir kimse hayatı sizin bakış açınızdan göremez.
Ayrıca insan beynini bir bilgisayar işlemcisi gibi düşünmemek lazımdır. Çünkü günümüzdeki yapay zekaya sahip robotlar sadece programlandıkları şekillerde tepki verirler. Duyguları ve bilinçleri olmadığı gibi kendi içlerinde bir hayatları da yoktur.
Bilinç kavramının nasıl anlaşılması gerektiği bütün prestijli üniversitelerde en çetin tartışma konularından biridir ve düşüncelerimizin, tecrübelerimizin ve hislerimizin neden öznel olduğu tam manasıyla çözülememiştir. Bu seviyede bir bilincin insanlarda nasıl oluştuğu sorusunu tamamen karşılayabilecek bir cevap üretebilme konusunda sanırım daha çok yolumuz var.
Category
🗞
Haberler