"İnsan Nasıl Zombileşebilir?" başlıklı bu videonun metnini buradan okuyabilirsiniz:
Bulaşıcı virüsler insanlık tarihinde çok büyük bir etkiye sahip olmuşlardır. 1. dünya savaşının son aylarında kökeni kuş türlerine ait olan ve İspanyol gribi olarak adlandırılan bulaşıcı bir virüs tüm dünyayı etkisi altına almıştı.
Çok kısa bir sürede 6 farklı kıtada 50 milyondan fazla kişinin ölümüne yani o dönemde yaşayan Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %5'inin ölümüne sebep olan bu felaket 1. dünya savaşında ölen insan nüfusunun 3 katından daha fazla insanı öldürmüştü.
Miami üniversitesinden Martin Andreansky ve çoğu bilim insanı modern genetik mühendisliği teknikleriyle günümüzde rastlanılan bazı virüsleri mutasyona uğratarak veya bu virüslerin genetik kodlarını değiştirerek veya hatta 2 farklı virüsü melezleyerek bir zombi virüsünü üretebilmenin teorik açıdan mümkün olduğunu savunmaktadır.
Burnumuzdaki koku siniri beynimizdeki bazı bölgelere direk olarak bağlıdır. Bu bölgeler; yemek yerken doyduğumuzu anlamamızı sağlayan ventromedial çekirdek, duygusal hafızamızı kontrol eden amigdala, bilincimizin ve davranışlarımızın kontrolünde önemli bir rolü olan frontal lobu bölgeleridir.
Koku sinirinden bulaşabilecek bir virüs bu bölgelere direk ulaşabileceği için bizi hep aç olan ve hiç doymayan, agresif ve aile üyelerini bile tanımayan, bilinç dışı ve kendi davranışlarını kontrol edemeyen varlıklara dönüştürebilir.
Bazı parametreleri dikkate alıp ve Global Epidemic and Mobility isimli yazılımı kullanılarak oluşturulmuş bir simülatörde olası zombi virüsünün New York'tan yayılması durumunda 60 gün içerisinde toplam Dünya nüfusunun %95'inden fazlasının zombiye dönüşebileceği görülmüştür.
Zombi filmlerinin esinlendiği ve her yıl 55.000'den fazla insanı, her 10 dakikada ise bir insanı öldüren kuduz virüsü akıllardaki zombi virüsüne benzer nörotropik bir virüs tipidir. Çakal, ayı sırtlan gibi doğadaki tüm vahşi memeli hayvanlar arasında ve eğer aşılanmamışlarsa kedi, köpek, inek gibi tüm evcil memeli hayvanlar arasında görülür ve ısırmayla bulaşır.
Bu virüse yakalanan hayvanlarda hırçınlık başta olmak üzere birçok anormal davranış görülür. Beyinlerindeki merkezi sinir sistemleri etkilenen ve bilinçleri giderek kaybolan virüslü hayvanlar karanlık yerlerde saklanmaya ve her önüne gelen canlıyı ısırmaya başlarlar. Örneğin 2013 yılında Hindistan'da bir kuduz köpeğinin bir kaplanı ısırabildiği görülmüştür.
Kuduz bir hayvan tarafından ısırılan bir insan da virüs, nöronları kullanarak beyne doğru ilerlemeye başlar. Beyne ulaşması bazen günler bazense aylar sürebilir fakat, virüs artık beyne ulaşmışsa ilk hastalık belirtileri açığa çıkmaya başlamış demektir.
Hastada önceleri görülen iştahsızlık, kırgınlık ve huzursuzluk hali ilerleyen zamanlarda ağızda salya artımı ve aile bireyler de dahil olmak üzere önüne gelen herkese saldırganlık haline dönüşür. İlerleyen günlerdeyse kişi felçler geçirir ve kaçınılmaz bir şekilde ölür.
Bulaşıcı virüsler insanlık tarihinde çok büyük bir etkiye sahip olmuşlardır. 1. dünya savaşının son aylarında kökeni kuş türlerine ait olan ve İspanyol gribi olarak adlandırılan bulaşıcı bir virüs tüm dünyayı etkisi altına almıştı.
Çok kısa bir sürede 6 farklı kıtada 50 milyondan fazla kişinin ölümüne yani o dönemde yaşayan Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %5'inin ölümüne sebep olan bu felaket 1. dünya savaşında ölen insan nüfusunun 3 katından daha fazla insanı öldürmüştü.
Miami üniversitesinden Martin Andreansky ve çoğu bilim insanı modern genetik mühendisliği teknikleriyle günümüzde rastlanılan bazı virüsleri mutasyona uğratarak veya bu virüslerin genetik kodlarını değiştirerek veya hatta 2 farklı virüsü melezleyerek bir zombi virüsünü üretebilmenin teorik açıdan mümkün olduğunu savunmaktadır.
Burnumuzdaki koku siniri beynimizdeki bazı bölgelere direk olarak bağlıdır. Bu bölgeler; yemek yerken doyduğumuzu anlamamızı sağlayan ventromedial çekirdek, duygusal hafızamızı kontrol eden amigdala, bilincimizin ve davranışlarımızın kontrolünde önemli bir rolü olan frontal lobu bölgeleridir.
Koku sinirinden bulaşabilecek bir virüs bu bölgelere direk ulaşabileceği için bizi hep aç olan ve hiç doymayan, agresif ve aile üyelerini bile tanımayan, bilinç dışı ve kendi davranışlarını kontrol edemeyen varlıklara dönüştürebilir.
Bazı parametreleri dikkate alıp ve Global Epidemic and Mobility isimli yazılımı kullanılarak oluşturulmuş bir simülatörde olası zombi virüsünün New York'tan yayılması durumunda 60 gün içerisinde toplam Dünya nüfusunun %95'inden fazlasının zombiye dönüşebileceği görülmüştür.
Zombi filmlerinin esinlendiği ve her yıl 55.000'den fazla insanı, her 10 dakikada ise bir insanı öldüren kuduz virüsü akıllardaki zombi virüsüne benzer nörotropik bir virüs tipidir. Çakal, ayı sırtlan gibi doğadaki tüm vahşi memeli hayvanlar arasında ve eğer aşılanmamışlarsa kedi, köpek, inek gibi tüm evcil memeli hayvanlar arasında görülür ve ısırmayla bulaşır.
Bu virüse yakalanan hayvanlarda hırçınlık başta olmak üzere birçok anormal davranış görülür. Beyinlerindeki merkezi sinir sistemleri etkilenen ve bilinçleri giderek kaybolan virüslü hayvanlar karanlık yerlerde saklanmaya ve her önüne gelen canlıyı ısırmaya başlarlar. Örneğin 2013 yılında Hindistan'da bir kuduz köpeğinin bir kaplanı ısırabildiği görülmüştür.
Kuduz bir hayvan tarafından ısırılan bir insan da virüs, nöronları kullanarak beyne doğru ilerlemeye başlar. Beyne ulaşması bazen günler bazense aylar sürebilir fakat, virüs artık beyne ulaşmışsa ilk hastalık belirtileri açığa çıkmaya başlamış demektir.
Hastada önceleri görülen iştahsızlık, kırgınlık ve huzursuzluk hali ilerleyen zamanlarda ağızda salya artımı ve aile bireyler de dahil olmak üzere önüne gelen herkese saldırganlık haline dönüşür. İlerleyen günlerdeyse kişi felçler geçirir ve kaçınılmaz bir şekilde ölür.
Category
🛠️
Yaşam tarzı