Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (31 Mart 2013; 16:00)

  • 11 yıl önce
ADNAN OKTAR: Atom, molekül, molekülün akıllı olması, mesela molekülün akıllı olduğu dünyada o kadar bilinmiyor. Molekül, insan aklından daha akıllı. Bu çok acayip bir olay. Ama tek başınayken molekül bir şey yapamıyor. Ama hücrenin içerisinde bin tane insan bir araya gelse, bir tane molekülün aklı kadar etmiyor. Yani korkunç bir zekaya sahip ve korkunç bir akla sahip. Müthiş bir disipline sahip, mucize, açıklaması yok.

Bana birileri bir şeyler anlatsın.

DİDEM ÜRER: Ben anlatayım Hocam isterseniz, inşaAllah. Şişli’de park halindeki özel halk otobüsü PKK yandaşları tarafından taşlı molotoflu bombalı saldırıya uğradı. Olayda can kaybı ve yaralanma olmadı, ancak otobüste büyük çapta maddi hasar meydana geldi.

ADNAN OKTAR: Zorları neymiş?

DİDEM ÜRER: Herhalde eylem olarak, PKK yandaşları yapıyorlar.

ADNAN OKTAR: Acayip. Bu insanları daha önce görenler oluyor, olay mahalline gelinceye kadar da görüyorlar, neme lazım deyip söylemiyorlar. Çok ayıp, çok büyük vicdansızlık. Adamlar ellerinde molotof şişeleriyle yürüyerek geliyorlar. Ara sokaklarda falan, belli ne yapacakları. Hemen polise açıp daha eyleme geçmeden bildirmeleri lazım. Ve her yerden sıkıştırılıp yakalanmaları gerekiyor. Garibanla uğraşma konusunda bazı tipler çok titizler. Sonuna kadar böle, sonuna kadar uğraşıyorlar. Mazlumlarla uğraşma konusunda titizler. Müslüman dindarlarla uğraşma konusunda baya titizler. En son doruk noktasına kadar, santimine milimine kadar uğraşıyorlar. Böyle it-kopuk takımına karşı da son derece lakayt ve umursuzlar. Böyle olmaz. Hemen orada emniyet birimlerine bildirmeleri lazım. Onlar da gereken işlemi yapar, inşaAllah.

DİDEM ÜRER: Siz şüphelendiklerinde bile demiştiniz Hocam eşkallerini bildirmelerini.

ADNAN OKTAR: Tabii kardeşim. Mesela yolda geliyoruz, bir adam motosikletin üzerinde sürekli el-kol hareketleri yapıyor. Tehlikeli, anormal bir şey belli. Her an kaza da yapabilir, bir yere bir şey de yapabilir. Umursamıyorlar halbuki önemli, inşaAllah.

DİDEM ÜRER: Sayın Davutoğlu; “Türkiye’de hücre yenilenmesi yaptıklarını” belirterek, “biz cihan devletinin mirasçılarıyız” dedi ve şöyle devam etti: “Önce komşu ülkelerle, sonra başta Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya olmak üzere çevre halklarla bütünleşeceğiz. Ve yine kim ne derse desin iddia ve kararlılıkla söylüyorum; bu bölgelerde her birinde şehidimiz olan bu bölgelerde sınır tanımayacağız. Bütün sınırları bir bir kaldıracağız. Sınırlara saygı göstereceğiz, bu sınırların duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Suriye-Türkiye sınırında mayınlar olmayacak. Gürcistan-Türkiye sınır kapısında duvar bir daha örülemeyecek. Mümkünse tüm bu bölge ülkelerinde önce vizeleri kaldıracağız, sonra pasaportları. Gürcistan’la yaptığımız gibi Gürcistan-Türkiye arasında şu an pasaport yok” dedi

ADNAN OKTAR: Helal helal, mübarek Dışişleri Bakanı, ne mübarek insansın. Allah ömrünü uzun etsin senin. Allah sana sağlık sıhhat versin, her yerini nur kılsın maşaAllah. Böyle Dışişleri Bakanı gelmedi bu memlekete, maşaAllah. Helal süt emmişsin. Yedi ceddine rahmet olsun, maşaAllah, helal olsun. Tam Osmanlı evladıymışsın, tam Müslüman Türk evladısın. Mübarek yoldasın, doğru yoldasın. Allah azmini, gayretini artırsın, gazanı mübarek etsin. İlimle, irfanla yaptığın, sevgiyle, muhabbetle yaptığın bu gazanı Allah mübarek etsin,

Millet olarak Başbakanımıza, hükümete tam destek verelim ki, eli rahatlasın. Hükümete de, Başbakanımıza da maddi manevi destek çok önemli. Çünkü dış ülkelerden, oradan buradan sürekli baskı var. İçeriden dışarıdan baskı var. İçeriden de çok şiddetli baskı var. Başbakan’ı yalnız bırakmak çok büyük vicdansızlık olur. Var gücümüzle destek olalım. Bölünmeye karşı tavrımız, Başbakan’a karşı koz olur. O zaman derler ki: “Bu herhalde senin fikrin” diyecekler. “Millet böyle diyor” demesi için, milletin azmini, kararlılığını ortaya koyması gerekiyor, inşaAllah. “Millet bu kanaatte.” Millet kanaatini söylüyor: “Tek millet, tek bayrak” açık açık söylüyor, “vatanı böldürmeyiz” diyor. Ama acayip tazyik var, her yerden tazyik var. Federasyon demek, bölünmek demektir. Bölünmenin kibar adı, nezaketli adı. Federasyon olduktan sonra, orada hiçbir parti faaliyet göstertemez. Sadece komünist partileri faaliyet gösterebilir. AK Parti Güneydoğu’da tamamen silinir. Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir şekilde giremez. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir şekilde giremez. Büyük Birlik Partisi hiçbir şekilde giremez, sadece komünist partiler olur. Federasyondan sonra zaten referanduma giderler, direkt bağımsızlıklarını ilan ederler. Referandumu nasıl yapıyor adam? Silah zoruyla. Orada halk bunların eline esir düşmüş, büyük bölümü böyle. Mesela bu nevruz toplantısı, şimdi -dün de anlattım- köy boşalıyor, diyorlar ki: “Nevruza gidiyoruz. Sen gelmiyor musun Hüsmen dayı” diyor. “Hemen, çoluk çocuk biz de geliyoruz” diyor. Sıkıysa gelmesin.

Önerilen