#Türkiye’nin güney batısında bulunan Akdeniz kıyısında yer alan Antalya tarih boyunca Anadolu’nun denize açılan kapılarından biri olmuştur. Antalya Kaleiçi’nde, Attleis Antik Kenti kuruluşundan önce Yat Limanında Korykos adı ile bilinen bir korsan limanı bulunduğu antik kaynaklardan bilinmektedir. ”Kaya Kovuğu” anlamında gelen Korykos, falezlerin hem doğal yapısı hem de sığınma limanı oluşu bakımından önem taşımaktadır.
Liman ve gerisinde gelişen Antik Attaleia kenti milattan önce 2 yy.’dan itibaren kesintisiz iskan görmüş ve günümüze kadar yaşamıştır.Antalya limanı bir zamanlar Türkiye’nin güney kıyısında Mersin’den sonra gemilerin yanaşabileceği ikinci limandı. Bu gün ise bu limandan sadece yatlar yararlanmaktadır. Kentin batısında yapılan Endüstri Limanı’nın çalışmaya başlaması ile eski limanın adı “Yat Limanı” olarak değişmiştir.
Yat Limanı eski şehrin gün ve gece boyunca sergilendiği nefes kesici manzara uluslararası ressam, şair ve yazarların kaynağı olmuştur. Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II.Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Kralı II.Aktalos öncü kuvetlerine “Gidin bana Yeryüzünün Cennetini bulun” der.. Öncü kuvvetler kralın bu emriyle yola çıkıp diyar diyar dolaşır ve sonunda Antalya’nın bulunduğu yere gelirler.
Karşılarındaki eşsiz güzelliğe bakarak “Cenneti bulduk” derler.M.Ö.133 yılında Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiş. M.Ö. 77′de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö.67 de Pompeius’un donanmasına üst olmuştur. M.S. 130′da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır.
Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surlar.Yat Limanı çevresindeki surlar hala ayakta ve limanı taçlandırmaktadırlar.
Liman ve gerisinde gelişen Antik Attaleia kenti milattan önce 2 yy.’dan itibaren kesintisiz iskan görmüş ve günümüze kadar yaşamıştır.Antalya limanı bir zamanlar Türkiye’nin güney kıyısında Mersin’den sonra gemilerin yanaşabileceği ikinci limandı. Bu gün ise bu limandan sadece yatlar yararlanmaktadır. Kentin batısında yapılan Endüstri Limanı’nın çalışmaya başlaması ile eski limanın adı “Yat Limanı” olarak değişmiştir.
Yat Limanı eski şehrin gün ve gece boyunca sergilendiği nefes kesici manzara uluslararası ressam, şair ve yazarların kaynağı olmuştur. Attalos Yurdu anlamına gelen Antalya, II.Attalos tarafından kurulmuştur. Bergama Kralı II.Aktalos öncü kuvetlerine “Gidin bana Yeryüzünün Cennetini bulun” der.. Öncü kuvvetler kralın bu emriyle yola çıkıp diyar diyar dolaşır ve sonunda Antalya’nın bulunduğu yere gelirler.
Karşılarındaki eşsiz güzelliğe bakarak “Cenneti bulduk” derler.M.Ö.133 yılında Bergama Krallığı’nın sona ermesiyle bir süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiş. M.Ö. 77′de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö.67 de Pompeius’un donanmasına üst olmuştur. M.S. 130′da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır.
Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan ismi görülen Attaleia, Türklerin eline geçtikten sonra büyük bir gelişme göstermiştir. Modern şehir antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surlar.Yat Limanı çevresindeki surlar hala ayakta ve limanı taçlandırmaktadırlar.
Category
🏖
Seyahat