Hayata Yön Veren Mefhumlar I Kaza ve Kader

  • 2 ay önce
Serdar Yılmaz ile Hayata Yön Veren Mefhumlar derslerinde bu hafta “Kaza ve Kader” mefhumu işleniyor.

-Kaza ve Kader konusu nasıl ortaya çıktı?
-Kelamcıların düştükleri hatalar
-İnsanın fiilleri meselesi
-Mutezile, Cebriye ve Ehli Sünnet'in kaza ve kader hakkındaki görüşleri
Transcript
00:00Euzübillahimineşşeytanirracim.Bismillahirrahmanirrahim.
00:09Velhamdulillah.Vessalatu vesselamu ala rasulillah.
00:14Emmâ ba'd.
00:16Kerim kardeşlerim bu hafta bildiğiniz gibi kaza ve kader konusunu ele alacağız.
00:23Ve geçen hafta kaldığımız yerden devam edeceğiz inşallah.
00:28Geçen hafta İslam'ın kader anlayışını, vahyin getirdiği kadere imanın ne olduğunu ve kadere iman ile gaybi kaderiyeciliğin farkını izah edip ortaya koymaya çalışmıştık.
00:43Kitap ve sünnette delilleri ile birlikte ortaya koyduğumuz İslam'ın kader anlayışının varlıktaki her şeyin Allah'ın levhi mahfuzdaki takdir ve tesciline göre olduğunu,
00:59olmuş veya olacak her şeyin ezelde Allah'ın subhanehu ve teala tarafından takdir edilip levhi mahfuzda yazıldığını ve bunun da Allah'ın ilminden kinaye olduğunu beyan etmiş ve açıklamıştık.
01:16Buna göre şer'i anlamıyla kader Allah'ın ilminde geçenler ve bu ilmiyle ezelde yazılanlar ve takdir edilenler demektir.
01:28Kuran'ın ve sünnetin naslarında geçen ve kendisine iman talep edilen mana budur ve bundan başka manası da yoktur.
01:38Kaderin manası bu olduğuna göre o halde insan amellerini yapmaya icbar edilmiştir, zorlanmıştır sözüne hiçbir mahal yoktur.
01:49Çünkü Allah-u Teala'nın ilmi kulu ameli yapmaya icbar etmez.
01:55Çünkü Allah onun ameli ihtiyari olarak kendi iradesiyle yapacağını bilir ve bu ilme binaen yazmıştır.
02:05Kişi ise amelini hır olarak ve kendi isteği ve iradesiyle yapar.
02:13Bu kişinin o ameli yapacağının Allah subhanehu tarafından ezeli ilmiyle bilinmesi ve yazılması ise kaderdir.
02:23İşte İslam'ın getirdiği bu kadere imanın dışında bundan ayrı olarak bir de Yunan felsefesinden İslam'a sızmış olan,
02:33kulların fiillerine ilişkin tartışmaları ifade eden el-kadar ve kader ismiyle maruf kaza ve kader meselesi vardır.
02:45Bu dersimizde de işte bu konuyu ele alacak ve bu konudaki tartışmaları ve görüşleri beyan etmeye çalışacağız.
02:53İlk olarak bu mesele nereden ve nasıl çıktı sorusunu cevaplamaya çalışalım.
02:59Kardeşlerim bu mesele Yunan felsefesinden gelmiş, Yunan felsefesinin tercüme edilmesiyle Arapçaya tercüme edilmiş
03:09ve alimler Yunan felsefesini araştırırlarken bu konuyu da araştırmışlar ve görüşlerini belirtmişlerdir.
03:18Bu mesele bizzat Yunan felsefesinin temel meselelerinden bir meseledir.
03:25Ki bazen kaza ve kader ismiyle bazen cebir ve ihtiyar ismiyle bazen de irade hürriyeti olarak isimlendirmişlerdir.
03:36Eski Yunan filozofları işte bu konuyu araştırdılar ve onda iştilafa ayrılığa düştüler.
03:45Zira Epikürosçular denilen felsefi bir grup insan iradesinin her hususta hür olduğunu ve insanın kendi fiillerini ve bu fiillerden ortaya çıkan özellikleri kendilerinin yarattığını savundular.
04:03Ne demek bu? Yani dediler ki insan yaptığı her fiili kendisi yaratır.
04:11İnsanın fiilinden doğan neticeler yani insan taşı attığında taşın önce yükselmesi ve sonra düşmesi, birisine vurduğu zaman vurduğu kişide acı ve elem oluşması,
04:26ateş yaktığında ateşin yaydığı ısı ve ışık gibi fiillerin neticelerinde ortaya çıkan eşyadaki özellikler de bunların tümü insanın fiili ve insanın yaratmasıdır dediler.
04:42Buna karşılık kardeşlerim Revakçılar denilen başka bir felsefi grup ise insan iradesinin hür olmadığını, bir yolda yürümeye mecbur olduğunu,
04:54dolayısıyla insanın fiillerini ve bunlardan ortaya çıkanları yapmada insan için serbestliğin olmadığını, bilakis bunları icbari olarak yani zorlanmış olarak yaptığını söylediler.
05:10Yunan filozofları arasındaki özellikle Yunan felsefesiyle Hıristiyanlık ve Yahudilik dininin temellerini karıştıranlar arasındaki tartışma işte bu yön üzere yüz yıllar boyunca devam etti.
05:26Müslümanlar özellikle de Mu'tezile bu meseleden haberdar olunca bu mesele hakkındaki İslam'ın görüşünü açıklamalarının kaçınılmaz olduğunu gördüler.
05:39Böylece bu meseleyi Yunan felsefesi meselelerinden bir mesele gibi değil İslam'daki ilmi meselelerden bir mesele gibi ele aldılar.
05:51Zira Mu'tezile bunu kendi yöntemlerince ve akli münakaşalarına göre araştırdılar.
05:59Bu konuya adalet hakkındaki kendi teorilerini uyguladılar ve bu meseleyi yine Yunan mantığına göre araştırdılar.
06:09Mantıki önermeler neticesinde de bir kısım sonuçlara ulaştılar.
06:15Ardından da Kur'an ayetlerini meseleye dair delillerden ziyade akli delillerine destek yapmak için sıraladılar.
06:26Böylece dediler ki kardeşlerim insanın amellerinin gözlemlenmesi sonucunda insanın fiillerinde adaletsizlik yapanın adaletsiz zulüm işleyenin zalim olduğunu görürüz dediler.
06:43Bir kişiye zulüm olan bir fiilde önce yardım edip ardından da yardım ettiği bu fiili yapan kişiyi cezalandıranın abesle iştigal eden bir zalim olduğunu görürüz dediler.
06:59Oysa ki adalet Allah'ın sıfatlarındandır. Zulüm ve haksızlık ise ondan münezzehtir.
07:06Bundan dolayı hem Allah'ın şer istemediği ve şerri emretmediği hem de Allah'ın ne hayır ne de şer olarak kulların fiillerini yaratmadığı,
07:19insan iradesinin özgür olup fiillerinin yaratıcısı olduğu ve bunun içinde hayırdan dolayı mükafatlandırıldığı ve şerden dolayı da cezalandırıldığı sonucuna ulaştılar.
07:34Yani şayet kulların fiillerinde fiili irade eden ve fiili yaratan Allah olsaydı o zaman zulüm ve haksızlık olan bir fiilden dolayı Allah da o fiili irade eden ve yaratan olması hasebiyle zalim olurdu ki Allah bundan tamamen münezzehtir dediler.
07:58İşte Mu'tezile buradan yola çıkarak kulların fiillerini irade eden yani dileyip murad eden ve fiilleri yaratan kulların kendileridir dediler.
08:12Görüldüğü gibi kardeşlerim Mu'tezile Yunan felsefesindeki tartışmalardan epükürosçuların görüşünü alıp mantıki delillerle ortaya koyup ardından da kendi görüşlerini Kuran'dan delillendirmeye çalıştı.
08:29Mesela Allah kullarına zulmedici değildir ve artık dileyen iman etsin dileyen de kafir olsun gibi ayetleri kendi görüşlerine deliller olarak getirdiler.
08:44Mu'tezile işte bu şekilde hareket ederek kaza ve kader, cebir ve ihtiyar veya irade hürriyeti adı altında bu meseleye ilişkin delillerini getirdiler ve bu mesele hakkında İslam'ın görüşü budur dediler.
09:04Tabi kardeşlerim kulların fiillerin meselesinin tartışılması neticesinde bir mesele daha ortaya çıktı. O da tevellüt meselesidir. Yani fiillerden doğanlar ve fiillerin neticesinde ortaya çıkanlar meselesidir.
09:22Zira Mu'tezile insan fiillerini kendisi yaratır sonucuna ulaşınca buradan bir soru daha ortaya çıktı ki o da şudur. İnsanın fiilinden ortaya çıkan hususlar ve özellikler hakkındaki görüş nedir? Aynı şekilde bunlar da onun yarattıklarından mıdır yoksa Allah'ın yarattıklarından mıdır?
09:47Mesela insan birine vurduğunda darp edilen bir acı hisseder. Darp edilenin hissettiği bu acı ve elem bu vurmadan dolayı ortaya çıkmaktadır.
10:00Aynı şekilde bıçaktan ortaya çıkan kesme, anahtarın hareketinden ortaya çıkan açılma hareketi, lezzet, sıcaklık, soğukluk, rutubet, kuruluk, korkaklık, cesaret, açlık, tokluk gibi fiillerin özelliklerinden ve eşyaların özelliklerinden olan bunlar gibi hususları insanın yarattıklarından mıdır?
10:28Yoksa bunlar Allah'ın yarattıklarından mıdır diye birbirlerine sordular. Ardından da bunların hepsinin insanın fiilinden olduğu sonucuna ulaştılar.
10:43Çünkü fiili işlediğinde bunları ortaya çıkaran insandır. Dolayısıyla bunlar insanın fiilinden ortaya çıkmıştır.
10:53Bundan dolayı da insanın yarattıklarındandır dediler.
10:59Her ne kadar mutezile mezhebinin bazı alimleri fiilden ortaya çıkanların arasını ayırarak bazı şeylerin insanın fiilinden bazı şeylerin de Allah'tan olduğunu söyleseler de mutezilenin geneli bunları insanın fiilinden saymıştır.
11:19İşte kardeşlerim kaza ve kader diye isimlendirilen mesele budur.
11:26Ki o insanın fiilleri ve bu fiillerden ortaya çıkanlar yani eşyanın özellikleri Allah'ın yarattıklarından mıdır yoksa insanın yarattıklarından mıdır meselesidir.
11:42Ve bunları insan özgür ve ihtiyari olarak mı yapar yoksa bunları yapmaya zorlanmakta mıdır.
11:52İşte mesele budur ve kaza ve kader diye isimlendirilen şey de budur.
12:00Ve bu mesele dediğimiz gibi Yunan felsefesini incelerlerken bu felsefeden getirdikleri bir meseledir.
12:10Dolayısıyla kaza ve kader meselesi ne kendisine iman edilmesi talep edilen İslam'ın getirdiği bir meseledir ne de kendisine itikad edilmesi emredilen ayetlerin veya hadislerin getirdiği bir mesele değildir.
12:29Bundan dolayı Müslümanların itikad etmekle emrolundukları akide ile onun bir ilgisi yoktur.
12:38Ve bu konu ilk zamanlarda Müslümanlar tarafından da bilinmiyordu zaten.
12:44Onu ilk öğrenen alan ve onun hakkında görüş bildiren muteziledir.
12:51Görüşlerini bildirdiler, onu insanlar arasında yaydılar ve bu hususta başkaları ile tartışmaya girdiler.
13:01Kardeşlerim diğer Müslüman alimler ise bu görüşü işittiklerinde tabi olarak öfkelendiler.
13:09Çünkü onlar açısından hem yeni bir görüştü hem de dinin ilk esası olan akideye dair çok cesurca bir görüştü.
13:19Bu nedenle mutezileye cevap vermek ve bu görüşü çürütmek üzere topluca karşı çıktılar.
13:27Diğer alimler mutezileye cevap verirlerken mutezilenin takip ettiği aynı metodu kullandılar maalesef.
13:36Yani akli ve mantıki önermeler sundular ve sonra ulaştıkları sonucu delillendirmek için Kuran'dan ayetler getirdiler.
13:47İşte böylece kelam diye bir ilim dalı, kelamcılar denilen alimler ve kelamcılık denilen bir metot ortaya çıktı.
13:58Ve tartışma bu metot ve bu minval üzere devam etti.
14:04Mutezileye cevap veren ilk kimseler daha sonraları kendilerine cebriye denilen bir grup alimdir ki onlar da şöyle dediler.
14:15Dediler ki Allah var olan her şeyi irade eden yani dileyen ve isteyendir.
14:22Var olmayan şeyler ise Allah'ın var olmasını dilemedikleridir.
14:28Dolayısıyla Allah'ın dilediği olmuş ve dilemediği de olmamıştır.
14:34Bundan dolayı da kainattaki her hayır ve şer meydana gelmesini murat eden isteyen bir iradeye muhtaçtır.
14:45Şer, küfür ve masiyet ortaya çıkmıştır, vardır ve bir vakıadır.
14:51Dolayısıyla bunlar murat edilmiştir.
14:54Nitekim bunları Allah'u Teala istemiştir, dilemiştir dediler.
15:00Ve o dilemedikçe onun mülkünde hiçbir şey vuku bulmaz ve Allah'u Teala'nın istemediği hiçbir şey kainatta hasıl olmaz dediler ve şöyle devam ettiler.
15:13İnsanların fiilleri ancak Allah'u Teala'nın kudretiyle vuku bulmuştur.
15:20İnsan kudretinin bunda bir etkisi yoktur ve insan mutlak bir icbar ile icbar edilmiştir yani zorlanmıştır.
15:30İnsanın fiilleri insana mecaz olarak nispet edilmiştir.
15:35Mesela falan vurdu, yazdı, kötülük yaptı dediğimizde bunların hepsi hakikatte Allah'ın fiilidir dediler.
15:45Tıpkı ağaç meyve verdi, taş hareket etti, güneş doğdu, bulutlar yağmur yağdırdı gibi bunların denilmesi gibi.
15:53O halde insan icbar edilmiştir, ne özgür bir iradesi vardır ne de fiillerini yaratmaya kudreti vardır.
16:02Dolayısıyla o rüzgarın önüne bırakılmış bir tüy veya dalgalara kapılmış bir çöp gibidir ve amelleri onun eliyle ancak Allah yaratır dediler.
16:16Dolayısıyla kulun fiilinin yaratıcısı Allah'tır ve kul ancak onun iradesiyle fiili işlemiştir.
16:27Buradan hareketle fiillerin neticesinde ortaya çıkanlar ve eşyanın özelliklerini de Allah yaratmıştır dediler.
16:37Böylece kendi görüşlerine delil getirmede akli delillere, mantıki önermelere ve önermelerin sonuçları sıralamasına göre hareket ettiler.
16:50Görüşlerine birer delil olmaktan ziyade görüşlerini desteklemesi için de bu mantıki delilleri nakli delillerle desteklediler.
17:01Aynen Yunan filozoflarının yaptığı gibi ve aynen mutezilenin yaptığı gibi.
17:07Onlar da Kur'an'dan deliller olarak sizi ve yaptıklarınızı Allah yaratmıştır ayetini.
17:15Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz ayetini ve onları siz öldürmediniz Allah öldürdü gibi ayetleri delil getirdiler.
17:27Mutezileye cevap veren ve kendilerine Cebriye denilen bu grup açık bir ifadeyle insanın rüzgarın dilediği yere hareket ettirdiği boşluktaki bir tüy gibi olduğunu söylediler.
17:43Dolayısıyla Cebriye'ye göre insanın ne iradesi vardır ne de ihtiyarı vardır.
17:51Bilakis o tüm fiillerine icbar edilmiştir yani her şeye zorlanmıştır dediler.
17:58Daha sonra kardeşlerim kendilerine Ehl-i Sünnet denilen kelamcı başka bir grup alimler ortaya çıktı.
18:06Onlar hem mutezileye hem de Cebriye'ye cevap verdiler.
18:11Ve dediler ki kulun tüm fiilleri Allah'ın iradesi ve meşiyeti yani dilemesi iledir.
18:19İrade ve meşiyet aynı manadadır ve Allah'ın ezeli iki sıfatıdır.
18:24Aynı zamanda kulların fiilleri Allah'ın hükmü yani kazası iledir.
18:31Bir şeyi dilediğinde de ona ol der o da hemen oluverir.
18:36Kazada murat takdir edilendir dediler.
18:41Kulun fiili Allah'ın yaratması Allah'ın dilemesi ve Allah'ın kudreti iledir.
18:49Ancak kulda cüz'i bir ihtiyar cüz'i bir irade ve kudret sahibidir.
18:57Ama kulun bu iradesi ve kudreti de Allah'ın irade ve kudretine bağlıdır dediler.
19:05Peki sizin sözünüzün Cebriye'den farkı ne denildiğinde yani kulun bağımsız bir iradesi yoksa
19:13bağımsız bir kudreti yoksa bunlar da Allah'ın iradesi ve yaratmasıyla oluyorsa
19:19o zaman kul neye göre sevap ve ceza alıyor denildiğinde onlar dediler ki
19:24kul sadece kesb sahibidir.
19:28Dediler ve kesb'i de şöyle açıkladılar.
19:31Kesb kulun iradesini ve gücünü fiile harcamasıdır.
19:37Yani kul bir fiile yönelir Allah da o fiili yaratır dediler.
19:44Diğer bir ifadeyle Allah-u Teala kulun kudret ve iradesiyle değil
19:50kulun kudretinde ve iradesinde fiili yaratarak adetini gerçekleştirmiştir.
19:56Dolayısıyla bu bağlantı kesb'tir dediler.
20:00Ve bu akli ve mantıki delillendirmelerini daha sonra ayetler ile delillendirdiler.
20:07Cebriye'nin getirdiği delilleri getirdikten sonra farklı olarak kesb ifadesinin geçtiği ayetleri getirdiler.
20:17Mesela
20:19Kazandı, kesb ettiği lehine, yüklendi, iktisap ettiği de aleyhinedir.
20:28Ayetini delil getirdiler.
20:30Böylece kendilerini hem mutezile ile mutezileye hem de Cebriye'ye cevap vermiş olarak
20:39hem de mutezile ile Cebriye'nin görüşleri dışında yeni bir görüş getirmiş olarak itibar ettiler.
20:48Kendi görüşleri hakkında da dediler ki
20:50O içenlere hoş gelen dışkı ile kan arasından çıkmış halis bir süttür.
20:59diyerek görüşlerinin mutedir bir görüş ve en doğru bir görüş olduğunu iddia ettiler.
21:06İşte kardeşlerim Ehl-i Sünnet kelamcılarının görüşünün hülasası ve özeti de budur.
21:14Ve dikkatle incelendiğinde açık bir şekilde onların görüşü ile Cebriye'nin görüşünün aynı olduğu
21:22ve onların da aslında Cebriye'ciler görüşünde olduğu ortaya çıkar.
21:27Dolayısıyla onlar Müslümanlar tarafından tepki çeken iki görüşün ortasında
21:35orta bir yol tutmak isteyince kesb diye adlandırdıkları bir şey icat ettiler
21:42ve bu açıklama ile meseleyi çözdüklerini iddia ettiler.
21:46Ancak kesb olarak isimlendirdikleri bu şeyin de Allah'ın yaratmasından olduğunu inkar etmediler.
21:55Yani Allah kul fiili yapmaya azmettiği anda fiili yaratır dediler.
22:02Bu azmetme ve yönelme kesbtir dediler.
22:06Ancak kulun azmetme ve yönelmedeki irade ve gücünün de yine Allah'ın yaratmasıyla olduğunu söylediler.
22:16Neticede kul fiili yapmaya mecburdur ihtiyari değildir sonucu çıktı.
22:25Dolayısıyla lafızları evirip çevirmek ve lafızlarla oynamak yoluyla aslında Cebriye'nin görüşünü söylemiş
22:34ve bu görüşü izah etmiş oldular.
22:37Ve böylece kaza ve kader hakkında kardeşlerim tartışma devam etti
22:45ve her grup onu diğer grubun hilafına ve aksine anlar oldu.
22:51Mu'tezile'nin ve Ehl-i Sünnet kelamcılarının ilk dönem alimlerinden sonra
22:58onların öğrencileri ve taraftarları geldi.
23:01Tartışma onların arasında da devam etti.
23:04Ve bu tartışma her asırda da tekrarlandı.
23:08Zaman içinde Mu'tezile'nin taraftarlarının azalması ve Ehl-i Sünnetin galebe çalmasının ardından
23:17tartışma Ehl-i Sünnet tarafına meyletmeye başladı.
23:22Ve Ehl-i Sünnet içerisindeki tartışmacılar kaza ve kader hakkında ihtilaf etmeye başladılar.
23:31Ona kendilerince tahayyül ettikleri yeni manalar koymaya başladılar.
23:38Lügat lafızları veya şer'i lafızları kendi anlayışlarına tatbik etmeye başladılar.
23:47Mesela kimileri şöyle dediler.
23:50Kaza ve kader hiçbir kimsenin bilemeyeceği Allah'ın sırlarından bir sırdır dediler.
23:59Kimileri de kaza ve kader hakkında araştırmak mutlak olarak caiz değildir.
24:05Çünkü Rasul sallallahu aleyhi ve sellem bundan nehyetmiştir ve şöyle demiştir.
24:12İze zükerel kader femsikû.
24:15Kaderden bahsedildiği zaman susunuz.
24:18İşte bu hadisi delil getirerek kaza ve kaderin tartışılmasının yasak olduğunu söylediler.
24:27Kimileri de kaza ile kaderin arasını ayırarak ayrı ayrı mana verdiler.
24:36Kaza külli hükümdür.
24:38Kader ise cüziyatlar ve tafsilatlar hakkındaki cüzi hükümdür dediler.
24:45Kimisi de kader amelin tasarımını belirlemektir.
24:50Kaza ise infazdır.
24:53Ya da kaderden murat takdirdir.
24:56Kazadan murat ise yaratmaktır dediler.
25:00İşte böylece muayyen bir isimlendirme olarak kaza ve kader mevzusu hakkındaki tartışma bu şekilde dönmeye devam etti.
25:13Kardeşlerim bu konudaki hata öncelikle Mu'tezile'den kaynaklanmış Ehl-i Sünnet ile Cevriye de onları bu hatada maalesef takip etmişlerdir.
25:27Çünkü onlar Mu'tezile'nin sözlerini ve görüşlerini konunun esası yaparak ona cevap vermeye koyuldular.
25:37Bahsin temeli hatalı olunca da hata devam edip gitti.
25:42Böylece Müslümanlar onu aynı temel üzerinde ele alarak asırlarca kaza ve kaderin girdabında yaşamışlardır maalesef.
25:54Bu konudaki hata birçok yönden kaynaklanmıştır.
25:59Mesela birincisi diğer din mensuplarından olan muhaliflerine cevap vermek üzere kullanılmak amacıyla Yunan felsefesinin öğrenilmesi hatadır.
26:11Dahası onun esası bakımından öğrenilmesi de hatadır.
26:17Çünkü Yunan felsefesi diğer kadim felsefeler gibi tabiat ötesi metafizik konular hakkındaki bir araştırmadır.
26:26Bundan dolayı tabiat ötesi, madde ötesi ve mücerred hakikat ötesi bahsi kendisine esas yapan felsefi bahislerin hepsi batıldır.
26:40Çünkü bunlar da fikri ameliye gerçekleşmemiştir.
26:44Zira ortada hislerle müşahede edilen fikri bir ameliye yoktur.
26:50Bilakis bunlarda teoriler vardır, ütopyalar, tasavvurlar söz konusudur.
26:57Bundan dolayı başta Yunan felsefesi olmak üzere felsefe bahislerinin tamamı batıldır.
27:05Çünkü hakikatte bunlar vakası olan fikirler değildir.
27:11Ancak teorik ve ütopik fikirlerdir veya hayaller ve tasavvurlardır.
27:18Bundan dolayı birinci hata buradan kaynaklandı.
27:22İkincisi ise kardeşlerim mutezile gaibi müşahede edilene yani Allah'ı insana kıyas ederek ifrata kaçtı.
27:34Ve mantıki önermeleri kendilerini kontrol eden bir hale getirdi.
27:40Böylece de hataya düştü.
27:42Çünkü insan yaptığında zulüm olarak itibar edilen bir şeyin Allah yaptığında da zulüm olarak itibar edilmesini akli bir gereklilik gördüler.
27:53Oysa ki böyle bir kıyas batıldır.
27:57Hiç insan ve insanın sıfatları Allah'a kıyas edilir mi?
28:01Bir amelin zulüm veya adalet olarak itibar edilmesi onun tüm şartlarını, hallerine veya onu kuşatanlara muttali olmayı gerektirir.
28:12İnsan açısından onun bilinmesi, onun kuşatılması mümkün iken Allah açısından onun kuşatılması imkansızdır.
28:21Dolayısıyla adaletin insanın tasavvur ettiği gibi Allah'a icbar edilmesi kesinlikle büyük bir hatadır.
28:31Çünkü Allah insandan başkadır ve Allah'ın insana kıyas edilmesi son derece yanlıştır.
28:38Örneğin Allah'ın iradesinin bir şeye ilişkin olması Allah'ın bu şeyden razı olmasını gerektirmez.
28:46Nitekim bir şeyin Allah'ın iradesine göre meydana gelmesi Allah'ın bundan razı olduğu manasına gelmez.
28:55Bilakis Allah'ın iradesiyle meydana gelmiştir demek Allah'a cebren meydana gelmemiştir demektir.
29:04Allah ondan razı da olabilir, razı olmaya da bilir.
29:08Aynı şekilde onların delillerinin hepsi Allah'ın insana kıyas edilmesinin mantıki önermelerin, öncüllerin ve sonuçların dışına çıkmamaktadır.
29:21Ve birebir hissedilen şeylerden veya lugattan anlaşıldığına göre ayetlerin delaletinden alınmış nakli ya da akli deliller de değildir.
29:34Dolayısıyla kaza ve kader meselesi hakkındaki görüşleri bu husustan dolayı da hatalıdır ve bu hata maalesef devam edip sürdü gitti.
29:46Üçüncü hata ise kardeşlerim konunun esasının hatalı tespit edilmesidir.
29:52Zira onların esası neydi?
29:55Kulun fiilini Allah mı yaratmıştır yoksa kulun kendisi mi yaratmıştır?
30:01Bu Allah'ın iradesi ile mi meydana gelmiştir yoksa kulun iradesi ile mi meydana gelmiştir?
30:08İşte tüm kelamcılar bu esas üzerine yürüdüler.
30:12Oysa bu esas apaçık bir hatadır.
30:15Neden?
30:16Çünkü konunun esası kulların fiillerinin hangilerine sevap ve ceza terettüp eder, hangilerine etmez olması gerekirdi.
30:28Yani kullar hangi fiillerinden mesuldür, hangilerinden değildir olması gerekirdi.
30:36Ancak onlar fiilin yaratılmasını ve fiil üzerindeki iradeyi temel yaptılar.
30:43Oysa ki yaratma ile irade Allah'ın sıfatlarından iki sıfattır.
30:49Bunların bahsi ancak sıfatlar konusunda olur.
30:55Sevap ve ceza bakımından bunların kulların fiilleri bahsi ile bir ilişkisi yoktur ki.
31:02Zira Allah'ın sıfatları konusu fiilinden ötürü kula sevap ve ceza gerekmesi dışında bambaşka bir meseledir.
31:13Dahası bu iki konu gerek mevzu bakımından gerekse delillendirilmesi bakımından da tamamen birbirinden ayrı iki meseledir.
31:25Zira Allah'ın sıfatları konusu ilahi zatın vasıflandığı ilim, irade, hayat, semi, basar, yaratma, kelam ve benzeri sıfatlara ilişkin bahisidir.
31:40Allah'ın sıfatlarının delili ise bunların Allah'a ait olduğunun ispatına dair getirilen kesin burhandır.
31:50Bu da ancak Allah'ın ayetleri ile olur.
31:53Çünkü Allah'ın sıfatları hislerin kapsamına girmez.
31:57Dolayısıyla aklın bunları idrak etmesi mümkün değildir.
32:02Bundan dolayı kardeşlerim bunlara akli delil getirilmez.
32:07Fiile sevap ve ceza gerekmesi konusu ise bir fiilin karşılığı olarak neyi gerektirdiği meselesidir.
32:16Bunun delili de bu fiile Allah tarafından sevap ve mükafat verileceği şu fiilin cezalandırılacağını içeren naslardır.
32:27Bundan dolayı iki mevzu tamamen birbirinden ayrıdır.
32:32Bunları birbirine karıştırmak ve bu karışıklığı da bahsin esası yapmak hatalıdır.
32:40İşte hata burdur.
32:42Dolayısıyla da kaza ve kaderin mefhumunda hata ortaya çıkmıştır.
32:48Şayet bahsin esası konunun esası sevap ve ceza olmuş olsaydı ne bu tartışma olurdu ne de bu görüş ortaya çıkardı.
32:59İşte kardeşlerim tüm bunlardan da ortaya çıkmaktadır ki kaza ve kader meselesi hakkındaki bahsin temeli hatalıdır.
33:08Çünkü o Yunan felsefesi fikirlerinden bir fikirdir.
33:13Metafizik konularda akıl yürütmeye çalışmaktır.
33:17Yine Allah'ın sıfatlarını insana kıyas etmek ve Allah'ın sıfatları hakkında akıl yürütmeye çalışmaktır.
33:26Bunun içindir ki kelamcıların ortaya koyduğu tartıştıkça tartıştıkları bu bahis tamamıyla hatalıdır ve birçok farklı hatalara ve bölünmelere yol açmıştır.
33:40Peki kardeşlerim ıstılahi anlamıyla yani kelamcıların tartıştığı mana üzerinden doğru bir esas üzerinden kaza ve kader nedir?
33:53Bu konudaki sahih görüş nedir diye soracak olursak.
33:57Öncelikle kulların fiillerini inceleyen bir kimse insanın iki daire içerisinde yaşadığını görür.
34:06Bunlardan birincisi insanın hakim olduğu ve insanın bizzat sorumluluğu altında olduğu dairedir.
34:14Bu daire insanın tasarrufu altında bulunan ve serbest seçimiyle insanın fiillerini dilediği gibi yapabildiği bir alandır.
34:24İkinci daire ise insana hakim olan dairedir.
34:29İnsana hakim olan bu daire içerisinde her ne kadar insan bir takım fiiller yapsa da bu dairede insandan çıkan veya insan üzerine uygulanan fiillerde insanın hiçbir rolü yoktur.
34:46İnsana tahakküm eden bu daireye baktığımız zaman da bunun iki şekilde olduğunu görürüz kardeşlerim.
34:53Birincisi doğrudan doğruya varlık nizamının yani tabiat kanunlarının gerektirdiği fiillerdir.
35:01Mesela bu dünyaya kendi iradesi olmadan insan gelmiş ve yine kendi iradesi olmadan gidecektir.
35:09Yalnızca cismiyle fiziki yapısıyla havada uçamaz insan.
35:15Su üzerinde yürüyemez.
35:17Gözlerinin rengini, kafasının şeklini, vücudunun büyüklüğünü belirleyemez.
35:22Bunların tamamında yaratılmış olan kulun herhangi bir tesiri ve alakası bulunmaksızın bunları yaratan yalnızca Allah-u Teala'dır.
35:34İkincisi ise varlık nizamının gerektirmediği ancak insanın da def etme ve kendinden uzaklaştırma gücüne sahip olmadığı fiillerdir.
35:47Bu fiiller ya doğrudan insandan çıkar ya da kendi isteği dışında insan üzerinde gerçekleşir.
35:56Ve insan da bunları kendinden uzaklaştırma imkanına sahip değildir.
36:02Mesela duvarın üzerinde bulunan bir şahsın düşerek bir başka kişiyi öldürmesi.
36:08İşte kuşa ateş eden kimsenin varlığından haberdar olmadığı bir insana isabet ettirmesi.
36:15Ya da telafisi mümkün olmayan bir arızadan dolayı bir uçağın düşmesi.
36:22Bir otomobilin veya trenin devrilmesi ve bu nedenle de yolcuların ölmesi.
36:28Ve buna benzer birçok olay işte bu kapsama giren olaylardandır.
36:33İşte kardeşlerim bu tür fiiller insanın gücü altında olan fiillerden değildir.
36:41Bunlar insana egemen olan dairede gerçekleşen fiillerdendir.
36:47İşte insana egemen olan bu dairede gerçekleşen fiillerin tamamı kaza diye isimlendirilir.
36:57Neden? Çünkü fiile hükmeden ve fiili kaza eden Allah'tır.
37:04Fiilin meydana gelmesinde kulun iradesi hür değildir.
37:09Herhangi bir serbestliği yoktur.
37:11Bu nedenle bu fiillerin sonucunda insanın değerlendirmesine göre
37:17sevgi veya hoşnutsuzluk, fayda veya zarar olsa da ortaya çıkan sonuçlardan Allah-u Teala kulu sorgulamaz.
37:28Yani insan her ne kadar hayır ve şer olarak değerlendirse de
37:34bu fiillerdeki hayrı ve şerri bilen yalnızca Allah-u Teala'dır.
37:40Çünkü bu türden fiillerin oluşumunda insanın bir etkisi yoktur.
37:46İnsan bu tür fiillerin niteliği ve fiil hakkında bir şey bilemeyeceği gibi
37:52fiili kendinden uzaklaştırma veya kendine doğru çekme imkanına da sahip değildir.
37:59Bu nedenle de bu tür bir fiilden dolayı ne sevap kazanır ne de cezalandırılır.
38:05İşte kardeşlerim kaza budur.
38:08Ve sonuç olarak da insanın kazanın Allah-u Teala'dan olduğuna inanması, iman etmesi gerekir.
38:20Kadere gelince kardeşlerim malum Allah eşyalarda belirli özellikler yaratmıştır.
38:28Ateşte yakma, işte odunda yanma, bıçakta kesme özelliğini Allah yarattı
38:36ve her şey için aksi yönde hareket edemeyeceği, varlık nizamına göre hareket etmesini sağladı.
38:44İşte eşyada ortaya çıkan bu hususları dikkatlice inceleyen kimse
38:50bunların insanın fiili olmayıp eşyanın özelliklerinden olduğunu görür.
38:56Eşyanın kendisine ait özelliklerinden bir özellik olmadıkça
39:01insanın bir özelliği ortaya çıkaramaması bunun delilidir.
39:06Mesela odunda yanma özelliği olmasa insan bu özelliği ortaya çıkaramaz.
39:12Yine mesela hurma çekirdeğinde elma değil hurma bitme özelliğinin
39:18ve insan menisinden hayvan değil insanın meydana gelmesi özelliğinin olması gibi.
39:25Aynı şekilde Allah-u Teala eşyalarda belirli özellikler yarattığı gibi
39:33insanda da iç küdüleri ve üzvü ihtiyaçları yaratmış,
39:37eşyalarda bulunan özellikler gibi iç küdü ve üzvü ihtiyaçlara da muayyen özellikler vermiştir.
39:45Mesela nevi iç küdüsünde cinsi meyil özelliğini,
39:50beka iç küdüsünde mülk edinme özelliğini,
39:53üzvü ihtiyaçlarda açlık özelliğini yaratmış
39:57ve bu özellikleri varlık kanununa göre insan için gerekli kılmıştır.
40:04İşte hem insandaki iç küdü ve üzvü ihtiyaçlar hem de eşyadaki tüm özellikleri
40:13takdir ettiği bu özelliklerin dışına çıkamayacağı şekilde yaratan Allah-u Teala'dır.
40:21İşte Allah-u Teala'nın hem eşyalarda yaratmış olduğu belirli özellikler
40:27hem de insanda yarattığı iç küdülere ve üzvü ihtiyaçlara kader ismi verilir kardeşlerim.
40:34Çünkü eşyaları, iç küdülere ve üzvü ihtiyaçları yaratan
40:39ve onlara belirli özellikler veren yalnızca Allah-u Teala'dır.
40:46İnsandaki şehvet duygularının kabarması,
40:49gözünü açtığında görmesi, yukarıya attığında taşın yukarıya doğru gitmesi,
40:54aşağıya doğru atıldığında inmesi gibi fiillerin hiçbiri insanın fiilinden değildir.
41:02Bunların hepsi ancak Allah-u Teala'nın eşyaları bu halde yaratmasının,
41:09yani eşyayı ve eşyalardaki muayyen özellikleri yaratmasının bir sonuçtur.
41:16Bu nedenle de bu özellikler insandan değil Allah-u Teala'dandır.
41:22Bunların meydana gelmesinde kulun kesinlikle herhangi bir rolü yoktur kardeşlerim.
41:29İşte ıstılahi manasıyla kader de budur.
41:34Bu nedenle insanın eşyalarda takdir edilen özellikleri
41:40Allah-u Teala'nın yarattığına da iman etmesi vaciptir.
41:45Tüm bunlara göre kardeşlerim kaza ve kader,
41:49ister varlık nizamı gerektirsin, isterse gerektirmesin,
41:54insana hakim olan dairede meydana gelen fiiller ve eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklerdir.
42:03Istilahi anlamıyla kaza ve kaderin,
42:07hayrının ve şerrinin Allah-u Teala'dan olduğuna inanmak demek,
42:13insandan sadır olan veya insanda zorla meydana gelen ve def edemediği fiillerin
42:20ve insanın eşyalarda ortaya çıkardığı özelliklerin Allah-u Teala'dan olduğuna,
42:27bunların meydana gelmelerinde kulun hiçbir rolünün olmadığına inanmak demektir.
42:34İnsanın hakim olduğu ve mesul olduğu dairedeki fiillere gelince kardeşlerim,
42:41bu dairede ister Allah'ın şeriatı, isterse başka bir nizam olsun,
42:47insanın serbestçe seçtiği nizama göre hareket ettiği bir dairedir.
42:53Bu daire insanın kendisinden kaynaklanan veya kendi iradesiyle
43:00insan üzerinde vuku bulan amellerin gerçekleştiği bir dairedir.
43:06İnsan dilediği gibi yer, içer, yürür, istediği zaman yolculuk yapar,
43:11dilediği zaman da bunların hiçbirini yapmaz.
43:14Yine insan ateşle yakar, dilediği gibi bıçakla keser,
43:19işte istediği gibi cinsi veya mülk edinme ihtiyacını veya midevi açlığını doyurabilir.
43:27Bir fiili serbestçe yapabildiği gibi yine serbestçe de ondan vazgeçebilir.
43:34Bu nedenle de insan bu daire içerisinde yaptığı fiillerden sorumludur ve mesuldür.
43:43Sevabı hak edecek bir fiil yaptığı zaman sevapla mükafatlandırılır.
43:48Cezalandırılmayı gereken bir fiil yaptığında da azap ile cezalandırılır.
43:54Evet, değerli dostlar ve kıymetli izleyiciler,
43:58işte kendisinde ihtilaf edilen, esası ve temeli hatalı olduğundan,
44:05sürekli hatalı ve yanlış görüşlerin birbirini takip ettiği,
44:10kulların fiillerine ilişkin bir tartışma olan,
44:15ıstılahi manasıyla kaza ve kader hakkında en doğru ve en sahih görüş budur.
44:23Bunun dışındakiler akli ya da nakli, hiçbir deliyle dayanmayan,
44:29Allah'ı ve sıfatlarını insana kıyaslamakla haddin aşıldığı,
44:35felsefenin ve mantıki önermelerin insanı sürüklediği vehimler, hayaller ve teorilerden başka bir şey değildir.
44:46Rabbim bizleri hakka isabet eden ve doğruya ulaştırdığı kullarından eylesin,
44:52batıldan ve haddi aşmaktan da muhafaza eylesin inşallah.
44:57Amin. Allahumme amin.
44:59Kardeşlerim, böylelikle İslam'ın getirdiği şer'i manasıyla kadere iman mefhumunu
45:05ve kelem ve akaid ilmindeki ıstılahi manasıyla kaza ve kader mefhumunu ortaya koymuş olduk.
45:13Ve böylece bir dersimizin de sonuna geldik.
45:18Haftaya yepyeni bir mefhum ve kavram üzerinde buluşmak ümidiyle hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
45:26Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh.

Önerilen