Kanalıma üye olmak için http://wedia.link/KaanUnsalAlphanKATIL linkine tıklayabilirsiniz.
Müzik:
Ender Güney https://www.youtube.com/channel/UCHEioEoqyFPsOiW8CepDaYg
Kapak Tasarımı: Ramazan Kaba https://www.behance.net/ramazankaba
Kardeş kanallarım:
Mirage Serap Yılmaz https://www.youtube.com/channel/UCRzQKQkZPnUvh9uB60W58bQ
Mesart: https://www.youtube.com/channel/UCf_7KxOeL24quiF6CX3LtCA
"Mucize diye bir şey yoktur, sadece biz evreni çok az biliyoruz..."
Kaan Ünsal Alphan YouTube Kanalına Hoş Geldiniz. Birbirinden özel içeriklerimizden haberdar olmak için http://wedia.link/kaanunsalalphan linke tıklayarak abone olabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Facebook'tan takip etmek için: https://www.facebook.com/kagan.alphan linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/kaanunsalalphan/?hl=tr linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphanı Twitter'dan takip etmek için: https://twitter.com/KaanUnsalAlphan linke tıklayabilirsiniz.
Bunlar da hoşunuza gidebilir;
Tüm belgesellerimizi izlemek için http://wedia.link/7YDX7 linkine tıklayabilirsiniz.
Şiir ve hikayeleri izlemek için http://wedia.link/JSqvG linkine tıklayabilirsiniz.
Podcastleri izlemek için http://wedia.link/wP3Wo linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan videolarını izlemek için http://wedia.link/le5D1 linkine tıklayabilirsiniz.
Sesli Anlatım videolarını izlemek için http://wedia.link/NALHz linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan Kanalı
Gerçeğin peşinde; varlığın tüm bilinmeyenlerini, gün yüzüne çıkmaya çalışan hakikati, hasır altı edilmiş fenomenleri, gizemli olayları, belge, bilgi ve tanıklarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığımız belgesellerimizle tarihe not düşüyoruz.
#KaanÜnsalAlphan #Belgesel #BirDespotunKaranlıkDünyası
Müzik:
Ender Güney https://www.youtube.com/channel/UCHEioEoqyFPsOiW8CepDaYg
Kapak Tasarımı: Ramazan Kaba https://www.behance.net/ramazankaba
Kardeş kanallarım:
Mirage Serap Yılmaz https://www.youtube.com/channel/UCRzQKQkZPnUvh9uB60W58bQ
Mesart: https://www.youtube.com/channel/UCf_7KxOeL24quiF6CX3LtCA
"Mucize diye bir şey yoktur, sadece biz evreni çok az biliyoruz..."
Kaan Ünsal Alphan YouTube Kanalına Hoş Geldiniz. Birbirinden özel içeriklerimizden haberdar olmak için http://wedia.link/kaanunsalalphan linke tıklayarak abone olabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Facebook'tan takip etmek için: https://www.facebook.com/kagan.alphan linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan'ı Instagram'dan takip etmek için:
https://www.instagram.com/kaanunsalalphan/?hl=tr linke tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphanı Twitter'dan takip etmek için: https://twitter.com/KaanUnsalAlphan linke tıklayabilirsiniz.
Bunlar da hoşunuza gidebilir;
Tüm belgesellerimizi izlemek için http://wedia.link/7YDX7 linkine tıklayabilirsiniz.
Şiir ve hikayeleri izlemek için http://wedia.link/JSqvG linkine tıklayabilirsiniz.
Podcastleri izlemek için http://wedia.link/wP3Wo linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan videolarını izlemek için http://wedia.link/le5D1 linkine tıklayabilirsiniz.
Sesli Anlatım videolarını izlemek için http://wedia.link/NALHz linkine tıklayabilirsiniz.
Kaan Ünsal Alphan Kanalı
Gerçeğin peşinde; varlığın tüm bilinmeyenlerini, gün yüzüne çıkmaya çalışan hakikati, hasır altı edilmiş fenomenleri, gizemli olayları, belge, bilgi ve tanıklarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığımız belgesellerimizle tarihe not düşüyoruz.
#KaanÜnsalAlphan #Belgesel #BirDespotunKaranlıkDünyası
Category
🎥
Kısa filmDöküm
00:00Astronotlar geminin yakınlığında anlaşılmaz ve açıklanamaz birşeyler anlatan erbe yani alman ırksal araştırma ve eğitim yaklaşık 3500 yıl önce altın çağını yaşamış antik sesler çığlıklara, kurumalara ve telgraf bildirim sesleri vardır.
00:20Dünya tarihinin en korkunç seri katiliyle karşılaşmış ilk olarak koridorda 5-6 hafta sonra kameralar için İ-Gordiyan doğru yöne çıkıyor.
00:30KGB su gibidir, bulunduğu ortama okunarak insanın zamanda yorgunluk yapması meselesinin çözülebilir bir mesele olduğu iddiasını diyorlar.
00:50İyi akşamlar. Umarım iyisinizdir. Arkadaşlar son zamanki olaylardan ülke gündeminden dolayı rutinimiz biraz aksadı.
01:02Serilerimize doğru dürüst devam edemedik. En çok bu serinin ve sır kayboluşlar serisinin devamını isteyen yorumlar alıyorum.
01:11Bu hafta bu despotun yeni bölümünü yayınlayalım. Önümüzdeki haftalarda sır kayboluşlara da diğerlerini de devam edeceğiz.
01:19Despot demişken bir konuyu anlatmadan geçemeyeceğim. Bunu bir anlatayım, rahatlayayım. Ondan sonra konumuza geri dönelim.
01:27Geçtiğimiz haftalarda Nikolay Çavuşesko videomuzu yayınlamıştık. Onun altına yazılan bazı yorumlar rahatsız eticiydi.
01:36Ben adım gibi eminim ki mesela bir saddam videosu da yapsam, bir Mussolini ile ilgili çalışma da yapsam aynı yorumlar onlara da gelecek.
01:44Gelir. Bizim milletimizde zorba liderlere karşı garip bir sempati var. Sanki despotlar diğer liderlerden daha zekilermiş gibi tamamen yanlış bir kanaat var.
01:56Ve bunun en büyük kanıtı olarak da diktatörleri deviren halkların ya da o ülkelerin sonraki yıllarda bir türlü toparlanamamasını gösteriyorlar.
02:05Yani adam demek ki iyi yönetiyormuş, bak devirdiler, şimdi ülke kontrol altına alınamıyor vs.
02:12Bu şekilde düşünenlere söylüyorum. Yanılıyorsunuz arkadaşlar.
02:16Zorba liderler sonrasında ülkelerin toparlanamama nedeni aslında sandığınızın tam tersidir.
02:22O ülkede devlet kurumu ve toplumsal bilinç diye bir şey bırakılmadığı için her şey birbirine giriyor.
02:29Bu örneği çok eski çalışmalarımızdan birinde de vermiştim yanılmıyorsam.
02:33Bir tespih düşünün. Onun başındaki imamede diktatördür.
02:38Bağımsız tek bir kurum, tek bir kuruluş, tek bir güç yoktur.
02:42Yargı, yürütme, yasama tek kişiye bağlıdır.
02:45Sivil toplum örgütleri bile yoktur. Varsa da şeklen vardır. O da imameye bağlıdır.
02:51İnsan hakları diye bir şey yoktur.
02:53Farklı toplumlar, farklı etnik topluluklar, mezhepler birbirlerine düşman edilmiştir.
02:59Hiçbirinin birbirine tahammülü yoktur.
03:01Bu biraz da kasıtlı olarak yapılır.
03:04Her birinin içinde bir şeylere karşı gizli kin birikmiştir.
03:08Ve bir gün bir şey olur.
03:10Bir kıvılcım ve halk ayaklanarak diktatörü devirir.
03:14Yani imame kopar.
03:16İmame kopar kopmaz ona bağlı olan taşların hepsi dökülür.
03:21Bütün kurumlar çöker.
03:23Halk da bu sırada eski kinle birbirini doğramaya başlar.
03:27Ve bu şekilde de ya adam meğerse iyiymiş.
03:30Bak milletin durumu daha da kötü oldu.
03:32Şeklinde bir yanılgı oluşur.
03:34Bir halüsinasyon oluşur.
03:36Ve halk maddi olarak belki iyiydi.
03:38Ama insan olmak için, toplum olmak için bu yeterli mi yani?
03:42Bu bile başlı başına tartışılacak bir sorudur bana göre.
03:45Bakın bu anlattıklarımın tam tersini de kanıtlayabilirdim.
03:49Belçika'da en az iki kez, benim hatırladığım kadarıyla iki kez, belki daha fazla olmuştur.
03:55Avrupa'nın başka ülkelerinde de olmuştur.
03:57Devlet hükümetsiz yönetildi.
03:59Hükümet krizi çıktı.
04:01Seçilmiş hükümet dağıldı.
04:03Yeni hükümet kurulamadı.
04:05Ve bu ne kadar sürdü biliyor musunuz?
04:07Yaklaşık bir yıl sekiz ay.
04:09Bir yıl sekiz ay ülkenin başında hükümet yok.
04:12Halk hissetmedi bile.
04:14Çünkü güçler ayrılığı var.
04:16Kurumlar, kuruluşlar birbirlerinden bağımsızdır.
04:19İnisiyatif alabildiler.
04:21Takır takır işlemeye devam ettiler.
04:23Devlet mekanizması dediğimiz işte budur.
04:25Tek kişiye bağlanınca mekanizma olmuyor.
04:28Olsa olsa tesbih olur.
04:30Bugün bile hala Stalin'i savunanlar var.
04:33Öyle bir izlenim oluşturmuşlar ki,
04:35öyle bir yorumlar geliyor ki,
04:37sanki mesela Stalin karşıtlığı Amerikan yanlılığıdır.
04:40Normal bağımsız düşünen bir insanın Stalin'i sevmemesi mümkün değil.
04:44Çünkü sevmiyorsan sen zaten Amerikanın piyonusun bilmem nesin.
04:48Neymiş mesela dünyanın en iyi metrosunu yapmış.
04:52Dünyanın en iyi ısıtma sistemini yapmış Moskova'da.
04:56Yapmış da nasıl yapmış acaba?
04:58Stalin'in toplama kampları Gulag'dan 18 milyona yakın insan geçti.
05:03Bu insanların bir buçuk milyonu hayatını kaybetti.
05:07Neden biliyor musunuz?
05:09Zorlu yaşam ve çalışma şartlarından dolayı.
05:12Yüz binlerce kamp esiri Stalin'in o övdüğünüz devasa projeleri için öldüresiye çalıştırıldı.
05:19Ve bu insanların hepsi inşaatçı değildi.
05:21Bilakis birçoğu hayatında eline kazma kürek almamış insanlardı.
05:25Aydınlardı, fikir insanlarıydı.
05:28Moskova metrosunda 70 bin insan çalıştırıldı.
05:321934'dü sanırım.
05:34İnşaatın başladığı gün bile ilk kazada 16 kişi yaşamını yitirdi.
05:39Çalışmalar boyunca 444 kez yangın çıktı.
05:43İnşaatlar bittiğinde ölen insan sayısı belli değildi.
05:47Saymadılar bile.
05:48Çünkü nasıl olsa çoğu mahkumlardı.
05:51Onların da yaşamanın hiçbir değeri yoktu.
05:54Bir diktatörün insan hayatına ve özgürlüğe zerre kadar saygısı olmaz.
05:59İnsan acısından anlamaz, umurunda bile olmaz.
06:03Bunlar insanları yargısız infaz ettiren insanlardır.
06:07Stalin devleti mafya gibi yönetti.
06:09Gündüz vakti pazar ortasında sayısız insanı kurşunlattı.
06:13O dönemi yaşamış insanlar biliyorum ben.
06:16Diktatörlerin bugün övülen o devasa projelerinin her biri,
06:20inanın her biri, insanlık adına kara bir lekedir.
06:26Sudan sebeplerle kamplara tıkılan milyonlarca insanın canı kanı pahasına yapılmıştır hepsi.
06:33Gençlere söylüyorum.
06:34Diktatörler iyi insanlar değildir.
06:37Onlar hayranlık duyulacak adil insanlar değildir.
06:41Hiç tanımadığınız on binlerce bazen milyonlarca insanın acısı kanı üzerine kurulmuştur o koltukları.
06:48Kanlıdır, pistir o koltuklar.
06:52Bu yüzden ne olursa olsun demokrasi, insan hakları, insana, canlıya, yaşama, doğaya saygı.
07:00Fikir hürriyeti, vicdan hürriyeti, inanç özgürlüğü.
07:05Ve güçler ayrılığı, adil ve bağımsız yargı.
07:09Yönetimde, yürütmede liyakat ve tabii ki kaliteli eğitim.
07:18Kubitsek'in hatıralarından devam ediyoruz.
07:20İlk defa açtıysanız eski bölümlerden başlamanız gerekecek.
07:24Çünkü bu bir serinin üçüncü bölümüdür.
07:28Evet, ne diyor Kubitsek? Nerede kalmıştık?
07:30Genç Adolf'un siyasi inançlarını veya fikirlerini anlatmaya başlayınca diyor,
07:35sanki onun sesini duyar gibi oluyorum.
07:38Hayır anlamıyorsun diyor, ben bu konuyu seninle tartışamam.
07:42Siyasi konularda arkadaşıyla tartıştığında defalarca hakaret ediyor.
07:46Bazen çok daha sertti diyor.
07:49Bazı siyasi konuşmalarını dinlerken beklediği gibi fiksindi ifade etmek yerine
07:53onaylayarak başımı salladığımda,
07:55August sen politikada gerçekten aptalsın, derdi.
07:59Ne de olsa hayatta tek bir ilgim vardı, müzik.
08:03Başlangıç olarak Adolf sanatın üstünlüğü konusunda benimle hemfikirdi.
08:06Ancak birlikte geçirdiğimiz yıllar boyunca,
08:08sanatsal özlemlerini hiçbir zaman gözden kaçırmasa da,
08:11siyasete olan ilgisi giderek olağanüstü hale geldi.
08:15Tahminen 16-17 yaşlarında bu arada arkadaşlar bu sıralar
08:18ve siyasi görüşlerinin artık şekillenmeye başladığı, oturmaya başladığı bir dönem.
08:23Arkadaşı Kubitsek onu sadece sanatsal konularda onaylıyordu.
08:28Siyasetle uğraşmaya başladığında,
08:30niyeyse sanki bu arkadaşlığın hiçbir değeri yokmuş gibi bir his uyanıyordu.
08:35Siyaset ilişkilerimizde her zaman kritik bir nokta olmuştur.
08:39Kendime ait veya sahip olduğum yerde siyasi fikirlerim olmadığından,
08:43onları savunacak veya başkalarını empoze edecek kadar güçlü hissetmediğim için,
08:47tartışmalarımızda Adolf açısından tatmin edici olmayan bir ortaktım.
08:53O kadar ilgisiz ki Kubitsek siyasete, Hitler ne diyorsa kafasını sallıyor,
08:56bazen şaşırıp onaylamaması gereken yerlere de kafasını sallayınca,
09:00demin söylediğimiz gibi, sinirlenip küfrediyor.
09:04Bazen de söylediği bazı şeyleri içinde tutuyor, zamanı gelince esprisini yapacak diye.
09:10Politika için verimli bir zemin değildim.
09:12Müzisyenlerin çaldığını gören ama hiçbir şey duymayan sağır dilsiz gibiydim.
09:17Hiçbir politik anlayışım yoktu.
09:19Ve bu Adolf'u umutsuzluğa sürükledi.
09:23Dünya üzerinde siyasette bu kadar masum bir modelin olabileceği,
09:27ona akıl almaz geliyordu.
09:30Bana bunun imkansız olduğunu kanıtlamak için her yolu denedi
09:33ve bu konuda bana karşı hiç nazik değildi.
09:36Politikacıların politik olarak bilinçli çevrelerden geldiği genel olarak kabul edilmektedir.
09:42Bu kesinlikle arkadaşımla ilgili bir durum değildi.
09:45Burada durum tam tersiydi.
09:47İşte yine Adolf'un sayısız çelişkilerinden biri.
09:51Babam siyaset hakkında konuşmayı çok severdi ve liberal görüşlerini asla saklamazdı.
09:56Ancak monarşiye karşı tek bir kelime duymak istemiyordu.
10:00Bu eski sadık memur asla bu kadar ileri gitmezdi.
10:0418 Ağustos'ta imparatorun doğum gününde tam üniformasını giydiğinde
10:08imparatorluk ve kraliyet majestelerinin sadık bir hizmetkarıydı.
10:13Muhtemelen Adolf küçükken babasının siyaset hakkında pek konuştuğunu duymamıştı.
10:18Çünkü babasına göre siyaset aile çevresinde değil meyhanede tartışılan bir konuydu.
10:23Ve Adolf'un babasından herhangi bir siyasi görüşüyle ilgili alıntı yaptığını da hatırlamıyorum.
10:29Adolf'un annesi de siyasetten uzak, basit, dindar bir kadındı.
10:34Babası hala hayattayken bazen onun siyasi durum hakkında humurlandığını duyabiliyordu.
10:39Ama bunu çocuklarıyla kesinlikle paylaşmadı.
10:43Babasının ölümünden sonra siyaset hakkında konuşacak hiçbir ziyaretçileri olmadı
10:47ve ben o evde herhangi bir siyasi tartışma duyduğumu hiç hatırlamıyorum.
10:54Milliyetçilik ruhu Linz Teknik Okulu'nda da egemendi.
10:58Sınıf hanedan gösterileri ve festivalleri, okul ibadeti ve İsa'yla ilgili etkinlikler gibi birçok geleneksel etkinliğe gizlice karşı çıkıyordu.
11:07Ve Adolf Hitler kitabında kendisi için derslerden daha önemli olan bu atmosferi anlatıyor.
11:13Ohayl şeklindeki selamlama ilk kez o dönem ortaya çıkmış.
11:16Buna daha sonra tabi Hitler de eklendi.
11:19Ve Habsburg İmparatorluk Marşı yerine ilk defa o zamanlar Deutschland über alles söylenmeye başlandı.
11:25Ve bütün bunlar birçok uyarıya ve cezaya rağmen yapıldı.
11:30Avusturya Macaristan Monarşisi içinde Alman nüfus varoluş mücadelesi veriyordu.
11:35Ve bu o günlerde genç nesli çok heyecanlandırmıştı.
11:39Avusturya'nın Alman nüfusunun Avusturya Macaristan'ın Slav, Macar ve İtalyan ulusları arasında ayrı durduğu çok açıktı.
11:48Bu arada Linz tabi ki ırksal sınırdan uzaktı ve tamamen Almandı ancak komşu Bohemia ile sorunları vardı.
11:55Prag'da birbiri ardına sokak gösterileri düzenlendi.
11:58Linz'de bile İmparatorluk ve Kraliyet polisinin Alman evlerini Çek çetesinden koruyamaması
12:04ve bu nedenle barış zamanında Prag'da bir kuşatma durumu ilan edilmesi gerekmesi nedeniyle büyük bir öfkeye neden oldu.
12:12Gittikçe yoğunlaşmaya başlayan mücadele milliyetçi öğretmenler tarafından, okul öğretmenleri tarafından yönetiliyordu.
12:19Mesela Adolf'un üzerinde tarih öğretmeni Leopold Pötsch'ün etkisi çok yüksektir.
12:24Çünkü bu adam aynı zamanda aktif bir politikacıydı.
12:28Hatta belediye meclis üyesi olarak milliyetçi fırkanın önünde gelen isimlerinden biriydi.
12:34Habsburglar'ın o çok ırklı devletinden nefret ediyordu ve o dönemin hevesli gençliği de bu adamın arkasına düştü gitti tabi ki.
12:42Ve en büyük sloganlarından biri de şuydu.
12:45''Geçmişte ve günümüzde Alman halkının çıkarlarına kendi çıkarları için defalarca alçakça ihanet etmiş bir hanedana kim sadık kalabilir?''
12:54Ve böylece bizim Adolf da geri dönülmez bir şekilde Pan-Alman programı lehine babasının yolunu terk etti.
13:02Adolf öfkeyle bu düşüncelere daldığında, bırakın tartışmaya aktif bir şekilde katılmayı, Kubitschek onun söylediklerini bile zar zor takip edebiliyordu.
13:11Ve ilk defa bu dönemki konuşmalarında Kubitschek ondan bir kelimeyi sık sık duymaya başlıyor.
13:17Rayh.
13:18Hangi problemden bahsederse etsin, ne zaman kendisini bir çıkmaza sokarsa soksun ve ne yapacağını bilemeyeceği bir duruma geldiğinde kategorik olarak bu sorunu Rayh çözecek derdi.
13:29Örneğin çizim tahtasına çizdiği bütün o devasa inşaat projelerini kimin finanse edeceğini sorsam kısa yanıtı Rayh olurdu.
13:37Küçük şeyler bile Rayh'ın bakımına bırakıldı.
13:39Körlerin bakımı veya hayvanların korunmasına kadar.
13:42Bu arada Rayh kelimesi o zamanlar Avusturya'daki Alman topraklarına atıfta bulunmak için kullanılmıştır.
13:49Hatta Avusturya Almanlarına Rayh Almanları denirdi.
13:53Ancak belli ki Adolf o dönemler bu kelimeyi başka anlamda kullanmış, yani bir Alman devletinden daha fazlasını ihtiva edecek şekilde.
14:02Ve onun için bu cümle kendisi için politik olarak önemli olan her şeyi içeren bir bavul kelimeydi.
14:08Bavul kelimeydi.
14:10Biliyorsunuz kurduğu Alman İmparatorluğunun adını Üçüncü Rayh koyacaktı ileride.
14:15Bu kelimeye fanatik bir şekilde bağlandı ve ona yabancı olan her şeyi reddetti.
14:20Başka ülkeleri tanıma arzusu yoktu.
14:23Bütün genç insanlara özgü olan bu uzak diyarlara duyulan özlem mesela genelde ressamların İtalya'yı görme hayalinden çok uzaktı.
14:31Ki ressamdı kendisi.
14:33Onun planları ve fikirleri için tek bir yer vardı. Rayh.
14:37Ve o zamanlar ilk defa onun karakterindeki, ideolojik görüşündeki o demir tutarlılık ortaya çıktı.
14:44Milliyetçi ideoloji onun siyasi inancı haline geldi ve karakterinin değişmez bir unsurunu oluşturdu.
14:51Artık hiçbir başarısızlık bunu değiştiremezdi.
14:55Bu adam 16 yaşından ölümüne kadar bir milliyetçi olarak kaldı.
15:00Bu amaçla da mevcut siyasi koşulları gözlemledi ve inceledi.
15:04Bu yolda onun için hiçbir şey önemsiz değildi artık. En küçük şeylere bile dikkat ederdi.
15:10Böylece arkadaşının tabiriyle bu adanmışlık ve tutku onun kendi varlığında hissettiği o önemsizliğini, o silikliğini telafi etti.
15:18Çünkü çok büyük hedefleri vardı artık.
15:21Bir şeyleri değiştirmek istiyordu.
15:24Ancak aynı zamanda bu işin zorluğunun da farkına varmaya başlamıştı.
15:28Ve bu doğaldı çünkü her yerde kendisine ve siyasi fikirlerine zıt olan bir şeyler mutlaka vardı.
15:35Fikirlerine düşman olarak gördüğü etkenler vardı.
15:39O ise bütün bunların karşısında daha çok cılızdı.
15:42Kubitsek'in tabiriyle kimse onu duymuyordu bile.
15:46Bazen ona acıyordum diyor.
15:48Şüphesiz ki yetenekleri sayesinde çok mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilirdi.
15:52Ancak bunun tam tersini yaparak hayatı kendisi için çok zorlaştırmıştı.
15:57Her zaman bir şeye karşıydı ve dünyayla çelişiyordu.
16:01Çoğu gençte bulunan sağlıklı, kaygısız ruh ona tamamen yabancıydı.
16:06Onun büyük siyasi tasarımına nasıl uyacağı konusunda her şeyin incelenip test edilmesi gerekiyordu.
16:12Politik anlamda gelenek onun için hiçbir şey ifade etmiyordu.
16:16Özetle dünya her yönüyle kökten değişmek zorundaydı.
16:21Bununla birlikte genç Adolfo'nun kendisini bütün kalbiyle zamanının siyasi mücadelelerine adadığı sonucuna varmak yanlış olur.
16:29Kimsenin tanımadığı şehir gelenekleri konusunda deneyimsiz, çekingen, solgun, hastalıklı, sıska genç bütün mücadelesini tek başına yürütüyordu.
16:39Hayattaki tek arkadaşı Kubitsek'ti.
16:42Dolayısıyla da bir dinleyici kitlesine ihtiyaç duyan en önemli fikirleri ve çözümlerini akşamları arkadaşına anlatıyordu.
16:48Nutuklarını ona çekiyordu.
16:50Yine Kubitsek'in tabiriyle aynı derecede önemsiz ve yalnız bir figür olan bana anlatıyordu.
16:56Ve bir örnek kullanıyor.
16:58Eğer bu kaba karşılaştırmayı yapmama izin verirseniz şunu söylemek isterim.
17:03Adolfo'nun siyasete karşı tutumu aşka karşı tutumu gibiydi.
17:07Geçen bölümden hatırlayacaksınız arkadaşlar, o yere göğe sığmayan kocaman aşkını hep kendi içinde yaşadı.
17:13Bazen arkadaşını aracı olarak kullandı.
17:16Onun siyasi yönünde de aynı şeyi görüyoruz.
17:18Entelektüel açıdan siyasetle çok yakından ilgileniyor.
17:22Ancak herhangi bir siyasi faaliyete katılmaktan da uzak duruyor.
17:26Bütün tutkusuna rağmen.
17:28O dönemler hiçbir parti ve kuruluşa üye olmadı.
17:31Parti gösterilerinde yer almadı.
17:33Ve fikirlerini de arkadaşından başkasıyla paylaşmadı.
17:36Yine de sanki siyasetin ileride onun yaşamında çok önemli bir yer alacağını sezmiş gibiydi.
17:42Ama beklemedeydi.
17:44Siyaset o sıralar onun için fikri anlamda bir egzersiz gibiydi.
17:49Tuhaf bir önseziyle karakterindeki o sabırsızlığa zıt bir şekilde bekliyordu.
17:57Ayrıca çok ilginçtir, bu noktanın altını çizelim,
18:00Adolf o dönemlerinde ki demin söyledik bahsi geçen dönemde 16 yaşındaydı,
18:05askeri olan her şeye karşıydı.
18:08Kategorik olarak net bir şekilde.
18:11Ancak burada arkadaşının bu anlattığıyla Adolf'un yıllar sonra yazacağı Kavgam kitabındaki bir bölüm çelişiyor.
18:18Çünkü Kavgam'da şöyle diyor.
18:20Babamın kütüphanesinde dolaşırken aralarında Fransız-Alman savaşının tarihi üzerine
18:25popüler bir yayın bulunan askeri konularda birkaç kitapla karşılaştım.
18:301870-1871.
18:33O yılların resimli dergisinin iki cildi artık en sevdiğim kitap haline geldi
18:37ve kısa sürede bu kahramanca mücadele benim için en büyük entelektüel deneyim oldu.
18:43O andan itibaren savaşla veya askerlerle ilgili her şey beni çok heyecanlandırdı.
18:49Kubitsek bu pasajı şöyle yorumluyor.
18:52Bu hatıranın varlığını kitabının yazıldığı Landsberg'deki tutukluluk koşullarına borçlu olduğundan şüpheleniyorum.
18:59Çünkü Adolf Hitler'i tanıdığımda savaş veya askerlerle ilgili her şeye aşırı derecede karşıydı.
19:05Tabii ki Stefaninin etrafında dolaşan genç teğmenler tarafından rahatsız edilmişti.
19:10Ama daha sonra tiksintisi daha da derinleşti.
19:13Zorunlu askerlik düşüncesi bile onu çileden çıkarabilirdi.
19:16Hayır, asker olmaya zorlanmasına asla izin vermezdi.
19:20Eğer bir gün asker olursa bunu kendi özgür iradesiyle yapacaktı ama Avusturya ordusunda asla.
19:28Bu yaşlarında Adolf'un iki konuyla ilgili düşünceleri de şekillenmeye başlamıştı.
19:33Kilise ve Yahudilere karşı tutumu.
19:36Bunlar çok önemlidir bu yüzden bu bölümde bunları da anlatmamız lazım.
19:40Adolf'un kendisi Linz'de geçirdiği yıllarda Yahudi sorununa karşı tutumu hakkında şöyle yazıyor.
19:47''Bugün Yahudi kelimesinin beni ilk kez düşündürdüğü zamanı söylemek benim için imkansız değilse bile zordur.
19:53Evde babam hayattayken bu kelimeyi duyduğumu hiç hatırlamıyorum.
19:57O hayatı boyunca yalnızca güçlü milliyetçiliğiyle bir arada var olmakla kalmayan,
20:02aynı zamanda beni de etkileyen az çok kozmopolit fikirleri özümsedi.
20:06Ve okulda da hiçbir şey bana miras kalan bu görüşü değiştirmeye sevk etmedi.
20:11Doğru teknik okulda hepimizin dikkatli davrandığı Yahudi bir çocukla tanışmıştım.
20:16Dikkatli davranıyorduk çünkü çeşitli deneyimler nedeniyle onun bize ihanet etmeyeceğine güvenemiyorduk.
20:22Ama yine de bunun üzerinde fazla durmadık.
20:25Bunu düşünmedik.
20:27Yahudi kelimesini tesadüfen kısmen siyasi konuşmalar sırasında 14 ya da 15 yaşıma gelene kadar duymadım.
20:32Zaten Linz'te de çok fazla Yahudi yoktu.
20:37Kubitsek ise ''Bunlar benim izlenimlerime uymuyor'' diyor ve ekliyor.
20:42Birincisi bana öyle geliyor ki babasının portresi onun liberal görüşlerini vurgulamak için değiştirilmiş.
20:48Linz'te onun içinde bulunduğu çevre zaten Schönegger'ın fikirlerini paylaşıyordu.
20:54Ve bu nedenle babasının da Yahudilere karşı olduğu varsayılabilir.
20:58Bu arada Schönegger Pangermenizmin en önemli isimlerinden biridir.
21:02Adolf okul yıllarını anlatırken teknik okulun bazı öğretmenlerinin açıkça Yahudi karşıtı olduklarından
21:08ve Yahudi nefretlerine öğrencilerinin önünde gizlemediklerinden hiç bahsetmiyor.
21:13Oysa teknik okuldaki Hitler, Yahudi sorununun siyasi yönlerinin farkında olmalıydı.
21:18Bunun aksi mümkün değildir.
21:20Çünkü onunla daha ilk tanıştığımda yetiştiği ortamdan gelen antisemitizmini hemen fark etmiştim.
21:26Daha doğrusu bunu saklamıyordu.
21:28Hatta bir gün küçük bir sinagogun yanından geçerken bana burası olmamalı dediğini çok net hatırlıyorum.
21:34Bildiğim kadarıyla Adolf Viyana'ya geldiğinde artık katı bir Yahudi aleyhtarıydı.
21:39Ve Viyana'daki deneyimleri bu duyguyu derinleştirmiş olsa da kesinlikle onu doğurmadı.
21:44Bence Adolf kendi versiyonuyla şunu aktarmaya çalışıyor.
21:47Yahudilerin sayısının önemsiz olduğu Linz'te bu konu beni ilgilendirmiyordu.
21:52Ama daha fazla Yahudinin olduğu Viyana'da bu sorunla yüzleşmek zorunda kaldım.
21:58Başka bir konu da kiliseye karşı tutumu.
22:01Kavgamda Lambach'taki çocukluğunu anlatmak dışında bundan neredeyse hiç bahsetmiyor.
22:06Hitler'in ataları köylüydü.
22:08Dolayısıyla doğal olarak hepsi dindar insanlardı.
22:11Kilise insanlarıydı.
22:13Ancak ebeveynleri bu konuda bölünmüştü.
22:16Annesi dindar bir kadındı.
22:18Babası daha liberaldi.
22:20Dolayısıyla kilise sorunu babasını Yahudi sorunundan daha çok ilgilendiriyordu.
22:24Ama bir memur olarak devlet ve kilise arasındaki yakın ilişki gözünün alındığında açıkça ruhban karşıtı olmayı göze alamazdı.
22:32Küçük Adolf ise annesinin yanında kaldığı sürece onun dindar davranışlarından tamamen etkilendi.
22:38Kitabında bu konuya sadece birkaç kelime ayırsa da söyledikleri çok şey ifade ediyor.
22:43Mesela kiliselerin, manastırların ihtişamından etkileniyordu.
22:48Belki de bunun dindarlıkla değil de içindeki o mimarlık dürtüsüyle, çocukluğundan beri içinde olan o dürtüyle alakası vardır.
22:56Ancak yıllar geçtikçe çocukluk deneyimlerinden uzaklaştı ve babasına daha yakın oldu, düşünce olarak.
23:03Yani babasının liberalizminin etkisi arttı.
23:06Linste ise okul yardımcı oldu.
23:09Teknik okulda din dersi veren Franz Sel Schwarz, öğrenciler onu ciddiye almadığı için bu gençler üzerinde herhangi bir etki yaratabilecek türden bir insan değildi.
23:18Şöyle diyor Kubitsek,
23:19''Onu tanıdığım sürece kiliseye gittiğini hiç hatırlamıyorum.
23:23O benim her pazar ailemle birlikte kiliseye gittiğimi biliyordu. Bu gerçeği kabul etmişti.
23:28Ara sıra beni anlayamadığını söylese de beni durdurmaya hiç çalışmadı.
23:32Annesi de inançlı bir kadındı ancak anlaşılan oğlunu kiliseye götürmeye ikna edememiş.''
23:38Adolf kiliseyle ilgili fikirlerini kendisi için alışılmadık bir hoşgörü ve sabırla tesadüfen dile getirdi.
23:45Ancak bu konuda görünüşe göre kendi fikrini empoza etmek istememişti ve şaşırtıcı bir biçimde bu konuda asla bir tartışma çıkarmadı.
23:56Yine de bir gün büyük bir heyecanlı arkadaşının yanına gelmiş, elinde iki tane kitap varmış.
24:02''Ya ben böyle araya giriyorum bazen ama umarım karıştırmıyorsunuzdur, kafanız karışmıyordur.''
24:07''Kubitsek'in anlattıklarıyla benim anlattıklarım karışmıyordur umarım.''
24:11Kitaplardan biri ünlü Salem Cadı Mahkemeleri ile ilgiliymiş Cadıavur döneminde, diğeri ise tamamen Engizisyon ile ilgili.
24:19Ancak bu kitaplarda anlatılan olaylardan her ne kadar heyecan duysa da bunlardan hiçbir zaman siyasi sonuçlar çıkarmadı.
24:27Annesi Adolf'un küçük kız kardeşi Paula'yı her pazar günü ayine götürürdü.
24:32Adolf hiçbir zaman onlara eşlik etmedi.
24:35Annesi de hiçbir zaman üstelemedi.
24:37Muhtemelen annesi oğlunun bu konuda kendisi gibi olmadığını artık kabullenmişti.
24:42Bu arada bir şey fark ettim arkadaşlar, yine araya giriyorum.
24:46Hitler'in kız kardeşi Paula Hitler hakkında YouTube'da bir videoyla hiç karşılaşmadım.
24:51Yapılmış mı yapılmamış mı bilmiyorum ama ilginç bir konu olabilir.
24:55Paula Hitler Adolf'un yetişkinliğe dek yaşamış tek öz kardeşidir.
25:00Babalarından sonra annelerini de kaybettikten sonra devlet bu iki kardeşe düşük bir yardım aylığı bağladı.
25:07Ancak Adolf kendi aylığını da kardeşine bağlattırdı.
25:10Kendisi kendi parasını kazanmaya çalıştı.
25:13Ve ilginç bir ayrıntı daha, Paula 1920'lerde bir Yahudi üniversitesi öğrencilerinin yurdunda hizmetçilik yapmış.
25:21Özet geçiyoruz, ağabeyinin siyasi yükselişi başlayınca, tabii bununla birlikte komşu ülkelerde kötü ünü de yayılmaya başladı,
25:29Paula işinden olmuş.
25:31Kim olduğu anlaşılınca işten atmışlar.
25:34Savaş boyunca o da takiplere takılmış.
25:371945'te ABD askeri istihbaratı tarafından gözaltına alınarak sorgulanmış.
25:43Hatta savaştan sonra bence haksız bir şekilde evlerine, mallarına el koyulmuş, çok eziyet çekmiş.
25:51Ki politika ile de hiçbir ilgisi yoktu.
25:54Paula Hitler 1960 yılında vefat etti.
25:58Bir kaynağa göre son dönemlerine dek eski SS subayları tarafından koruma altında tutulmaya çalışıldı.
26:05Çok ünlü bir röportajı var.
26:07Bu onun ilk ve son röportajıdır.
26:09Bu söyleşi 1959 yılında ölümünden aylar önce yapılmıştır.
26:14Yapımcı ve yönetmen Peter Morley tarafından hazırlanmıştır program.
26:19Umarım o söyleşiyi sizin için bulabilirim.
26:22Bulursam olduğu gibi Türkçe'ye çevirip,
26:24tabii videonun tamamını telif hakları nedeniyle yükleyemem ama içeriğini çevirebilirim.
26:29Tıpkı o Uday Hüseyin'in dublörü olduğunu iddia eden adamın videosu gibi bir şey olur.
26:34Unutmadan bu arada Paula hayatının bir bölümünde soy ismini gizlemek zorunda kaldı.
26:40Wolf soy ismini aldı ama öldükten sonra kendi adıyla defnedildi.
26:47Devam edelim biz.
26:49Sonuç olarak o dönemde Hitler'in kiliseye karşı tavrını şu şekilde karakterize edebiliriz.
26:54Kiliseye hiçbir şekilde kayıtsız değildi.
26:57Ancak kilise ona hiçbir şey veremezdi.
27:00Aradığı şey orada değildi.
27:02Özetle bu yaşından sonra Adolf Hitler tamamen milliyetçi oldu.
27:08Ve bir gece arkadaşı onda çok başka bir ruh hali gördü.
27:14Yazdıklarına bakılırsa biraz da korkmuş o akşam Adolf'tan.
27:18Ve hatıratın bu kısmı çok güzel ve romantik bir dille yazılmış.
27:23Kubitschek sanırım burada ilk defa yazarlık yeteneğini de ortaya koymuş.
27:27Muhtemelen bu edebiyatını böyle tam anlamıyla ortaya koymasının nedeni o geceye verdiği büyük önemdir.
27:34Yani okuyucuya o anları tam olarak aktarabilmek ve yaşatmak için.
27:39Adolf'la yaşadığım en etkileyici saatti diyor ve dönelim onun dilinden aktaralım.
27:45Çünkü bozmayalım o güzel dili.
27:47O kadar akılda kalıcı ki en önemsiz şeyler bile Adolf'un o akşam giydiği kıyafetler, hava durumu,
27:54sanki bu deneyim zamanın akışından bağımsızmış gibi hala aklımda.
27:59Adolf siyah paltosu ve yüzüne kadar indirdiği koyu renkli şapkasıyla evimin önünde duruyordu.
28:05Soğuk, nahoş bir Kasım akşamıydı.
28:08Bana sabırsızca el salladı.
28:10Atölyeden sonra kendimi toparlıyor ve tiyatroya gitmek için hazırlanıyordum.
28:15O gece Rienzi oynanacaktı.
28:17Bu Wagner operasını hiç görmemiştik ve büyük bir heyecanla bekliyorduk.
28:22Adolf beni hızlandırmak için ıslık çaldı.
28:25Artık tiyatrodaydık.
28:27Coşku içindeydik ve Rienzi'nin Roma halkının tribününe yükselişini ve ardından düşüşünü
28:32nefesimizi tutmuş yaşıyorduk.
28:36Sonunda bittiğinde gece yarısını geçmişti.
28:40Adolf elleri ceketinin ceplerinde, sessiz ve içine kapanık sokaklarda yürümeye başladı.
28:46Genellikle yaşadığı sanatsal bir deneyimden sonra performansı sert bir şekilde eleştirerek
28:51hemen konuşmaya başlardı.
28:53Ancak Rienzi'den sonra uzun süre sessiz kaldı.
28:57Bu beni şaşırttı ve ona bu konuda ne düşündüğünü sordum.
29:01Bana garip, neredeyse düşmanca bir bakış attı.
29:04''Kapa çeneni'' dedi sertçe.
29:07Dar sokakların üzerine soğuk, nemli bir sis çökmüştü.
29:11Yalnız ayak seslerimiz kaldırımda yankılanıyordu.
29:14Adolf Freienberg'e giden yol boyunca yürüdü.
29:18Tek kelime etmeden.
29:20Neredeyse uğursuz ve her zamankinden daha solgun görünüyordu.
29:24Ceketinin kıvrık yakası da bu izlenime katkıda bulunuyordu.
29:28Ona nereye gidiyorsun diye sormak istedim.
29:31Ancak solgun yüzü o kadar tehditkar görünüyordu ki soruyu geçiştirdim.
29:36Adolf sanki görünmez bir güç tarafından yönlendiriliyormuş gibi Freienberg tepesine tırmandı.
29:42Ve ancak şimdi artık yalnız ve karanlıkta olmadığımızı fark ettim.
29:47Çünkü yıldızlar üzerimizde parıldıyordu.
29:55Adolf önümde duruyordu.
29:58Bir anda her iki kolumu da sıkıca tuttu.
30:01Daha önce hiç böyle bir jest yapmamıştı.
30:04Ellerinin tutuşundan ne kadar derinden etkilendiğini hissettim.
30:08Gözleri heyecanla yanıyordu.
30:10Sözcükler ağzından her zamanki gibi yumuşak bir şekilde değil, boğuk bir şekilde çıkıyordu.
30:16Bu deneyimin onu ne kadar sarstığını sesinden daha iyi anlayabiliyordum.
30:21Yavaş yavaş konuşması gevşedi ve sözcükler daha özgürce aktı.
30:26Adolf Hitler'in orada, yıldızların altında tek başımıza durduğumuz bir saatte
30:30sanki dünyadaki tek canlı bizmişiz gibi konuştuğunu daha önce hiç duymamıştım.
30:35Ve ondan sonra da duymadım.
30:37Arkadaşımın söylediği her kelimeyi tekrar edemem.
30:40Benimle en heyecanlı anlarda konuştuğunda bile daha önce hiç fark etmediğim garip bir şey dikkatimi çekti.
30:47Sanki başka bir varlık onun vücudundan konuşmuş ve bana dokunduğu kadar ona da dokunmuştu.
30:53Bu fenomeni yorumlamaya çalışmayacağım.
30:55Ancak Rienzi karakterini bir model veya örnek olarak bile anmadan,
30:59ileri görüşlü bir güçle kendi hırsları düzleminde taşıdığı tam bir vejd ve kendinden geçme haliydi.
31:06Gerçekten de operanın etkisi, onu konuşmaya zorlayan tamamen dışsal bir dürtüydü.
31:12Barajları yıkan sel suları gibi sözleri ağzından fırladı.
31:16Görkemli, ilham verici resimlerde kendi geleceğini ve halkının geleceğini resmetti.
31:22Şimdiye kadar arkadaşımın ressam ya da mimar olmak istediğine ikna olmuştum.
31:27Artık durum böyle değildi.
31:29Şimdi o benim henüz tam olarak kavrayamadığım daha yüksek bir şeyi arzuluyordu.
31:35Bu beni biraz şaşırttı çünkü sanatçının mesleğinin onun için en yüksek, en arzu edilen hedef olduğunu düşünürdüm.
31:42Şu anda o bir gün insanlardan, onları kölelikten özgürlüğün duruklarına çıkarmak için alacağı görevden bahsediyordu.
31:50O garip saatte kimliği belirsiz bir genç benimle konuştu.
31:54Bir gün kendisine emanet edilecek özel bir görevden söz etti.
31:58Ve tek dinleyicisi olan ben onun ne demek istediğini pek anlayamadım.
32:02Arkadaşım için bu coşkulu saatin önemini anlayana kadar yıllar geçecekti.
32:07Ama o akşamki sözlerini sessizlik izledi.
32:10Şehre indik.
32:12Saat sabahın üçüydü.
32:14Evimin önünde ayrıldık.
32:16Adolf elimi sıktı ve evine doğru gitmediğini tekrar dağlara döndüğünü görünce şaşırdım.
32:22Nereye gidiyorsun diye şaşkınlıkla sordum.
32:25Yalnız kalmak istiyorum diye kısaca yanıtladı.
32:30Araya gireceğim arkadaşlar. Bu pasaj da bitti bu arada.
32:34Onun hayatını incelemiş arkadaşlarımız bilirler, mutlaka şu anda beni dinleyenler arasında da vardır.
32:40Onun bu yalnız kalma isteği bir tür meditasyon gibiydi.
32:44Führer olduğu yıllarda da çok büyük, önemli kararlar almadan önce de doğanın koynunda,
32:49bir tepenin üzerine yaptırdığı bu malikanesine çekilerek saatlerce yalnız kaldı.
32:54O hayatı boyunca yüksek güçlerin etkisi altında olduğuna ve bu güçlerin kendisini koruduğuna inanıyordu.
33:01Bunu kavgamda da söylüyor.
33:03Ancak iktidarının en güçlü dönemlerinde iyice yalnızlaştı.
33:07Kimseye güvenmedi.
33:09İngiliz bir yazarın onun hakkında yazdığı kitapta bir cümle vardı.
33:13Teşbih olarak inanılmaz hoşuma gitmişti.
33:16Hala da aklımdadır.
33:18Yazar orada Hitler'in durumunu Alp dağlarının zirvesindeki karın ay ışığında parlamasına benzetiyordu.
33:25Güzel ve çok yüksek ama bir o kadar da soğuk, tenha ve ıssız.
33:33Bu konuya ileriki bölümlerde zamanı gelince bir daha döneceğiz.
33:39Hatırattan devam ediyoruz arkadaşlar.
33:42Sonraki haftalarda ve aylarda o geceden ve o gece anlattıklarından bir daha bahsetmedi.
33:47Bu ilk başta bana garip geldi ve garip davranışına bir açıklama bulamadım.
33:52Çünkü tamamen unuttuğuna inanamadım.
33:54Aslında 33 yıl sonra öğrendiğim gibi o bunu hiç unutmamıştı.
33:59Ama bu konuda sessiz kalmıştı çünkü bu saati tamamen kendisine saklamak istiyordu.
34:04Bunu anlayabilir ve sessizliğine saygı duyabilirdim.
34:08Bu onun saatiydi, benim değil.
34:10Sempatik bir arkadaşın mütevazı rolünü oynadım.
34:141939'da savaşın başlamasından kısa bir süre önce Reich Şansöylesi'nin konuğu olarak Bayreuth'u ilk ziyaret ettiğimde
34:22ev sahibime Freinberg'deki o gecenin o saatini hatırlatarak memnun edeceğimi düşündüm.
34:27Son 10 yılları dolduran çok çeşitli izlenimlerin ve olayların 17 yaşındaki bir gencin deneyimini arka plana itmiş,
34:34belki de tamamen unutturmuş olabileceğini söyledim.
34:38Ancak birkaç kelimeden sonra o saati canlı bir şekilde hatırladığını ve bütün ayrıntılarını da hafızasında tuttuğunu hissettim.
34:46Raporumun kendi anılarını doğrulamasından memnun olduğu belliydi.
34:50Ve ciddiyetle, evet, o saat de başladı, dedi.
35:01Genel olarak baktığımızda arkadaşlar ben yine araya girdim.
35:04Adolf'un karakterinde çocukluğundan itibaren gelen bir ciddiyet söz konusudur.
35:09Mesela onun sırf eğlenmek için bir şeyler yaptığını gören olmamıştır.
35:13Yaptığı her şeyden mutlaka bir şey kazanmaya çalışırdı.
35:17Özellikle ruhsal açıdan veya bilgi açısından veyahut tecrübe açısından.
35:22Mesela bütün zamanını opera izlemeye ayırabilirdi ama bir lunaparka asla gitmezdi.
35:28Fiyanada Prater adında bir eğlence alanı var.
35:32Kubitschek oraya sadece bir kez gittik diyor, o da sırf meraktan.
35:37Şöyle yazıyor.
35:38Adolf insanların değerli zamanlarını neden böyle saçmalıklara harcadıklarını anlayamıyordu.
35:44Arada bir insanların yüksek sesle güldüğünü duyduğunda,
35:47böyle bir aptallığa öfkeyle başını sallıyor ve bana bunu anlayıp anlamadığımı soruyordu.
35:52Ona göre onlar aslında kendilerine gülüyorlardı ama bunun farkında değillerdi.
35:59Bunun dışında Adolf hayatı boyunca içki ve sigaradan uzak durdu.
36:04Özellikle de Viyanalıların şarap ve zevke olan düşkünlüğünden nefret ediyordu.
36:09Ayrıca Viyanalılar, Çekler, Macarlar, Slovaklar, Rumenler, Hırvatlar, İtalyanlar
36:15ve tanrı bilir daha nelerin Prater'den fışkıran o karışımından tiksiniyordu.
36:20Onun için Prater Viyana-Babilin'den başka bir şey değildi.
36:25Karakterindeki çelişki bir noktada daha kendini belli ediyordu.
36:29Bütün düşünceleri ve hırsları kendini özdeşleştirdiği basit, düzgün ama fakir insanlara,
36:35kitlelere nasıl yardım edileceği sorununa yönelikti.
36:38Onlar her zaman onun düşüncelerindeydi.
36:41Ama aslında insanlarla herhangi bir temastan her zaman kaçındı.
36:45Karmaşık insanlardan oluşan kalabalıklardan tiksiniyordu.
36:49Öte yandan yönetici sınıfların küstahlığı da ona bir o kadar yabancıydı.
36:54İnsanlarla yakın temastan ne kadar kaçınsa da bir şehir olarak Viyana'ya aşıktı.
36:59İnsanlar olmadan oldukça mutlu yaşayabilirdi ama bir şehir olmadan asla.
37:04Bu nedenle daha sonra Viyana'da tanıştığı birkaç kişinin onu yalnız bir kurt
37:09ve egzantrik olarak görmesi ve zarif konuşmasını, zarif tavırlarını,
37:13apaçık görünümünü yalanlayan zarif duruşunu yapmacık veya kibir olarak görmeleri şaşırtıcı değil.
37:19Aslında genç itlerin Viyana'da hiç arkadaşı yoktu.
37:23Ve kitaplar... Genç Adolf tam bir kitap kurduydu.
37:27Kitaplar onun dünyasıydı.
37:29Arkadaşının hatıratında da bu durum vurgulanır.
37:32Kendisi de kavgamda o zamanki okuma tutkusundan bahseder.
37:36Hiç ayrım yapmadan bulduğu her şeyi okuduğunu yazar.
37:40Daha önceki bölümde de anlatmıştık sanırım.
37:42Kartpostal çizerek kazandığı 3-5 kuruşunu da kitaplara verirdi.
37:46Karnı açken kitap alır okurdu.
37:49Ve artık diktatör olduktan sonra geldiği noktayı sağlayan şeyin o dönemki okumaları olduğunu anlattı.
37:57Arkadaşı bu durumu bu konuyu şöyle anlatır.
38:00Linz'te ihtiyacı olan kitapları alabilmek için 3 kütüphaneye abone oldu.
38:05Viyana'da Hof Kütüphanesini o kadar özenle kullandı ki
38:08bir gün ona oldukça ciddi bir şekilde kütüphanenin tamamını okumaya niyeti olup olmadığını sordum.
38:14Bir gün beni kütüphaneye götürdü ve büyük okuma odasını gösterdi.
38:18Bu devasa kitap yığını karşısında adeta şaşkına dönmüştüm.
38:22Ve ona bu kitapların arasından istediğini nasıl elde ettiğini sordum.
38:26Bana kataloğu nasıl kullanacağımı açıklamaya başladı.
38:29Bu kafamı daha da karıştırdı.
38:32Okurken herhangi bir şeyin ona müdahale etmesi olası değildi.
38:36Ama bazen kendisi de endişeleniyordu.
38:38Çünkü bir kitabı açar açmaz hemen onun hakkında konuşmaya başlıyordu.
38:42Ve onu sabırla dinlemek zorunda kalıyordum.
38:45Zaman zaman Lindt'te Viyana'dakinden daha sık olarak elime bir kitap tutuşturur ve arkadaşı olarak okumamı isterdi.
38:52Onun için önemli olan benim ufkumu genişletmem değildi.
38:55Sadece bir dinleyici olsa bile kitabı tartışabileceği birinin olmasıydı.
39:00Daha önce de belirttiğim gibi kitapları arasında Alman kahramanlık efsaneleri öne çıkıyor.
39:06Ruh hali veya dış koşullar ne olursa olsun hepsini zaten ezbere bilmesine rağmen her zaman onlara geri döndü ve yeniden okudu.
39:14Viyana'da sahip olduğu cildin başlığı tanrıların ve kahramanların efsaneleri, Cerman mitolojisinin hazineleri adını taşıyor gibiydi.
39:22Adolf daha Lindt'teyken klasikleri okumaya başladı.
39:25Bir keresinde Goethe'nin Faust'u hakkında onun insan zihninin kavrayabileceğinden fazlasını içerdiğini söylemişti.
39:33Doğal olarak Schiller'in eserlerinden William Tell onun üzerinde en büyük etkiyi yaptı.
39:39Onu okuduğunda çok genç olduğunu düşünmeme rağmen Dante'nin ilahi komedyasından derinden etkilenmişti.
39:45Felsefeye gelince yanında her zaman Schopenhauer ve ardından Nietzsche vardı.
39:50Ama onlar hakkında çok az şey biliyordum.
39:53Çünkü bu filozofları tabiri caizse kimseyle paylaşmak istemediği kendi işi özel mülke olarak görüyordu.
40:00Sonuç olarak daha önce mesleki uğraşlarını anlatırken bahsettiğim arkadaşımın okuması hakkında da aynı şeyi vurgulamak istiyorum.
40:08Harika okuyor ve olağanüstü hafızasının yardımıyla alışılmışın üzerinde bir bilgi biriktiriyordu.
40:14Bir kitabı okumamı istediğinde hiçbir konuda kendisiyle boy ölçüşemeyeceğimi önceden biliyordu.
40:20Ve belki de okumamı tavsiye ettiği kitapları bu düşünceyle seçmişti.
40:24Elbette bir arayış içindeydi ama zamanla kitaplarında bile yalnızca kendisine uygun olanları aramaya başladı.
40:31Bir keresinde kendisine eğitimini gerçekten sadece kitapların yardımıyla bitirmeyi amaçlayıp amaçlamadığını sorduğumda bana şaşkınlıkla baktı ve biraz gergin bir şekilde
40:41''Senin öğretmenlere ihtiyacın var, bunu görebiliyorum. Ama benim için gereksizler.'' dedi.
40:46Bu konuşma sırasında bana entelektüel hamal ve başkalarının sofralarındaki asalak dedi.
40:52Artık kitap yıllarının içinde zaten sahip olduğu ilke ve fikirlerin onayını arıyordu.
40:58Bu nedenle Alman mitolojisi dışında yaptığı okumalar eğitim değil bir tür kendini sınamaydı.
41:04Onun Viyana'da birçok sorununu açıkladığını ve genellikle bir kitaba atıfta bulunarak bitirdiğini hatırlıyorum.
41:13Hatıratın büyük bir bölümünü tamamladık.
41:16Büyük bir ihtimalle başka kitaplara geçeceğiz tamamlamak için.
41:20Çünkü sonuna kadar anlatacağız, kararlıyım.
41:23Bu akşam da bana katlandığınız için teşekkür ederim.
41:26Kendinize iyi bakın.