• 4 ay önce
Sünnet Üzerinde Oluşturulan Yersiz Şüpheler
Fikirlerden Bir Demet Aydın Usalp
Döküm
00:00İzlediğiniz için teşekkür ederim.
00:30Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.
00:32Ve aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.
00:34Ve aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.
00:36Ve aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.
00:38Ve aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.
01:00Müslümanlara yönelik kafirlerin yapmış oldukları kültürel saldırılara örnek teşkil eden bir mesele.
01:10Sünnet üzerinde gerçekleştirilen ya da oluşturulan yersiz şüpheler konusunu işleyeceğiz.
01:16Şimdi bizler Allah'ın kâfirlerin Müslümanlara karşı olan düşmanlığını biliyoruz onun haber verişiyle.
01:28Çünkü Allah-u Teala kendi kitabında defalarca yerde kafirlerin Müslümanlardan asla hoşnut olmayacağını,
01:37onlara karşı kin ve nefret beslediklerini ve onlara karşı hep bir mücadele içerisinde olduğunu ifade ediyor.
01:45Bu Rabbimizin aslında yine kitabından bahsettiği hak ve batıl mücadelesinin bir parçasıdır.
01:51Dolayısıyla Müslümanlara yönelik bu düşmanlıkları yer yer fiziki olarak yani savaş halinde olmuştur,
01:59ve zaman zaman da kültürel saldırılar şeklinde olmuştur.
02:05Dolayısıyla günümüzde Müslümanlara yoğun bir şekilde sirayet eden sünnet üzerindeki şüpheler,
02:12yine başlangıç itibariyle kafirlerin başlattığı ve zamanla Müslümanlara sirayet eden bir konu oldu.
02:21Çünkü kafirler Müslümanları kalkındıran, Müslümanları izzetlendiren, Müslümanları hakim topluluklar haline getiren
02:31asıl kaynağın onların dinleri olduğunu, onların dinlerini kaynağını teşkil eden Kur'an ve sünnet olduğunu iyi biliyorlardı.
02:40Özellikle onlar kendi içerisindeki devrimlerini tamamladıktan sonra ve kendi ideolojilerini tahkim ettikten sonra
02:50onların maddi anlamdaki kalkınmaları bu noktada Müslümanlara karşı daha cüretkar bir şekilde hareket etmelerine sebebiyet verdi.
03:01Dolayısıyla biz baktığımızda İslami düşüncelere karşı mugalatalar oluşturma, İslam'a ait kavramlar üzerinde
03:10onların içini boşaltmaya yönelik olsun ya da onların anlamlarını değiştirmeye yönelik olsun
03:19yapmış oldukları çalışmalar 1800'lü yıllara dengelmektedir.
03:24Yani 1800'lü yıllarda Batılılar özellikle bilim kisvesi altı altında Müslümanlara ve İslam'a yönelik bir takım araştırmalarda bulundular.
03:35Bunlar kendilerine Şarkıyatçılar ya da Doğu Bilimcileri adını verdiler.
03:41Diğer adıyla müsteşrik ya da oryantalist dediğimiz kesim.
03:46Yani İslam'a dair bir takım araştırmalar yaparak ya da İslam coğrafyasında belli bir süre içerisinde bulunarak
03:54onlar üzerinde bir takım gözlemler yaparak onlara dair bir takım tespitlerde bulunuyorlar.
04:01Aslında bu tespitleri vakayı tespit etmeye yönelik değil, daha çok İslam'a nasıl zarar vurabiliriz,
04:08Müslümanları daha nasıl fazla zaafa uğratabiliriz anlamında tespitlerdi.
04:14Dolayısıyla onlar Müslümanların zaaflarını tespit etmek suretiyle kültürel olarak onlara yönelik yeni hamleler, yeni saldırılar başlattılar.
04:26Dolayısıyla onların yapmış oldukları bu saldırılar daha sonra meyvesini verdi diyebiliriz.
04:41Özellikle Müslümanlar arasında belli bazı şahsiyetleri, kişilikleri ayartabildiler ya da akıllarını çelebildiler.
04:50Ondan sonra onların misyonlarını bu Müslümanlar arasında alim veya profesör etiketli insanlar tarafından taşınmaya başlandı.
05:02En etkisinde öyle bir fitneye seybet verdiler ki Müslümanların kendi nizamlarını, kendi hayat tarzlarını üzerine oturttukları esasî kaynaklardan bir tanesi konusunda şüpheler uyandırmayı belli bir kesim nezdinde başarabildiler.
05:21Dolayısıyla bugün özellikle meselenin bu boyutunu ele almak istiyorum.
05:26Yani sünnet meselesi aslında çok geniş bir konu.
05:32Yani bütün yönlerine ele alındığında bir kitap hacminde olabilecek bir mesele.
05:38Ancak işin özünü burada ifade etmeye çalışacağım.
05:44Şimdi dediğim gibi İslam'ın esas olarak iki kaynağı var.
05:49Bunlardan bir tanesi lafzen ve manen Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim.
05:56İkincisi ise manen vahiy olup ama lafız ve fiiliyat olarak Resul Aleyhissalatu Vesselam'dan sudur eden, meydana gelen hususlardır ki bu da sünnettir.
06:11Dolayısıyla vahiy kavramını kendisine intibak ettiği iki kavram Kur'an ve sünnettir.
06:18Şimdi müsteşrikler dediğim şekilde ilk etapta Kur'an'a yönelik bir takım saldırılarda bulundular.
06:26Söz konusu o müsteşriklerin babası, atası konumunda olan İgnaz Gozyer isminde Yahudi asıllı bir müsteşrik.
06:401890 yılında yayınlamış olduğu İslami İlimler kitabında şu ifadeyi kullanıyor.
06:48Muhammed Aleyhisselatü Vesselam'ın kendi toplumun nezdinde dahiliği, zekiliği veya icat ediciliği bizi ilgilendirmez.
06:58Bunun var olduğunu bir nevi ima ederek ancak onun öğretilerinin, onun iddialarının tamamının Hristiyanlık ve Yahudilikten alındığını ifade ediyor.
07:11Yani bu müsteşrikler dediğim gibi Kur'an'ın aslında vahiy olmadığını,
07:17yani Muhammed Aleyhisselam'ın onu Yahudilikten ve Hristiyanlıktan alıntılayarak, sentezleyerek yeni bir din oluşturduğunu iddia eder ki,
07:28bu iddiayı onun gibi yine birçok müsteşrik çeşitli zamanlarda yayınlamış olduğu kitaplarında ifade etmişlerdir.
07:38Dolayısıyla sürekli bir propaganda ile aslında Kur'an'ın vahiy olmadığı noktasında bir algı oluşturdular.
07:48Örneğin 1923 yılında İngiliz Kilisesi şeytan ayetleri şeklinde Kur'an'a yönelik bir hitabı vardır ve öyle bir kamu oluşturmaya yönelik bir çalışması olmuştur.
08:02Hatta daha sonraki yıllarda malumunuz belki ismini duyduğunuz bir şahsiyet,
08:07işte Hint asıllı yine Müslüman asıllı bir kişi Salman Rüşdi, ona da mesela bir roman, bir kitap yazdırarak aynı konuyu onun eliyle de işlettirdiler.
08:20Yani neticede müsteşriklerin yapmak istedikleri şey şuydu,
08:25Müslümanları Müslüman yapan, onları izzetli kılan, onları güçlü kılan, onların işte Rablerine karşı olan o bağlarını kuvvetli kılan ve kafirlere karşı belli bir duruş sergileten esası kaynaklar Kur'an ve sünneti.
08:40Dolayısıyla onlar dediler ki biz kaynağın kendisine saldırırsak, o kaynak üzerinde şüpheler oluşturabilirsek Müslümanları zafiyete uğratırız ve böylece istediğimizi yaptırabiliriz.
08:53Yani kendi dinlerini, hakimiyetini sağlamış olurlar ve aynı şekilde Müslümanları ve İslam meldelerine rahatlıkla kendi sömürgeleri konumuna getirebilirlerdi.
09:04Fakat onların bütün bu habis çalışmalarına rağmen Müslümanların Kur'an'a yönelik olan müslümanlara şüpheler oluşturamadılar.
09:16Yani Müslümanlar belki Kur'an'ın bir hayatı yaşamıyorlardı, belki Kur'an'dan fersah fersah uzaklaşmışlardı, belki Kur'an'ı anlamaktan da uzaklaşmışlardı ama kafirlerin bütün bu çalışmaları Müslümanların Kur'an'a yönelik şüphelerini ya da endişelerini oluşturamadılar.
09:37Ondan sonra sünnete yönelmeye başladılar.
09:41Yani sünnet tabiri olacaksa belki bu anlamda Müslümanların yumuşak bir karnı idi.
09:48Çünkü tarih içerisinde ve sünnet konusunda bazı Müslümanlar ihtilaf etmişlerdi ve onlar bu ihtilafları kullanarak ya da işte uydurmuş olan hadisleri önüne sürerek ya da işte tarih içerisinde gelişen bir takım olayları da bahane ederek vs. materyalleri çok.
10:07Bunları da donatarak Müslümanların önüne sürmek suretiyle onların sünnet üzerinde şüphe duymalarını sağladılar.
10:16İşte Kur'an konusunda başarısız olduktan sonra sünnete kısmi olarak bir başarı sağladılar.
10:24Çünkü sünnet meselesi yani Müslümanların nezdinde de Kur'an gibi korunmuş olmadığı, işte birinin sahih dediği, başka bir alimin kriterine göre sahih olmadığı bilgisi neticede onlar tarafından da oluştu ya da onlar da bunu bildiler.
10:43Bunu bildikten sonra daha çok sünnete saldırmaya başladılar ve böylece işte ilk etapta sünnetin bize ulaşma keyfiyeti konusunda şüpheler oluşturdular.
10:54Sonra sünnetin vahiy olmadığını yani Muhammed Aleyhisselatü Vesselam'ın da beşerden bir beşer gibi olduğunu, onun kendisinden sadır olan sözlerin yani hadis dediğimiz sözlerin veya fiiliyatın tamamıyla kendi beşeri görüşünü olduğunu yani bir müştehidin iştihadı gibi iştihad ettiğini de ileri sürdüler.
11:18İşte bu düşünce birçok Müslüman da kabul gördü ve onu etkiledi daha doğrusu.
11:26Özellikle Hindistan tarafında işte ortaya çıkan kendilerine işte Kur'an hareketi denilen ya da Kur'anî hareketi adını veren ve işte Çarak Ali gibi şahsiyetlerin liderlik ettiği bir ekol oluştu.
11:45Şimdi esasında dediğim gibi biz kafirlerin niyetini biliyoruz. Onların niyeti İslam'ı ortadan kaldırmaktır.
11:52İslam'ın kaynaklarını bulandırıp kendilerini doğru olarak piyasaya sürmekti.
11:58Çünkü onlar da biliyorlar ki kendi kaynakları doğru değil.
12:01Yani onların ellerindeki İncil'ler ya da Tevrat'lar Allah'tan olduğu noktasında bir ispatı yoktur.
12:10İşte din adamlarının kendi elleriyle yazmış oldukları kitapları vahiy olarak insanlara dayattıklarının farkındalardırlar.
12:18Aynı şüpheyi, aynı yaklaşım tarzını dediğim gibi İslam'ın kaynaklarına da meydana getirmek istediler.
12:25Dediğim gibi ilk saldırıları Kur'an'a oldu.
12:28Bunda tutamadılar, tutturamadılar.
12:31Sonra sünnete saldırmaya başladılar.
12:34İşte sünnete saldırıları ümmetin içerisinde bir takım insanları bu anlamda olumsuz olarak etkiledi.
12:43Ve maalesef o olumsuz olarak etkilenen şahsiyetlerin çalışmaları neticesinde bugün birçok beldede Müslümanların yaptığı çalışmalar neticesinde Müslümanlar sünnet konusunda tereddütlü hale gelmişlerdir.
13:00Yani bugün gönülümüz Türkiye'sinde de bunun temsilciliğini yapan birçok şahsiyeti siz de zaten medyadan çok yakinen tanıyorsunuzdur.
13:10Dolayısıyla bunun kaynak itibariyle nereden kaynaklandığına baktığımızda,
13:16meselenin sünneti arılaştırmak, durulaştırmak, sahih olanı, zayıf olandan, uydurulmuş olandan ayırmak meselesi olmadığı,
13:28mesele tamamen İslam'ı tahrif etmeye yönelik bir hareket olduğunu görmek gerekiyor.
13:33Çünkü onlar da şunu farkındadırlar ki, sünnet Kur'an'dan ayrıldığında,
13:41Kur'an'ın tam olarak anlaşılamayacağını ya da insanların herkesin istediği şekilde ayetleri tevil edebileceğini iyi biliyorlar.
13:51Niye? Çünkü sünnet Kur'an'daki ahkâmın aynı zamanda pratikliğini gösteren bir kavramdır.
13:59Biz ibadetlerimizin tamamını veya ukubata dair, sosyal hayata dair veya muamelata dair Allah'ın emirlerinin fiili olarak uygulanmasını,
14:12bizlerin hemen hemen hepsini sünnetten öğreniyoruz.
14:16Sünnet ile o uygulamayı gerçekleştirebiliyoruz.
14:19Dolayısıyla adamlar mesela sünneti kaldırdığında, namaz kılınınız emri ister istemez çok daha yorumu açık bir hale geliyor.
14:28Çünkü vakîm-u salâh denildiğinde salâh kelimesinin bir sözlük anlamı vardır, bir de şerîh anlamı vardır.
14:35Sözlük anlamıyla değerlendirdiğinde salâh duadır.
14:39Dolayısıyla kişi istediği vakitte, istediği şekilde dua ederse bu ibadeti gerçekleştirmiş olur onlara göre.
14:47Yani bu kadar açık.
14:50Dolayısıyla bu düşünceye kapılan birçok insanın zamanla dinden uzaklaştıklarını hatta deist olduklarını da gördük.
15:00Çünkü sünneti Kur'an'dan ayırdığınızda ortada herkesin kendisine göre yorumlayabileceği bir husus ortaya çıkıyor.
15:09Aslında mesela şu da sorulabilir.
15:12İşte Kur'an-ı İslam'ı tabiriyle ortaya çıkan bu insanların maksat aslında onlara diyorlar ya özüm yemek değil bağcı dövmek.
15:23Yani salt Kur'an'ı kıstas alan insanların bile Kur'an'daki Allah'ın açık hükümlerine uymadıklarını görüyoruz.
15:32Ya da o hükümlerin icra edilmesi gerektiği noktasında bir uğraşların da olmadıklarını görüyoruz.
15:38Ya da o hükümlerin hayat bulması noktasında bir davette de bulunmadıklarını görüyoruz.
15:45Dolayısıyla hiçbir münkere ses çıkartmadıklarını, Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen bunca katliamlar varken bunları telin etmeye yönelik bir çağrıların olmadıklarını
15:59ya da bunların çözümü noktasında İslam'ın bir çözümü ortaya koymadıklarını görebiliyoruz.
16:05Yani bunu niye ifade ediyorum?
16:08Kur'an-ı İslam'ı anlayışına sahip, Kur'aniyon zihniyetine sahip olan insanların esasında maksatlarının salt Kur'an'ı anlamak, onu uygulamak, onu yaşamak olmadığını söylüyorum.
16:21Çünkü burada mesele dediğim gibi tamamıyla İslam'ın kaynaklarına yönelik tahrifatı oluşturmak, Müslümanlar için artık bir teşhik kaynağı olmaktan çıkartmak,
16:34sadece bir takım ahlaki ilkeleri barındıran semavi bir kitap muamelesini kendisine yaptırmaktır.
16:42Yani bunu bütün söylemlerinde veya bütün eylemlerinde çok rahat bir şekilde görebiliyoruz.
16:48Onun için nasıl ki Batılılar layıklık ile, demokrasi ile, ne bileyim işte milliyetçilik ile İslam ümmetinin evlatlarını zehirledilerse,
16:59onları İslam'dan uzaklaştırdılarsa, onları arasında fitneler sokup bülüp parçalar haline getirdilerse de,
17:06aynı şekilde bu tür kavramlarla da veya bu tür uğraşlarla da yine Müslümanlar arasında tefrikayı meydana getiriyorlar.
17:15Sadece tefrikayı meydana getirmemekle birlikte, Müslümanların İslam ile hayat bulacakları anlayışından uzaklaşmasına sebeb verip,
17:25artık Batı'nın o kokuşmuş fasid nizamlarına teslim olmalarını sağlıyorlar.
17:32Onun için sünnet ile ilgili hususlarda dediğim gibi çokça kaynak var, çokça neşyat da var.
17:39Bunlardan daha detaylı bir şekilde istifade edebiliriz ama yani bugünkü sohbetimizde ben özellikle şu hususu vurgulamak istiyorum,
17:49hatırlatmak istediğim husus şudur.
17:51Bu meselenin esas gayesi tamamıyla İslam'ın Müslümanların zihinlerinden ve hayatlarından uzaklaştırmak,
18:00onun tekrar bir bütüncül olarak, bir ideoloji olarak, bir hayat tarzı olarak Müslümanlar tarafından tekrar hayata indirilmesini engellemektir.
18:10Dolayısıyla bütün uğraşlar buna yöneliktir ve yapmış oldukları bütün çalışmalarda da bunun eserini rahat bir şekilde görebiliyoruz.
18:20Mesela bu mesele ile alakalı eskiden Müslüman olmayan Leopold Weiss isminde ve sonra Müslüman olunca Muhammed Esed ismini alan bir yazar,
18:31Avrupa ile alakalı bir tespitinde şunu ifade ediyor.
18:36Diyor ki aslında Avrupa bugün gelmiş olduğu nokta itibariyle Müslümanlara çok borçlu.
18:42Yani sahip olduğu bütün ilmi, teknolojik hususların tamamını Müslümanlardan istifade ederek almasına rağmen,
18:49ama onların Müslümanlara karşı olan kinleri ve nefretleri sürekli Müslümanlara karşı düşmanca bir tavır sergilemelere sebep vermiştir.
18:58Bu anlamda Avrupa halkları yani kafir batı toplumlarının Müslüman ve İslam'a karşı,
19:04yani Müslümanlar onlara ne kadar fayda sağlasa da onların Müslümanlara karşı kinle nefretle bakışlarının değişmeyeceğini ifade ediyor.
19:13Ve bunu ta işte 1200'lü yıllardaki Haçlı zihniyetinin bir devamı olduğuna ifade ediyor.
19:20Dolayısıyla işte kendilerine bilimsel çalışma yaptığını iddia eden, o ismi veren Orientalistler ya da müsteşrikler,
19:29bu anlamda aynı zamanda birer misyoner görevinde üstlendiğinde yine o kitabında ifade ediyor.
19:36Bu anlamda dediğim gibi demin bahsettiğim mesela yine Hint asılı bir Müslüman kükenli,
19:43Reşat Halife isimli bir şahsiyet ve onun işte o anlamda Rasullik ifadesi vardır.
19:49Ama kendi peygamberliğini ilan etmeden önce yoğun bir şekilde sünnete salırmaktadır.
19:56Yani sünnette yönelik ilk etapta işte olsa olsa ancak 100 tane kadar sayı hadis vardır diyen bir insan,
20:05daha sonraki süreçte aslında sayı hadis diye bir kavram yoktur diyerekten sünneti tamamen inkar etmektedir.
20:14Akabinde işte bir takım matematiksel hesaplar yapmak suretiyle 19 mucizesi adı altında bir teoriyi geliştirmektedir.
20:24Ve o teoriyi kalkıp tekrar Kur'an'a uygulamakta ve bu şekilde Kur'an'a da dil uzatmaktadır.
20:30Ve Kur'an'da bazı ayetlerin olmaması gerektiğini ifade etmiştir.
20:34Ve bugün işte bu söylemlerini ya da bu teorilerini işte İslami aileden giren bir takım şahsiyetler tarafından dillendirilmekte ya da propagandası yapılmaktadır.
20:47İşte bu noktada yine çok daha ileri düzeyde gadarlaşmış olan Libya işte ölen lideri Albay Gaddafi,
20:57kendisi de sünnet münkiri olmakla birlikte sonraki süreçlerde Kur'an'a da müdahale etmek istemiştir.
21:06Yani sosyalist bir anlayışı var, milliyetçi bir anlayışı var.
21:12Kur'an'daki işte ümmetçi kavramını, ümmete yönelik kavramları değiştirmek istemektedir.
21:19Düşünün yani, diyelim ya sünnet inkarcılığıyla başlayan süreç aslında bizatihi Kur'an'a yönelik bir saldırıdır.
21:26Fakat çoğu insanlar bunun ilk etapta farkında değildirler.
21:30Yani kendilerince daha çok Kur'an'ı anlamak adına yaptıklarını ifade ederler ama
21:36baktığımız zaman bu yola giren insanların zamanla Kur'an'a da dil uzattıklarını,
21:42ya işte Kur'an'ın eksik veya fazla olduğunu ifade ettiklerini
21:46ya da işte Kur'an'ın içindeki açık ve net ayetleri kendi heva ve heveslerine göre tevil ettiklerini rahat bir şekilde görebiliyoruz.
21:56Yani Libya liderinin kendisine bu meseleyi arz etmek isteyen 13 kişilik bir heyetin tamamını idam ettirmiştir.
22:10Yani İslami hayatı yeniden başlatma gayesini hedef edilmiş olan,
22:16gaye edilmiş olan Hizbut Tahrili 13 tane alimi idam edilmiştir.
22:21Sırf sünnet konusunda kendisine münakaşa ettiği için,
22:25sünnetin Kur'an gibi bir teşhi kaynağı olduğunu kendisine arz ettiklerinden dolayı,
22:32sünnete karşı olan nefretinden dolayı o Müslümanları katletmiştir.
22:37Yani Allah subhanehu ve teala aslında bizler kendi mantıksal önermelerimizle sünnetin vahiy olduğunu değil,
22:49bizatihasına sünnetin vahiy olduğunu ve Müslümanlar için bağlayıcı olduğunu Allah subhanehu ve teala ifade etmektedir.
22:57Ve bunu biz sahabe hayatında da görüyoruz ve biz ondan sonraki bütün İslam tarihindeki nesillerde de görüyoruz.
23:06Yani ayetlere geçmeden önce örneğin mesela sahabe hayatına şöyle bir baktığımızda, eshaba baktığımızda,
23:14hepsinin sünnetle amel ettiğini görüyoruz değil mi?
23:19Ebu Bekir radıyallahu anh'a bir kadın gelip kendisine mirasın düşüp düşmediğini,
23:26yani ölen torundan bir pay sahibi iyi olup olmayacağını sorduğunda,
23:30Ebu Bekir radıyallahu anh bu konuyla alakalı Kur'an-ı Kerim'de bir hüküm bulamadığını ifade eder
23:38ve sonra yanındaki sahabelere bununla alakalı Allah Resulü aleyhissalatu vesselam'ın bir şey uygulayıp uygulamadığını
23:45ya da söyleyip söylemediğini sorar.
23:47Orada sahabeler evet Allah Resulü böyle bir durumda işte neneye altıda bir oranda miras hakkı veriyordu dediğinde o hükmü uyguluyordu.
23:59Ya da Ömer radıyallahu anh'a meşhur bir olay vardır.
24:04Bir sahabe gelip, Musa aleyhisselam'a şerif olması lazım,
24:08gelip kapısını üç defa çalar ve kapı açılmayınca ya da kendisine izin çıkmayınca arkasını dönüp gider.
24:16Sonra Ömer radıyallahu anh onu çağırtır ve niye böyle yaptığını sorar.
24:21O der ki ben Allah Resulü'nden böyle duydum.
24:24Yani sizler gidip bir kapıyı üç defa çaldığınızda eğer size kapı açılmıyorsa ya da içeri girmeye izin verilmiyorsa sırtınızı dönüp gidin.
24:34Ve Ömer radıyallahu anh ona bu noktada diyor ki söylemiş olduğun şeyi ispatlaman lazım yoksa benden çekeceğin var.
24:42Yani Ömer zihniyetten baktığında şöyle bir durum yok.
24:48Yani bu Muhammed aleyhisselam'ın kendi bakışı olabilir demiyor.
24:54Bunun Muhammed aleyhisselam'ın söyleyip söylemediğini tabiri caizse ispatlamak istiyor.
24:59Ve sonra başka sahabeler de bu sahabenin sözünü duyduğunu ve bu şekilde Allah Resulü'nün böyle ifade ettiğini söyleyince ondan sonra bunu kabul ediyor.
25:10Ve herkese Ali radıyallahu anh'ın uygulaması neydi?
25:15Yani kendisinin duymadığı kendisinin bilmediği bir hususta bir sahabe bir hadis söylediğinde ya da Allah Resulü aleyhisselatü vesselam işte böyle yaptı ya da böyle söylediği dediğinde
25:24sadece sen bunun doğruluğuna yemin eder misin dediğinde yani yemin etmek suretini onu kabul ediyordu.
25:31Yani bütün halifeler bütün sahabeler öyleydi.
25:34Ve şunu hatırlayın yani Allah Resulü aleyhisselatü vesselam Muaz bin Cevvel'i Yemen'e kadro olarak tayin ettiğinde
25:41hani ona gelen nasihat yaptıktan sonra şunu sorar.
25:45Sen neyle hükmedeceksin insan arasında?
25:47Muaz der ki ben Allah'ın kitabıyla hükmedeceğim.
25:51Peki onda bulamazsan?
25:53İşte senin sünnetinle muamele edeceğim.
25:56Peki onlarda bulamazsan?
25:58Ya bu iki kaynağa dayanarak kendi rehime göre iştahat ederim.
26:02Yani Allah Resulü Muaz bin Cevvel'den bunu duyduğunda Allah hamd ediyor yani bu davranışını olumluyor.
26:10Dolayısıyla sahabelerin tamamı bu anlamda sünnet ile muamele ettiklerini, sünnet ile hükme vardıklarını çok açık ve net bir şekilde görebiliyoruz.
26:22Herkese yani bugün mezhep imamları, mezhep kurucuları işte İmam Şafiler, İmam Ebu Hanifeler, İmam Malikler, Ahmet İbni Hanmerler, İmam Zeytler, İmam Cahifeler'in tamamları yani fıkıhlarını oluştururken
26:42fıkıhların neredeyse büyük çoğunluğu sünnetten delil getirmek suretiyle oluşturmaktadırlar.
26:52Sünnet konusunda tarihte sadece şöyle bir sorun oluşmuştur.
26:57Yani Mutezile Ekolu'nun Haberul Vahid kısmında tereddütleri olmuştur, farklı bir usul ortaya koymuştur.
27:05Onun karşısında Şia'da sadece Ehl-i Beyt olarak tarif etmiş olduğu şahıslardan gelen rivayeti kabul etmişlerdir.
27:15Yani hiçbir ekol ya da hiçbir imam, hiçbir alim sünnetin vahiy olmadığını, sünnet ile hüküm çıkartılamayacağını, sünnetin teşhik kaynağı olmadığını ifade etmemişlerdir.
27:30Sadece sünnetin kendilerine ulaşma noktasında farklı usluplar ortaya koymuşlardır ya da farklı usuller belirlemişlerdir.
27:40Bunun haricinde hiçbiri sünnetin teşhik kaynağı olma noktasında bir tereddütleri ya da bir sıkıntıları olmamıştır.
27:49Çünkü onlar Allah subhane ve teala'nın apaçık ayetlerinde onun zaten bağlayıcı olduğunu görüyorlardı ve buna göre amel ediyorlardı.
28:00Dediğim gibi ta bu mesele 1800'lü yıllara kadar da öyleydi.
28:05Yani İslam tarihi süresince bütün Müslümanlar Kur'an ve sünnete aynı ölçüde değer veriyorlardı.
28:13Hem ayetlere hem hadislere.
28:15Çünkü ikisinin de vahiy olduğuna kesin bir şekilde kanaat getirmişlerdi ve ona göre de hayatlarını tanzim ediyorlardı.
28:23Ve yine görüyoruz ki onlar Kur'an ve sünnete göre hayatlarını tanzim ettikleri süre içinde de hep mutlu kaldılar, hep kalkınmış ve huzuru bir toplum içerisinde yaşadılar.
28:35Evet, fakat ne zaman ki kafirler Müslümanlara karşı artık üstünlük kurmaya başladılar, onlara yönelik artık kültürel saldırılarda da başladılar.
28:47Örneğin 1979 yılında yine Amerikan istihbaratına bağlı bir adam Mısır'da oradaki yöneticilere sünnet konusunda çok planlı hareket etmelerini öneriyor.
29:06Yani bilinçli bir şekilde sünneti tahkir edecek, sünneti üzerinde şüpheleri uyandıracak yayınlar, neşiyatlar yayınlamalarını istiyorlar.
29:15Ve bunu da gerçekten de yapıyorlar.
29:18Dediğim gibi sünnet konusunda Müslümanlarda genel anlamda bir şüphe oluşturulmuş olsa da aslında aklı selim bir şekilde Müslümanlar bu meseleye eğilseler,
29:29yani Kur'an'ın nasıl bize ulaştığını, nasıl toplatıldığını, sünnetin nasıl bir araya getirildiğini, nasıl kaleme alındığını veya bunlar toplanırken hadisler ya da Allah Resulü'nün rivayetlerinin hususlar kaleme alınırken hangi metotlar uygulandığını bilseler,
29:49alimlerin ne kadar titizlikle çalıştıklarını göreceklerdir.
29:53Mesela zaten aslında sünnetin yazılmasına sebebiyet veren husus da o dönemdeki yine münafık veya zındıkların yaymış oldukları yalan hadislerden dolayıdır.
30:05Şimdi dediğim gibi onlar hadislerin Müslümanlar nezdinde Kur'an ayetleri gibi bağlayıcılığını görüyorlardı ve biliyorlardı.
30:15Ve Müslümanlar bir hadisi gördüklerinde veya duyduklarında onu hayatlarına uyguluyor ve onunla amel ediyorlardı.
30:23Dolayısıyla onlar da kendi fasit amellerini gerçekleştirmek adına bilinçli olarak yalan hadis uydurup yaydırmaya başladılar.
30:32İşte Müslümanlar münafıkların bu eylemlerini gördükten sonra hadis toplamaya başladılar.
30:39Ve ondan sonra alimler hadis toplarken de dediğim gibi çok ince elleyip sık dokunmak suretiyle, titiz bir çalışmayla yani Allah'tan korkma dörtüsüyle hareket ederek hadisleri topladılar.
30:52Ve belki öyle çok kriterler ortaya koydular ki belki birçok diyebileceğimiz sayı olabilerek hadisleri dahi kabul etmeler.
31:02Maksat şüphelerden arındırılmış bir çalışma olsun diye.
31:06Şimdi Müslümanlar bunu okumamışlar.
31:09Müslümanlar İmam Buhari'nin ya da İmam Müslim'in ya da İmam Şafi'nin ya da İmam Malik'in bir hadisi alırken hangi kriterlere riayet ettiğini, nasıl titizlikle hareket ettiklerini bilmiş olsalardı hadislere karşı bu kadar fıtursuzca dillerini uzatamazlardı.
31:27Şimdi bugünkü hadis mülkçüleri ya da işte sünnette karşı böyle şüpheci içerisinde olan insanlar sadece şuna baksalar ya, yani uydurma hadis, yalan hadis vakası bile hadisin vahiy olduğunu ispatlayan bir anlayıştır.
31:45Çünkü bir insan hadisin o anlamda Müslümanlar nezdinde bağlayıcılığını, vahiye dayandığını idrak edip görmezse yalan hadis uydurma ihtiyacına da girmez zaten.
31:58Yani bugünkü zaten onların tabi ki kendi ellerinde argüman olarak kullandıkları ustaların çoğunda o anlamda o uydurmuş yalan hadislerden ibarettir.
32:11Evet, şimdi sünnetin vahiy olduğu noktasındaki işte birkaç ayeti de size hatırlatmak istiyorum.
32:18Bunların teferruatlarının dediğim gibi çok daha tefsirleriyle, şerhleriyle birlikte neşyatları da okuyabilirsiniz.
32:25Nahl Suresinin 44. ayetinde Allah subhanehu ve teala o peygamberleri apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik.
32:40İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman ve onların da üzerlerine düşmeleri için sana bu Kur'anı indirdik.
32:48Yani Kur'anı indirmeyi ayrı tutuyor, Kur'anı açıklamayı ise farklı bir eylem ve farklı bir görev olarak Allah subhanehu ve teala Resullerine yüklemiş olmaktadır.
33:00Dolayısıyla var olan Kur'anın beyanını eğer Allah kendi Resulüne indirmemiş olsa, manen ona vahyetmezse, Resul kendi beşeri görüşüyle onu izah etmesi mümkün müdür?
33:15Mümkün değildir.
33:17Çünkü onun beyanı, onun izahatı, onun açıklanması, apaçık bir şekilde ortaya çıkarılmasını sağlaması bir beşer olarak değil, bir Resul ve vahiy alan bir Resul olarak gerçekleşmesi mümkündür.
33:31Başka bir ayette, Necmi Suresi'nin 5. ayetlerinde Allah subhanehu ve teala şöyle buyuruyor.
33:39İnmekte olan yıldızı ant olsun ki arkadaşınız, yani Muhammed aleyhissalatu vesselam'ı kastederek hiç sapmadı ve azmadı.
33:48O hevesinden konuşmaz.
33:51O ancak vahiydir ve kendisine vahyedilir.
33:55Onu müthiş kuvvetli olan biri öğretti.
33:58Şimdi yine ayette geçen, onun konuştuğu vahiydir ifadesi herhangi bir karine ile, bir işaret ile, bir delille sınırlandırılmış ya da özelleştirilmemiştir.
34:12Yani buradaki konuştuğunun vahiy olduğu, bu noktada deniliyor ki sadece Kur'an ayetleri ifade ediliyor.
34:21Aslında değil.
34:22Kur'an ayetleri ile sınırlandırılana dair bir işaret yoktur.
34:26Dolayısıyla Allah resulü aleyhissalatu vesselam'ın konuştuğunun tamamının vahiy olmasını içermektedir bu anlam.
34:33Ve mesela işte arkadaşınız Muhammed hiç sapmadı.
34:37Yani bu tabirse yine bu görüşü kuvvetlendiren, güçlendiren bir tabirdir.
34:43Yani Allah resulü aleyhissalatu vesselam'ın günlük yaşantısında hayatını idame ettirirken vahyin dışında çıkmadığını ifade ediyor.
34:55Yine Araf suresinin 203. ayetinde Allah s.a.v.
34:59De ki ancak benim Rabbimden bana vahiy edilene uymaktayım.
35:06Yani kendisine vahy edilene uygun bir söz ve fiiliyattadır demektir.
35:13Allah resulü'nün yine burada bir sınırlandırma yok.
35:16Yani benim şu hallerim vahiye güredir, benim şu hallerim vahiye güre değildir demiyor.
35:22Ben ancak benim yaptığım fiilyat, yaşadığım hususlar vahye uymaktır.
35:28Ben ancak bana vahye edilene uyuyorum, ona tabiyimdir.
35:32Ve yine başka bir ayette Enbiya 45'te.
35:36De ki ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.
35:40Şimdi Allah resulü s.a.v. kendisine gelen vahiy anlatmakla birlikte bütün konuşması, bütün daveti, insanlara karşı hitabeti hep ayet miydi?
35:51Hayır.
35:52Ayeti de söylüyordu ve ayetin beyanını da ifade ediyordu, açıklamasını da ifade ediyordu.
35:58Ve ayet dışında da insanlara davete bulunup onlara emirler verip ya da yasaklar veya helal ve haramlar tayin ediyordu.
36:06Onun için Allah resulünün teşhik kapsamında, din kapsamında yani helal, haram, yasak, emir, nehi veya işte tavsiye içeren hususların tamamı teşhik kapsamındır.
36:19Ve bizi bağlayan da sünnet olarak tabir ettiğiniz şey de budur.
36:25Hani belki şurada bir ara parantez geçip bu mesele değinmek lazım.
36:31Şimdi Allah resulü s.a.v'dan üç farklı fiiller meydana gelir.
36:37Bir tür vardır ki sadece resul olması, nebi olmasından dolayı ona has fiillerdir.
36:46Ümmetinin, inananların bu fiillerde onun takip etmesi, ona uyması caiz değildir.
36:54Bakın bunu araştırıldığında görürsünüz.
36:57Örneğin Allah resulü s.a.v'a ait olan bir takım fiiller nedir bunlar?
37:02Aynı anda birden fazla kadınla evli olması.
37:05Dörtten fazla kadınla evli olması.
37:07Normalde ayette sabidir ki bir müslüman en fazla aynı anda dört kişiyle evli olabilir.
37:12Veya kendisinin vefatından sonra onun eşleriyle herhangi bir insanla evlenememesi.
37:19Değil mi? Ona ait bir unsurdur.
37:21Hiçbir müslüman kendi eşine böyle bir yasağı koyamaz. Böyle bir hakkı da olamaz.
37:26Öldükten sonra böyle bir şey yapamazsın diyemez.
37:29Ya da visal orucu dediğimiz bir oruç türü vardır.
37:33İşte iftar açmaksızın Arda'da üç gece, üç gün oruç tutmak.
37:37Sadece resulü astır.
37:39Bir müslüman işte bu resul yaptı diye ben de onu takip edeyim yapayım diyemez.
37:43Yine nebi ve resul biz miras bırakmayız der.
37:47Değil mi?
37:48Değil mi?
37:49Hiç kimse onlara miras olamaz bu anlamda.
37:53Yani buna benzer birkaç şey daha var.
37:56Sadece nebi ve resul'e has olan fiillerdir ki
38:00ümmetinin, ona inananların bu noktalarda ona tabi olması, aynısını takip etmesi caiz değil.
38:06İkinci tür fiiller,
38:08hani beşeri fiiller dediğimiz fiiller meydana gelir.
38:13İnsan olması münasebetiyle ve her insanın hayatında doğal olarak yaptığı şeyler vardır.
38:19Hani yemesi, içmesi, yatması, uyuması, gezmesi, lavaboya gitmesi, temizlenmesi vs.
38:26Bunlar hepsi mübah dairesi içerisinde olup sünnet olarak tabir edilmezler.
38:32Çünkü o da bir beşer ve bir beşer olarak bir beşerin hayatını söndürme noktasında doğal olarak yapması kaçınılmaz olan şeyler vardır.
38:40Hani cibilli davranışlar dediğimiz davranışlardır.
38:43Bunlar da sünnete girmez.
38:45Sünnet dediğimiz, yani bizi bağlayan kısım ise
38:49Resul'ün din kapsamında, teşhih konusunda bizlere yönetmiş olduğu emirler, yasaklar, nehirler, tavsiyelerdir.
39:00Sünnet olan odur.
39:02Vahiy olan da odur.
39:03Bizi bağlayan husus da odur.
39:06Bunu ayırt etmek lazım.
39:08Yani bunu gördüğümüzde zaten bizi bağlayacak noktada ne olduğunu görürüz.
39:14Yine Haşr Suresinin 7. ayetinden mu'alene Allah'u semane ve teala
39:18O Resul size neyi verdiyse alın ve sizin neden ne hiyeti ise ondan sakının.
39:26Yani baktığımızda ayet açık ve net genel bir yetki veriyor.
39:30Genel bir sınırlandırmaktan genel bir emirden bahsediyor.
39:35Yani benim Resul'e vahiy ettiğim ayetlere uyun.
39:38Onun kendi beşeri söylemine uyup uymayabilirsin diye bir ayırma gitmiyor.
39:43Buradan anlaşılıyor ki eğer bizler Resul'ün bize her getirdiğini alıp bizi her neden ne hiyeti ise ondan da kaçırmamız gerekiyorsa
39:52bu Kur'an'da geçse de geçmese de bizi bağladığını göstermektedir.
39:56Ve onun da aslında vahiy olduğunu ifade etmektedir.
40:01Başka bir ayette mealen söylüyorum biraz hızlı hızlı.
40:05Kim Resul'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur.
40:10Ve her kim de yüz çevirirse biz onlara seni beşçi olarak göndermelik.
40:16Yani Allah apaçık bir şekilde ayetinde her kim ki Resul'e itaat ederse.
40:22Şimdi Resul'e itaat şurada itaat var şurada far değil yine bir ayrıma gitmemiş.
40:28Yani Resul ayetleri okuduğunda ona itaat edin yine ayet dışında konuştuğunda itaat etmeyin diye bir şey çıkmıyor.
40:36Buradaki lafız ve emir geneldir.
40:39Allah Resul'e itaat farz.
40:41Her kim ki Resul'e itaat ediyorsa bilsin ki Allah'a itaat ediyordur.
40:48Yine başka bir ayette.
40:55De ki eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.
41:03Ve günahlarınızı bağışlasın.
41:06Yine açık mennet.
41:08Yani ayet Resul'ün tabiri caizse ağzıyla geliyor.
41:14Söylemiyle geliyor diliyle geliyor.
41:16Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarını bağışlasın.
41:24Ondan Resul'e tabi olmak ne demek?
41:27Resul'ün sözlerine Resul'ün fiillerine tabi olmaktır.
41:31Resul hayattayken yaşıyorken bir fiil onun emrine söylemine ve uygulamasına tabi olmaktır.
41:37Onun vefatından sonra sünnetine tabi olmaktır.
41:40Başka bir anlama gelmiyor.
41:43Onun için yani nice ayetler var.
41:46Evet.
41:48Başka bir ayette.
42:04Bakın Allah'ın ve Resul'ünün haram kıldığını.
42:09Yani sadece Allah'ın haram kıldığını demiyor.
42:12Resul'ün de haram kıldığını.
42:15Ha şimdi biz burada Resul'ün bir beşer olarak, beşeri görüşünü, iştehadi görüşüyle haram kılma meselesi olduğunu iddia etmiyoruz.
42:23Öyle bir vaka da yok.
42:25Yani Resul'ün Kur'an dışında, Kur'an'daki ayetlere belirtilen haramlar dışında bu haramdır dediğinde aslında yine Allah'ın ona emretmesiyle vahyetmesiyle demiştir.
42:37Çünkü o heva ve hevesine konuşmuyor.
42:39Necm suresinde.
42:41O eğer bir şeye haram kılıyorsa Allah'ın emriyle haram kılıyordur.
42:47Evet.
42:48Yine hepinizin çokça burada zikrettiğimiz ayetlerden biri.
42:52Nisa 59 ve 65'te de bu apaçık bir şekildedir.
42:55Ne diyordu Nisa 59'da?
42:57Ey insanlar, ey müminler.
42:59Allah'a, Resul'e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edip.
43:05Yani emirlerine boyun bükün teslim olun.
43:08İtaatin vakası bu.
43:10İsyan etmeyin, itaat edin.
43:12Ancak bir konu hakkında çekişirseniz, anlaşmazlığa düşerseniz o meseleyi Allah'a ve Resul'üne döndürün.
43:24Şimdi Allah-u Teala ayetinde itaat edilmesi gereken üç merciyi gösterdi.
43:29Allah, Resul ve Ulul emir.
43:33Yani komutan, halife, devlet başkanı.
43:35İtaat edin bunlara dedi.
43:37Ama hüküme gelince, yani ihtilaf edilen bir meselenin hükmüne gelince,
43:42Ulul emri devlet dışına bıraktı.
43:44Teşrih kaynağı Allah ve Resul'üne dönün dedi.
43:49Onun için Resul'ün sünneti bağlayıcıdır.
43:52Bu ayetlerle açık ve nettir.
43:54Yine Nisa 65'te ne diyordu?
43:56Onlar iman etmiş olmazlar.
43:58Ta ki senin, yani Allah Resul'ünü kast ederek,
44:02seninle muhakeme olmazlarsa,
44:05seni hakem tayıp, senin verdiğin hüküme tabi olmazlarsa,
44:09iman etmiş olmazlar diyordu.
44:11Yine Resul'e yönlendirmektedir.
44:13Dolayısıyla yine başka bir ayette,
44:17ayetler çok en azından bu konudaki farklı farklı ayetleri ifade etmeye çalışıyorum hatırlatmaya.
44:23Nuh 48'de örneğin Allah-u Teala,
44:26onlar aralarına hükmetmek için Allah'a ve Resul'üne çağırdıkları zaman,
44:32görsün ki onlardan bir kısmı yüz çevirirler.
44:36Evet.
44:38Başka bir ayette,
44:40Hak kendilerine ait olunca,
44:44buna boyun eğerek gelirler.
44:48Bunlara ne oluyor ki?
44:50Kalplerinde bir hastalık mı var?
44:52Yoksa kuşkuya mı kapıldılar?
44:54Yoksa Allah ve Resul'ünün kendilerine zulmedeceklerini mi,
44:59haksızlık yapacaklarından mı korkuyorlar?
45:02Hayır.
45:03Doğrusu onlar zalim olanlardır.
45:05Yani Allah ve Resul'ünün hükmüne kuşkuyla bakan,
45:09onun kendilerinin işte hakkındaki hükmünün adaletten uzak olduğuna düşünen insanların,
45:16kesinlikle zalim olduğunu ifade etmekle birlikte,
45:20bu ayette ki yine bizim konuyla alakalı olan kısım neydi?
45:24Yani onlar Allah ve Resul'üne çağırdıklarını,
45:27ya da Allah ve Resul'ün vereceği hükmü.
45:30Şimdi bütün bunlar apaçık bir şekilde ortadayken,
45:34biri kalkıp da aslında Allah ve Resul'ünden kasıt Allah'tır, nasıl der?
45:39Bir karine yok, bir işaret yok.
45:42Teorik olarak da böyle, pratik olarak da uygulamalarında da,
45:47bütün sahabeler Allah Resulü'nün her söylediğini bu anlamda,
45:52ya bu senin midir diyorsa vahiy midir demiyorlardı.
45:58Hani vahiy derken işte ayet midir diyorsa senin sözün mü demiyorlardı, öyle diyelim.
46:03Vahiy olup olmadığını sordukları dönemler olmuştur ama,
46:06hani Kur'an'dan mıdır yoksa değil midir sormuyorlardı.
46:09Allah Resulü emretmişse, ifade etmişse, evet bu Allah'tan mı diyorlardı.
46:14Yani onlar için Allah'tan olması illa ki Kur'an'da geçiyor olması demek değildi.
46:21Yine başka bir ayette,
46:24müminlerin aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Resul'üne çağırdıkları zaman,
46:30ancak işittik ve itaat ettik derler.
46:33İşte felaha kavuşanlar da bunlardır.
46:36Yine aynı ifade, yani Allah'a ve Resul'üne çağırdıklarında,
46:40müminlerin gösterdikleri tavır,
46:43semina ve ateanadır.
46:45Allah ve Resul'ün hükmüne koşulsuz bir şekilde teslim olmaktır.
46:50Dediğim gibi yani ayetler, bununla alakalı hakikaten çokça ayet var.
46:55Yani bu kadar hükmü açık,
47:00subutu kat'i ayetler varken,
47:04Müslümanların sünnet konusunda şüpheye düşmeleri
47:09kabul edilebilecek ya da akıl edilebilecek bir şey değildir.
47:14Anlaşılır bir şey değildir.
47:16Dolayısıyla buradaki eksiklik varsa,
47:20Müslümanların biraz bilgisizliğinden kaynaklanır.
47:23Yani Müslümanların kendi kaynaklarını yeterince okuyup tetkik etmemelerinden kaynaklanıyor.
47:30Eğer Müslümanlar bu noktada yeterince araştırmalar, okumalar yapabilselerdi,
47:35başta kafirlerin ortaya atmış olduğu bu tuzaklar,
47:39bu fitne unsuru fikirler,
47:42Müslümanlar arasında zuhur etmezlerdi.
47:45Dediğim gibi, bu kadar apaçık ayetler,
47:48bize şunu net bir şekilde ispatlıyor ki,
47:52İslam'ın iki kaynağı var.
47:54Biri Kur'an'dır, biri sünnettir.
47:56Sünneti bizim için kaynak yapan,
47:59subutu, kat'i, mucizevi özelliği ortada olan,
48:04Kur'an'ın kendisidir.
48:06Biz Kur'an'ın kendisinden sünnetin bizim için bağlayıcı olduğunu açıklayan bir şekilde görüyoruz.
48:12Yani biz sünneti sünnetle, bağlayıcılığı sünnetle ispatlamıyoruz.
48:17O, Kur'an bize yeter diyen insanlar,
48:20aslında Kur'an'a aklı selim bir şekilde yaklaşsalar,
48:25vicdanlı bir şekilde yaklaşsalar,
48:27bütün bu ayetler, zaten onları mutlak surete,
48:31Resul'e tabi olmaya, ona itaat etmeye,
48:34onun uygulamalarını, sözlerini, uygulamalarını ve sükutunu,
48:39yani sünnetini artık kendileri için kaynak almaları gerekirdi.
48:45Yine dediğim gibi, baştaki ifade ettiğim şeyi hatırlatacak olursak,
48:49aslında mesele burada özüm yemek değil.
48:52Yani şimdi kafir kalmış, Müslümanlar için kaynak tespitini mi yapacak?
48:58Yani bu sahittir, bu sahi değildir mi yapacak?
49:01Biz kafirlerin Müslümanlara olan bakışını biliyoruz,
49:05niyetlerini biliyoruz, davranışlarını da biliyoruz.
49:08Dolayısıyla kafirlerin başlattığı bu fitneye,
49:12bugün Müslümanların destek verip onu alevlendirmesi kesinlikle cehalet unsuru değildir.
49:22Bu bir ihanet unsurudur, yani ihanettir.
49:25Çünkü siz sünnet üzerinde şüpheler oluşturmak suretiyle,
49:30sünnetin vahiy olmadığını ya da sünnetin sahi olmadığı şüphesini Müslümanlara verdiğinizde,
49:37Müslümanlar apaçık bir şekilde fikirsiz, çözümsüz, nizamsız kalırlar.
49:44Dolayısıyla Müslümanları batıdan ithal ettiğiniz nizamlara boyun böktürürsünüz ve onları teslim edersiniz.
49:52Zaten bununla iştigal eden insanların da aynı şeyi yaptıklarını çok net bir şekilde görürsünüz.
50:00İnşallah bugün hatırlatmak istediğim hususlar bunlardı.
50:04Rabbim nasip ederse bir sonraki sohbetimizde ise sünnet ile Kur'an arasındaki ilişkiyi daha detaylı bir şekilde el almaya çalışacağım.
50:16Rabbim hepinizden razı olsun.
50:18وَاَخِلُ الْدَعْوَانَ اَنْ الْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
50:34Altyazı M.K.
51:04Altyazı M.K.

Önerilen