• 6 yıl önce
Daha fazla alıntı için: http://kitaptandizgeler.blogspot.com
Evet, şairin sözü doğru; yüz bin türlü aşka, tek bir ad veriyoruz.

Önce, ancak pek genel hatlara ayırmak üzere, heves aşkı var. Aşktan söz edildiğini işite işite ya da romanlarda okuya okuya, bu kadar övülen şeyi biz de yapmak isteğine kapılıyoruz. Her hangi bir kadını sevmeye imreniyoruz, bunun üzerine bir aşka giriyoruz.

Sonra, zevk aşkı var. Nasılsa tanıdığımız bir kadından aldığımız zevki, kendi kendimize büyütüp, aşk derecesine yükselterek, aşk taklidi yapıyoruz.

Sonra gurur aşkı, sonra inat aşkı, sonra tutku aşkı, sonra alışkanlık aşkı var; var, var ve en sonra aşk aşkı var .Yani bir aşk ki, ta ezelde, ruhların yazgının yaratılıp dağıtıldığı zaman. Eflatun’un tanımına göre dişi ve erkek iki bölüme ayrılarak hayatlarında birbirini arayıp bulmakla görevlendirilmiş iki mahlûkun dünyadaki ilahi rastlantıları var. Yani, hiç heves duymaksızın, hiçbir yönelime, hiçbir etkiye bağlanmaksızın, en bilemediğiniz bir zamanda karşınıza çıkan ve ancak o öncesiz ilginin sıcak ve yararlı etkisi ile sizi çekip bağlayan aşk… asıl aşk var. (sf 77)

Önerilen