Nilüfer Zamanı 21 Ağustos 2024

  • geçen ay
Transcript
00:00:00Beyaz TV'ye hoşgeldiniz efendim. Hepimiz için harika bir gün olsun ama her şeyden önce sağlığımız yerinde olsun.
00:00:07Biz de bugün önce sağlıkla başlayacağız. Bilgilerine de çok çok kıymet verdiğim sevgili hocam stüdyomuzda.
00:00:13Doçent doktor Yavuz Dizler. Hoşgeldiniz hocam.
00:00:15Hoşbulduk efendim. Teşekkür ederim.
00:00:16Nasılsınız?
00:00:17Sağolun siz nasılsınız?
00:00:18Çok iyiyim. Çok teşekkür ederim.
00:00:19Nasıl geçiyor yaz?
00:00:20İyi, güzel. Biraz çalışarak, biraz tatil yaparak gayet keyifli geçiyor.
00:00:24Ama hocam çok keyifli haberler gelmiyor. Onu birazdan konuşuruz ama maymun çiçeği diye bir gerçekle karşılaştık.
00:00:30Dediğim gibi bunu biraz programımızın ortalarına doğru saklayalım.
00:00:34Şöyle daha basit bir soru sorayım ama soru basit ama basit cevabı bir türlü alamadık hocam.
00:00:41Kanserle yemenin çok yüksek bir ilişkisi var mı?
00:00:46Doğrusunu isterseniz bazı şeyleri net olarak bir yere konumlandırmak kolay olmuyor.
00:00:50Şimdi efendim kanser ve beslenme arasındaki ilişkiyi araştırmayı şöyle yapıyorlar.
00:00:54Ülkelerin beslenme alışkanlığına bakıyor. Hangi kanserler yüksek diye bakıyor.
00:00:59Bu ikileme girdiğiniz zaman, bu ilişkilendirmeye girdiğiniz zaman örneğin Japonlarda diyorlar.
00:01:06Çiğ balık ya da tütsülenmiş bilmem ne fazla yenmesi, mide kanseri çok yüksek o zaman diyorlar bu ikisi birbiriyle alakalıdır.
00:01:14Bakın neden sonuç ilişkisi hiçbir zaman söylemiyorlar.
00:01:18İşte şunu yerseniz bilmem ne kanseri olma riski artıyormuş diyor nasıl yaptınız diyorsun.
00:01:24Sorduk adamlara diyor ne kadar yediniz diye. Kim hatırlayacak ben dün ne yediğimi hatırlamıyorum, akşam ne yediğimi hatırlamıyorum.
00:01:30Yani bu adam buna bu kadar net bir yanıtı nasıl verecek de bunu hatırlayıp siz bu konuda bir risk oluşturacaksınız.
00:01:36Dolayısıyla beslenme ile kanser arasındaki ilişkiyi biz sadece varsayımsal olarak bir yere oturtuyoruz.
00:01:43Fakat şöyle de bir gerçeği reddedemiyorum. Çünkü benim bu işlerle aslında bir alakam yok.
00:01:48Ben onkolojiyi tam uzmanıyım, öleyim böyleyim olabildiğince meraklıyım, okuyorum ederim falan filan da hastalık arttı mı arttı doğru.
00:01:57Peki diyorsunuz artmasını açıklayabileceğimiz başka bir neden var mı?
00:02:01Yani bunu belli ki yani standart olan şüpheli olan zararlılarla açıklayamıyoruz.
00:02:06Son on küsur yıl önce önüme bir gün bir yazı kondu ben bu yazı 2010'du.
00:02:122010'un 5 Ocağı'nda yazmış bir arkadaşımız gazeteci arkadaşımız bakın gazeteciden al haberi diye bir durum oluyor.
00:02:19Çünkü ben normalde bunun farkına varmamışım o da belki varmış belki varmamış ama bir baktım oradan başlayan silsileyle hayatımızdaki bütün yiyecekler değişmiş.
00:02:30Ve ne olmuş? Amerikanlaşmış bir miktar batılılaşmış yani onlar nasıl tüketiyorlarsa biz de benzer tüketiyoruz.
00:02:38Bunun içerisinde işte derin kızartma dediğimiz yöntemler girmiş ki ben çok iyi hatırlıyorum.
00:02:44Yani 30 yıl önce başladığımızda böyle derin kızartmak için mesela fritözle de verilen şeyler vardı.
00:02:53Bugün artık fritözler yok başka bir şey girdi yerine çok kolay kullanım alanı buldu.
00:02:58Herkes zemine bir tane aldı çünkü ne atsanız döndürüp döndürüp pişiriyor.
00:03:02Aynen öyle.
00:03:03Hepsini bir araya koyunca dolayısıyla neden sonuç ilişkisini net söyleyemezsek de tarım ilaçlarının ağır tablosu.
00:03:11Gıdanın olduğu gibi yapım yöntemlerinin değişmesi içerikte bizim tahmin ettiğimizin çok dışında şeyleri eklemiş olmaları evet bu ilişki vardır dedirtiyor.
00:03:21Ama Batı'nın anlattığı usulle değil bizim anladığımız usulle bizim anladığımız usulde bu bir kolaylaştırıcı etken.
00:03:30Yani bir şey aslında sınırda giderken siz beslenmenize dikkat etmezseniz sınırı size geçtirtiyor.
00:03:36Geçtirttiği zaman ortaya çıkan hastalığın gerçekten eski hastalıkla aynı olup olmadığını da bilmiyorsunuz Nilüfer Hanım.
00:03:44Çünkü hayat koşulları değişmiş.
00:03:46Bu kadar değişen hayat koşulunda yani farklı ayakkabıları giydiğinizde bile farklı vurur diyeyim size.
00:03:53Doğru hakikaten aynı noktadan vurmak doğru.
00:03:55Böyle düşünün yani ayakkabı aynı ayakkabı görünüyor ama farklı vurur işte bunlar.
00:03:59Bu da farklı vuruyor ama sonuçta biz bunların hepsini kanser torbasının içine koyup ona göre bir tedavi yürütmeye çalışıyoruz.
00:04:06Evet tabi bir de beslenmenin dışında bir wifi gibi böyle radyasyonu yüksek bir sürü teknoloji gibi de bir gerçek var değil mi?
00:04:13Bir de onlar eklenince o mu yapıyor onu mu yapıyor bilmiyoruz.
00:04:16Haklısınız en güzel noktada budur.
00:04:18Yani iş öyle bir bulanıyor ki artık hiçbir şey iddia edemiyorsunuz.
00:04:22Ben zamanında bilirkişi olarak davet ediyorlardı işte bazı istasyonunu işte kaldıralım mı kaldırmayalım mı?
00:04:28İşte vatandaş diyorum rahatsız olmuş bir kere yani kulağına kar suyu kaçmış.
00:04:33O zaman kaldıralım diyor.
00:04:35Bir süre sonra baktılar olmuyor bu iş.
00:04:38Bu işi bilirkişilikten aldılar.
00:04:40Başka bir kurum kurdular ve o kuruma verdiler yetkiyi ve şu an bana sordukları zaman wifi artık o kadar şey değil.
00:04:48Yani cep telefonları kanser yapar mı meselesini 10 yıl tartıştık.
00:04:5194'den 2004'e geldiğimizde artık o kadar çok fazla bir şey olabileceğine dair elimizde bir şey oluşmadı, kanıt oluşmadı, delil oluşmadı.
00:05:01Tamam bunlar kulağı ısıtıyor pişiriyor bazen böyle ciddi ciddi rahatsız ediyor ama kanser yaptığına dair hiçbir biri elde edilemedi.
00:05:09Dolayısıyla böyle her olağan şüpheliyle bu kanser yapmıştır yok aşıdan olmuştur bilmem neden bunlar ortalığı bulandırmaktan fazlasını kazandırmaz.
00:05:19Evet bu beslenme mevzusunu kapamadan bir soru daha eklemek istiyorum hocam.
00:05:23Çok fazla artık takviye ürün var bakıyoruz işte multivitaminler bunun dışında o otun ekstratı bu bitkinin bir şeyi gibi çok çeşitlilik var.
00:05:33O konuda da biraz kafamız karışık peki hocam böyle bilinçsizce kullanılan ve uzun süreli kullanılan bu ilaç mesela e-vitamin için özellikle sormak istiyorum.
00:05:42Bunlar kanseri varsa tetikleyebilir mi?
00:05:44Valla bugüne kadar bunların kanseri tetikleyeceğine dair çok fazla bir şey çıkmadı.
00:05:49Çünkü onların tavsiye edilen doz olarak kullanılan yani piyasadan ambalajlı bir ürün aldığınızda eczaneden alıyoruz zaten.
00:05:57Bu ürünün içinde onların önerdiği gibi günde bir tane iki tane kullanmakla bir kanserle ilgili bir değişiklik göremezsiniz.
00:06:03Şöyle bir durum daha var efendim kullanmayı çok isteyenler varsa beş tane alırsan beş misli yok öyle olmuyor.
00:06:10Beş tane alırsanız onun yine üç buçuk tanesi idrarla atılıyor.
00:06:14Vücudunuz fazlasını tutmuyor.
00:06:16Yani siz önerilen dozunu o yüzden üstüne çıkmaya çalışmayın.
00:06:21Çünkü vücut zaten onu almıyor.
00:06:23Her şeyin bir işlem sınırı var.
00:06:25O işlem sınırının ötesine geçmiyor.
00:06:27Takviye ürünlerin bu kadar tutulmasının sebebi bir yerde insanları biraz da böyle iyice şüphecilikten artık seçenek arar hale gelmeleri.
00:06:37Yani bir bağışıklığımızı yükseltelim safsatası çıktım.
00:06:41Kelimeyi özellikle kullanıyorum.
00:06:43Bağışıklık yükseltmek güçlü bağışıklık acayip işte vurucu gücüm var falan bunlar aslında doğru terimler değiller.
00:06:50Ne kullanmalıyız onun yerine?
00:06:52Onun yerine esnek bağışıklık için çalışacaksınız.
00:06:55Esnek bağışıklıktan kastım şu siz işte bilmem neye karşı acayip güçlü bağışıklık.
00:07:00Güçlü bağışıklık eğer tutmayı bilemezseniz o gerdiğiniz tel sonuçta dönüp size de vuruyor.
00:07:07Oto emin hastalıklar mı?
00:07:08Evet oto emin hastalık oluyor.
00:07:10Esnek dediğimiz zaman hayatla barışık olun.
00:07:13Yani bir an şeyle karşılaşma şansınız var doze edilmiş biçimde karşılaşın.
00:07:18Yani çok izole yaşamayın biraz toplumun içine girin.
00:07:21Her anlamda sosyal anlamda da bir bağışıklık edinirsiniz.
00:07:25Şimdi öcü gibi kaçtığımız insanlar oluyor al bakıyorsunuz hani o kadar da kaçacak bir şey değilmiş.
00:07:31Biraz anlayıp tanıştıktan sonra anlıyorsunuz ki zarar gelecek bir durum yok bunda.
00:07:36Dolayısıyla bağışıklığı da esnek tutmak önemlidir.
00:07:39Güçlü tutmak önemli değildir.
00:07:41Bunun için de çeşitlilik gerekir.
00:07:43Çeşitli beslenin dememizin nedeni o.
00:07:45Bana dokunuyor süt tamam süt içemiyorsun.
00:07:48İçmediğin için de bir süre sonra sütü sindirecek olan enzim sistemleri azalmaya başlıyor.
00:07:53Bu sefer iyice içemez hali.
00:07:55Halbuki diyorsun bir kaşık bir kaşık içmeye başlasan hafif başta şişirir ama.
00:08:00Bir hafta sonra o enzimler DNA'da şifreleri kodları neyse var işte bunlar.
00:08:04Yapılacak ve sen buna alışacaksın.
00:08:07Peynir yiyemeyen bir ön arkadaşımız var.
00:08:09Özel yanında hap alıyor peyniri yiyebilmek için.
00:08:12Enzim tuhaflığı.
00:08:14Evet enzim alıyor yani.
00:08:15Çünkü niye bu başında böyle değildi.
00:08:17Bizim bir sevgili arkadaşımız İsviçre'ye okumaya gitmeden önce burada hiçbir sorunu yoktu.
00:08:22Bir sene gitti İsviçre'de bir okudu.
00:08:24Depresyon, peynir yiyememe, aklınıza ne gelebilirse modern dünya hastalığı hepsine orada karşılaştı.
00:08:32Çünkü yaşam koşulları yaşadığınız koşullar sizin vücudunuzu da değiştiriyor.
00:08:37Eskiden işte bilmem nenin de pastörizesi olur muymuş derdik.
00:08:41Şimdi bak her şeyin pastörizesini yapmışlar.
00:08:44Pastörize dediğiniz şey tabii içinden değer eksiltiyor.
00:08:47Her şeyin pastörizasyonu olmaz.
00:08:49Süt sadece.
00:08:50Evet süt ve yoğurt konusunda biraz muzları biz çünkü hangisi gerçek hangisi değil süt tozunu bir de böyle bir tartışma var.
00:08:58Yoğurt aslında özellikle Türklerin çok sevdiği bir gıdaydı.
00:09:01Sevmekle ilgili değil.
00:09:02İnanın o antioksidan muhabbetinin yegane karşılığı yoğurttur Türkiye için.
00:09:07Ama nasıl yoğurt ekşiye bilen yoğurt.
00:09:10Bakın ekşiye bilen.
00:09:11Bozulmak lafı çok oynak bir laf.
00:09:14Ekşimekten kastımın ne olduğunu herkes anlıyor.
00:09:17Piyasadaki yoğurtların o ambalajlı yoğurtların hijyenle ilgili hiçbir sorunu yok.
00:09:22İçerikle de ilgili bir tek sorunları var.
00:09:25Ekşime reaksiyonu vermiyorlar.
00:09:27Bu sizin vücudunuzun eksik beslenmesine neden oluyor.
00:09:30Artı yedikleriniz içinde olan tarım ilacı artıklarının da vücudunuza geçmesine neden oluyor.
00:09:37O yüzden diyorum bir ülkenin beslenme sistemini değiştirirseniz aslında zaten kullanılmakta olan ilaç bu sefer zehirler hale gelir.
00:09:45Böyle düşün.
00:09:46Öyle olduğu zaman o zaman diyorsunuz yoğurt birinci dereceden önemli.
00:09:52Ben size söyleyeyim.
00:09:53Katı kuraldır.
00:09:54Net kuraldır.
00:09:55Marketten almam ama asla o anlamda değil.
00:09:59Ben bunu biliyorum.
00:10:01Şehr-i Emine'de bir tane yoğurtçu var.
00:10:03Ondan alıyorum.
00:10:04Ama bir yerde var.
00:10:05Yenikapı'da da varmış.
00:10:06Fatih'te de varmış.
00:10:07İnsanlar süt alıyor.
00:10:08Evde tutuyor.
00:10:09Fakat bu çok çok çok önemli ve bağlayıcı.
00:10:12Diğer hepsinin üstüne hakikaten katmer katmer daha büyük bir önem arz eden değişiklik.
00:10:20Evet o zaman yoğurdu hakikaten bir şekilde evlerimizden eksik etmememiz gerekiyor.
00:10:25Biraz kozmetik ürünleri de sormak istiyorum hocam.
00:10:27Mesela meme kanseri artışlarını çok fazla koltuk altı deodorant ve rolanlarına bağlıyorlar.
00:10:32Bununla ilgili böyle yayınlanmış bir literatür kayda alacağımız bir kanıt var mı?
00:10:38Kanıt düzeyinde araştırma sonucu var efendim.
00:10:41Yani meme kanseri ama ben size mantık olarak açıklamaya çalışayım.
00:10:45Koltuk altı deodorantı kim sürer?
00:10:47Kendine daha iyi bakan sürer.
00:10:50Kendine özen göster.
00:10:51Şimdi bu kadının kendi memesini kontrol etmesi düzenli taramaya gitmesi ihtimali daha yüksek midir?
00:10:56Doğru.
00:10:57Daha yüksektir.
00:10:58E peki o zaman siz bu korelasyonu kurmaya çalışırken ilişkiyi doğal olarak başından bir hata yapıyorsunuz.
00:11:05Bu hatayı yaptığınız için de bu sefer deodorant sorumlu gibi oluyor.
00:11:11Bana mantıklı elle tutulur bir açıklama getirmeleri gerekiyor.
00:11:15Yani Yavuz Bey işte siz bunu sürüyorsunuz oradan işte memenin içine işliyor olabilir.
00:11:20Öyle bir şey yok bildiğimiz zaman.
00:11:22Ya da işte oradaki bilmem ne şeyini değişti olabilir ama öyle de bir şey bildiğimiz yok.
00:11:27Bu elle tutulur açıklamayı vermedikleri sürece bunların hepsi hatalı yoruma açıktır.
00:11:32Dolayısıyla kendine daha iyi bakan biri deodorant da süreceği için bunun meme kanseri için taramaya gitmesi
00:11:39ve dolayısıyla sanki deodorant bunun nedeniymiş gibi eşleştirilmesi olası da yüksektir.
00:11:44Aynı şey tabii makyaj malzemeleri için de geçerli.
00:11:47Şimdi herkesin içini rahatlatarak makyaj malzemecileri de gaz vermiş olmayayım ama daha iyi bakıyor.
00:11:53Daha çok özen gösteriyor.
00:11:55E o zaman tamam makyaj mı neden oldu yok alakası yok.
00:11:59Yani makyajı dikkate alan insan yapısı vücudunun da sağında solunda bir şey olmasın aman diye daha endişeli insan yapısı.
00:12:08Pejmurda yaşayan birisi benim gibi gideyim de bilmem neme baktırtayım şeklinde bir telaşa girmez.
00:12:15Dolayısıyla makyaj malzemesi de benim için risk oluşturmaz.
00:12:19Doğru peki hocam çok sık tarama yaptırmak iyi bir şey mi?
00:12:23Değil değil efendim çünkü günümüzde teknoloji eski teknoloji değil.
00:12:27Şimdi Wi-Fi falan diyorsunuz şöyle bir düşünelim 20 yılda hayatımızda neler değişti.
00:12:32Cep telefonuyla dünyanın her tarafına neredeyse nokta konum olarak erişiyoruz.
00:12:37Yani bana New York'un falanca caddesindeki kameradan sokağın durumunu göster dediğiniz zaman görülebiliyor artık.
00:12:44Bu şekilde olan bir sistemin tabi tıpta da karşılığı oldu.
00:12:48Eskiden biz bu insanları şöyle bir meme muayenesinden geçirirdik.
00:12:51Ele bir şey geliyor mu? Kadına da derdik kardeşim işte ayda bir banyodan sonra hazır böyle yumuşamışken doku şöyle bir bakarsın.
00:12:59Böyle şimdi tetkik var. Bunlardan herhangi biriyle bir şey bulmama ihtimaliniz yok.
00:13:04Benim yaşımda bir erkekte prostatında bir şey bulmama ihtimaliniz yok. Mutlaka bulursunuz.
00:13:10E peki bu benimle mi ilgili? Yok bu bakış keskinliğinizin, bakış derinliğinizin artmasıyla ilgili bir durum.
00:13:18Bunu ısrarla yaptırmaya çalışırsanız bu sefer daha çok karşılaşacak gerçekten sorun olup olmadığını bilmediğimiz durumlar.
00:13:27Bu sizin başınıza bela olacak. Bir kere bu belayı aldığınız zaman o zaman arkası gelir.
00:13:32Çünkü siz ondan karşılaşın. Hadi bir biyopsi yapalım. Hadi bilmem neyinize bakalım.
00:13:36Yani biyopsi tümörü körükler mi şeklinde? Vatandaşın aklında mesela bir soru vardır.
00:13:42Bıçak değdirtmek gerek. Yani tamamen haksız olduğunu söyleyemiyorum.
00:13:48Herkes de olmuyor ama. Bazı kadınlar da hakikaten oraya iğneyi batırıyor arkadaş.
00:13:53Hiçbir şey yok. Bir küçük bir santim bir şey. İğneyi batırdıktan sonra reaksiyon oluyor.
00:13:58Sanki böyle 5 santim varmış gibi görünüyor. Olmuyor. Yayılmıyor bakınız.
00:14:03Ama dokunup bütünlüğünü bozmanın elbette bir etkisi oluyor.
00:14:07Her bünyede olmuyor. Bazılarında oluyor. Bu da tabii vatandaş arasında böyle yorumlanıyor.
00:14:13Ama ben çok sık kurca tanınması gerektiği kanaatinde değilim.
00:14:17Bilakis uzak durunuz. Çünkü elimizde çok fazla imkan olduğu için.
00:14:20Biz sizi boş göndermeyiz. Her türlü sizden bize iş çıkartırız.
00:14:26Ben biraz bunu şeye benzetiyorum hocam. Bir dönem böyle belli süpürge makinelerini satmak için bize belli görseller gösterirlerdi.
00:14:35Yatak akarlarına işte büyütüp büyütüp böyle milyarlarca kat büyüttüklerinde siz böyle canavar gibi çok ayaklı böcekler görürsünüz.
00:14:43Mesela şimdi buna kafamızı takıyor olsak ve böyle her gün böyle bir büyüteçle evimizde yatağımıza bakıyorsak yatağımızda uyuyamaz hale geliriz.
00:14:51Çok doğru söylüyorsunuz. Mükemmel söylediniz. Şöyle düşünün. Bir tane çamaşır makinesinin işte içinin bilmem nesini temizleyen bir malzeme reklamı satıyorlardı.
00:15:02Hatırlıyor musunuz? Böyle şişiyor şişiyor şişiyor makine ondan sonra içinden çamur gibi bir şeyler akıyor.
00:15:07Bu bakış açısı tamamen haklısınız. Büyüttüğünüzde her tarafta bir takım akar makar falan vardır diyemeyeceğim.
00:15:13Çünkü bunlar da sentetik. Bizim ellerimizde de doğal bir şey kalmadı. Akar plastik yemez ki.
00:15:19Bütün ne varsa mobilya aksam plastik artık zemin plastik o plastik bu plastik akar bile belki bulunmaz ama illaki toz görürsünüz.
00:15:28Yani küçük küçük toz miktarı bir büyütürseniz o orman gibi bir şey olur orası. Ondan sonra o makineyi satarsınız.
00:15:36Biraz buna benzedim. Eskiden tahta kurusu falan olurdu hocam veya mobilyaların içinde mobilya kurdu olurdu.
00:15:42Şimdi hiç öyle bir şey asla yok yani. Canlı bir şey görmeye imkan yok.
00:15:46Tahta kurusundan çok emin değilim. Çünkü tahta kurusu başımıza bir iki kere olay olarak geldi.
00:15:51Üstelik mobilyacıdan yeni gelmiş ürünle birlikte taşıdık.
00:15:56Cilalanmış ürünle birlikte.
00:15:57Cilalanmış ürünle miyim ama yani böyle hazır mobilya satan yerin fabrikasından ambalajlanmış paket içinde gelen ürün tahta kurulu çıktı.
00:16:06Meğer bu onların genel sorunuymuş. Bazen görülebiliyor böyle şeyler ama hayvan tabii yaşayacak yer bulamadığı için bir süre sonra ölüyor.
00:16:14Yapacağı bir şey yok. Ama mevcut koşullar altında dediğiniz gibi bunların ihtimali öyle kurtmuş falan kalmadı.
00:16:22Çünkü ahşap bir şey kalmadı. Gerçek ahşap olmadığı için de kurt falan içinde yaşamıyor.
00:16:27Evet. Genetiği de sormak istiyorum hocam. Genetiğin ne kadar payı var kanser hastalığında?
00:16:32Vallahi genetik çok tısımlı ve çok da böyle janjanlı bir kelime.
00:16:38Janjanlı olduğu için millet böyle vay arkadaşım genetikmiş falan diyor. Alakası yok.
00:16:42Çünkü efendim 30 yıl içinde değişmiş olan bir gıda sisteminden bahsediyoruz.
00:16:47Ben bunu başlangıçta böyle olduğuna kanaat getirmemiştim. Sonunda bir tane makale buldum böyle.
00:16:54Çok sağlam yazmışlar. Dünyada gıdanın değişimi. Ama ne güzel bir makale.
00:16:58Bizim 1950'de geldiğimiz aşamaya Amerika 1910'da gelmiş.
00:17:04Onların değişikliği bize de 30-40 yıl gecikmeli olarak gelmiş.
00:17:08Dolayısıyla bizim hastalıklarımız da Amerika'yı 30-40 yıl gecikmeli olarak takip edecekler.
00:17:14Bunun içerisinde genetik de bir kendine dal olarak oluştu.
00:17:19Ama 40 yıl boyunca aynı yiyecek çevreye maruz kalmış insanlarda benzer tümörün çıkması olasılığı tabii ki yükseliyor.
00:17:28Yani sizin şuradaki işte kenarında bir yolun üstünde bir pürtük çıkıntı varsa herkesin takılması riski gibi.
00:17:36Sorun çıkıntının sorunu değil oranın aydınlatmasının sorunu.
00:17:40Ben de baktığımda genetiğin öyle ağımşağın bir yeri olmadığını net olarak söyleyebiliyorum.
00:17:46Bunu tabii ki genetikçi arkadaşlarımız da söylüyor. Maksimum %5'tir.
00:17:51Ama o genetik kanserler diğerleri gibi değildir.
00:17:54Yani 15-20 yaşında çıkar, 30'unda bir daha çıkar.
00:17:58Herhangi bir şey yapmaz ama sürekli yani bir böyle diken üstünde oturtur sizi.
00:18:03Ama ünlendirme noktası operasyonda oldu biliyorsunuz.
00:18:07İçerisini tekrar boşaltalım ve yerleştirelim diye ismiyle anılır operasyon tıp aleminde de Angelina Jolie operasyondur.
00:18:17Evet ben de tam o örneği verecektim. Çünkü benim de aklıma o yer etmiş mesela.
00:18:22Ama verdiler onu. Çok güzel verdiler.
00:18:24O zaten bu açıdan son derece başarılı bir sanatçı.
00:18:29İlgili şeyi ona yüklediğiniz anda o zaten onun varlığı o işi köpürtmek için yeterli oluyor.
00:18:36Ve dolayısıyla bunu bu şekilde ektiler.
00:18:39İnsanlar dolayısıyla BRCA12 diye bir genin varlığını öğrendiler.
00:18:44Şimdi bütün hastalara başvurularında bunlar otomatikman yapılıyor.
00:18:48Yaptırmamız lazım diyoruz.
00:18:50Bir arkadaşlar da para kazansın ne yapacaksın genetikçi ne yapacak o kadar çalışmış okumuş gelmiş.
00:18:55Onlar da bir şey tabii ki kazansınlar.
00:18:57Şimdi bütün hamileliklerde de genetik testi yapılıyor.
00:18:59Yapılıyor efendim. Bazıları gerekli bazıları belki abartılı.
00:19:03Ama insanların içine kuşku ve ileriye yönelik endişe ekmenin de bir anlamı yok.
00:19:10Gerekli olanlar tabii ki yaptırsın.
00:19:12Çünkü hakikaten bir çocuk eğer buna sahipse ve doğumundan sonra yapacak bir şeyiniz yok artık.
00:19:17Hayatınız boyunca ondan o şekilde o hastalıkla bir şekilde mücadele etmek zorunda kalacağınıza bunu prenatal tanı olarak yapmak tabii ki akılcı olan.
00:19:26Evet kesinlikle öyle. Yani aslında hocamın da anlattıklarından şunu anlıyorum.
00:19:30Belli bir hastalık hastalığın belli bir seyri belli bir tedavisi değil de birazcık algı yönetimi diye de bir şey var.
00:19:37Her şeyle alakalı değil mi?
00:19:38Olmaz her şeyde var efendim.
00:19:39Algı yönetimi önemli bir şeydir.
00:19:41Evet şimdi o zaman hocam gelelim maymun çiçeği virüsüne.
00:19:45Ben de şimdi biraz algı yönetimine katkıda bulunmuş olacağım ama tabii herkes korkuyor.
00:19:51Bir pandemi yaşadığımız için artık öyle bir genimiz gelişti öyle bir kasımız gelişti hocam.
00:19:56Ve acaba hemen pandemi olacak mı?
00:19:59Tekrar kapanacak mı?
00:20:00İşte çok ölümcül mü?
00:20:01Bize kadar ulaşır mı?
00:20:03Böyle çeşit çeşit kafamızda sorular var.
00:20:05Sizin görüşünüz ne?
00:20:06Şimdi efendim benim doğrusu görüşüm yok.
00:20:08Benim sadece okuduğum şeyler var.
00:20:10Okuduğum şeylerden çıkan sonuç şu.
00:20:12Meslektaşlarının ifadesi %99.9 iyileşen bir hastalık.
00:20:17Dolayısıyla hani bundan bir numara çıkar mı bundan bir numara çıkmaz diyorlar.
00:20:21Fakat dünyada esen rüzgarda hani buradan tutturduk artık buradan yürüyelim gibi görünüyor.
00:20:27Ama bunlar birazcık böyle artık köpürtülmüş şeyler.
00:20:31Çünkü gerçek bir pandemide böyle işte onlar açıkladı maymun çiçeği de geliyormuş.
00:20:35Bak Afrika'dan geliyormuş.
00:20:37Ya Afrika'yla da çok ilişkimiz var.
00:20:39Durmadan Afrikalı geliyor.
00:20:41Hay Allah şimdi maymun çiçeği mi taşıyor?
00:20:43Birisi şey yazmış yani kalabalık yerde çok Afrikalı varsa maske takın gibi bir şey.
00:20:48Çiçek çok bulaşıcı bir hastalıktır zaten.
00:20:50Ama maymun çiçeği anladım insan çiçeği gibi değil.
00:20:53Yani maymun için belki sorun yaratıyor olabilir de insan çiçeği insanda sorun yaratıyormuş gerçekten.
00:20:59Ama maymun çiçeği insanda pek bir sorun yaratmıyor.
00:21:03Fakat algıyı bu şekilde kurgular.
00:21:06Ondan sonra bu yayılıyor dediler.
00:21:08İnsanlar arka planda olan olayı daha önceki durumda da gördük.
00:21:13Çok fazla irdenemek taraftarı olmuyor.
00:21:15Akıllarını kullanmıyorlar.
00:21:17Kullanmadıkları için de söylenene inanıyorlar.
00:21:20Aslında hep senaryo birlikte gitti.
00:21:22Şu an yıkıldı ama Haseki Hastanesi'nin beşinci katını kameralar gösterir böyle.
00:21:27Aşağıda ambulansın sireni çalmaktadır.
00:21:30İlk işte domuz gribi o şekilde çıktı.
00:21:32İlk Efendimiz'in kuş gribi o şekilde çıktı.
00:21:35Kuş gribi çıkmadı. Domuz gribi çıktı.
00:21:37Ambulans car car car şey yapıyor.
00:21:39Sonra baktık diğerinde de aynı şey.
00:21:41Hep beşinci katta bir odayı gösteriyor kameralar.
00:21:44Orada işte etrafına bantlar çekilmiş.
00:21:48Aman girilmez dikkat falan filan.
00:21:50Ambulans sesleri falan.
00:21:52İnsanlar valla iki sene gayet güzel bundan idare ettiler.
00:21:56Bilgisayarda hazır böyle template videolar vardır ya.
00:21:59Aslında bir nevi onun gibi bir şey herhalde o.
00:22:01Evet efendim template video.
00:22:02Çok güzel söylediniz.
00:22:03O template'ler haberlerde bile geçerliydi.
00:22:05Ben o sırada çok fazla araştırdım.
00:22:07Bizde çıkmış olan haberlerin template'i nerede çıkmıştır diye
00:22:11çapraz sorgulamaya aktığınızda durum başka bir tarafa doğru gidiyor.
00:22:15Aslında sosyal medya çok daha çabuk yayılan bir virüs hocam.
00:22:18Yani hani bir video viral oldu diyorlar ya
00:22:21aslında viral enfeksiyonunun viralini kullanıyorlar.
00:22:24Virüsleri aslında ne maymun ne fare bu kadar çok yaymıyor.
00:22:28Birazcık bizler de aslında kendi arasında bir de
00:22:30dezenformasyon olarak da maalesef yayabiliyor.
00:22:33Dezenformasyon olarak bazı arkadaşlarımız çok korkuyor.
00:22:36Yani hiç pandemide dışarı çıkmayan olduğu işte asla dışarı çıkmayan
00:22:40asla eldivensiz maskesiz dolaşmayan bunlar oldular.
00:22:44İnsanoğlunun kendi algısıdır.
00:22:46Kimseyi eleştirmemek lazım.
00:22:48Kimseyi kınamamak ya da işte yargılamamak lazım.
00:22:51İnsanlar böyle.
00:22:52Korkuyor olabilir doğrudur yani.
00:22:54Bilmiyor görmüyor.
00:22:55Daha önce de karşılaşmamış kafasında bir tahayyülü de yok bunun.
00:22:59Yani ne olabilir konusunda bir şeysi yok.
00:23:01Hayatımızda bunun gibi aslında çok daha büyük riskler var.
00:23:05Bu riskler konusundaki algılarımız kapalı.
00:23:07Onlar da böyle ara bir işte sallanınca mesela ortaya çıkıyor.
00:23:11Yani 3-4 kişi şöyle hafif bir salla Allah diyoruz bittik.
00:23:152 hafta onunla yatıyoruz ondan sonra unutuluyor.
00:23:17Onu da unutuyoruz evet.
00:23:18Bunda da bu şekilde.
00:23:19Şimdi bunu yavaş yavaş besliyorlar.
00:23:21Altından belli ki biraz kısık ateşte devam ediyor.
00:23:24Oradan geliyor şu kadar baka çıktı şurada şey oldu.
00:23:27Ama şu ana kadar öncekinde olduğu gibi ciddi elle tutulur bir şey yok.
00:23:31Bir de hocam buna tabii diğer covid virüsüne ek olarak
00:23:35kozmetik görsel bir şey de eklendi.
00:23:37Yani diğerinde hani öksürüyordunuz.
00:23:39Bir nevi içinizde yaşıyordunuz.
00:23:41Vallahi bilmiyorum.
00:23:42Yani hani görsel bir şey.
00:23:44Döküntü.
00:23:45Döküntü sonrası acayip izler kalıyor gibi şeyler de söylediler ya.
00:23:48Korkumuzu belki biraz da bu perçinledi.
00:23:50En azından kadınlar arasında.
00:23:52Gerçekten çiçek virüsü insan çiçeği.
00:23:55Radike edildi dediler bize.
00:23:57Yani bu şu anlama geliyor.
00:23:58Dünyada kalmadı artık.
00:24:00Bu dünyada kalmayan virüs sadece dünyada iki laboratuvarda stok olarak tutuluyor.
00:24:05Biyolojik savaş için ideal adaylardan bir tanesidir.
00:24:08Çünkü ölümcüsü aradar.
00:24:10O çiçek virüsü su çiçeği hastalığı gibi.
00:24:13Evet iz bırakabiliyordu.
00:24:15Fakat bundaki görselde ben mesela yüzde görsel olarak gördüm.
00:24:20Omuz başında böyle döküntüler birkaç tane fotoğrafta gördüm.
00:24:24O döküntülerde muhtemelen bir iz bırakmadan geçiyordur.
00:24:27Çünkü bu hastalığa dair ciddi bir klinik sorun hiç ifade edilmedi.
00:24:33Sadece vaka sayısı artıyordu.
00:24:35Kızamık da arttı geçen senelerde.
00:24:37Bilmiyor muyuz biliyoruz.
00:24:39Çocuk felci bile görüldü.
00:24:41Niye?
00:24:42Çünkü nüfus hareketinden ötürü aşılamadan çıkmış olanlar var.
00:24:47Onları hesaba kattığınızda maymun çiçeği bunlardan çok daha geride yer alıyor aslında.
00:24:52Diğerleri daha ciddi sorun.
00:24:54Evet bir de dediler 1980 öncesi çiçek aşısı olanlara zaten çok da etkileyecek bir şey değildendi.
00:25:00Ama tabi bunların hepsi varsayım herhalde.
00:25:02Vallahi komşu akraba virüsüne kadar çapraz koruma olur ondan çok emin değilim.
00:25:06Hani biz o çiçek aşısının bağışıklığını hala saklıyor muyuzdur?
00:25:10Ondan da emin değilim.
00:25:121900 kaç dediniz?
00:25:141980 öncesi 78'e kadar galiba yapılmış.
00:25:1678'e kadar mı yapmışlar?
00:25:18Biz olanlardanız.
00:25:20Buralarda insanların izleri vardır.
00:25:22Doğrudur ama ne kadar koruyucu olacağı tartışılır.
00:25:27Evet tabi mesela şimdi kanser hastaları açısından da bir virüs geliyor dendiği zaman hemen bir korku sarılıyor.
00:25:33Çünkü bağışıklık sistemleri bize göre biraz daha düşük olduğu için.
00:25:38Böyle bir şey olsa onlar daha mı çok etkilenirler?
00:25:40Hayır efendim etkilenmez.
00:25:42Kanser hastalarını biz biraz fazla fiştekliyoruz.
00:25:44İşte bağışıklığın düşük, meyveyi yeme, aman onu da yeme, onu da bilmem ne yapma, onu da bilmem öyle değil.
00:25:49Yani öyle olmuyor iş.
00:25:51Bir kere siz yediğiniz zaman mideninizde asit var.
00:25:53Bu asit bunu zaten indiriyor yemek söz konusu olduğunda.
00:25:57Büyük bir kısmını zaten bu şekilde çözüyorsunuz.
00:26:00Kontamine olsa bile.
00:26:02Normalde evde.
00:26:04Ortalama mutfak hijyenine sahip olan bir insan inanın sizin önünüze bir bulaşık bir şey getiremez.
00:26:11Mümkünü atıyor ortalama bakın.
00:26:14Hani tabağı bir sudan geçireyim meyveyi de şöyle gırçlatarak yıkayayım.
00:26:18Öyle sirkeye bastım falan değil.
00:26:20Ondan da bir şey gelmez.
00:26:22Bu virüsler o bağışıklık sistemin düşük olan kişilerde muhtemelen bir şey yapmayacak.
00:26:27Bizim gördüğümüz sitemegalovirüs vardır.
00:26:31Mesela sağlam düşmüşse ama daha çok kanserden ziyade transplantasyon hastalarında görülür.
00:26:38Çünkü orada bilinçli olarak bağışıklığı baskılıyorsunuz.
00:26:41Yani bakmayın bir kanser hastasının bağışıklığı biraz baskılanır da.
00:26:44Hani belli dönemler lokositi düşer.
00:26:46O kadar yani öyle ciddi ciddi böyle deli bir bağışıklık baskılanması olmaz.
00:26:51Ama bir AIDS durumunda bir transplantasyon durumunda o zaman hakikaten bağışıklık baskılaması vardır.
00:26:59Onlarda envai çeşit normalde görülmeyen bulunan ama hastalık yapmayan etmenin hastalık formunu görebilirsiniz.
00:27:07Evet kısa bir araya gideceğiz.
00:27:09Aradan soruştum da sormak istiyorum.
00:27:11Biraz önce vitaminleri sorduk ama özellikle D vitamini ile ilgili de böyle çok parlatılan bir şey var.
00:27:16İşte D vitamini yüksek olanlar özellikle kırkın üzerinde olanlar meme kanserinden yüzde elli korunur gibi söylenmeler var.
00:27:23Açıklamaya çalışalım.
00:27:24Peki hocam kısa ara sonra sevgili hocamla daha çok konuşacağımız şey var.
00:27:27Sizlerin de sorularını bekliyoruz.
00:27:29Görüşmek dileğiyle yeniden.
00:27:31Evet doçent doktor Yavuz Lizar hocamla kaldığımız yerden devam ediyoruz.
00:27:35D vitaminini sormuştum hocam.
00:27:37Buyurunuz.
00:27:38Evet D vitamininin özellikle bazı kanser türlerindeki meme kanseri bu konuda en yukarıda duruyor.
00:27:45D vitamini yüksek olanların meme kanserine yakalanma oranı aşağı iniyor dendi.
00:27:51Şimdi tam deminki o beslenme kanser ilişkisindeki gibi D vitamini ile kanser arasındaki ilişkinin ne olduğunu bilmiyoruz.
00:27:58Ama fazlasının alınmasının engelleyici olduğuna dair bir takım veriler var.
00:28:04Fakat bunların hepsi karşı korrelasyon verisi.
00:28:07Yani şöyle yapıyorsunuz D vitamini 20'nin altında olanlarla 15 10 5 neyse 20'nin üstünde olanlar 25 30 50 bunları isterseniz daha fazla da gruplayabiliriz.
00:28:19Kanser olma olasılıkları arasındaki ilişkiye bakıyorsunuz ve yüksek D vitamini koruyucu çıkıyor.
00:28:26Şimdi D vitamini aslında vitamin değil.
00:28:28D vitamini aslında bir hormonal ürün ve insan vücudu tarafından yapılıyor.
00:28:33Bakın şöyle bir düşünün nasıl yapılıyor.
00:28:35Siz dışarıdan kolesterolü alıyorsunuz.
00:28:38Bundan bir ara bir madde sentezleniyor.
00:28:42Daha sonra bu ciltte ultraviyola ışınlarının etkisiyle aktive oluyor.
00:28:46Sonra bu ciltte aktive olan karaciğere taşınıyor.
00:28:49İkinci aktivasyon oluyor.
00:28:51Ondan sonra böbreklere taşınıyor.
00:28:53Üçüncü aktivasyon.
00:28:54Bu D vitamininin etkinleşmesiyle birlikte sizin bağırsaktan kalsiyum çekilmeniz, vücut kemiklerinizin bağ dokusunun iyileşmesi.
00:29:03Bunların hepsi birden başlıyor.
00:29:05Dolayısıyla D vitamini ya da neyse D hormonu diyeyim.
00:29:09Bu aslında insan vücudunun formasyonunu değiştirerek demek ki bizim kanser konusundaki algımızın DNA'dan ziyade bu formasyonla ilişkili olduğuna dair belirgin bir ipucu da sağlıyor.
00:29:24Şimdi biz insanlara hep böyle bizi de böyle şartladılar.
00:29:27İşte genetik bu hastalık işte bilmem DNA'nız bozuluyor falan şeklinde söylüyorsunuz.
00:29:32Ama öyle değil.
00:29:33Yani yaptığımız ilaç tedavileri de insan vücudunu değiştiriyor.
00:29:37Yani DNA'nın bilmem nesinden ötürü bu tedavilerin etkisi ne yok ne yan etkileri ona bağlı.
00:29:44Bambaşka etkileri var.
00:29:46Ama bir kere konsept yerleşince bir kere ilk bilgi verildiği zaman bir daha hiçbir Allah'ın kulu hakikaten doğru mudur diye bakmıyor.
00:29:54D vitamini de bunun içinde bu noktaya oturdu.
00:29:57Dedim sonra bakış açımına bakınca dedim ki evet bu bir hormondur.
00:30:01Bu hormon insan vücudunu değiştiriyor.
00:30:03Mesela C vitamininin fazlasını da alıyorsunuz.
00:30:07Ne işe yarıyor?
00:30:08C vitamini de aslında hormon değil vitamin ama bağ dokusunun güçlenmesini sağlıyor.
00:30:13Eksikliğinde çünkü skorbit hastalığı gemicilerin başına zamanında bela olmuş.
00:30:18Skorbit hastalığı olunca insanların C vitamini eksikliğine bağlı bağ dokusunda yırtılganlık başlıyor.
00:30:27Bu uzun süre denizde kalanlarda oluyor.
00:30:29Çünkü onlar yiyeceklerle de almıyor.
00:30:31Bizim normalde günlük yaşamda efendim yani İstanbul ortamının göbeğindeki en bilmem ne de bile olsa buna duçar olmamızın ihtimali yok.
00:30:40Ama denize gittiğiniz zaman elinizde o zamanın teknolojisi sadece tuzlanmış et var.
00:30:46Sadece peksim et var ve bunlar da C vitamini yok.
00:30:50Yok evet çeşitlilik zaten yok.
00:30:52Demek ki diyorsunuz kanser algısını siz DNA ve genetik üstüne yoğunlaştırmayınız.
00:30:57Bağ dokusunun bozulması üzerinden gidiniz.
00:31:00Ve böyle baktığınız zaman o zaman durum değişiyor.
00:31:03O zaman hakikaten gıdayla bunun arasında dolaylı olan o ilk bölümde söylediğim ilişki daha yere oturur hale geliyor.
00:31:12Çünkü baktığınızda evet bağ dokusu bozulursa buradan bir pörtleme olayının olması da yüksek ihtimaldir.
00:31:19Fıtık olması gibi.
00:31:21Nitekim hastalara baktığımızda çoğunda mesela dispatchment adını veriyoruz.
00:31:26Şu orta taraf mesela adam böyle yatıyorsun muayene ediyorsun hiçbir şey yok.
00:31:30Kalk kardeşim diyor şak burası böyle fıtık.
00:31:32Nasıl bir fıtık burası böyle dışarıya doğru çadır gibi açılıyor.
00:31:36Ama normalde görünmüyor.
00:31:38Kalk dediğiniz zaman o basın çükselince batın içinde burada fıtığı fark ediyorsunuz.
00:31:43Bunlar da mesela ihtimal artıyor.
00:31:46Çünkü bu bir bağ dokusu hastalığı formu bana göre.
00:31:49O yüzden hepsine kanser adını veremiyor.
00:31:52Bunlar kanser değil bunlar bağ dokusunun bizim bir çeşit bugün artık tanımakta zorlandığımız günümüz yaşam stilinin getirdiği değişiklikleri.
00:32:04Biz bunlara kanser diyoruz.
00:32:06Halbuki normal seyrinde bırakırsanız öyle seyretmiyorlar.
00:32:10Evet bir önceki yayınımızda da sevgili hocam şunu da söylemişti.
00:32:13O görüntülemelere özellikle PET şu an çok en kanserle ilgili işte PET çekiliyor.
00:32:19Hem kanser miyim değil miyim diye hem de kanser geçti mi nüksetti mi diye bakmak için.
00:32:24Orada da parlayan şeyler her zaman kanser olmayabilir diyorsunuz.
00:32:28Değil tabii ki değil.
00:32:29Değil mi bir travma geçirdiyseniz.
00:32:31Bir travma geçirmiştir.
00:32:32Orada hafif bir artriti vardır.
00:32:34Orada mesela insanlar da aslında çok miktarda bu sakroileit denen durum var.
00:32:39Benim başıma geldi ben size söyleyeyim çok ilginç bir duygu.
00:32:42Yurt dışına bir yere gittik tropik yere.
00:32:45Panya ile ilgili bir şeyler anlatacaklar bize.
00:32:48Ben tek başıma gittim üstelik ama ortam hakikaten tropik.
00:32:51Tropiğin ne demek olduğunu Malezya'da anlıyorsunuz.
00:32:55Üç gün sonra bir derin kalça ağrısı ama nasıl bir ağrı gece uyutmuyor.
00:33:00İstanbul'a gelince geçti.
00:33:03Sonra anladım ki iklimin böyle bir değişikliği sizin vücudunuzu da değiştiriyor.
00:33:07O yüzden hastalıkların özellikle kanseri mesela mevsimsel olarak nasıl çıktığı konusunda
00:33:12bugüne kadar hiçbir bilimsel araştırma yapılmamış.
00:33:15Yani filanca kanser acaba falanca mevsimde daha mı çok çıkıyor.
00:33:19Ocak, Şubat, Mart ayları yılın içinde dağılımlar nasıl.
00:33:24Amerika dahil hiç kimse bakmamış.
00:33:26Çok mantıksız geldi.
00:33:28Çünkü bazı hastalıklar mevsimle ilişkilidir.
00:33:31Bir şey mevsimle ilişkiliyse o zaman ona ait önleminizi almaya çalışırsınız.
00:33:36İşte saman lezzeti ilkbaharda olur.
00:33:39Niye saman mı çıkıyor saman lezzeti ilkbaharda?
00:33:42Hayır ilkbaharda girerken siz vücudunuzda bir takım şeyler artık eksilmiş oluyor kış nedeniyle.
00:33:48Çünkü onları alamamış oluyorsunuz gibi düşündüğünüzde bunların açıklaması var efendim.
00:33:53Evet şimdi yine popüler bir şey var hocam.
00:33:55İşte otofajiden bahsediyorlar.
00:33:57Uzun aralıklı oruçlar yapınca vücut işte o açlık halinde iyi hücreler kanserli hücreleri yok ediyormuş.
00:34:06Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
00:34:08Valla bu biraz inanç meselesine giriyor.
00:34:10Evet bunun bir tutarlılığı var.
00:34:12Eğer beklerseniz böyle bir takım şeyleri deneysel ortamda da görebiliyorsunuz.
00:34:17O yüzden uzun süreli oruçlar var.
00:34:19Bugün bir sevgili hastamız kaçtı 90 saat falan hiçbir şey yemedim dedi.
00:34:25Sadece su içiyor herhalde.
00:34:26Su içtim sadece dedi.
00:34:27Olabilir dedim ama vücuda bunu bir eziyet haline getirmediğiniz sürece bundan yapılmasında bir sakınca yok.
00:34:34Ama otofaji dediğiniz şeyin hani bende başlama süresi ile sizde başlama süresi de farklı olabilir.
00:34:40Bunu unutmayın.
00:34:41Standardize bir şey söyleyemiyorum.
00:34:43Ben çünkü kendimden iyi biliyorum.
00:34:45Eğer diyete başlarsam ki genellikle sert bir diyet olur.
00:34:50Vücut aç olduğunu bana uykuda gösteriyor.
00:34:53Rüyada bir şey yemeye başlıyorum.
00:34:55O zaman diyet yerine oturmuştur benim için.
00:34:58Eğer rüyada bir şey görmüyorsam normal uykuyu uyuyup normal rüyada bir şey yiyor olarak görüyorsam ki
00:35:05genellikle böyle bir deniz mahsulünü falan yerken görüyorum.
00:35:09O zaman ha diyorum vücut artık şey hatta biraz protein açlığı ifade ediyor Yavuz Dizdar.
00:35:14Sen tamam yeme ama azıcık proteinli taraftan artık yemen lazım.
00:35:18Böyle bir çıkarıma gidebiliyorum.
00:35:22Aynı şey muhtemelen bu otofajı için de geçerli.
00:35:25Sizde şu kadar sürede olan şey bende daha uzun sürede olabilir ya da daha kısa sürede de başlayabilir.
00:35:31Fakat vücudunuza ek bir metabolik yük getirmediği kararda yapınız bunu.
00:35:37Yani sürekli yapacağım derseniz ne suyunu çıkartırsanız oradan başka bir musibet doğar.
00:35:43Evet hocam bir ev hanımının sorusunu aktarmak istiyorum.
00:35:47Çok fazla deterjan kullanıyormuş.
00:35:49Bunların kanserle bir ilişkisi var mı?
00:35:51Hocama sorar mısınız?
00:35:52Deterjanlar bana göre elinizi sokmadığınız sürece kullanılabilir ama eliniz sokuyorsanız
00:35:57yumuşak doku sarkomlarıyla ilgili daha doğrusu tendon sinir kılıfı tümörleri vesaire.
00:36:02Çünkü elden emiliyor efendim.
00:36:04Ben kendimden biliyorum.
00:36:05Hani çok karınca kararınca hayli seyrek temizlik yapmama rağmen hani bir kerede böyle bir iki saat elimi bunlarla şey yaparsam bir kere avuçlar falan şişiyor.
00:36:16Ondan sonra buralarda bir dolgunluk yaşıyorsunuz.
00:36:19Şunu anlıyorsunuz.
00:36:20Bu avuçlar bunları emiyor.
00:36:22Zaten kremi avucuna sürdüğünüz zaman da biliyorsunuz iki dakika içinde krem yok oluyor.
00:36:27Uçmuyor.
00:36:28Vücut çekiyor bunu.
00:36:29Avuçlar çünkü çeker.
00:36:31Dolayısıyla gereksiz yere anormal biçimde üstelik bir de solunum yoluyla bu deterjanlara maruz kalmak iyi bir şey değil.
00:36:41Şöyle düşünsünler aynı bağ dokusu prensibine getireceğim.
00:36:44D vitamini mantığıyla nasıl doku çözülüyor buradan bilmem ne oluyor dedim.
00:36:49Deterjan da aslında vücudu çözer.
00:36:51Niye?
00:36:52Çünkü deterjan adı bu.
00:36:54Yani suda eriyebilen forma dönüştürüyor.
00:36:57Siz uzun süre şey yaptığınızda elinizdeki yağ dokusunun bütününü götürüyor.
00:37:02Dengesi olduğu gibi bozulur.
00:37:04Pandemide ne kadar çok egzama olanlar vardı.
00:37:07Bu bozulan dengeyi yerine koyamazsınız.
00:37:10Ama hani doğrudan birer birer işte bu deterjan yüzünden öyle bir şey de diyemezsiniz.
00:37:15O kadar da değil.
00:37:16Solunmak da aslında çok önemli bir şey herhalde değil mi?
00:37:19Bazı meslek gruplarında çünkü o meslek grubuna bağlı akciğer kanserleri artıyor gibi de söylemler vardır.
00:37:26Var efendim doğrudur.
00:37:28Yani hastaya genellikle sorduğumuzda bu oluyor.
00:37:31Meslek sorduğunuz zaman adam mezun olduğu okulu söylüyor.
00:37:35Ama iş sorduğunuz zaman genellikle mezun olduğu okulla ilgili bir iş yapmadığını anlıyorsunuz.
00:37:40Bazen boya endüstrisinde çalışıyorum diyorsunuz.
00:37:43Nerede çalışıyorsun?
00:37:44Muhasebede çalışıyorum.
00:37:46Boya yok diyor.
00:37:47Biz başka binadayız diyor.
00:37:48Onları mesela sorguladığınız zaman evet koklamanın bir dezavantajı var.
00:37:53Bu özellikle organik çözücü koklamada yani ayakkabı işine girerseniz artık kalmadı.
00:38:02Tamirat vesaire.
00:38:04Ya da efendim şeye girerseniz boya işi yapıyor olmak ya da işte mobilya işi.
00:38:10Kod taşlama zaten o başlı başına.
00:38:12Çünkü orada ayrıca başka partiküller çıkıyor.
00:38:15Bunlar tabii ki akciğerler için sorun yaratır.
00:38:18En azından basit bir maske taksanız o bile korur.
00:38:21Yani o N95 maskeyi bu virüse karşı takmak yerine orada taksanız mesela sizi ciddi anlamda korur.
00:38:30Hocam ayağın toprağı basması hakkında ne düşünüyorsunuz?
00:38:33Çok faydalı diyorlar ya artık çok ayakkabıyla geziyoruz diye de hastalıklar arttı diyorlar.
00:38:38Yok o kadar dedi yani biz hiçbir zaman yanına ayak dolaşmadık.
00:38:41Ama şöyle söyleyeyim ayağın yere basması iyi bir şey.
00:38:44Biz ayağı yere basmaktan öte topraklanmıyoruz.
00:38:48Çünkü ayağımızın tabanı zaten geçirgen değil.
00:38:52Bu geçirgen olmamasından ötürü de sürekli üstümüzde bir statik elektrik birikiyor.
00:38:57Hatta bunu şöyle söyleyeyim size.
00:38:59Konya'da başımda çok fena gelmişti.
00:39:02Çünkü ayakkabının altı lastik ama sürtündükçe de elektrik oluşuyor.
00:39:07Ortamda kuru.
00:39:08Her tarafta çatır çatır çatır çatır çatlıyordu.
00:39:11Ondan sonra anladım ki evet böyle bir de durum varmış.
00:39:14Ama toprağa ayağımızı işte üstümüzdeki olumsuz enerjileri aktık mı akıttık mı falan derseniz
00:39:20böyle bir bakış açısının da tamamen yanlış olmadığımı söyleyebilirim.
00:39:24Çünkü insanlar her şeye böyle elle tutulur molekül falan bir şey.
00:39:28Öyle değil efendim.
00:39:29Yani bin beş yüz iki bin yıllık öğreti belki beş bin yıllık öğreti var.
00:39:34Geçenlerde organ adlarının nereden geldiğine dair bütün mitoloji ve etimoloji
00:39:39olduğu gibi altından girip üstünden çıkmaya çalıştım.
00:39:43Yapabildiğim okuyabildiğim kadarıyla.
00:39:45Sonuç şu insanlar buranın kutsal olduğunu kabul etmiş.
00:39:48Batın içinin batın kapalıdır açılmaz anlamında gizliden geliyor.
00:39:53Çünkü zamanında fal bakmışlar.
00:39:56Büyük bir karar öncesinde bir savaşa girelim mi girmeyelim mi bir hayvan kesip
00:40:01o hayvanın batının da karaciğerin konumu zarın konumuna vesaireye bakıp
00:40:06kararlar vermişler ve burayı hakikaten kutsal kabul etmişler.
00:40:10Çünkü sakrum denilen şey bu sakrum bizim döç kemiğimiz aslında şu arka kısmında
00:40:19Kuyruk sokumunun hemen üstü önünde rahim var zaten.
00:40:23Yüreme ile de ilgili sakra kutsal demek ama çakra ile de kelime olarak benziyor.
00:40:29Sakral çakra diyorlar zaten o bölümde ne kadar birbirine bağlı.
00:40:34Kök çakra aslında anlamına geliyor.
00:40:36Dolayısıyla ben onlara inanıyorum.
00:40:38Onların elle tutulur bilmem ne olmaması onların bir aletle ölçülememesi olması
00:40:43bir şey ifade etmiyor.
00:40:44Çünkü kendi içinde bir mantığı tutarlılığı ve inanınız bana bütün öğretilerde dinler dahil karşılığı var.
00:40:52Evet çok teşekkür ederim hocam her zamanki gibi çok keyifli harika bir sohbet oldu.
00:40:57Yeniden görüşmek dileğiyle inşallah.
00:40:59Evet efendim biz neyfer zamanına devam ediyoruz.
00:41:01Fizyoterapist aynı zamanda avukat Gazi Sarıkaya geliyor.
00:41:07En sık karşılaşılan fiziksel rahatsızlıklar ve tedavi yöntemleri.
00:41:11Bebekler, çocuklar ve yetişkinlerde görülen çene eklem problemlerinin belirtileri.
00:41:16Fizyoterapinin kulak çınlaması tedavisindeki rolün ne?
00:41:19Duruş bozukluğu, bel fıtığı ve eklem rahatsızlıklarının tanı ve tedavisi.
00:41:24Hepsi ve daha fazlasını fizyoterapist avukat Gazi Sarıkaya Nilüfer zamanında anlatıyor.
00:41:30Şimdi...
00:41:36Hoş bulduk merhabalar.
00:41:37İyiyim teşekkür ederim sizler nasılsınız?
00:41:39Teşekkür ederiz.
00:41:40İnşallah sizin ve herkesin ayrısıdır ama hepimizin bugün iyi olsak da ara ara çok sorunlar oluyor.
00:41:47Tabii ki.
00:41:49Bizler fizyoterapist olarak son zamanda da çağımızda en çok çene eklem problemleri,
00:41:55kulak çınlaması ve işitme kaybı özellikle 6 Şubat depreminden sonra çok fazla artmaya başladı.
00:42:01Artı tabii ki çağımızın sorunu bel fıtığı problemleri
00:42:05ve masa başı çalışmaya bağlı olarak meydana gelen duruş bozuklukları.
00:42:09En çok karşılaştığımız bu 4 temel sorunu sıralayabiliriz.
00:42:13Evet yani mesela bel fıtığı, boyun, sırt ağrıları bunlar çok alışık duymaya alışık olduğum şeylerdi ama kulak çınlaması çok enteresan geldi bana.
00:42:21Neye bağlı olarak artıyor sizce?
00:42:23Şimdi kulak çınlaması son zamanlarda artış gösterdi demeyelim insanlar farkına vardı.
00:42:28Farkına vardı.
00:42:29Eskiden derlerdi ki artık kendini kabullen bunu alıştır kendini duymamaya çalış diye bir yönlendirme yapılıyordu.
00:42:37Minik bir radyo aç hatta yatarken falan.
00:42:39Son zamanlarda yapılan araştırmalarda çene ekleminde meydana gelen problemler,
00:42:44boyuna giden kaslarda meydana gelen problemler ve özellikle boyun omurlarında atlas aksis dediğimiz omur açılarında meydana gelen bozulmalar,
00:42:53kulaktaki basıncı, üstteki borusuna olan basıncı arttırdığından kaynaklı çok yüksek oranda çınlamayı tetiklediği bulundu.
00:43:00Bu akabinde işitme kaybı, algılamada zorluk bunlara kadar gitmeye başladı.
00:43:06Beyin bulanıklığı gibi bir şey yapıyor.
00:43:08Bunlar aynı zamanda baş dönmesi, baş ağrısı, beyinsiz ise bunların hepsine sebebiyet verebiliyor.
00:43:14Bizler bunlar da direkt bunlar terapi olabilir diyemiyoruz.
00:43:19Yan olarak biz boyunla ilgileniyoruz.
00:43:22Boyundaki meydana gelen hareket kısıllığı, boyun omurlarında yapılan müdahalelerle,
00:43:27eğer o problemler boyundan ve çeneden kaynaklıysa, herhangi meydana gelen kas pazarlardan kaynaklıysa,
00:43:33biz o problemi yan etki olarak çözebiliyoruz.
00:43:37Ama yoksa normalde bu problem tamamen KBB ve beyin cerrahlarının alanına girer.
00:43:42Genelde danışanlarımız oralara gider, herhangi bir sonuç alamadığı zaman,
00:43:46son zamanlarda bunu çok aktif bir şekilde kullanmaya başladılar.
00:43:50Ve en önemli sebeplerden bir tanesi de dediğim gibi stres.
00:43:55Evet, hemen ben de şunu da bağdaştıracaktım aslında.
00:43:58Medikal estetikçiler ve dişçiler de bununla çok ilgileniyorlar ya.
00:44:01Şu çene sıkma, hepimizde var.
00:44:03Sabah bir kalkıyoruz, şuralarımızda müthiş bir ağrı, hatta şuralarda artık sıkmaya bağlı genişlemeler,
00:44:09biraz böyle erkek tipi kadınlar için söylüyorum kaslanmalar meydana geliyor.
00:44:13Birazcık o eklemlerin sebebi, çünkü o da çok stres kaynaklı bir şey olabilir mi sizce?
00:44:18Yani şu an çağımızın en temel sorunu diyebilirim.
00:44:21Çene ekleme problemlerinde özellikle bebeklerde de çok fazla gözükmeye başladı.
00:44:25Ancak kimse bilincinde değil.
00:44:27Bu genelde yemek yediğimiz zaman ağzımızdan çıkan sesler ve geçmeyen sesler,
00:44:33yemek yerken çenenin yorulması, yutkunma sorunları,
00:44:38bunlarla beraber ağız açıklığında azalma, geceleri diz sıkma, ağız açık uyuma, salya akıntısı,
00:44:45bu tarz problemlerin hepsi çene ekleminden kaynaklı olabiliyor.
00:44:48Ve hatta çok ilginç bir bilgi vereceğim sizlere.
00:44:51Kadınlar da doğum esnasında genelde ebelerin, hanımlara dişinizi sıkmayın, serbest bırakın demelerinin sebebi,
00:45:00sıktıkları zaman kalça ve pelvis bölgesi de etkilendiği için bu doğumu kadar etkileyebiliyor.
00:45:05Ondan dolayı kendilerini serbest bırakmaları her türlü artı sağlıyor.
00:45:08Ve özellikle ağza açık uyuyan çocuklarda, günümüzdeki benim çocuğum derse odaklanamıyor,
00:45:15dersi dinleyemiyor, özellikle matematik derslerini dinleyemiyor dedikleri durumlarda,
00:45:19bu dikkat eksikliği ve sınıfta çok yaramaz denen çocuklar,
00:45:23hiperaktif çocukların çoğunda da çene eklem problemleri olduğu bulunmuş.
00:45:27Esasının sebebi buraya kadar gidiyor.
00:45:29Evet aslında psikolojik sebep gibi algıladığımız bir şeyin fiziksel bir kaynağı olabiliyor.
00:45:33Psikolojik diye düşündüğümüz çoğu sebep aslında çene eklem kaynaklı olabiliyor.
00:45:37Ve bu aynı zamanda çene eklem problemi meydana gelen kişilerde beyni olan kan akışı azaldığı için
00:45:43bu boyun arka kısmında sinir noktalarında, sinir iletim hızlarında düşüş meydana geliyor.
00:45:48Bu da sebebini bulamadığımız, bu çok önemli,
00:45:51baş ağrısı, baş dönmesi, görme bulanıklığı, mide ağrısı, yanma, kramp, kusma bunların hepsine sebebiyet verebiliyor.
00:45:59Evet ben fizyoterapinin ne kadar önemli bir şey olduğunu kendi bir yakınımızın,
00:46:03artık yürüyemez, yatalak kalır dediğinde sebatla fizyoterapi alarak,
00:46:08şu an normal şekilde sabırla tabii ki sabır gerektiren bir şey,
00:46:11yürüdüğüne şahit olunca anladım.
00:46:13Yani hakikaten hiç yatsınamaz, önemli bir şey fizyoterapi.
00:46:17Kimsenin elinde bir değnek yok.
00:46:19Bizler sadece sabreden insanlar gerçekten çok güzel sonuçlar alabiliyorlar.
00:46:23Ve amacımız sadece fizyoterapinin bel, boyun ve diz problemlerinde etkili olduğunu değil,
00:46:30çağımızda çoğu vakayla baş edebildiğini, çoğu problemlere uğraşabildiğini göstermeye çalışıyoruz.
00:46:36Ki zaten hepsinin temeli stres ve kalitesiz yaşama.
00:46:40Bir de çok enteresan değil mi? Mesela şurada bir noktanız ağrıyor.
00:46:43Halbuki sebebi o noktadan çok uzak.
00:46:46Örnek veriyorum beyninizin ta altında bir noktaya bağlı çıkabiliyor.
00:46:51Fizyoterapinin belki de en önemli özelliği bu.
00:46:54Biz hep burayı iyileştirmeye çalışıyoruz.
00:46:56Oraya masaj yaptırıyoruz.
00:46:58Bir takım ilaçları uyguluyoruz.
00:47:00Enjeksiyonlar yaptırıyoruz belki.
00:47:02Ama aslında o sadece bir sonuç.
00:47:04Bunun için şöyle bir örnek verebilirim.
00:47:06Kendi ailemden, benim annemle mesela bir kalp problemleri meydana gelir.
00:47:10Doktora gider, EKG çekilir.
00:47:12Genelde bir şey çıkmıyor, temiz çıkıyor.
00:47:14Ama çok ciddi bir şekilde göğüs ağrısı yaşar.
00:47:16Buna baktığımızda sadece sırt bölgesinde, skabula çevresi dediğimiz
00:47:20kemik yapısının etrafındaki kas spazmalarını bulduk.
00:47:22Onları gevşettiğimizde göğüs baskısı ve ağrısı geçiyor.
00:47:26Ama bunun için anji olan gruplar da var.
00:47:28Yani yanlış problemlerden kaynaklı anji olmuyor.
00:47:31Hatta bugün bir fizyoterapistinin yurt dışından bir paylaşımını gördüm.
00:47:35Göz kapağı düşüklüğü bile bazen şu trapez kasın kasılmasına bağlı olabilir deniyor.
00:47:41Oraya doğru bir fizyoterapi uygulandığında
00:47:44göz kapağının bayağı ameliyat olmuş gibi kalktığının görsellerini paylaşmış.
00:47:49Çok ilginç geldi bana.
00:47:50En ilginç şeylerden bir tanesi de, şurada bir atlas umurumuz var.
00:47:54O kadar etkili bir nokta ki, oradaki meydana gelen bir sinir sıkışması
00:47:57yapılan bir manevrayla görme bulanıklığında ciddi bir azalma meydana gelebiliyor.
00:48:03Artı, işitme kayıplarında, kulak çınlamalarında, bu bahsettiğimiz bütün çenekten problemlerine kadar
00:48:10hepsini etkileyebiliyor şuradaki problem.
00:48:12Ve ayrıca, oraya yapılan bir müdahale, bacak boyu eşitsizliğinde 3 cm kadar uzatma da sağlayabiliyor.
00:48:19Ne diyorsunuz? Şuradaki bir müdahale diyorsunuz ve bacak boyunda bir kısabık varsa,
00:48:23eğer ondan sebepse...
00:48:24Uylu kısmında şu kısmında olan kaslar da uzama meydana getiriyor.
00:48:27Ve çok şahit olduğumuzdan kaynaklı söylüyorum.
00:48:30Biz diyenlerde, bizim danışanlarımız da vardır, hepsi şahit olmuştur.
00:48:33Yapılan ufak bir müdahale, bacak boyunda bir dengesizliği hemen çözebiliyor.
00:48:37Şöyle düşünün, farkında olmadan strese giriyor.
00:48:41Şurada bir problem oluştu.
00:48:43Bu kişi çok ciddi bir baş dönmesi, baş ağrısı yaşayabiliyor.
00:48:46Bacak boyunda da bir eşitsizlik meydana gelirse, yanlış yürümekten kaynaklı ve yanlış basmaktan kaynaklı
00:48:52bel ağrısı, skolios, duruş bozukluğu, bunların hepsi meydana gelebiliyor.
00:48:56Evet, mesela bel fıtığında da fizyoterapi çok etkili bir yöntem.
00:49:00Kesinlikle. Bel fıtığı, çağımızın çok büyük bir hastalığı.
00:49:04İnsanların en çok korktuğu bir problem.
00:49:08Ben bel fıtığı için, daha doğrusu ben ağrı için, ağrı tamamen duysal bir tecrübedir derim.
00:49:12Herkesin tecrübesi çok farklı ağrı için.
00:49:14Kimi aynı problemle çok yüksek bir ağrı hissedebiliyorken, kimi çok alt bir ağrı hissedebiliyor.
00:49:19Eşik farkı diyorlar değil mi buna?
00:49:21Bir de yapılan MR sonuçlarında, kişilerde, mesela bel fıtığı problemi olanlarda,
00:49:26yapılan MR sonuçlarında %84'ünde genelde semptom yok, bulgu yok.
00:49:30Ama ağrı var.
00:49:32Ama sadece bel fıtığı var.
00:49:33Bu tarz problemlerde hep diske yönelik müdahaleler yapılması gerekiyor.
00:49:38Disk 20-25 yaşından sonra artık yaşlanmaya başlıyor haliyle.
00:49:43Ve bizler de oradaki hareket kısıtlılığını çözüp, kişinin egzersiz kapasitesini arttırmaya çalışıyoruz.
00:49:49Yani fizyoterapistler olarak egzersiz alanında ve kişinin ağrısıyla baş edebilmesi noktasında kendisine yardımcı oluyoruz.
00:49:56Ve günümüzde bazı yanlış bilgiler vardır.
00:50:00Mesela bel fıtığı problemi olan kişilere hemen sırt kasların kuvvetlensin, yüzmeye git diye bir yönlendirme yapılır.
00:50:06Evet, çok standart bir şey bu.
00:50:08Yüzmenin diskin üzerine herhangi bir etkisi olmadığı çok net bir şekilde bulundu.
00:50:12Tam aksine bel fıtığı probleminde, yani akut bir hastada, çok ileri sinir baskısı olmayan bir hastada,
00:50:19yürüyüşün ve koşmanın disteki basıncı çok daha azalttığı bulundu.
00:50:23Ve bu çok etkili.
00:50:25Yani biz daha çok koşmaya çalışıyoruz.
00:50:27Çünkü disk dinlenirse ağrı artıyor.
00:50:29Diskin hep hareket olması lazım.
00:50:31Dinlenen disk su alıyor ve şişme yapıyor.
00:50:35Şiştiği zaman da dokuya ağrı yapmaya başlıyor.
00:50:37Evet, hareketli olalım ama hangi hareketle bu hareketliliği sağlayalım sorusu çok önemli o zaman.
00:50:43Çok önemli ve özellikle mesela biz şu an burada oturduğumuzda,
00:50:46yani de hepimiz hemen bir şekil değiştirip şu pozisyonu alırız.
00:50:49Evet, ben kilitleniyorum zaten yayın bittiğinde bu arada.
00:50:53Şu anda şuradaki diske olan yük arttığı için,
00:50:56şekil değiştirdiğimizde bel kafsinin normalde şöyle olması gerekiyor.
00:51:00Biraz değiştireyim bari bu arada.
00:51:02Bel kafsinin şöyle olması gerekiyor.
00:51:05Bizler bu kafsi sağlıyoruz farkında olmadan.
00:51:07Yani vücut bunu bize hazırlıyor aslında.
00:51:09Ve o kafsi sağladığımızda ağrımız hemen çekmeye başlıyor.
00:51:13Ve tekrardan o pozisyona alışmaya başlıyoruz.
00:51:15Mesela özellikle üst bacaklı kaslarını da güçlendirmek çok önemli diyorlar değil mi?
00:51:20Diz ağrısı olanlar da dize binen yükü alması için.
00:51:23Diz problemlerinde en çok sıkıntılardan bir tanesi şuradaki kasların,
00:51:27yani kuadiseps dediğimiz kas grubunun zayıf olması.
00:51:30Arka adele dediğimiz arkadan gelen kas gruplarının çok fazla kasılmış olması.
00:51:35Yani o tarz vakalarda genelde diz ağrı yanlar,
00:51:38şu bölgelere uygulama, masaj vesaire yaparlar.
00:51:40Halbuki şu bölgeye yapılan gevşetmeler diz ağrısını daha çok hafifletiyor.
00:51:44Bacağın altında, kavalkelin yine yakın bölgeye mi?
00:51:47Arka taraf.
00:51:48Gastro dediğimiz bölge ve hemstrik dediğimiz bölgeye gevşetme yapılıp,
00:51:51ve şuradaki kasların kuvvetlendirilmesi dize olan yükü azaltmak için etkilidir.
00:51:55Evet çünkü diz de bel fıtığı kadar belki çok yaygın.
00:51:58Çok erken yaşta da.
00:51:59Çok fazla ve yöresel olarak çok değişiyor.
00:52:01Yöresel olarak?
00:52:02Tabii ki.
00:52:03Bizler Ankara ve Adıyaman artı İstanbul, Antalya, İzmir'de hizmet veriyoruz.
00:52:08Fizyoterapi hizmeti olarak.
00:52:09Gittiğimiz her yörelerde, nemli bölgelerde vesaire ciddi bir şekilde diz problemlerinde artıyor.
00:52:15Hasta profili değişiyor.
00:52:16Evet yöreye göre danışan profilleri değişiyor.
00:52:18Evet biraz önce hocamla da onu konuştuk.
00:52:20Yani ben dedi Malezya'ya gittim.
00:52:22Acayip bir kalça ağrısıyla geldim.
00:52:25Türkiye'ye gelince geçtim.
00:52:26Meğerse dedi oranın yöresel bir ya havasından ya suyundan.
00:52:30İstanbul'da en çok vaka çene vakası.
00:52:32Çünkü çok fazla stresli bir şehir.
00:52:33Tabii.
00:52:34Yani yaşam, trafik, gerginlik hepsi ciddi bir şekilde.
00:52:38İstanbul'daki vakaların çoğu baş ağrısı, çene ağrısı ve gece uyurken diz sıkma.
00:52:43En çok vakalar böyle.
00:52:44E tabii çeneni sıkıyorsun ama bu bir tek çenene de ağrı yapmıyor.
00:52:48Beni mesela başıma yapıyor, boynuma yapıyor, sırtımda geçmeyen ağrı yapıyor.
00:52:52Çok fazla da bölgeyi kapsıyor aslında.
00:52:54Çene eklemiyle alakalı ben bu söylemin tamamen tecrübeme dayanarak söylüyorum.
00:52:59Çene eklemi probleminde olan bir kişi de az önce saydığımız bütün bu baş ağrısından mide ağrısına kadar problemlerle beraber
00:53:07Aynı zamanda pervis bölgeyi etkileyip özellikle kadınlar da regal dönemindeki düzensizliğe kadar sebebiyet verebiliyor.
00:53:14Aslında ne kadar...
00:53:15Tamamen temel faktörü kas.
00:53:16Yani bizim vücudumuzun temel anahtarı kas.
00:53:18Kaslarda bir problem varsa her şey mümkün hale geliyor.
00:53:21Evet yani mesela kas miktarınızın yoğun olması çok önemli derler birçok hastalık için değil mi?
00:53:27Sağlıklı kas olması gerekiyor biraz da.
00:53:29Kas miktarı ne kadar yoğun olursa, mesela en çok bel fıtığı probleminde diske binen yük,
00:53:35en çok oturanlarda ve en çok ağır spor yapan fitnessçılarda gözüküyor.
00:53:40Halbuki kas kitlesi çok geniş.
00:53:41Çünkü çok benzer bölgeleri şişiriyorlar.
00:53:43Ama diske binen yük çok fazla.
00:53:44O zaman da ağrı daha fazla oluyor.
00:53:47Evet işte ne kadar önemli değil mi?
00:53:49Bir bilgi var ama bilginin altında da açıklaması da çok önemli.
00:53:54Bunu tabii ki doğru kullanmak gerekiyor.
00:53:55Kasın çok olsun tartılara baktığında kasının suyunu yağını ölçüyor.
00:53:58Bakıyorsun yüksek çıkıyor ama siz diyorsunuz ki o yükseklik ama nereden yükseklik?
00:54:03En önemlisi diskin sağlığı.
00:54:05Diski besleyen proteinler vardır.
00:54:07Bu protaglikan dediğimiz proteinler diski besler.
00:54:11Bu disk 55 yaşından sonra beslemesi yavaş yavaş azalıyor.
00:54:15Zaten 55 yaşından sonra boyun omurlarındaki ve bel omurlarındaki sular da azalmaya başladığı için.
00:54:20Hatta boyun kısalıyor değil mi?
00:54:21Tabii ki kanallar daralıyor.
00:54:22Aradaki sıvılar azalıyor ve kişiler ciddi bir şekilde bel ağrısı, bacak ağrısı ile beraber bir yaşama giriyor.
00:54:28Ama temel faktör oradaki diskin sağlığı.
00:54:31En önemlisi o.
00:54:33Mesela fizik tedavi yapılan bir hasta ne kadar süre sonra o kasını doğru sizin yönlendirdiğiniz,
00:54:40bacak kasısıysa bacak kasısı, sırtısa sırt ne kadar sürede aktive edip güçlendirebiliyor?
00:54:46Çok zaman gerekiyor mu?
00:54:47Aslında şöyle bir kasın herhangi bir terapiden sonra bir bel fıtıh hastasının sırt kasları ve kalça kaslarının kuvvetlenebilmesi
00:54:55düzenli bir egzersizle genelde 6 ay bandında bir süreci takip etmesi gerekiyor.
00:54:59Çokta değil aslında.
00:55:00Ama sonrasında önemli olan 6 aydan sonraki süreç.
00:55:04Yani kişi her gün yapmak zorunda tabii ki değil ama bunu bir ritüele döndürmesi gerekiyor.
00:55:09Yoksa tekrardan baskılar oluşuyor.
00:55:12Çünkü bizim toplumumuzda kadınlar özellikle ev hanımları çok fazla temizlik, ani hareket barındırdığından kaynaklı
00:55:19hepsi birer fıtık adayı oluyorlar.
00:55:21Tabii özellikle o işte ağır şeylerin damacana suya bağlı mesela bir sürü fıtık vakası vardır.
00:55:28Ama ne kadar güçlüyse bunlar o kadar minimize oluyor herhalde.
00:55:31Kesinlikle.
00:55:32Başka eklemek istediğiniz bir şey var mı?
00:55:35Bizler şöyle insanlar birey olarak genelde başımıza gelen şeylerden değil başımıza geleceğini düşündüğümüz şeylerden ağır yaşıyoruz.
00:55:45Bir bel problemi olan kişi ufak bir ağrısı olabilir.
00:55:49Aslında bunun ağrısını hissetmiyor.
00:55:52Ben kilitlendim kesin felç oldum ayağa kalkamayacağım ve bir de çevre baskısı devreye girince bizim komşu böyleydi sen de böyle oldun olayı devreye girince
00:56:00olan ağrısını çok fazla hissetmeye başlıyor.
00:56:03Bu en temel sorunlarımızdan bir tanesi ve toplum olarak fizyoterapi bakış açımızı çok değiştirmemiz gerekiyor.
00:56:10Bu tarz alanda fizyoterapi ek olarak mesela meridyen terapi gibi terapiler de aktif uygulanmaya başladı artık.
00:56:16Artık günümüz fizyoterapisi tamamen kas odaklı kas üzerine gitmeye başladı ve fizyoterapi bakış açısı değiştirilerekten
00:56:24kas kitlesini ve diskleri sağlıklı bir yaşama göndermeye çalışmak gerekiyor.
00:56:29Onun için de fizyoterapi kontrolünde bir egzersiz planlamasıyla ve çevreden çevresel duyumlardan uzaklaşarak
00:56:39ve biraz da sebatla sabırla terapilerini tamamladıklarında çok daha sağlıklı ve konforlu bir yaşama sahip olabilirler.
00:56:46Çok teşekkür ediyorum. Çok güzel bilgiler verdiniz. Yeniden görüşmek dileğiyle.
00:56:50Evet şimdi kişisel gelişme NLP uzmanı Sema Suekizoğlu geliyor.
00:56:57Sağlıklı iletişimin püf noktaları neler?
00:56:59İletişim kurmakta neden zorlanıyoruz?
00:57:02Konuşurken yapılan hatalar?
00:57:04Beden dili kişiyi nasıl ele veriyor?
00:57:06Beden dilimizi kullanırken nelerden kaçınmalıyız?
00:57:09Hepsi ve daha fazlasını kişisel gelişim eğitmeni ve NLP uzmanı Sema Suekizoğlu Nilüfer zamanında anlatıyor.
00:57:20Evet Sema Suekizoğlu stüdyomuzda.
00:57:22Sema Hanım oklavanızla gelmişsiniz. Bir yanlışımız mı oldu size?
00:57:25Evet bugün bir sürprizimiz var.
00:57:28Hadi bakalım. Oklava normalde böyle mantı yaparken çok sempatik ama onun dışındaki böyle manevi anlamı çok da iyi olmayan bir şey.
00:57:36Gördüler hemen kanalda hocam ne dayak mı geliyor falan diyenler oldu kapıda.
00:57:41Öyle mi?
00:57:42Ama bizim sürpriz bekliyor.
00:57:43Hadi bakalım merak ediyorum. Bugün özellikle iletişim konuşacağız değil mi?
00:57:46İletişim olmadan hiçbir şey olmuyor. Biz de böyle sağlıklı iletişimin püf noktalarını hep merak ediyoruz.
00:57:51Yani burada en büyük sorunumuz genelde anlaşamamak oluyor.
00:57:55İnsanlar birbirimizi anlamıyoruz. Nerede takılıyoruz? Burada sorun ne?
00:58:00Önce ona bakmak gerekiyor çünkü kaliteli bir iletişim hayatımızın temel esası.
00:58:05Eğer onu yapabiliyorsak hayatın her alanında dengeyi sağlayabiliyoruz.
00:58:09Burada temel sorunumuz algı problemimiz.
00:58:12Yani karşıdaki kişiyi algılama ve kendimizin duruşuyla karşı tarafın algısında hangi mesajları oluşturuyoruz?
00:58:21Eğer burada bir sorun varsa biz birbirimizi anlamakta da zorlanıyoruz.
00:58:26Gördüğümüz kişiyi algılama ve anlamandırma şeklinde de bir sorun yaşıyoruz.
00:58:31Ve genelde anlaşamamazlıkların altına baktığımızdaki ilk temel sorun dinlemeyi çok bilemiyoruz.
00:58:41Daha doğrusu dinleme yetimizi kaybettiğimizi görüyoruz.
00:58:44Çünkü daha çok konuşmaya odaklıyız.
00:58:47Karşı tarafa kendimizi anlatmaya hatta karşı taraftaki kişi konuşurken sürekli içeride bir plan program yapıyoruz.
00:58:55Şunu söyleyeyim bunu söyleyeyim şeklinde ve aktif düzenli bir şekilde dinleyemediğimiz için anlaşmakta birbirimize zorluk çekiyoruz.
00:59:04Ama bunun ötesinde biz şimdi algı ve algılama dediğimizde eğer bir şeyi yanlış algıladıysak,
00:59:11şu an Nilüfer'in oturuşunu duruşunu bizim algı sistemimiz kabul etmediyse hemen içeride kendimize göre bir hikaye dönmeye başlıyor.
00:59:20Ve kafamızda o kafada kurma dediğimiz olaylar gündeme geliyor ve anlaşmazlığı arttırıyor.
00:59:28Ama burada kişisel gelişim anlamında şunu artık bu 7. 8. yayınımız oldu.
00:59:36Olayın algılarla ve karşımızdaki kişideki etkileşimle ilgili olduğunu biliyoruz.
00:59:41Ve bizim olayları algılarken yüzde 60 oranında bedenimizin duruşu oturma şeklimiz yaptığımız hareketler hemen o bilinçaltı sisteminde.
00:59:53Şu an Nilüfer'le Semansu burada oturuyor ama görününün ötesinde sanki bunları böyle alttan bir kablo var gibi düşünebilirsiniz.
01:00:01Her ikimizin bilinçaltı da şu anda etkileşim halinde.
01:00:05Biz burayı görmüyoruz ve iletişimin yüzde 95'i burada gerçekleşiyor.
01:00:10Ve bu verilerin yüzde 60'ı gördüğümüz görüntüyle algıyı oluşturuyoruz.
01:00:16Yüzde 30'u sesimizin tonu etkili oluyor.
01:00:22Kelimeler sadece yüzde 10 gibi bir etkisi var.
01:00:26Ve anlaşmazlıkların altındaki temel sorun da birbirimizi dinleme zorluğu çektiğimiz zamanlarda daha çok şikayet etmeye gidiyoruz.
01:00:37Yani birbirimizin olumsuz negatif yönlerini görmek, Nilüfer şöyle yaptı, şunu söyledi, böyle dedi gibi bir yaklaşım anlaşma problemi getiriyor.
01:00:48Ve aynı zamanda da bunu yaparken bir tartışma çıktığında da bir haklılık arayışına giriyoruz.
01:00:54Bu yaşadığımız sorunlar arasında en büyük problem.
01:00:58Ama burada küçük bir pif noktası verelim.
01:01:00Çünkü beni anlamıyor, beni dinlemiyor, beni önemsemiyor şeklinde geri bildirimler çok oluyor.
01:01:07Bu gibi durumlarda nasıl iletişime geçeceğiz?
01:01:10Böyle küçük bir pratik pif noktası.
01:01:12Duvarlarını nasıl yıkacağız karşı tarafın değil mi?
01:01:14Evet, burada temel sorun duvarları yıkmaya değil de uyumlanmaya daha çok önem verdiğimizde iş çözülüyor.
01:01:22Küçük bir örnek olsun.
01:01:24Mesela genelde bu sık karşılaştığımız bir örnek.
01:01:27Akşam beyefendi eve gelmiş, yorulmuş.
01:01:30Televizyon izliyor, elinde televizyon kumandası.
01:01:34Kanepeye uzanmış.
01:01:36Evin hanımı da o gün işte bir şeyler olmuş, anlatacağı şeyler var, bir şey konuşmak istiyor.
01:01:41Hanım geliyor oturuyor koltuğa, bir şey anlatmak istiyor.
01:01:44Ama orada bir iletişim...
01:01:46Muhatap yok.
01:01:47Muhatap yok.
01:01:48Kadın kendi kendine konuşuyor gibi ve kadın diyor ki beni dinlemiyor.
01:01:52İşte eğer böyle bir durumla karşı karşıya kalırsak bizim bu beynimizdeki nöron, ayna nöronlar var.
01:02:00Onları kullanarak şöyle bir yolla iletişime geçebilirsiniz.
01:02:04Siz de diğer kanepeye geçin, uzanın.
01:02:07Beyefendi televizyon izliyor, elinde televizyon kumandası.
01:02:11Genelde böyle geliyor yorumlar.
01:02:13Siz de o anda benzer pozisyona bedeninizi getirdiğinizde siz de elinize cep telefonunuzu alın.
01:02:20Mesela cep telefonuyla ilgilenirken konuşmaya başlayın.
01:02:24Bugün şunlar oldu, böyle yaptık, bu dedi.
01:02:27Emin olun dördüncü saniyeden sonra size yanıt gelecek.
01:02:32İlk üç saniyede o mesajı algılıyor içerisi ve eşiniz karşınızdaki kişi onunla benzer harekete geçtiğinizde iletişim kurmaya başlıyor.
01:02:41Yaptığının aslında doğru olmadığını fark ediyor.
01:02:44Mesela şu anda biliyoruz biz burada otururken birlikte karşılıklı oturuyoruz ve beden dillerimiz paralel.
01:02:49Siz de aynı pozisyonda ben de aynı pozisyondayım.
01:02:52Ama burada bu pozisyonun karşısında birisinin oturup uzanır gibi olduğunu düşünün.
01:02:58Hemen içerideki o algı paralelliği bozuluyor ve biz anlaşmakta zorluk çekiyoruz.
01:03:04O yüzden anlaşmak istediğiniz kişinin o anki bedenine göre uygun hareket ettiğinizde hemen onunla iletişim sağlayabilirsiniz.
01:03:11Mesela küçük bir örnek daha olsun.
01:03:13Oldu.
01:03:14Gözünüzün önünde bir çocuğun odasında oynadığını düşünün.
01:03:17Yerde oyuncaklarıyla oturuyor ve siz kapıda geldiğiniz çocuğunuza bir şey söyleyeceksiniz.
01:03:22Mesela bu çocuk 6-7 yaşında bir çocuk olsun.
01:03:25Ona kapıdan ayakta söylediğiniz hiçbir şeyi o çocuk işitmeyecektir.
01:03:30Ama siz de onunla beraber yere oturur, oyuncaklarının yanına, onunla aynı pozisyona gelirseniz onunla artık iletişim kurmaya ve konuşmaya başlarsınız.
01:03:40Böyle bunun gibi ayna nöronları kullanarak anlaşma pratikleri yapabiliriz.
01:03:45Evet, hakikaten bu çok güzel bir şey.
01:03:47Ağzımız bir söylemde bulunuyor ama bedenimiz de aslında bir dilde konuşuyor değil mi?
01:03:52O çok acayip önemli.
01:03:54Biz zannediyoruz sadece ağzımızla bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz.
01:03:57Belki bedenimizle de başka bir dilde konuşma gerçekleştiriyoruz o esnada.
01:04:02Şimdi az evvel konuştuk, beden duruşu %60 mesajı karşı tarafa iletiyor.
01:04:09Ve sizin bedeninizin duruşu verdiği mesajla olumsuz bir mesaj veriyorsa,
01:04:15karşı tarafta bu sizin değersiz, önemsiz, belki de o an o pozisyona uygun olmadığınızla ilgili karşı tarafın bilinçaltında mesaj uyandırıyor.
01:04:27Bunu bugün böyle bir küçük bir örnekle yapalım istiyorum.
01:04:30Ama önce bedenin şöyle, beden de konuşur çünkü.
01:04:34Beden nasıl konuşuyor? Bir önce kısacık ona değinelim.
01:04:38Mesela baş konuşur, omuzlar konuşur, kollar eller konuşur, kalçalar konuşur, ayaklar konuşur, tabii en başta gözler konuşur.
01:04:54Orada duygusal bir iletişim vardır. Peki ne demek şimdi bu?
01:04:58Bir kişinin duruşunda, bedeninin postürü.
01:05:01Eğer baktığınızda o kişinin başı böyle biraz yukarıda duruyorsa, bu hemen bize o burnu havada dediğimiz...
01:05:10Evet, snob bir kişilik gibi gelir şöyle, şöyle durunca.
01:05:14Ve bu bazı yerde bize bir dezavantaj bile sağlar.
01:05:17Aslında içerideki kişi bir şey var onu kapatmaya çalışıyordur böyle ben iyiyim şeklinde.
01:05:23Veya baş aşağı düşüktür yani böyle olduğu yerde olması gerekenden aşağı düşürür.
01:05:29Mutsuz, yıkılmış, hüzünlü, ben onları çağrıştırıyorum.
01:05:32Evet, hemen bakın bilinçaltında duygular oluşuyor.
01:05:35Sonra omuzlar dedik, omuzlar böyle öne düştüğü zaman bir özgüven problemi...
01:05:43Bir yükün altında ezilmiş gibi bir his.
01:05:45Evet.
01:05:46Kendi yarattığı en azından.
01:05:47Bir sıkıntı, bir problem var imajı yaratıyor.
01:05:50Bunu da şimdi burada şey yapalım.
01:05:52Neden böyle duruyor insanlar?
01:05:54Çünkü farkında olmuyoruz.
01:05:55Birçok insana yolda yürürken bakın hepsinin postöründe bir bozukluk var böyle.
01:06:00Kendinize bile baktığınızda şu omuz kemiklerimiz içe doğru dönmüş şeklinde duruyor.
01:06:06Bakıyorsunuz son derece güzel ya da yakışıklı birisi ama omuzlar kaymış.
01:06:12İşte burada eğer ağurada o duygusal yük dediğimiz alan fazlaysa biz onu görmüyoruz
01:06:18ama sırtımızda sanki kocaman bir çuval taşıyoruz duygu yükü ve o bizi böyle öne doğru itiyor.
01:06:26Bunu hatta şöyle de benzeştirebiliriz.
01:06:29Bazı cenazeleri taşırken çok hafifti, tüy gibi bir cenazeydi dediğimiz zaman olur
01:06:36veya bazen de şey oluşur.
01:06:41Ağırlık.
01:06:42Ağırlığı oluşur.
01:06:43O oradan gelir.
01:06:44İşte o yüzden bu bedenin ağırlığını omuzlar taşır.
01:06:49Oradan hissederiz.
01:06:51Veya işte kalçalar bu erkeklerde daha sabit kadınlarda birazcık daha esnek olur.
01:06:58Bir de ayaklar konuşur.
01:06:59Ayaklar böyle bazen dışa doğru açık gider.
01:07:02Ve bu görüntüyle de biz karşı tarafa bilinçaltına bir mesaj veriyoruz.
01:07:09Şimdi bunu birazcık iyileştirmek için küçük bir egzersiz verelim bugün.
01:07:13Tamam olur çok seviniriz.
01:07:14Oklavayı o yüzden getirdim şu anda.
01:07:16Aynen oklavanın sırrı çözüldü.
01:07:18Şimdi hatta iki tane de arkadaş bize yardımcı olacaklar.
01:07:22Tabi ki arkadaşlarım rica edeyim.
01:07:24Buyurun lütfen.
01:07:26Buyurun.
01:07:27Evet.
01:07:28Önce şu kamerayı kullanıyoruz galiba.
01:07:32Tamam siz istediğiniz gibi yapın.
01:07:34İki arkadaşımız önce yan yana böyle karşılıklı bir durabilirler mi?
01:07:39Evet yan yana evet.
01:07:41Bu tarafa bakalım.
01:07:43Evet.
01:07:44Sema Hanım siz de arkanızı dönmeden burada yapabilirseniz çok seviniriz.
01:07:47Şimdi şöyle iki arkadaşımızın duruşuna baktığımızda şu duruşa bir bakalım.
01:07:52Ve şimdi ilk önce hanım arkadaşımızı değiştirelim.
01:07:56Şimdi benim yapacağım şeyi siz de aynı şekilde yapacaksınız.
01:08:01Yapacağınız tek şey şu oklavayı alıp elinizle şu şekilde tutmak.
01:08:06Arkadan tutuyoruz.
01:08:07Tamam.
01:08:08Ve bakacağız bakalım neler değişecek.
01:08:10Tamam.
01:08:11Evet.
01:08:12Sadece ellerini tersten tutarak oklavayı alıyor.
01:08:15Biz karjadan çok göremedik ama ha şimdi gördük.
01:08:18Şu anda omuzları düzelttik.
01:08:20Öne gelen omuzlar.
01:08:21Rahat mısın böyle?
01:08:22Evet.
01:08:23Sanki daha rahat oldun gibi oldu.
01:08:24Evet.
01:08:25Güzel.
01:08:26Peki şimdi bir de başı düzeltelim.
01:08:28Başında da sanki şurada küçük bir mandalina varmış gibi hisset.
01:08:33Şöyle şuranda bir küçük mandalina var ve onu çenenle hafif burada nazikçe tutmaya çalışıyorsun.
01:08:38Evet.
01:08:39Güzel.
01:08:40Sonra ayaklarında şu anda ayrı ayrı duruyor.
01:08:43Evet.
01:08:44Ekran onu gösterebilir.
01:08:45Ayaklarını da biraz daha birbirine yaklaştırarak.
01:08:48Evet.
01:08:49Ve şimdi bir yürümeye başla.
01:08:51Bu şekilde mandalinanı hatırla.
01:08:53Evet.
01:08:54Ve bir çizginin üstünde yürüyormuşsun gibi.
01:08:57Nasıl hissediyorsun şu an?
01:08:59Mikrofon olmadığı için duyamıyoruz.
01:09:02Duyamıyoruz.
01:09:03Evet.
01:09:04Birazcık şu anda yeni bir şey olduğu için ama omuzlarının geri gitmesi nasıl geldi?
01:09:08Güveni arttırıcı bir etki oluşturdu.
01:09:10Bir buradayım ben varım şeklinde.
01:09:12Peki bir de beyefendi de görelim aynısını.
01:09:15Evet.
01:09:16Şimdi orada birazcık daha yukarı kaldırabilir misin şöyle?
01:09:20Evet.
01:09:21Evet.
01:09:22Şu şekilde oklamayı yukarı al.
01:09:24Evet.
01:09:25Bedenine yaklaştır.
01:09:26Evet.
01:09:27Biraz bele doğru.
01:09:28Anladım.
01:09:29Değebilir böyle.
01:09:30Evet.
01:09:31Omuzlar geride.
01:09:32Şimdi yine ayaklarda bakın ayaklarda hafif bir açıklık var.
01:09:36Ayakları da birbirine yaklaştırarak öne düz adımlar basarak böyle birkaç adım
01:09:41atar mısın sen de?
01:09:42Mandalinanı hatırla.
01:09:43Mandalini unutmayalım.
01:09:45Ama biraz mandalina ezildi orada.
01:09:47Bir daha yapalım mı?
01:09:48Hatta düştü.
01:09:49Evet.
01:09:56Nasıl hissettiriyor?
01:09:57Güzel hissettiriyor.
01:09:59Güzel hissettiriyor.
01:10:00Biraz daha sağlam hissettiriyor.
01:10:01Evet.
01:10:02Bunun gibi bir oklava.
01:10:03Çok teşekkür ederim size.
01:10:04Bitti değil mi?
01:10:05Teşekkürler.
01:10:06Uygulamamız.
01:10:07Teşekkür ederim arkadaşlarıma.
01:10:08Bunun gibi bir oklavayla oklavayı tekrar ben de böyle kendim de göstereyim.
01:10:14Evet.
01:10:15Şöyle şu şekilde tutarak evin içerisinde bir 10 dakikalık küçük yürüyüşler yapmak.
01:10:21Hem sırtınızı hem bu omuzların geri giderek özgüveninizin gelişmesine katkıda bulunmak.
01:10:29Harika bir uygulamadır.
01:10:30Harika.
01:10:31Oklavaya bak.
01:10:32Hem mantı yapıyor hem börek açıyor hem postürü düzeltiyor.
01:10:34Kısa araya gidiyoruz.
01:10:35Aradan sonra Sema Su Hanım'la birlikteyiz.
01:10:37Şöyle konuşurken hep cep telefonlarına bakıyoruz.
01:10:39Karşıyı dinlerken.
01:10:40Acaba karşıya ne hissettiriyoruz?
01:10:42Bunu da sormak istiyorum.
01:10:43Kısa ara sonra buradayız efendim.
01:10:46Evet.
01:10:47Sema Su Ekizoğlu'yla kaldığımız yerden devam ediyoruz.
01:10:49Bazen de böyle iki kişi iletişirken biri sürekli telefona bakar.
01:10:52Karşıdaki ne hissediyor acaba?
01:10:53Nasıl bir mesaj veriyor?
01:10:55Aynısını düşünelim.
01:10:56Ben telefona baktığımda Nilüfer Bey'imle konuşmaya çalıştığında önemsenmediğini,
01:11:01dinlenmediğini, o kişinin önceliğinin başka şeyler olduğunu hissediyor ve hemen
01:11:05orada iletişim kapanıyor ve zedeleniyor.
01:11:08Aslında bunun gibi konuşurken yaptığımız, farkında olmadan yaptığımız şeyler var.
01:11:14Sonra da üzülüyoruz bir türlü o iletişimi kuramıyoruz diye.
01:11:17Bunların en başında çok sık karşılaşılan bir hata daha var.
01:11:22O da sık sık birbirimize öğüt veriyoruz.
01:11:25Değil mi?
01:11:26Evet.
01:11:27Fikir veriyoruz.
01:11:28Sorulmadan, şunu böyle yapmalısın, böyle olmalı şeklinde.
01:11:32Öğüt vermekten bizim algı sistemimiz hoşlanmıyor.
01:11:36Yani o bilinçaltı dediğimiz programlar, onlar sanki böyle beş yaşında bir çocuk
01:11:41gibi çalışıyor ve siz eğer karşı tarafa bir öğüt verdiğinizde o oradan kaçmak
01:11:46istiyor.
01:11:47Çünkü öğüt vermek demek sen bir şeyi yapamıyorsun, başaramıyorsun hissine götürüyor
01:11:53kişiyi ve öğüt vermek fikir vermek yerine orada da şöyle küçük bir formül kullanılabilir.
01:11:59Çünkü çocuklarımız var, gençlerimiz var.
01:12:02Ya eşimize bir şey bir mesaj vermek istiyoruz.
01:12:05Onun yerine ben geçen de şöyle bir şey duydum.
01:12:09Böyle böyle oluyormuş ve bunlar olmuş şeklinde.
01:12:13Başkasının fikri gibi sanki.
01:12:15Hikayeleştirerek yani geçen de ben bir yayında gördüm.
01:12:20İnsanlar oklavayla yürüdüklerinde özgüvenleri artıyormuş.
01:12:24Bak böyle bir şey yani çocuğunuza ya da eşinize eşiniz mesela öyle yürüyor.
01:12:29Hadi sen de eline bir oklava al böyle yürü demek çok antifatik olacaktır.
01:12:35Ama ben bunu bir yerde gördüm.
01:12:37Böyle yapıldı ve oradaki kişi böyle değişti.
01:12:40Bir hikaye şeklinde anlattığımızda fikir vermek ve öğüt vermek çok daha sevimli
01:12:45ve tatlı hale geliyor.
01:12:46Çünkü biri direktif vermek oluyor ötekisi böyle bir şey varmış ne dersin diye.
01:12:51Sanki ona da fikrini soruyormuş gibi oluyor değil mi?
01:12:54Dahil ediyorsun aslında o diyaloğunu.
01:12:56Birlikte karar vermişler ve o üzerinde bir baskı hissetmiyor.
01:13:00Çünkü bizim algı sistemimiz algıları yönetmeyi o algısal becerileri iyi öğrenmek.
01:13:06Hayatımızın her alanını iyileştiriyor.
01:13:08Orası beş yaşında bir çocuk gibi çalışıyor.
01:13:11Nasıl beş yaşında bir çocuğa hadi okula gitmelisin.
01:13:15Alışverişe gitmelisin veya şunu yapmalısın bunu yapmamalısın dediğinde
01:13:21o çocuk baskı hissediyor ve oradan kaçmak istiyor.
01:13:25Evet maalesef bizim de yayınımızın sonu geldi bugün.
01:13:28Hemen arkamızda çünkü Esra İzmeci'nin programı var canlı yayınla o da olacak.
01:13:32Çok teşekkür ediyorum.
01:13:33Haftaya görüşmek üzere o zaman inşallah.
01:13:35Görüşmek üzere.
01:13:36Evet efendim biz bugün de yayınımızın sonuna geldik.
01:13:38Yarın yine 12'de karşınızda olacağız.
01:13:40Esra İzmeci ile size harika bir yayın diliyorum efendim.