Deniz Kenarında Gençlerin Erotik Sahneleri

  • 7 yıl önce
Listeye 18 dakikalık bir kısa filmle giriş yapıyoruz. “Benim başıma gelmiş olamaz” diye sayıklıyor Joan, savaş için cephede olan kocası Ken’den hamile olduğu halde sifilis kaptığını öğrendiği zaman. Genç kadına hastalığı bulaştıran ise alkollüyken bir deniz kenarında seviştiği arkadaşından başkası değil. Esasında İngiliz Sağlık Bakanlığı için çekilen bu kısa metraj film, savaş döneminde ve ertesinde kadınlara ahlaki ders verme niyetiyle hazırlanmış: “Evliliklerinin ve anneliklerinin peşinden gitmeleri en doğru yoldur.” Bir yandan da kadının cinsel arzularını yasaklayan bir havası var. Tıbbi meseleye bakışı rasyonel çerçevede yapsa da Joan’un Ken’i aldatması üzerinden duygusal yönleri de var. Filmin tuhaf bir noktada durduğu aşikar.1929 tarihli sürrealist kısa filmi Un chien andalou’dan beri Luis Buñuel somut, objektif bir gerçeklik fikri üzerinde çalışmış ve rüyalarımızla bilinçaltımızda yatan arzularımızın gündelik yaşantımızın nasıl önüne geçip onunla bütünleştiğini göstermeyi tercih etmiştir. 1967 tarihli Belle de Jour filminde ise kendisine hayranlığımızı saklayamadığımız Catherine Deneuve, saygın bir doktorla evli olmasına rağmen asla dizginleyemediği arzularını tatmin etmek için genelevde çalışan bir burjuva kadını olan Severine’i canlandırıyor. Filmde nüdizm ve cinsellik açıkça kullanılmamasına rağmen erotizmin ve şehvetin yüksek dozda hissettirildiği bilinen bir gerçek. Luis Buñuel bir kez daha hayal ile gerçeği iç içe geçirerek işliyor; üstelik gizemli objeleri ve içlerinde saklı olan hazineleri de seyirciye göstermemeyi seçiyor. Fakat bu göstermediği şey her ne ise, Severine’e hiç yaşamadığı derecede güçlü orgazmlar yaşatıyor. Fantezi ile gerçekliğin kışkırtıcı bir armonisi; aynı zamanda aksiyonun cinsel düşlerimizin peşinden gitmede önemli bir tetikleyici olduğunu bize kabul ettiren nadir filmlerden.

Önerilen