• 10 saat önce
Döküm
00:00Beyaz TV ekranlarına, Niyazlı Bugün programına hepiniz hoş geldiniz.
00:05Her Salı sabahı olduğu gibi yine dopdolu bir gündemle karşınızdayız.
00:11Bugün programımızda kentsel dönüşüm ve riskli yapılar,
00:15girişimsel radyoloji tedavileri, Türkiye'nin ticari ve ekonomik yapısı
00:20ve COBİ'lerin ekonomideki önemi gibi kritik konuları ele alacağız.
00:25Alanında uzman konuklarımızla birlikte bu önemli meseleleri detaylarıyla konuşacağız.
00:31Ekran başına geçtiyseniz vakit kaybetmeden hemen başlayalım.
00:37Atakan Bey, bugünkü programımıza hoş geldiniz.
00:41Merhabalar, hoş bulduk.
00:42Sefalar getirdiniz.
00:43Bugün ülkemizin ekonomik yapısını, ticaretini, üreticilerini konuşacağız.
00:51Çünkü biliyoruz, ekonominin altyapısı, daha doğrusu en sağlam binası üretimdir.
01:00Üretim yoksa hiçbir şey yoktur.
01:03Ama programa başlamadan önce kendinizi tanıtsanız.
01:07Tabii, çok teşekkür ederim.
01:09Öncelikle tekrardan hoş bulduk denemek isterim.
01:12Atakan Bölükbaşı ben, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunuyum.
01:17Yaklaşık 20 yılı aşkın süredir iş hayatım içindeyim.
01:21Bunun 15 senesi kurumsal dediğimiz klasmandaki uluslararası firmalarda çeşitli yöneticilik pozisyonlarında olduktan sonra
01:31son 6 senesinde de, aslında bugün biraz daha detayına gireceğimiz,
01:35daha aile şirketleri COBI statüsündeki bir firmada,
01:42mobilya üzerine üretim yapan bir firmada ve ihracat yapan bir firmada genel müdürlerimiz olarak çalışıyorum.
01:47Maşallah, şu an belki de bizi gençler izliyordur.
01:51Bu yüzden en başından bize şunu anlatsanız, COBI ne demek?
01:55COBI küçük ve orta büyüklükte işletme demek.
01:59Yani şöyle söyleyeyim size, çalışan sayısı olarak 250'nin altında olması mı gerekiyor?
02:07Veya ciro olarak 500 milyon.
02:10Yani bu orta ve küçük ülçeğindeki firmalar hakkında bahsediliyor değil mi?
02:15Aynen öyle, Türkiye geneline baktığınız zaman aslında biraz daha bütünsel resmi vermek isterim.
02:20Bütün Türkiye'deki şirket sayılarının yaklaşık %99.7'sini küçük ve orta büyüklükteki işletmeler.
02:28COBI'leri kaydeden bir kurum var mı?
02:30Tabii ki, yani netice itibariyle Ticaret Bakanlığı'nda bütün firmaların cirosal ve çalışan sayıları bazında kayıtları var.
02:40Bu kayıtlara göre zaten istatistikler tutuluyor.
02:42Bu istatistikler bazında aslında adetsel olarak dediğim gibi %99.7'sini COBI'den oluşturuyor.
02:49Adet olarak böyleyken istihdamın da yaklaşık %70'ini, üretimin ortaya çıkarılan ekonomik değerin %40
02:58ve üretimin de yaklaşık %35'i ürün hacmi olarak baktığınız zaman.
03:02Yani işin özünde COBI'ler bir ülkenin, Türkiye'nin ve globalde de benzer rakamlar söz konusu aslında omurgasını oluşturuyor.
03:11COBI'lerin sürdürülebilir şekilde büyümeleri, sürdürülebilir şekilde ekonomik katkı yaratmaları, değer yaratmaları
03:18içinde faaliyet gösterdikleri ülkenin de sürdürülebilir büyümesine
03:22içinde yaşayan insanların da refah seviyelerinin yükselmesine ve bunun devamlılık arz etmesine çok büyük yardımcı oluyor.
03:31Biliyorsunuz şu pandemi öncesi, pandemi sonrası dünya değişti.
03:37Pandemi döneminde işte bizim COBI'lerimiz hangi sıkıntılardan geçtiler?
03:43Ve o sıkıntılar hala devam ediyor. Yankıları var mı o sıkıntılara?
03:47Tabii ki şöyle ifade edeyim. Aslında pandemi COBI'ler ve büyük firmalar aslında hepsinde belirli bir devam problemi yarattı.
03:56Biliyorsunuz kısa ödeme, kısa çalışma ödeneği gibi bir uygulama uyguladı devlet.
04:03Çünkü kepenk kapatmak zorunda kaldı işletmeler.
04:07Buna sadece istisnai olanlar, devlete hizmet verenler, devam eden inşaat projelerine hizmet verenler
04:17ve savunma sanayi firmaları olarak.
04:19Onun dışındaki aslında COBI olarak ifade ettiğimiz daha küçük ve orta ölçekli işletmelerin tamamı kapandı.
04:27Kapanmak zorunda kaldı. Bundan kaynaklı yaşadıkları sıkıntılar oldu.
04:32Fakat pandeminin getirdiği sıkıntılar aslında bir anlamda eğitim gibi de oldu.
04:38Çok şükür diyeyim bu toprakların insanları olarak hep zorluklarla mücadele ettiğimiz için
04:45bunda da ciddi bir tecrübe edindik ve genetik yapımızın bize verdiği esneklikle
04:51ve yılmazlıkla aslında bundan da sıyrılmayı bildik ve bundan güçlenerek çıktık.
04:55Dünyadaki pek çok ülkeye baktığınız zaman özellikle Avrupa'da Almanya, İtalya, İspanya ve Fransa
05:02ciddi sıkıntılar yaşarken Türkiye aslında buradan güçlenerek ve üretimini destekleyerek çıktı.
05:09Evet. Göçebe halk olduğumuz için biz hep daha güçlü çıkıyoruz.
05:14Her zaman zorluklara alışkınız.
05:15Moğolları yendik, buraya aldık, pandemiyi atlattık.
05:20Sonra biliyorsunuz Şubat ayında büyük bir deprem olmuştu.
05:24Maalesef.
05:25Onu da bir tek millet olarak onu da atlattık.
05:30Çok şükür.
05:31Yani milletimiz çok güçlüdür. Her şeyi atlatır.
05:35Şimdi şu aile şirketleri, aile şirketleri bu geleneksel bir nasıl diyeyim ben
05:44bu gelenekselden geliyor mu?
05:46Evet.
05:47Aile şirketleri çalıştırmak.
05:48Tabii ki şöyle özetleyeyim. Aslında COBI olarak baktığınız zaman
05:53COBI'lerin tamamına yakını Türkiye'de aile şirketi olarak başlıyor.
05:58Globalde de pek çok aslında kurumsal firmaya da baktığınız zaman
06:02hepsinin kökeni aslında çıkışı aile şirketi olarak.
06:05Ama tam da biraz bahsetmek istediğim konuyla alakalı
06:09bazı yapılması gereken şeyleri, bazı aşamaları kaydettikten sonra
06:16bazı yapılması gereken dönüşümleri, yapısal dönüşümleri
06:20ve reform hareketlerini yaptıktan sonra
06:24katlanarak firmaların hayatları, yaşam süreleri devam ediyor.
06:30Şöyle ki atıyorum.
06:31Türkiye'de cumhuriyetimizin de tabii kısıtlı süresinde olmasından kaynaklı
06:37ama bir Avrupa'ya baktığınız zaman bir Amerika'ya baktığınız zaman
06:40100 senenin üzerinde, 130 senenin üzerinde çok sayıda firma görüyorsunuz.
06:44Türkiye'de maalesef öyle yüzler de değil ama 40'ları 50'leri aşan
06:52firma sayısı bile çok az.
06:54Cumhuriyetin yaşıyla kıyasladığımız zaman bile aslında geride kalıyor.
06:58Bunun da en temel nedeni aile şirketlerinin
07:03geleneksel yapıdan kurumsal yönetişime, kurumsal yapıya
07:08Şu an böyle bir geçiş var mı?
07:10Bu aslında bunun farkındalığıyla ilgili bir durum.
07:14Vizyonuyla ilgili bir durum.
07:16Bazı firmalar bu uyanışa biraz daha farklı tepki veriyor.
07:23Daha radikal dönüşüme kendileri öncülük ediyor.
07:27Böylece dönüşümü yönetebiliyorlar.
07:29Ama bazı firmalarda konfor alanından çıkamadığı için
07:34sanki hep hayat daha önceki yıllarda olacağı gibi düşünüp
07:39ama hiç öyle değil.
07:40Bundan 20 sene önce, 30 sene öncesine göre
07:43şu anda her sene o kadar hızlı bir değişim ve dönüşüm var ki
07:47küresel ve yurt içi rekabet çok farklılaşıyor.
07:52Teknoloji ve dijitalleşme pazarı bambaşka yere getiriyor.
07:57Bununla birlikte müşteri talepleri ve arz da buna göre şekilleniyor.
08:02Mesela bu bir tango gibi.
08:04Bu tangoya uyum sağlayabilen firmalar
08:06hayatlarına devam edip sahnede kalmaya devam ediyorlar.
08:09Ama buna uyum sağlayamayan firmalar
08:11maalesef silinip gidiyorlar.
08:14Gelin o zaman şundan bahsedelim.
08:17Aile şirketlerinin avantaj yerleri ve eksik yerleri hangiler?
08:23Aile şirketlerinin en büyük avantajları
08:25daha ölçek olarak küçük olmasından kaynaklı
08:30manevra kabiliyeti çok yüksek.
08:32Çok hızlı aksiyon alabiliyorlar.
08:34Çok hızlı karar alabiliyorlar.
08:37Birinci neslin yönetimi altında.
08:40Bu ne demek oluyor?
08:41İlk zamanlarında çok hızlı büyüme kaydedebiliyorlar.
08:45Dezavantaj nereden itibaren geliyor?
08:48Genellikle ikinci nesil ve üçüncü nesle devirle birlikte.
08:52Türkiye'ye baktığımız zaman
08:54Çünkü onlara artık hiçbir şey gerek değil.
08:57Tabii zorlanma.
08:59O vizyondan kastım o.
09:01Bazı kurucu patronlar, kurucu babalar
09:05evlatlarını sahada zorluklarla
09:09kan tergöz yaşıyla yetiştiriyorlar.
09:11Ülkemizde pek çok örneği olan
09:14büyük aile firmalarını buna sayabiliriz.
09:17Ama maalesef o vizyonda olmayan
09:21kurucu babalar, anneler diyelim
09:24firmanın kurucuları
09:25çocuklarına belli bir konforu sağlayıp
09:28bunu devam ettirilebilir halde
09:31konforu sağlayıp bedelini öğretmeyen
09:34ailelerde maalesef şirketin
09:38sonrası çöküş.
09:39Çöküş kaçınılmaz oluyor.
09:41Dezavantajlarına baktığınız zaman
09:45Türkiye'de ikinci nesle geçiş
09:48yüzde otuz civarında.
09:50Yani kurulan her yüz firmadan
09:52otuzu sadece ikinci nesle devir olabiliyor.
09:54Üçüncü nesle baktığınız zaman
09:56bu yüzde on ikilere, on üçlere düşüyor.
09:58Dördüncü nesle baktığınız zaman
10:00sadece yüzde dörtlere düşüyor.
10:01Zaten cumhuriyetimizle kıyasladığınız zaman
10:03baktığınızda firmalara
10:05belli sayıda sayabileceğiniz
10:07firmalar, holdingler öne çıkıyor.
10:10Yüzde dört, yüzde üçlük
10:12istatistikleri doğruluyor.
10:14Ortalama ömürlere baktığınız zaman
10:16Türkiye'de yirmi beş yıl civarı
10:18ki bu da kurucu babanın
10:20veya kurucu annenin görev başında
10:22kaldığı süreyle ortalaması
10:24çok örtüşüyor. Ondan sonra
10:26dediğim gibi firmalar farklılaşıyor.
10:28Nasıl farklılaşıyorlar?
10:30Daha kişilerden
10:32bağımsız. Şimdi şey gibi bu
10:34bir
10:36komutan gibi kurucu lider
10:38ama bütün kadroları ona göre
10:40oluşturabilmesi lazım. Ona göre
10:42görev, sorumluluk
10:44ve sürdürülebilirlik
10:46vizyonunu vermesi lazım ki
10:48stratejik olarak kurumlar
10:51hayatlarına devam edebilsinler.
10:53Bu olduktan sonra bu süreler
10:55uzayabiliyor. Ama maalesef
10:57olmayanlar da
10:59daha kısa bir
11:01küçük parantez açmak isterim
11:03bunu destekleyen veriler anlamında
11:05Borsa-Ekote
11:07şirketlere bakıldığı zaman
11:091980'lerden itibaren
11:11yapılan araştırmalar var. Çok sık
11:13ve devamlı yapılan araştırmalar olmamakla
11:15birlikte 80'lerde
11:17Borsa-Ekote firmaların
11:19ortalama ömürleri 20-22 sene civarındayken
11:21bu
11:232020'lere geldiğimiz zaman
11:2535 yıllara kadar çıkıyor.
11:27Borsa-Ekote olan şirketlerin ne farkı var?
11:29İster istemez belli bazı
11:31mevzuatlara, belli bazı yapısal
11:33özelliklere
11:35ve kurumsal yönetişim
11:37ona sahip olması lazım.
11:39O sizi daha sürdürülebilir hale getiriyor.
11:41Ama diğer daha patron
11:43firması odaklı
11:45olanlara baktığınız zaman
11:4715-16 yıllık ortalamalardan
11:498-9 yıllara geriliyor.
11:51Türkiye'deki
11:53ortalama 5 yıl
11:55kurulmuş bir şirketin 5 yıl hayatta
11:57kalma oranı yaklaşık %20.
11:59Bunu Avrupa ve Amerika'ya
12:01baktığınız zaman Amerika'da
12:03%40'larda
12:05Amerika'da %55'lerde.
12:07Yani bizim rekabete göre
12:09dünyadaki rekabete göre, global rekabete
12:11göre çok geride olduğumuzu söyleyebiliriz ki
12:13zaten bu da maalesef
12:15ülkemizin hep peşinde
12:17koştuğumuz sürdürülebilir
12:19ekonomik katkı, gelişme
12:21hedefinde niye istediğimiz noktada
12:23geride kaldığımızı
12:25çok net açıklıyor. Dediğimiz gibi
12:27COBİ'ler ülkenin
12:29omurgası. Siz omurgayı sağlamlaştıramadığınız
12:31zaman maalesef
12:33ülkenin ekonomisi de hedeflediği yere
12:35gitmekte zorlanıyor. Bir de şunu
12:37demek istiyorum.
12:39Aile şirketlerinin
12:41en büyük noksanı
12:43duygusal davranıyor.
12:45Aynen öyle. Zaten
12:47kurumsal yönetişimdeki en önemli
12:49şeylerden biri
12:51öncelikle farkındalık.
12:53Biz nereye gidiyoruz, ne yapacağız
12:55farkındalığı. Bununla birlikte
12:57profesyonel bir hizmet alarak
12:59güçlü yanları, zayıf yanları, pazardaki
13:01fırsatlar ve şirket için olan tehditlerin
13:03analizinin somut
13:05ve objektif olarak ortaya konulması gerekiyor.
13:07Bununla ilgili genellikle dış
13:09kaynaktan, danışmanlık hizmeti alarak
13:11alanındaki tecrübeli kişilerden ama
13:13dediğim gibi patron firmalarında biraz daha
13:15biz biliriz şey olduğu için
13:17o işletme körlüğü maalesef
13:19onlara zarar veriyor.
13:21Fakat diğer taraftan bu
13:23farkındalığı edinip de bu
13:25dönüşüme erişen firmalar
13:27bunun gerekliliği olan
13:29profesyonellerle çalışmaya başlıyorlar.
13:31Alanında tecrübeli,
13:33belli yetkinliklere sahip
13:35profesyonellere yöneticilik
13:37koltuğunu teslim edip
13:39aile üyeleri,
13:41hissederler ve patronlar
13:43daha stratejik kararların alındığı pozisyonlara
13:45yani operasyondan
13:47stratejiye doğru bir geçiş
13:49sağlıyorlar ve bu
13:51dengeli bir geçiş oluyor. İcra kurulları
13:53aile üyeleri ve profesyonellerden
13:55oluşan bir komite olarak
13:57görev yapmaya başladığında
13:59hem kurumsal hafıza
14:01çünkü dışarıdan gelen
14:03geçmişini yaşamadığı için bilemez
14:05ama profesyonelliğin
14:07getirdiği pek çok fırsatlardan da
14:09yararlanma imkanı sağlıyor. Böylece
14:11kurumsal hafızanın üstüne
14:13inşa edilen çeviklik,
14:15esneklik, yılmazlık ve sürekli
14:17öğrenme felsefesiyle
14:19kademe kademe
14:21firmaların ömürlerine de
14:23olumlu olarak etki ediyor.
14:25Esenyurt ilçesinde bir tanıdığı
14:27müteahhit var.
14:29Aile şirketi olarak
14:31yola çıkmıştı ama hiç
14:33böyle daha böyle net
14:35kurumsallaşmadı.
14:37Sonrasında ne oldu biliyor musunuz?
14:39Geçen sene.
14:41Kendi yeğenleri şu an ismini
14:43söyleyemiyorum tabi ama
14:45kendi yeğenleri
14:47alt üst ettiler.
14:49Maalesef. Bu kaçınılmaz.
14:51Bu insan
14:53doğasında olan bir şey. Yani bu sadece
14:55bizim milletimize, toplumumuza
14:57pas bir şey değil. Sadece şu var.
14:59Buna ne kadar erken
15:01uyanıp ne kadar aksiyon alınabilirse
15:03o kadar. İşte dünya
15:05bu anlamda
15:07kurumsal yönetişim anlamında
15:09global arena bizden biraz
15:11bir tık önde gidiyor. Ama şu var.
15:13Dijitalleşmeyle birlikte
15:15bilginin herkese açık
15:17olmasıyla birlikte pek çok önde gelen
15:19dünyadaki üniversitelerin
15:21yönetim okullarının
15:23kaynaklarına, içeriklerine
15:25internetten ulaşabiliyorsunuz.
15:27Dolayısıyla ben şey diyorum
15:29işletme cahilliği veya
15:31iş cahilliği eskiden
15:33daha anlayışa
15:35karşılanabilirken bugün
15:37bunun bir anlayışa karşılanması mümkün değil.
15:39Çünkü internette
15:41bütün bilgiler size açık. Bunlara erişerek
15:43en azından
15:45ne yapacağınızı bilmeseniz bile
15:47ne yola gitmeniz gerektiğine, hangi yöne gitmeniz
15:49gerektiğine uyanıp
15:51doğru kişilerden destek isteyebilirsiniz.
15:53Hatta geçen sene programıma
15:55katılmıştı Hütahit.
15:57Ben uyarmıştım.
15:59Sen artık yeğenlerine bir
16:01çek.
16:03Daha profesyonelleri teslim et.
16:05Bağımsız kişilere teslim et şirketi.
16:07Eğer
16:09müteahhit olarak
16:1150 yıl, 60 yıl, belki de
16:13100 yıl olarak tanılmak istiyorsan
16:15bunu yapmak zorundasın
16:17demiştim ben. Hatta
16:19bir tarihçi olarak da
16:21Nedirşah'ın
16:23hayatını bir örnek olarak anlattım.
16:25Nedirşah da
16:27devleti yeğenlerine verdi.
16:29Sonrasında ne oldu?
16:31Sonrasında artık
16:33hadi siz durun artık
16:35demeye başladığında
16:37Nedirşah'ı ne yaptılar bunlar?
16:39Öldürdüler. Çok geç. Artık çok
16:41geç oldu. Bu yüzden
16:43siz doğru diyorsunuz.
16:45Evet.
16:47İlk adımlarda aile şirketi
16:49olarak başlamak doğru.
16:51Ama
16:533 yıl sonra, 5 yıl sonra artık
16:55kurumsallaşmak gerekiyor.
16:57Aynen pazardaki o
16:59potansiyeli çok iyi. Eğer biz
17:01piyasada uzun süreli kalmak istiyorsak
17:03kurumsallaşmamız
17:05şart. Ve liyakata dayalı
17:07gerçekten o alanda yetkin
17:09yetkinliği olan kişilere
17:11direksiyonu teslim etmek tabii ki
17:13yani tamamen
17:15verdik gitti gibi değil.
17:17Kurumsallaşmak demek zaten o değil.
17:19İnsanlara görev ve
17:21yetkileri verirken sorumlulukları da
17:23aynı zamanda
17:25vermek demek. Bu da
17:27hem finansal olarak hem de operasyonel
17:29olarak yönetim
17:31ve takip performans
17:33kriterleri bazında
17:35veriye dayalı şeffaf bir şekilde
17:37bunun takibi hesap
17:39verilebilirlikle birlikte
17:41harmanlandığı zaman
17:43patronların görevi
17:45aslında kamerada
17:47oturup, kaptan kamerasında oturup
17:49nereye doğru gittiğine bakmak, izlemek
17:51ve gerektiği yerde
17:53müdahaleyi yapmak. Eğer bu yapılabilirse
17:55pek çok firmamız
17:57çok daha
17:59global rekabette
18:01öne çıkacak şekilde kendini
18:03geliştirebilecek.
18:05Türkiye'deki firmalara
18:07baktığımızda
18:09kıyasladığımızda
18:11hayatta kalma
18:13şansı ilk 5 yıl içinde
18:15Avrupa'ya baktığımızda
18:17ya da ABD'ye baktığımızda
18:19bizim ülkemizde nasıl geçiyor?
18:21Gerideyiz. Az önce çok
18:23kısa bir üzerinden geçtim.
18:25Amerika biraz daha
18:31daha özgürlükçü
18:33ve daha serbest, liberal
18:35ekonomik yapısından kaynaklı
18:37%55 civarı
18:39yani 5 sene
18:41içinde hayatta kalma
18:43%55. 100 tane firmanın
18:45%55'i halen ticari faaliyetine devam
18:47ediyor oluyor. Bizde? Avrupa'da
18:4940'lar civarında
18:51bizde maalesef
18:5320'ler civarında. Bu süreyi
18:5510 sene uzattığınız zaman
18:57%4'e kadar geriliyor. Yani Türk firmaları
18:59maalesef %95'i
19:0110 sene içinde
19:03hayatına veda ediyor. Neden? Sebepleri?
19:05Konuştuğumuz nedenlerden
19:07dolayı. Kurumsallaşamadıkları için
19:09çünkü 10 sene dediğiniz ciddi bir
19:11süre. O 10 sene içinde
19:13pazarın getirdiği fırsatlardan
19:15sürekli tetikte olmanız
19:17lazım. Sürekli izliyor olmanız lazım.
19:19Antenlerinizin sürekli açık olup buna uygun
19:21şekilde stratejinizi
19:23değiştirip adapte ediyor olmanız
19:25gerekiyor. Bunu beceremediğiniz
19:27noktada maalesef
19:29kaybetmeye mahkumsunuz. Çünkü gelişimi
19:31herkesten bekliyoruz ama kendimiz
19:33bir türlü gelişemiyoruz.
19:35Değil mi? Konfor alanını
19:37terk etmek kolay olmuyor. İstemiyoruz.
19:39Aynen. Bu kişiler için olduğu gibi
19:41firmalar için de geçerli.
19:43Konfor alanlarından çıkamadıkları zaman
19:45maalesef yıkılmaya mahkumlar.
19:47Dünyada pek çok örnekleri var bunun.
19:49Iskalanan noktada.
19:51100 senelik firmada olsa
19:53tarihin tozlu sayfalarında
19:57gömülmeye mahkum oluyorlar.
19:59Ama dediğim gibi
20:01buna mahkum muyuz? Değiliz.
20:03Bu yetkinlikte, bu farkındalıkta, bu
20:05tecrübede pek çok profesyonelimiz var.
20:09Patronların bu bakış açısıyla
20:11pek çok patron aslında
20:13yeni dönemde çocuklarını da
20:15iyi eğitime
20:17iyi eğitim almaları için dikkat ediyorlar.
20:19Yurt içi veya yurt dışı
20:21okullarda
20:23eğitim kurumlarından destekle
20:25çocukları yetiştiriyorlar.
20:27Eskiye göre daha iyiyiz. Daha iyiye de gidecek.
20:29Ama maalesef
20:31olduk diye bir şey yok.
20:33Gidecek yer her zaman var.
20:35%99 noktayı
20:37eziyoruz sayı olarak. Çok ciddi bir sayı.
20:39Yani Türkiye ekonomisinin,
20:41Türkiye şirketlerinin çok büyük kısmı
20:43kobilerden oluştuğu için mutlaka
20:45adım atılacak, mutlaka geliştirecek
20:47şeyler var. Dediğim gibi rekabete baktığınız zaman
20:49Amerika'nın iki buçuk kat gerisindeyiz.
20:51Avrupa'nın bir buçuk kat gerisindeyiz.
20:53Şimdi sizce
20:55genetikten, geçmişimizden
20:57bize miras kalan
20:59eksik yerlerimizi
21:01yenebilir miyiz?
21:03Yenebiliriz. Eğitim bunun için var.
21:05Biz göçebe bir toplumuz.
21:07Halen daha
21:09göçebe toplumuz zihniyeti
21:11olarak. Yani kentsel dönüşüm
21:13programımızda yine
21:15konutlarımız arasında
21:17yer alıyor konularımız arasında. Mesela
21:19kentsel dönüşüme bu kadar geç
21:21tepki veren, bu kadar felaketleri
21:23yaşayıp da afet
21:25bölgesi olmasına rağmen
21:27bu kadar geç aksiyon alan,
21:29alamayan bir toplum
21:31kafa hep göçebe.
21:33Hiç yerleşemiyoruz maalesef.
21:35Bu kurumsal hayatta da böyle.
21:37Hep bir şeyler devinim halinde, hep bir son
21:39dakikacıyız, hep aciliz,
21:41hep işte
21:43konfor alanından çıkamamakla alakalı.
21:45Genetik kodlarımız da var ama değişiyor.
21:47Değişmiyor değil, eğitimle
21:49değişiyor. Bizim en güçlü
21:51yanımız, konuştuk, adaptasyon
21:53yeteneği. Bu zekadan,
21:55zaten zeka eşittir, adaptasyon yeteneği.
21:57Bu adaptasyon
21:59yeteneğini eğitimle birleştirdiğimiz zaman
22:01ki bunun oranı
22:03ve miktarı artıyor, çok daha
22:05güzel sonuçlar olacağına eminiz.
22:07Ve biz çok sabırlıyız.
22:09Ve tabii
22:11ABD'deki bu durum
22:13biraz farklı. Çünkü
22:15ABD'yi
22:17ilk baştan kapitalistler
22:19kurdular.
22:21Bizdeki durum farklı.
22:23Bizde saltanat vardı,
22:25feodlar vardı
22:27yerin, yani toprakların
22:29sahipleri vardı.
22:31Sonra cumhuriyet
22:33sistemine geçtik.
22:35Cumhuriyette de
22:37sosyalizmle
22:39devam ettik. Şu anda
22:41kapitalizm var ama çok vahşi bir
22:43kapitalizm.
22:45Ama şartları yok, kuralları
22:47yok, hiçbir şeyi yok.
22:49Regülasyon konusunda sıkıntıları var.
22:51Yani şu
22:53vahşi kapitalizmden
22:55kurtulmamız lazım.
22:57Onu yapabilirsek
22:59çok şey başarırız.
23:01Aslında onu da getiren devletin de kurumsallaşması.
23:03Çok köklü bir devlet geliniğimiz var.
23:05Orta Asya'dan gelen.
23:07Hunlardan,
23:09Göktürklerden gelen. Ama
23:11onu da çağın
23:13gereklilerini uyarlayacak şekilde
23:15daha verimli nasıl olur?
23:17Şu anda Amerika'da
23:19değişti biliyorsunuz.
23:21İktidar yanına
23:23iş insanlarını yoğunlukla
23:25aldı ve verimlilik bakanlığı
23:27kuruyorlar şu anda.
23:29Devlet kurumlarının nasıl
23:31daha verimli, nasıl daha az kaynakla
23:33israfı azaltarak
23:35nasıl yürüyeceğine dair ki bunu yapan Amerika.
23:37Küresel bir
23:39ekonomik dev. Dolayısıyla
23:41öğreneceklerimiz var.
23:43Gözlemleyip kendimize uyarlamamız gereken var.
23:45Bire bir almak değil. Bizim kumaşımız
23:47farklı. Kendi kumaşımıza uyarlayacak
23:49şekilde adapt olacağız.
23:51Evet hep gelişmemiz lazım.
23:53Gelişmemiz lazım. Bunu başarabilirsek
23:55biz göklere kadar
23:57yeteriz. İnşallah.
23:59Atakan Bey bugünkü programa
24:01gelip katıldığınız için size
24:03minnettarım. İşinizde,
24:05hayatınızda Büyük Tanrı size
24:07hep yar olsun. Çok teşekkür ederim
24:09davetiniz için. Benim için de bir keyifti.
24:11Tekrardan görüşmek üzere. Sağ olun.
24:13Şimdi sağlık
24:15alanında son yıllarda büyük
24:17gelişmeler kaydeden girişimsel
24:19radyoloji tedavilerini
24:21geçen Doktor Yaşar Türk'le
24:23konuşacağız.
24:25Yaşar Bey, bugünkü
24:27programımıza hoş geldiniz.
24:29Hoş bulduk. Bundan gayri
24:31size hocam diye olarak
24:33yüzleneceğim. Çünkü benim büyük ablam da
24:35doktor. Kadın
24:37hastalıkları uzmanı.
24:39Bu arada
24:41annem de kanser hastası maalesef.
24:437 yıldır çalışıyoruz.
24:45Bu yüzden ben
24:47radyolojiyi çok iyi biliyorum.
24:49Yani oradan çok kez
24:51tedavi almıştık. Hocam,
24:53programa başlamadan önce
24:55kendinizi bize
24:57biraz tanıtsanız. Evet.
24:59Ben
25:01radyoloji uzmanıyım.
25:03Aslında İstanbul Tıp
25:05Fakültesi mezunuyum radyoloji
25:07bölümünden. Ardından
25:09bir sene
25:11Züriye Üniversitesi
25:13hastanesinde felaket yaptım.
25:152017 senesinde
25:17yardımcı doçantı olarak başladım.
25:192022'de
25:21doçantı oldum.
25:23Bu arada da kendimi
25:25geliştirmek için
25:27Avrupa Nöroradyoloji
25:29Diploması yani board dediğimiz
25:31Avrupa
25:33Girişimsel Radyoloji Board'unu
25:35bunları aldım.
25:37Şu anda da
25:39bir özel hastanede
25:41çalışmaktayım.
25:43Doktorların
25:45hayat kanunu hep
25:47gelişmek değil mi? Evet.
25:49Hep gelişiyorsunuz her gün. Her gün
25:51bir şeyleri yeniden öğreniyorsunuz.
25:53Yeniden açıyorsunuz kendiniz için.
25:55Özellikle radyoloji
25:57çok çok teknolojiye
25:59bağımlı ve sürekli gelişen
26:01bir şey.
26:03Bir düşünün 1900
26:05çok pardon
26:071895'te
26:09ilk
26:11aslında Conrad Röntgen
26:13Röntgen
26:15işini keşfediyor.
26:17Ve
26:19ardından epey bir sene geçiyor.
26:211920'ye geliyoruz.
26:23İlk beyin anjosu
26:25o da kasıktan değil
26:27boynun şah damarından
26:29Egasmonis yapıyor.
26:31Ve ardından
26:33epey bir sene
26:35geçtikten sonra
26:37bu Seldinger
26:39tarafından 1953'te
26:41kasıktan nasıl
26:43anjo yapılır diye
26:45ortaya çıkıyor. Ve işte
26:47yavaş yavaş 1964'te
26:51ilk anjo
26:53plasti dediğimiz
26:55damarı gelişletme işlemi
26:57gerçekleşiyor. Ve üstüne de epey bir
26:59yine geçtikten sonra
27:011970'lerde ilk
27:03damar içerisinden
27:05embolizasyon dediğimiz
27:07tümörleri veya başka bir şeyleri
27:09tedavisi
27:11başlıyor. Ancak
27:131900'lerden
27:15sonra 1990'lardan
27:17sonra ve özellikle 2000'den
27:19sonra epey bir jet hızıyla
27:21hızlı gelişmeye başlıyor.
27:23Gelişmeler devam ediyor.
27:25Şimdi hocam
27:27radyolojinin halen
27:29bilinmeyen yerleri var mı?
27:31Yani aslında
27:33teknoloji
27:35her gün yeni bir şeyler katıyor bize.
27:37Bir düşünün ilk başta
27:391895'ten
27:41dedik röntgen çıkıyor.
27:43Basit bir
27:45grafileri alabiliyoruz.
27:47Ardından epey seneler
27:49geçtikten sonra ultrason
27:51ardından tomografi ve
27:53nihayeten MR
27:55gelişip ve biz bu
27:57aslında eğitimimiz
27:59önce bu diagnostik dediğimiz tanısal
28:01yöntemleri en iyi
28:03bir şekilde öğrenip sonra
28:05bu tanısal
28:07yöntemlerle
28:09nasıl hastaya
28:11tedavi yapabiliriz? Nasıl
28:13tanı koyabiliriz? Onları
28:15girişimsel radyolojide ki birazdan
28:17bahsedeceğiz. Onları o şekilde
28:19devam ettiriyoruz.
28:21Hocam o zaman girişimsel radyoloji
28:23nedir? Evet. Güzel soru.
28:25Aslında çok
28:27da hatta hekimler
28:29tarafından pek bilinen bir
28:31dal değildir.
28:33Doğrusu
28:3520 sene öncesine kadar çok fazla
28:37da ülkemizde girişimsel radyoloj
28:39yoktu. Yani bu yeni bir dal.
28:41Tabi tabi hemen hemen yeni sayılır.
28:43Dünyada yeni sayılır. Hani bahsettiğim
28:45gelişmeler aslında
28:47hekimin
28:49başlarından
28:51başlıyor ve hızlı bir şekilde artık
28:53neredeyse şu an baktığımızda
28:55150 farklı
28:57biz işlemi girişimsel
28:59radyolojide gerçekleştiriyoruz.
29:01Şimdi bunun aslında
29:05siz biraz önce
29:07kardeşinizden bahsettiniz.
29:09Kadın doğum
29:11uzmanı olduğunu bahsettiniz.
29:13Bizim bir nevi
29:15tepeden tırnağa kadar
29:17yani göz
29:19hekimlerinden tutun, beyin cerrahından
29:21tutun, neurologdan tutun,
29:23KBB'den, endokrin'den
29:25göğüs hastalıkları, göğüs cerrahı
29:27KVC
29:29ne bileyim aşağıya doğru
29:31devam ettiğimizde
29:33bir genel cerrah veya kadın
29:35doğumcu veya ortofet bunların hepsiyle
29:37aslında birebir ilişkimiz var.
29:39Aslında biz
29:41bunların hepsiyle
29:43yapabileceğimiz işlemler var.
29:45Örneğin mesela
29:47göz doktoruyla ne
29:49işiniz olur diye sormak isterseniz
29:51bazı
29:53özellikle çocuklarda
29:55göz tumorlarını biz
29:57tabii ki vasküler dediğimiz
29:59kanlanması yüksek olan tümörleri
30:01embolizasyon yöntemiyle
30:03hatta içerisine
30:05spesifik
30:07kemoterapi ilacını vererekten
30:09atar damardan o tümörü besleyen
30:11kitleye yönelik
30:13biz özel
30:15kemoterapi ilaçlarını verip
30:17dolayısıyla hastaya ciddi bir şekilde
30:19fayda sağlayabiliyoruz ve bunu da düşünün
30:21en yüksek dozu
30:23oradaki tümöre veriyorsunuz
30:25oysa vücuda o kadar
30:27ulaşmış olmuyor. Dolayısıyla
30:29tümöre en yüksek miktarda
30:31etkinlik, vücuda en
30:33düşük miktarda
30:35ilaç gidip dolayısıyla
30:37zararı da en aza indirmiş
30:39oluyorsunuz. Bu sadece hani
30:41gözden bahsetmiyorum. Yine
30:43aynı şekilde
30:45daha fazla kullanım alanı bizim kareciğer
30:47tümörlerinde.
30:49Bunlarda da aynı şekilde siz en yüksek
30:51dozu kareciğerdeki kitleye
30:53veriyorsunuz. Oysa
30:55vücudun diğer kısımlarına az
30:57miktarda o
30:59kemoterapi ilacı ulaşmış oluyor.
31:01Yani bunu hani genel
31:03biz kemoterapi ile karşılaştırdığımızda
31:05en yüksek
31:07dozu siz sadece
31:09tümöre en düşük
31:11zararı sadece vücuda vermiş oluyorsunuz.
31:13Yani radyolojinin ve gireşimsel
31:15radyolojinin farkı bu.
31:17Tabi tabi tabi. Yani şöyle
31:19söyleyeyim
31:21bizim en kalın
31:23kullandığımız
31:25tel
31:27çapı sadece 0.9
31:29milim.
31:31Yani 1 milimin altında
31:33bir telden
31:35bahsediyorum. Bu bizim kullandığımız en
31:37kalın 0.38
31:39dediğimiz aslında tel.
31:41Oysa beyinde
31:43kullandığımız, beyin damarlarında kullandığımız
31:45hatta
31:47tellerin, mikrotel dediğimiz
31:49çapları 0.0.
31:510.8
31:53inç dediğimiz o da hemen hemen
31:551 milimin
31:575'te 1'i yani 0.2
31:59milim gibi bir çapı
32:01olan bir şeyden düşün. Bu da tabi ki
32:03örneğin mesela beyin
32:05tümörlerinde
32:07bir tabi ki kanlanması
32:09yüksek olan beyin tümöründe.
32:11İnce bir damara
32:13ulaşmak istediğinizde bu
32:15tellerinizde o
32:17kadar ince olması lazım ki
32:19o hedefe çok rahatlıkla ulaşsın.
32:21Siz başka yere zarar vermeden
32:23direkt o tümörün içerisine
32:25veya
32:27anevrizma dediğimiz baloncuk
32:29biliyorsunuz. Hani Ebru Gündeş
32:31hastalığı olarak da ülkemizde bilinen
32:33bir şey.
32:35Bu baloncuklar
32:37damarların zayıf
32:39noktalarından soğan
32:41zarı gibi böyle incelip sonra da
32:43yırtılmaya doğru devam ediyor. Şimdi
32:45düşünün 3-4-5 milimlik
32:47bir anevrizmanın
32:49o da soğan zarı kadar ince
32:51hatta yırtılmış
32:53içerisine siz onu yırtmadan
32:55bir müdahale yapacaksınız.
32:57Ne olacak?
32:59O bahsettiğim çok
33:01ince mikro telleri
33:03ve çok
33:05hani spesifik nanoteknolojide
33:07yapılmış bir aletleri
33:09kullanmak zorundasınız.
33:11Demek ki şu sadece hasta
33:13olan hücrelere hücum ediyor bu.
33:15Aynen öyle. Vücudun
33:17düşünür herhangi bir yerinde
33:19bir kitle oradan
33:21örnek yapmak istiyorsunuz, biyopsi yapmak
33:23istiyorsunuz. Oradan
33:25çok rahatlıkla
33:27önemli organlara
33:29sinirlere, vasküler yapılara
33:31damarsal yapılara zarar vermeden
33:33çok rahatlıkla
33:35girip örneği alırsınız
33:37veya
33:39yakması gereken bir
33:41kitleyi yakmış olursunuz.
33:43Şimdi şu gelişimsel
33:45radyolojinin hangi
33:47hastalıklarda kullanılması
33:49yasak? Var mı böyle?
33:51Aslında hemen hemen
33:53yok öyle bir şey. Öyle bir şey yok.
33:55Öyle bir şey hemen hemen yok.
33:57Daha doğrusu
33:59bizim aslında avantajımız
34:01bu bahsettiğim
34:03neredeyse 100 senelik
34:05geçmişi olan
34:07görüntüleme aletlerini
34:09kullanıyoruz. Bir kapalı
34:11kutu ki bizim insanoğlu olsun
34:13kapalı kutunun içerisindeki
34:15istediğimiz herhangi
34:17bir noktaya
34:19ulaşma şansımız var.
34:21Bunu canlı
34:23takip etme, yani bir düşünün
34:25bu bardağın içerisinde
34:27bir
34:29noktaya ulaşacaksınız. Önce
34:31bunu görüntüleme aletleriyle
34:33nereye ulaşacağınızı belirliyorsunuz.
34:35Sonra bahsettiğim çok incecik
34:37iğne gibi ince
34:39bir şeylerle o hedefe
34:41ulaşıyorsunuz. O hedefe ulaştıktan sonra
34:43isterseniz oradan örnek alın
34:45tanı amaçlı
34:47isterseniz onu yakın
34:49veya damarların
34:51içerisinden o hedefe ulaşıp
34:53tümörü
34:55örneğin devaskülize
34:57edip yani damarını
34:59yok edip dolayısıyla beslenmesini
35:01köreldirip onu
35:03ölüme doğru götürün veya
35:07bir anevrizma ise
35:09içerisini doldurarak onu devre dışı
35:11bırakmış olabilirsiniz.
35:13Yani şöyle o zaman
35:15şöyle oluyor biliyorsunuz eskiden
35:17radyoloji
35:19radyoloji tedavileri
35:21insan bedenini çok
35:23yıpratırdı. Evet. Bu o kadar
35:25yıpratmıyordu. Aslında sizin bahsettiğiniz
35:27radyolojiden ziyade
35:29radyoterapiyle alakalı o başka bir dal.
35:33Bizim dalımız aslında
35:35çok böyle
35:37radyasyonla tedavi
35:39ettiğimiz bir dal değil.
35:41O kısmı da var aslında. Mesela
35:43örneğin karaciğer tümörlerinde
35:45bazen çok böyle
35:47mikro biliyeler
35:49dediğimiz mikro taneleri
35:51içerisine radyoaktif ajanlar
35:53eklenmiş
35:55onları tümörün içerisine
35:57vasküler bir tümörün
35:59içerisine yönlendirip dolayısıyla
36:01o hedefte bir
36:03radyoterapi gibi bir işlem
36:05gerçekleştiriyoruz.
36:07Ancak
36:09bu her zaman değil. Yani bir
36:11çoğu zaman hiç radyasyonu olmayan
36:13bir
36:15işlemler gerçekleştiriyoruz. Örneğin
36:17mesela ne bileyim ultrason eşliğinde
36:19bir yerden bir parçalıyoruz.
36:21Ultrason eşliğinde
36:23yakma işini gerçekleştiriyoruz.
36:25Bu yakma
36:27ısıyla da yakma olabilir
36:29bazen. Ki bu
36:31yine radyo frekans dalgasıyla
36:33veya mikro dalgayla
36:35veya lazerle
36:37bazen de
36:39hani cryo dediğimiz dondurma
36:41yöntemiyle o istemediğimiz
36:43kitleyi
36:45öldürüp dolayısıyla vücut
36:47onu temizlenmesini sağlıyoruz.
36:49Aslında şöyle söyleyeyim size
36:51bir aşçı gibi
36:53düşünün.
36:55Bu taş fırında
36:57mi yapar yoksa
36:59mikro dalgada bir yemek mi
37:01yapar yoksa ne bileyim
37:03ocakta mı yapar o aslında
37:05o aşçının marifetine
37:07elindeki var olan
37:09malzemelere bağlıdır.
37:11Bizde de aslında
37:13istediğimiz bazen bir
37:15hedefi farklı farklı yöntemlerle
37:17gerçekleştirebiliriz. Örneğin
37:19bir karaciğerde bir tümörü
37:21isterseniz
37:23dondurma yöntemiyle
37:25yani hani cryo ablasyon
37:27dediğimiz yöntemle isterseniz
37:29hani bu mikro dalgayla veya
37:31RF'le radyo frekans dalgalarıyla
37:33bunların hepsini gerçekleştirme şansımız
37:35var. Hocam bugünkü
37:37programa
37:39geldiğiniz için size minnettarım. Bir de
37:41doktorlar hakkında şöyle demek istiyorum.
37:43Bence doktorlar
37:45yeryüzündeki
37:47Allah'ın melekleri.
37:49Çünkü sizin sayenizde
37:51annelerimizin, babalarımızın
37:53yaşlı insanlarımızın
37:55hayatları uzuyor.
37:57Yani
37:59savaşma imkanı var.
38:01Çok teşekkür ederim.
38:03Ne mutlu bize ki böyle bir...
38:05O yüzden hep var olun.
38:07Hep var olun.
38:09Ve işinizde, hayatınızda
38:11Allah yardımcınız olsun.
38:13Çok teşekkür ederim davetiniz için.
38:15Görüşmek üzere. Sağ olun.
38:19Şehirlerimiz hızla değişiyor,
38:21dönüşüyor. Peki
38:23kentsel dönüşüm sürecinde
38:25nelere dikkat edilmeli?
38:27Güvenli ve yaşanabilir
38:29yapılar inşa ederken
38:31hangi prensipler ön planda
38:33olmalı? Tüm bu soruların
38:35yanıtlarını mimar
38:37Alper Utku Kasap'tan
38:39dinliyor olacağız.
38:41Alper Bey, bugünkü programımıza
38:43hoş geldiniz. Hoş bulduk.
38:45Bugünkü programımız kentsel dönüşümle
38:47ilgili. Bir de biliyorsunuz son zamanlarda
38:49Ege bölgesinde
38:51deprem tekrardan
38:53depremler hatta
38:55depremlerin dalgaları tekrardan oluşmaya
38:57başladı. Bu büyük
38:59bir depremin yankıları mı?
39:01Yani bugün hepsini konuşacağız
39:03ama öncelikle
39:05kendinizi bize bir de
39:07seyircilerimize tanıtsanız.
39:09Ben Alper Utku Kasap, mimarım.
39:11Aynı zamanda da inşaat sektörüyle
39:13uğraşıyoruz. Bu süreç içerisinde de
39:15bahsettiğiniz konularla arası aslında
39:17iç içe olan bir firmayız. Biz şu an
39:19dediğiniz gibi ülkemiz şu an jeopolitik
39:21konumu sebebiyle deprem, yani aktif
39:23hayatlarının çok sık olduğu bir bölgede.
39:25Bu yüzden ülkemizin
39:27yedi bölgesinde de çok çok hissedebileceğimiz
39:29küçük çapta olsa büyük çapta olsa deprem
39:31ölçekleri var. Şu anda Ege bölgesinde
39:33biliyorsunuz Yunanistan sınırlarına yakın
39:35bölgelerde şu an zaten deprem faaliyetleri var.
39:37Özellikle de volkanik patlamaların
39:39olabileceği yönde de çeşitli uzmanlarımız
39:41sürekli bilgi vermekte
39:43bununla ilgili de. Bu sebeple de aynı
39:45zamanda da yıl dönümüne geldiğimiz 6 Şubat
39:472023 depremin sebebiyle
39:49hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
39:51Allah'tan rahmet diliyoruz. Yakınlarına da
39:53başsağlığı diliyoruz. Bahsettiğimiz
39:55konu aslında bu gündem içerisinde
39:57çok önemli bir konu kentsel dönüşüm konusu.
39:59Dediğiniz gibi
40:01Şimdi şöyle
40:03şunu dememiz lazım
40:05kentsel dönüşüm İzmir için
40:07çok önemli. Çünkü
40:09biz hepimiz
40:11İstanbul'da bekliyoruz.
40:13Bu depremi ama
40:15belki de bu İzmir'de
40:17olacak. Yani çünkü
40:19onu sadece Allah bilir. Ama
40:21şöyle oluyor
40:23insanoğlu burada bekler
40:25ama olacak yeri bambaşka.
40:27Bu yüzden kentselin
40:29büyük bir önemi var.
40:31Bir de İzmir gibi şehir
40:33için. Bu yüzden gelin
40:35şu soruyu verelim size
40:37kentsel dönüşümü nedir?
40:39Ve önemli yerleri.
40:41Kentsel dönüşüm eski
40:43riskli veya güvensiz yapıların yıkılarak
40:45yeniden modern, sağlıklı binalara dönüştürülmesi
40:47aslında. Kentsel dönüşümü
40:49tanımdan ziyade biz bir süreç olarak
40:51belirlememiz lazım. Çünkü projelendirme
40:53aşamasından tutun, anlaşmalarından tutun
40:55projelendirme, uygulama, denetim,
40:57iskand ve teslim süreciyle bağdaştırılan
40:59bir şey aslında. Kentsel dönüşüm
41:01deprem için alınması gereken
41:03önlemlerin birinci sıralamasında.
41:05Biz depremi biliyorsunuz ki önleyemiyoruz.
41:07Deprem her halükarda olacak.
41:09Ve süreç içerisinde depremin ne zaman geleceğini de
41:11bilemeyiz. Depremin hangi büyüklükte
41:13olacağını da bilemeyiz. Bu yüzden kentsel dönüşüm
41:15aslında tam olarak tanım niyazında
41:17net bir şekilde şunu söyleyebiliriz.
41:19Kentsel dönüşüm bir önlemdir.
41:21Kentsel dönüşüm deprem riskini
41:23azaltabilir mi?
41:25Kentsel dönüşüm depremde alabileceğimiz
41:27tahribatlarını evet riskini azaltabilir.
41:29Yani maddi ve manevi kayıplarla alakalı
41:31düşünmek gerekirse biz depremde
41:33alabileceğimiz tahribatı en azından indirgeyebiliriz
41:35kentsel dönüşümde. Çünkü eski yapıları
41:37yıkıp yerine yenilerini inşa edeceğiz.
41:39Şimdi
41:41şunu demek istiyorum ben
41:43sadece kentsel ile alakalı değil
41:45bence bir de şehirlerin
41:47mimarisine yeniden bakmak
41:49lazım. Evet kesinlikle. Çünkü öyle bir
41:51ilçeler var ki, öyle bir sokaklar
41:53var ki Allah korusun
41:55bir şey olursa oraya kimse
41:57giremez. Kesinlikle. Çünkü
41:59sokaklar üst üstüne girmiş bir türlü
42:01bu
42:03binaların arasında
42:05bir ferahlık yok.
42:07Gereken olan geniş
42:09yerler yok. Yani neredeyse
42:11binalar üst üstüne binmiş
42:13durumda. Şimdi
42:15sizce yani
42:17mimar olarak ne düşünüyorsunuz?
42:19Yani İzmiri, İstanbul'u
42:21yeniden
42:23yani mimar anlamında, mimari
42:25anlamında yeniden
42:27gözden geçirmek gerekiyor mu?
42:29Bu kesinlikle gözden geçirilmesi gereken bir konu
42:31zaten. Şimdi biz kentsel dönüşümü yaparken
42:33sadece eski yapıları yıkalım, yeni
42:35yapıları inşa edelim. Sonra tamamen
42:37ülke, şehirler, ilçeler
42:39tamamen bir betonlaşma görüntüsünde olsun demiyoruz
42:41zaten. Ki bunu da yapmamalıyız. Yani bir
42:43rantlaşma uğruna bir kentsel dönüşümü yapmamamız
42:45lazım. Kentsel dönüşümü yaparken
42:47yeşil alanların artırılmasına, sosyal donatı
42:49alanlarının artırılmasına da önem göstermemiz
42:51lazım. Çocuklarımız için bir çocuk oyun alanları,
42:53insanların sosyalleşmeleri için
42:55sosyal donatı alanları koymamız
42:57lazım. Yol genişliklerine, alt yapılara,
42:59çevre düzenlemelerine çok fazla önem vermemiz
43:01lazım. Ki kentsel dönüşümü yaparken aslında
43:03çevreye olumlu bir etki üretmemiz
43:05lazım. Şu an biliyorsunuz Bağcılar bölgesine
43:07baktığımız zaman şu an İzmir'de dediğimiz yerlerde
43:09aslında yol genişlikleri beş buçuk metrelerde.
43:11Bir deprem olduğu zaman binalar
43:13birbirinin üstüne yıkılabilecek vaziyette. Bu
43:15sebepten dolayı müdahale etmek bile zor.
43:17Yani olası bir depremde can
43:19mal kaybına ehemmiyet veriyoruz
43:21ama bunun içinde şehirleşmeye de
43:23çok önem vermemiz gerekiyor. Yani şu anki
43:25mevcut imar yönetmeliklerine,
43:27mevcut deprem yönetmeliklerine uyarak
43:29bir şehir planlaması yapmamız lazım. Bunun
43:31içinde şehir bölge planlama uzmanlar
43:33var. Şehir bölge planlamalarıyla, mimarlarla,
43:35inşaat mühendislerine yani
43:37yetki alanlarında teknik personel anlamında
43:39yetki alanlarında uzman kişilerle beraber
43:41çalışıp bu şekilde aslında
43:43şehir planlamalarını yapmamız gerekiyor.
43:45Şimdi sizce İzmir gibi İstanbul
43:47gibi şehirlerde
43:49kaçak binaları var mı?
43:51Ve oranın açısından
43:53ne kadar sizce? Şimdi şöyle günümüzde
43:55aslında kaçak yapılara şu anki devletimiz
43:57çok da izin vermemeye önem gösteriyor.
43:59Bu aslında bizim için çok hassas.
44:01Eskiden kalan yapılarda da özellikle
44:031970'de, 1984 seneleri arasında
44:0588 seneleri arasında çok fazla
44:07zaten kaçak yapılaşma var. Şu an İstanbul'un aslında
44:09eteklerinde bir sürü yapılaşma var
44:11zaten. Özellikle bu gece kondu kavramlarını
44:13bu yüzden dönüştürmeye çalışıyoruz. İzmir'de
44:15çok fazla var. İzmir'de bayraklığı
44:17bilirsiniz. Ciddi bir şekilde kaçak
44:19yapılaşma var bu bölgelerde. O yüzden
44:21şu anki kaçak, şu an gündemimizde
44:23aslında kaçak yapılaşmaya izin yok
44:25ama eski yapılarda hani kaçak yapı
44:27yapıldığı zaman özellikle yıkıyoruz ama
44:29şunu söyleyebiliriz. Depremde
44:31bize en fazla tahribatı uğratacak
44:33en fazla can kaybına, mal kaybına
44:35uğratacak. Eski yapıların acilen yıkılması
44:37gerekiyor. Bu stokların eritilmesi gerekiyor
44:39diyebiliriz. Şimdi şöyle
44:41diyelim. Ben bir ev sahibiyim.
44:43Binamız diyelim
44:45sitemiz mi, bloğumuz mu, apartman
44:47binası da yani olabilir.
44:49Çok yıpranmış,
44:51çok eski. Evet.
44:53Kentsele muhtaç. Ben hangi
44:55adımlardan başlamalıyım?
44:57Ev sahibi olarak.
44:59Kentsel dönüşümü biz aslında birden fazla
45:01aşamada belirtiyoruz. Şimdi bunu özetle
45:03anlatmak gerekirse bir kere mevcut yapınızın
45:05risk analizini yapmanız gerekiyor.
45:07Onu kim yapıyor? Onu şu an
45:09yapı laboratuvarları yapıyor. Şu an teknik elemanlar
45:11var. Yapı laboratuvarları. Siz
45:13portaldan başvurabiliyorsunuz
45:15bunu. Devletiniz üzerinden çok basit bir şekilde
45:17başvuruyorsunuz. Bir arsı sahibiyseniz, bir
45:19tapu kaydına sahipseniz şu an çok rahat
45:21bir şekilde portal üzerinden size
45:23sistem, çevre ve şehircilik bakanlığı üzerinden
45:25bir yapı laboratuvarı atıyor ve 15-20
45:27gün içerisinde numunesini
45:29alıyor, karotunu alıyor, yapı laboratuvarına
45:31gönderiyor. Ondan sonra bu aldığı numuneyi
45:33analiz ediyor. Daha sonra alınan
45:35numune sonucunda deprem yönetmeliğine
45:37ait dayanımlarda da
45:39eğer düşük bir dayanım çıkıyorsa sizin
45:41zaten mevcut yapınızı riskli ilan ediyor.
45:43Riskli ilan ettikten sonra bunu
45:45şu anki mevcut binanızın
45:47veya arsa sahibiyseniz, arsanızın
45:49riskli olduğuna
45:51dair değerleme raporunu
45:53yerel yönetimlere gönderiyor. Yerel yönetimi
45:55belediyeye gönderdiği zaman belediye sizin
45:57yapınızı riskli yapı ilan ediyor.
45:59İlan ettikten sonra da aslında dönüşümünüz başlıyor.
46:01Mevcut yapınız yıkılıyor, yıkım
46:03ruhsatı alıyorsunuz. Yıkımı
46:05yapıldıktan sonra da aslında projelendirme
46:07aşaması başlıyor. Yani projelendirme
46:09aşaması da aslında bu sürecin, kentsel dönüşümün
46:11en önemli kısmı. Yani mevcut
46:13binanızın paylaşım şemaları, yeni yapınızın
46:15nasıl olacağı, inşaat kalitelerinizin nasıl
46:17olacağı, statik projeniz, mimari projeniz,
46:19elektrik projeniz, bunların hepsi çok önemli.
46:21Zaten statik projenizi deprem yönetimliğine
46:23göre çizmeniz gerekiyor. Kentsel dönüşümünün
46:25maliyetini
46:27kim karşılıyor? Maliyetini
46:29bazen yüklenici firmalar, özel müteahhit
46:31firmalar karşılayabiliyor. Bazen işte
46:33bulunduğunuz belediyenin çeşitli kurumları
46:35karşılayabiliyor. Bildiğiniz gibi TOKI
46:37var. TOKI da bu işin içerisine girebiliyor.
46:39Bu süreç içerisinde kat karşılığı sözleşme dediğimiz
46:41şeylerde birden fazla aslında
46:43seçeneğiniz var ve arsa sahiplerimiz de
46:45bunlardan teklif alıp kendine en uygun teklif,
46:47en elverişli teklif hangisiyse onu derlendirelim.
46:49Bu kentselde devletin
46:51hibeleri var mı? Tabii ki var. Şu an
46:53Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Ne kadar?
46:55Şimdi şöyle bu ilden ile, ilçeden ilçe
46:57değişebiliyor bir şey. Mesela İstanbul'da
46:595250 lira. Şu an
47:01kira yardımı yapıyorlar size. Bunun dışında da
47:03müteahhit firmalarda size bir
47:05teşviye oluyor. Yani müteahhit firmalardan da
47:07kira ve taşınma yardımı talep edebiliyorsunuz.
47:09Yani biliyorsunuz her şey, her
47:11ilde aslında bir mevcut
47:13değişen kira rakamları olduğu gibi
47:15devletimiz de bu kira rakamlarını ilden ile
47:17değiştirebiliyor. Şimdi
47:19siz bir mimar olarak
47:21her gün hangi
47:23sıkıntılarla karşı karşıya
47:25geliyorsunuz? Kentsel dönüşüm
47:27aslında bir sağduyu olması
47:29gereken bir süreç. Burada mal sahiplerinin
47:31belediyenin ve yüklenici firmalarının
47:33tamamen ortaklaşıyor, iş birliği içerisinde
47:35gitmesi gereken bir süreç. Biz burada karşılaştığımız
47:37en büyük problemlerden birisi bir kere
47:39mal sahiplerinin bir oda daha
47:41fazla alayım veya bir metrekare daha fazla
47:43alayım diye süreci geciktirmesi.
47:45Süreç içerisinde yaşanan hukuki problemler var.
47:47Yüklenici firmaların doğru bir şekilde paylaşım
47:49yapmama süreçleri var. Bunların hepsi
47:51karşılaştığımız problemler. Bazen belediyedeki
47:53proje aşamalarının gecekmesi var veya projelerin
47:55revize aşamasındaki problemler var.
47:57Bir sürü problemlerle karşılaşabiliyoruz
47:59ama kentsel dönüşümde sıklıkla karşılaştığımız
48:01problem arsı sahiplerinin kendi aralarındaki
48:03problemleri ve yüklenici firmayla
48:05anlaşamadığı süreçler. Bu problemlerden dolayı
48:07süreçler çok fazla uzuyor. Bazen 5 sene oluyor
48:09bazen 10 sene oluyor. Ciddi bir problem.
48:11Halbuki deprem çok yakın.
48:13Büyük Marmara depremi özellikle. O yüzden İstanbul'un
48:15birazcık elini çabuk tutması lazım diyebiliriz.
48:17Genellikle bunlar hangi konularda anlaşamıyorlar?
48:19Evet. Şimdi şöyle
48:21paylaşım şeması. Yani şu an mevcutta
48:23eski yapınızda örnek veriyorum bir daire 100
48:25metrekare. Sonuçta kat karşılığı bir sözleşme
48:27imzalıyorsunuz. Sonra yüklenici firması
48:2990 metrekare teklif ediyor.
48:31Orada pazarlığa giriyor mal sahiplerimiz.
48:3395 olsun, 97 olsun ben daha
48:35fazla alayım diyor. Burada zaten bir paylaşım
48:37yani metrekare paylaşımında bir problem
48:39yaşıyorlar. Bu birinci problem. İkincisi
48:41miras kavgaları oluyor bazen. Yani bir daire üzerinde
48:434 tane kardeşim veya anne
48:45babanın söz sahibi olduğu yerler oluyor. Burada
48:47hukuki problemler başlıyor artık yani
48:49mal paylaşımı gibi.
48:51Onun dışında proje firmaları
48:53projeleri yanlış çizebiliyor. Belediyeden
48:55projeler onaylanmıyor biliyor. Orada bir problemler
48:57çekebiliyoruz. Daha sonra da aslında
48:59isyan aldığımız
49:01yani binanın isyan aldığı proje
49:03dediğimiz kavramda artık binanın
49:05uygulamasının yapıldığı ama bazen
49:07projeye uygun imal edilmediği nokta oluyor
49:09müsait firmalar tarafında. Burada da problemler
49:11çekebiliyoruz. Yani birçok aslında
49:13faktör var ama ana başlık altında toplayabileceğimiz
49:15problemler bunlar. Şimdi yüklenici
49:17firma şu metrekareleri
49:19nereden alıyor? Brütten mi netten mi?
49:21Biz bu bölgeden bölgeye değişiyor
49:23aslında. Mesela Kadıköy'de Bağdat Caddesi'nde
49:25net metrekare paylaşımından yapılır. Üsküdar bölgesinde
49:27daha çok brüt üzerinden yapabiliriz. Ama biz
49:29genellikle Üsküdar modelini tercih ediyoruz. Çünkü
49:31Üsküdar modeli çok güzel bir model.
49:33Kentsel dönüşüm konusunda biliyorsunuz. Çamlıca Camii'nin altındaki
49:35etekler, Kirazıtap il Kentsel dönüşümü
49:37takdire şahane bir dönüşüm. Çünkü
49:39yaklaşık 3500 insanın
49:41orada dönüşümle gerçekleştiği bir şey var.
49:43İstanbul'daki en büyük dönüşümlerden birisi.
49:45Belediyenin, TOKİ'nin ve arsa sahiplerinin
49:47aslında beraber işbirliği içerisinde yaptığı bir proje.
49:49Orada mesela brüt metrekare üzerinden
49:51paylaşma yapıyoruz. Toplam satılabilir alanı
49:53brüt metrekare üzerinden. Çünkü biliyorsunuz şu anki
49:55yeni siteler, daireleri şöyle
49:57satıyorlar. Brütü var, neti var.
49:59Diyelim ki dairenin
50:01net metrekaresi
50:03%30
50:05brütü %60, %70
50:07neymiş benim
50:09parklarda mı,
50:11merdivenlerde mi, ortak alanlarda mı
50:13payım varmış. Şimdi
50:15diyelim 50-60 yıl
50:1750-60 yıl hızlı geçer.
50:19Şimdi şu anki yeni olan sitelerde
50:21Kentsel dönüşüme ne yapar?
50:23Girerler.
50:25Şimdi orada ev sahipleri
50:27bu brütten
50:29mi verecekler?
50:31Brütün de
50:33birden fazla aslında şey var. Bir kat
50:35brütü dediğimiz şey var. Bir de daire brütü
50:37dediğimiz şey var. Daire brütü, dairenin
50:39içerisindeki duvarların da
50:41içerisinde olduğu.
50:43Kat brütü de sadece o kat içerisinde
50:45size işte mesela bir katta
50:474 tane daire varsa ortak asansörün
50:49ortak merdivenden paylara verildiği şey
50:51var. Şimdi burada paylaşım şeması
50:53yapılırken özellikle tercih edilen
50:55noktaya bakması lazım. Mesela emsal
50:57eğer ki belediyenizin
50:59imar mevduatında emsal varsa
51:01emsale göre paylaşma yapılıyorsa net metekarı
51:03üzerinden gitmenizi tercih ederim ben her zaman.
51:05Ama eğer ki haş maksimum
51:07değeri varsa veya işte taks alanı
51:09varsa taban oturumu varsa bu gibi noktalarda
51:11toplam satılabilir kat
51:13brütü üzerinden gidilmesi lazım. Kat brütü
51:15de aslında size ortak parktan
51:17ortak otoparktan verilmiyor. Sadece
51:19bulunduğunuz kattaki
51:21merdiven ve asansör kovasından
51:23da aslında size bir pay verilerek oluyor. Bu da
51:25yaklaşık %10 etki eder.
51:27Netle kat brütü arasında
51:29daire brütünde. Kat brütünde de %18'e
51:31kadar çıkabiliyor. Yani o şeyler
51:33aslında bazı oranlara, %7 oranlar
51:35sabittir. Netten daire
51:37brütüne geçişte %10, netten
51:39kat brütüne geçişte de %18 fark ediyor.
51:41Halper Bey
51:43maalesef programımızın
51:45dakikaları kısıtlı. Şimdi
51:47sonuna geldik. Mesleğiniz
51:49çok ağır, çok riskli de
51:51diyebilirim. O yüzden Allah
51:53işinizde, hayatınızda
51:55hep size
51:57yar olsun, yardımcınız olsun.
51:59Bir de şu deprem konusunda
52:01evet bekliyoruz
52:03ama Allah'dan
52:05gelin hep beraber dileyelim.
52:07Ne kadar
52:09uzatabilirse
52:11hatta bunu iptal edebilirse
52:13biz hepimiz çok mutlu oluruz.
52:15Biz elimizden geldiği kadarıyla önlem alacağız.
52:17Önlemlerinin sonucunda da zaten artık
52:19tevekkül edeceğiz. Bundan gayrısı yok.
52:21Biz teşekkür ederiz.
52:23Niyazlı bugün kısa bir reklamın
52:25ardından devam edecek. Hiçbir yere
52:27ayrılmayın.
52:29Değerli izleyiciler, şu an
52:31reklamdan önce kentsel dönüşümü,
52:33sağlığı,
52:35bir de depremle
52:37ilgili bazı konuları
52:39ele aldık. Şu ansa
52:41en
52:43mühim konuyu
52:45ele almak istiyorum. Biliyorsunuz
52:47bugünkü yıllarda
52:49Türk Devletleri Teşkilatı
52:51bayağı güçleniyor.
52:53Türk dünyası
52:55yeniden kalkınmaya başladı.
52:57Umarım,
52:59çok ümit ediyorum,
53:01Türk dünyasını büyük bir
53:03gelecek bekliyor.
53:05Ey büyük
53:07Türk milleti!
53:09Ey tanrı dağlarından
53:11Tuna nehrine uzanan
53:13kadim coğrafyanın
53:15asil evlatları!
53:17Ey merkez Asya!
53:19Bundan gayrı
53:21Büyük Türkistan bozkırlarının,
53:23Anadolu'nun, Kafkasların,
53:25Balkanların ve
53:27Hazar'ın yiğitleri,
53:29kızları! Bugün size
53:31tarihin derinliklerinden
53:33atalarımızın
53:35miras bıraktığı
53:37kutsal bir davanın
53:39sesiyle hitap ediyorum.
53:41Bu bir çağrıdır.
53:43Bu sınırları aşan,
53:45asırların ötesinden
53:47gelen bir
53:49haykırıştır. Bugün
53:51burada Türk dünyasının
53:53birliği için
53:55sesleniyorum.
53:57Yüzyıllardır bizleri
53:59birbirimizden
54:01ayıran sınırlar,
54:03koparılan bağlar,
54:05parçalanan
54:07ruhumuz.
54:09Artık buna bir son
54:11vermenin zamanı geldi.
54:13Hepimiz aynı soydan,
54:15aynı kağından,
54:17aynı inançtan geldik.
54:19Köklerimiz orhun yazıtlarında,
54:21Bilge Han'ın sözlerinde,
54:23Oğuz Han
54:25ve Korkut Atağımızın
54:27mirasında
54:29saklıdır. Daha
54:31ne kadar ayrı kalacağız?
54:33Daha ne kadar
54:35birbirimize ulaşmak için
54:37izin bekleyeceğiz? Bugün
54:39buradan Tanrı Dağlarından
54:41Köpek Dağı'na,
54:43Hazar'ın kıyılarından Altaylar'a,
54:45İstanbul'dan Semerkant'a,
54:47Bakü'den
54:49Bişkek'e, Türkistan'dan
54:51Tebriz'e ve
54:53Aşkabat'a sesleniyorum.
54:55Türk'ü Türk'ten
54:57ayırmayın. Biliyoruz ki
54:59birlikten güç doğar.
55:01Türk dünyası,
55:03tarihin gördüğü en büyük
55:05devletleri kurmuş bir
55:07millettir. Bugün
55:09bizim elimizde ne var?
55:11Genç ve
55:13dinamik bir nüfus,
55:15zengin doğal kaynakları,
55:17stratejik coğrafi konum,
55:19güçlü kültürel
55:21ve tarihi miras,
55:23büyüyen sanayi ve
55:25teknoloji potansiyeli.
55:27Ama birliğimiz olmadan
55:29bunların hiçbir önemi
55:31yoktur. Biz tek başımıza
55:33değil, birlikte güçlü
55:35oluruz. Türk dünyası
55:37ortak geleceğini
55:39inşa etmelidir. Biz
55:41Avrupa gibi olmak zorunda
55:43değiliz. Biz, biz olarak
55:45kendi modelimizi
55:47yaratmalıyız. Avrupa'nın
55:49yaptığı gibi değil de
55:51Türk ruhuna yakışan
55:53bir birliktelik
55:55kurmalıyız.
55:57Bu çağrı sadece bir
55:59hayal değil, bu bir
56:01zorunluluktur. Eğer
56:03bugün bu adımları atmazsak
56:05gelecekte
56:07var olamayız.
56:09Artık zamanı geldi.
56:11Artık uyanmanın,
56:13silkelenmenin,
56:15harekete geçmenin vakti.
56:17Atalarımızın mirasına sahip
56:19çıkacak mıyız?
56:21Gelecek nesillerimize güçlü bir Türk
56:23dünyasını bırakacak mıyız?
56:25Bunu yapmak
56:27bizim elimizde.
56:29Biz birleşirsek, dünya
56:31sahnesinde yeniden
56:33güçlü bir Türk dünyası
56:35doğar. Biz birleşirsek
56:37sadece ekonomimiz
56:39büyümez, sadece ticaretimiz
56:41gelişmez, sadece
56:43sınırlarımız açılmaz.
56:45Biz, biz oluruz, biz kendimize
56:47kavuşuruz. Ey
56:49büyük Türk milleti!
56:51Büyük haykırış yaklaşıyor.
56:53Büyük dirilişin
56:55ayak sesleri duyuluyor.
56:57Büyük Türk birliği
56:59geliyor. Ne
57:01mutlu, ne bahtiyarım,
57:03ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:05ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:07ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:09ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:11ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:13ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:15ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:17ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:19ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:21ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:23ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:25ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:27ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:29ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:31Ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:33ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:35ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:37ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:39ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:41ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:43ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:45ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:47ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:49ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:51ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:53ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:55ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:57ne mutlu, ne bahtiyarım,
57:59Ruhunuz tuh kimin bilinde olsun.
58:03Değerli izleyiciler,
58:05Ruhunuz hep bayrak öcünde olsun.
58:09Bugünkü programımızın sonuna geldik.
58:12Haftaya tekrardan beraber görüşünceye dek,
58:16hoşça kalın, aman kalın, esen kalın.