• 3 yıl önce
Müslümanın Hedefi!
Tarih: 25 Aralık 2017 İbadet Hayatımız
Bu dünyada insandan istenen şey, ibadet ve kulluktur. Nihâî hedef ise kalbî merhaleler katederek mârifetullâh’ı elde etmek, yani Cenâb-ı Hakk’ı kalben tanıyabilmektir. Kul, bunun gayreti içinde olmalıdır. Asıl kerâmet de, kulun Kitap ve Sünnet istikâmetinde mesâfe alarak mârifetullâh’a nâil olmasıdır.
Muhammed Mâsûm Hazretleri bu hususta şöyle buyurur:

“Mâlûmdur ki insanın yaratılışından maksat, Hak Teâlâ’nın mârifetini tahsildir… Bir mü’min mârifetullah yolunda mesâfeler almazsa, bu, büyük bir hazineyi elden kaçırmaktır. O kişi yaratılış maksadını yerine getirmemiş, bu hayatta kendisinden taleb edilen şeyi yapmamış, faydasız işlerle meşgul olmuş demektir. O, nefsânî arzularına ehemmiyet vermiş, kıymetli ömür sermâyesini ziyan etmiş, ömrünü mâlâyânî işlere sarf etmiştir. Kendisine lûtfedilen istîdâdı, maksadını elde etmek için kullanması mümkün iken âtıl bırakmıştır. Şu kısacık ömründe ebedî saâdete dâvet edildiği hâlde, onunla meşgul olmamıştır. O kişi, yarın bu dünyayı terk edip âhirete vardığında Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna ne yüzle çıkacak!? Bu büyük gaflet ve ihmâli için nasıl bir özür ve bahâne bulacak!?

[Bu tür insanların kavurucu bir pişmanlık ateşiyle feryâd edecekleri, âyet-i kerîmede şöyle haber verilir:

“Onlar orada: «Rabbimiz! Bizi buradan çıkar da daha önce yapmakta olduğumuz amellerin yerine (Sen’in emrettiğin) sâlih amelleri işleyelim!» diye feryâd ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı peygamber de geldi! (Niçin inanmadınız?) O hâlde tadın (azâbı)! Zâlimlerin yardımcısı yoktur.” (Fâtır, 37)]

Şunu iyi bilmek lâzım ki Cenâb-ı Hakk’a vuslat, cennet nîmetlerinden çok daha lezzetlidir. O’nun cemâl-i ilâhîsinden uzak ve mahrum kalmak da en büyük hüsrandır. [Zira iki Cennet vardır. Birincisi, kulluğun mükâfat mekânı olan Cennet, ikincisi ise Cemâlullah cennetidir.]

SON NEFESE KADAR İMTİHAN

Dünya, âhiretin imtihan mekânıdır. İnsan buraya bir sefere mahsus olmak üzere gelir. (Son nefese kadar imtihanı devam eder, sonra da ebedî bir hayat başlar.) Rabbimiz buyurur:

«Kim bu dünyada âmâ ise, o âhirette de âmâdır, hattâ daha da şaşkındır.» (el-İsrâ, 72)

Nakledildiğine göre İmâm Kuşeyrî Hazretleri, üstâdı Ebû Ali Dekkâk Hazretleri’ni vefâtından sonra rüyasında gördü. Üstâdı son derece mahzun olup gözyaşı döküyordu. İmâm Kuşeyrî Hazretleri:

«–Efendim, niçin muzdaripsiniz, yoksa tekrar dünyaya mı dönmek istiyorsunuz?» diye sordu.

Ebû Ali Dekkâk Hazretleri şu cevâbı verdi:

«–Evet! Tekrar dünyaya dönüp, her gün tek tek hâneleri dolaşarak kapılarını çalmak ve:

“–Ey insanlar! Sakın kerîm olan Rabbinizden gâfil kalmayın! Siz nasıl sonsuz bir kudretten gâfil kaldığınızın farkında mısınız?!” diye îkâz etmek istiyorum. Onlara, insanın, nereden gelip nereye gittiğini mutlakâ bilmesi gerektiğini iyice tembihlemeyi arzu ediyorum!» .....

Önerilen