Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (12 Ekim 2013; 23:30)

  • 11 yıl önce
DİDEM ÜRER: Ruhuna, aklına, derinliğine hayran olduğum canımdan çok sevdiğim aşkımın sohbetine başlıyoruz, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Sayın Mehmet Ali Şahin; “andımız uygulamasının baskıcı rejimlerin tek tip insan meydana getirme projelerinin bir parçası olduğunu” söyledi. Şu şekilde olabileceğini belirtti andımızın: “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, doğru olmaya çalışacağım, çalışkan olmaya gayret edeceğim, varlığım Türkiye’ye armağan olsun.”

ADNAN OKTAR: Öbür and da aynı anlamda aslında da biraz açıklanması gerekiyor. Yoksa “Türk’üm” deyince zaten genetik anlamda Türk diye söylenmiyor. Yani “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, Türkiyeliyim, Türkiye’nin bir ferdiyim.” Bu Türkiye’deki insanların hepsine Türk denir, o anlamda. Arada fark yok. Ama belki hakikaten ırkçı kafada olanlar öyle yıldırdıysa bazı kardeşlerimizi, adam çünkü hakikaten genetik anlamda ırkçı. Onlarda tedirgin oluyorlarsa öyle düşünüyor olabilirler ama asıl anlamı açık. Zaten inandırıcı da olmaz. Adam Çerkez, Türk değil yahut Abhaza, Boşnak. Ne anlamda söylendiği bilindiğine göre o kadar kafa takacak bir şey yok.

Evet, dinliyorum.

DİDEM ÜRER: “Mecliste başörtülü milletvekili olabilir mi?” sorusuna istinaden Sayın Şahin: “Meclis içtüzüğünde ilgili madde okunduğunda ‘bayanlar tayyör giyer’ diyor. Başörtüsü giyilemeyeceğine dair bir açıklama yok. Bayramdan sonra içtüzükte değişiklik gündeme gelebilir” dedi.

ADNAN OKTAR: Kenan Paşa zamanında, belki karmaşa olmasın diye mi yaptılar, niye yaptılar tam da belli değil. Öyle kanun vardı hakikaten. Hanımlar başörtülü de, dekolte de, her yere girip-çıkmaları lazım. Yani hanımların üzerinde bu kadar çok erkek egemenliği çok çok anormal bir şey. Sürekli yol gösteriyorlar “şunu yapacak bunu yapacak.” Kadınlar diyor mu onlara “şöyle giyeceksiniz, böyle giyeceksiniz” diyorlar mı, değil mi? Hanımları kendi haline bırakmaları lazım. Onlar nasıl giyineceğini çok iyi bilirler.

DİDEM ÜRER: Hocam, Başbakan Erdoğan İETT otobüslerinin hizmete alım töreninde yaptığı konuşmada: “Biz millete efendi olmaya gelmedik” dedi. Modern bir şehirde toplu taşımanın önemine dikkat çekti. Ve yapılmış olan yine yenilikleri anlattı, inşaAllah. “Yassıada’yı demokrasi ve özgürlük adsı yapacağız” dedi. 2023 yılını örnek bir Türkiye olarak gireceğimizi belirtti.

ADNAN OKTAR: Mesela bak, bu güzel bir ifade. Ne diyor “biz millete efendi olmaya gelmedik” diyor. Çok güzel. Ne demek? Yani ,”bizim bir faşizan bir niyetimiz yok, milleti hizaya getirmek durumunda değiliz. Biz milleti adam etmek, hizaya getirmek, onları fıkıhla yönlendirmek, onların dini inançlarını biçimlendirme gibi bir iddiamız yok” diyor. Ben öyle anlıyorum.

Evet, Didem Hocam.

DİDEM ÜRER: Hocam, kardeşlerimiz Mersin’den şöyle yazmışlar: “Bugün canımın içi nur yüzlü Hocamın 100eserini Mersin’de çeşitli otel ve lokantalarda dağıttık. Nur ala nur bir tanecik Hocamızın ellerinden öpüyoruz. Hocamızın affına sığınıyoruz kedi bulamadık, kaz resimleri gönderebiliyoruz” demişler.

ADNAN OKTAR: Nur ala nur, şahaneler. Acayip şekerler onlar, onlar benim bir tanem onlar, maşaAllah. Kardeşlerimizi tebrik ediyorum, çünkü oteller çok hayati noktalar. Oraya yabancı insanlar geliyor. Geldiklerinde de sıkılır otelde. Çünkü oturuyor gazete falan okuyor, o kadar okuyamaz, en iyisi kitap. Bir de kendi dilinde bir de ilginç bir konu, bir de güzel anlatılmış bağnazca değil, inandırıcı, doyurucu, makul delillere dayalı, mest olur, acayip hoşuna gider. Bir anda dünya görüşü değişir. O yüzden kitap hediyesi, en hayati tebliğ metodudur. Yani kitap hediye etmek üzerine tebliğ metodu yoktur. En mükemmel yöntemdir. Adam yorulur dinlenir bir daha okur, şöyle gezinir bir şeyler yapar, yemek yer, yine okur. İki sayfa okur, iki sene etkisinde kalır, iki sene gider tebliğini yapar. Çok etkili olur, inşaAllah.

DİDEM ÜRER: Hocam, bu konuda bir yerel gazetede haber çıkmış. Kardeşlerimizin dağıttığı Yaratılış Atlası’yla ilgili Manavgat’ta.

ADNAN OKTAR: Manavgat’ta, gördüm güzel. “Manavgat’ta Yaratılış Atlası.” İşte bakın, etkini güzelliği, maşaAllah.
Dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Serdar ve İlhan kardeşlerimiz Karadeniz Ereğli’sinde 86 renkli kitap, 46 dergi ve 46 CD dağıtmışlar. Ayrıca İmam Hatip Lisesine de Yaratılış Atlası hediye etmişler. “Canımız zümrüt gözlü ilim öğretmenimizden dualarını istiyoruz” diyorlar.

ADNAN OKTAR: Ne güzel bu çocukların bu şevki, bu aşkı, maşaAllah. Kedinin şekerliği de güzel, maşaAllah. Ne kolay metot, ne kolay tebliğ metodu ve ne kalıcı metot. Şimdi adam gidip anlatsan, unutabilir ama yazı unutulmaz. “Söz uçar yazı kalır” atasözüdür. Evine gider bir daha bakar, sokağa çıkar bir daha bakar, bir hafta sonra yine bakar, iki sene sonra yine bakar, beş se

Önerilen