Türkiye’nin Hayvancılık ve
Tarımda Başka Ülkelere Bağımlı Olması Ayıptır
Kamil Özcan’la KıvılcımHaber’in yaptığı söyleşi
Konuyu biraz genel olarak algılarsak, Türkiye büyük bir ülke. Türkiye’nin hayvancılıkla ilgili, tarımsal ürünlerle ilgili olarak başka bir ülkeye bağımlı olmasını ben ayıp olarak değerlendiriyorum. Bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum.
Türkiye’deki üreticiler ithalatla terbiye edilmemeli. Bu tür tedbirler üreticinin şevkini kırıyor. Üreticinin motivasyonunu bozuyor. Etteki bu sıkıntı da aynı şekilde. Şimdi, üretici ne istiyor? Üretici çok bir şey istemiyor. Üretici istikrar istiyor. Ette de sütte de aynı şeklide.
Eti ve sütü ayrı ayrı değerlendirmemek lazımdır. Sütle et yakın ilişki içindedir. Süt üreticisine para kazandırmazsanız et üretimi zayıflar. Ülke içinde genel politika itibariyle tedbirler almamız gerekir.
Ülkemiz Müslüman bir ülke. Diğer Avrupa ülkeleri gibi domuzdan kırmızı et ihtiyacı görmüyor. Bu durumda demek ki biz neye dönmeliyiz. Küçükbaşta yetersiz olduğumuzu biliyoruz. Küçükbaş hayvancılığa önem vermeliyiz. Koyun gibi, keçi gibi küçükbaş hayvancılığı önemsemeliyiz. Onu desteklemeliyiz. Ülkenin yaylaları boş. Güneydoğu terörden dolayı yaylalar boşalmış. Oralara küçükbaş desteği verilerek hem oradaki insanımızı üretime çekmeliyiz, bu ülke için ürettirmeliyiz hem de ülkenin üretime yönelik sıkıntılarını gidermeliyiz.
Bu desteklemelerin, mesela geçmişte 1,1 2011 ve 1,7. 2011 tarihlerinde hayvancılığa, ete verilen desteklemelerin yanlış olduğunu söyledik durduk. Bunun yanlış olduğu da ortaya çıktı. N’oldu? 7. ayın birinde bitiyordu destekleme. 6. ayda tıkanmalar oldu. Kesime gelmeyen danaların kesime gelmesi, 300 bin liradan yararlanayım diye üreticiler kesime gelmeyen küçük hayvanlarını kestirdiler.
Tarımda Başka Ülkelere Bağımlı Olması Ayıptır
Kamil Özcan’la KıvılcımHaber’in yaptığı söyleşi
Konuyu biraz genel olarak algılarsak, Türkiye büyük bir ülke. Türkiye’nin hayvancılıkla ilgili, tarımsal ürünlerle ilgili olarak başka bir ülkeye bağımlı olmasını ben ayıp olarak değerlendiriyorum. Bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum.
Türkiye’deki üreticiler ithalatla terbiye edilmemeli. Bu tür tedbirler üreticinin şevkini kırıyor. Üreticinin motivasyonunu bozuyor. Etteki bu sıkıntı da aynı şekilde. Şimdi, üretici ne istiyor? Üretici çok bir şey istemiyor. Üretici istikrar istiyor. Ette de sütte de aynı şeklide.
Eti ve sütü ayrı ayrı değerlendirmemek lazımdır. Sütle et yakın ilişki içindedir. Süt üreticisine para kazandırmazsanız et üretimi zayıflar. Ülke içinde genel politika itibariyle tedbirler almamız gerekir.
Ülkemiz Müslüman bir ülke. Diğer Avrupa ülkeleri gibi domuzdan kırmızı et ihtiyacı görmüyor. Bu durumda demek ki biz neye dönmeliyiz. Küçükbaşta yetersiz olduğumuzu biliyoruz. Küçükbaş hayvancılığa önem vermeliyiz. Koyun gibi, keçi gibi küçükbaş hayvancılığı önemsemeliyiz. Onu desteklemeliyiz. Ülkenin yaylaları boş. Güneydoğu terörden dolayı yaylalar boşalmış. Oralara küçükbaş desteği verilerek hem oradaki insanımızı üretime çekmeliyiz, bu ülke için ürettirmeliyiz hem de ülkenin üretime yönelik sıkıntılarını gidermeliyiz.
Bu desteklemelerin, mesela geçmişte 1,1 2011 ve 1,7. 2011 tarihlerinde hayvancılığa, ete verilen desteklemelerin yanlış olduğunu söyledik durduk. Bunun yanlış olduğu da ortaya çıktı. N’oldu? 7. ayın birinde bitiyordu destekleme. 6. ayda tıkanmalar oldu. Kesime gelmeyen danaların kesime gelmesi, 300 bin liradan yararlanayım diye üreticiler kesime gelmeyen küçük hayvanlarını kestirdiler.
Category
🗞
Haberler