• geçen ay
Klinik Psikolog Dr. Pelin Hazer, Haberler.com stüdyosunda sunucu Saygı Ünlü'nün konuğu oldu. Hazer, Türkiye'de yaşanan travmalar, nesiller arası aktarımlar ve ruh sağlığında artan tehditler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. "Travmaları iyileştiren şey anlaşılmaktır" dedi.
Klinik Psikolog Dr. Pelin Hazer, Haberler.com'da Saygı Ünlü'nün konuğu oldu. Türkiye'nin travmalarla yüzleşmesi gerektiğini vurgulayan Hazer, "Bir travma ülkesi olduğumuzu söyleyebiliriz" diyerek kolektif bilinçle iyileşmenin önemine dikkat çekti."BİR TRAVMA ÜLKESİ OLDUĞUMUZU SÖYLEYEBİLİRİZ"Dr. Pelin Hazer, Türkiye'nin tarihsel süreçler ve güncel olaylar nedeniyle derin travmalar yaşadığını belirterek, "Bir travma ülkesi olduğumuzu söyleyebiliriz" dedi. Bu durumun toplumsal değerlerin kaybına yol açtığını ifade etti. Özellikle empati yoksunluğunun ruhsal anlamda en zorlayıcı tehlike olduğuna dikkat çekti.

hbrlr1.com/ctlltdwikckckl

Kategori

🗞
Haberler
Döküm
00:00Türkiye toplumsal travmalar ülkesi diye bir görüşleri var.
00:03Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
00:04Travmayı iyileştiren şey aslında anlaşılma.
00:07Önceden sahip olduğumuz birçok değeri artık kaybetmeye başlıyor.
00:11Kolektif bir travmanın iyileşmesi de ancak kolektif bir bilinçle oluşabiliyor.
00:18Merhabalar, ben Saygı Yılmaz.
00:20Haberler Komünolu O Bilim gündemine hoş geldiniz.
00:22Bugün travmalarımızı, toplumsal travmalarımızı ve nesiller boyu aktardığımız travmalarımızı
00:28klinik psikolog, doktor Pelin Hazer'le birlikte konuşacağız.
00:32Hocam hoş geldiniz.
00:33Hoş bulduk.
00:34Yayınımıza.
00:35Şimdi sizinle bugün travmaları konuşacağız.
00:38Toplumsal travmalar üzerine konuşmak istiyoruz.
00:40Bilim insanları, akademisyenlerin ülkemizle ilgili şöyle bir tabiri var yani
00:46Türkiye toplumsal travmalar ülkesi diye bir görüşleri var.
00:50Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
00:52Yani biz travmalar ülkesi miyiz öncelikle?
00:55Travmalar ülkesi olduğumuzu düşünüyorum.
00:59Çünkü aslında bunu sadece hem coğrafi konumdan hem de klinik anlamda başvuran kişilerin
01:07getirdiği konulardan baktığımızda evet bir travma ülkesiyiz
01:11ya da ülkenin içerisinde yaşayan insanların travmalarının patladığı bir ülkeyiz.
01:18Ne gibi olaylar bizi de yaratıyor travma?
01:22Toplumsal afetler bunun başlıcaları.
01:25Bunun dışında çocuklardaki istismar, kadın şiddetleri, kadın şiddeti
01:31ve dünyayı da etkileyen birçok olay ülkemizi etkiliyor.
01:34İşte salgınlar, yangın, deprem, sel felaketleri bunların bütününe baktığımız zaman
01:41hem aslında dediğimiz gibi coğrafi bir konum içerisinde bulunmamız
01:44hem de bunların yaşama biçimimiz olarak bir travma ülkesi olduğumuzu söyleyebiliriz.
01:50Bunların etkisi vardır illa ki değil mi bunda?
01:52Kesinlikle.
01:53Yani bu zaten aslında son zamanlarda çok konuştuğumuz da bir konu.
01:57Önceden bu kadar şiddet var mıydı?
01:59Biz mi haberdar değildik medyaya ama bu kadar göz önünü sunmuyordu?
02:04Hepimizin evinde bir telefon artık daha kolay bir şekilde bunlara ulaşabiliyoruz
02:09konusu halen bir tartışma konusu veya gerçekten şiddet artıyor.
02:14Sadece ülkemizde değil dünya çapında da olayların, şiddetin içeriği ve biçimi de değişmeye başladı farkındaysanız.
02:23Ne sebep oluyor peki buna sizce?
02:26Belki de birçok değeri, önceden sahip olduğumuz birçok değeri artık kaybetmeye başlıyoruz.
02:31Buna iletişim tabii ki de çok klasik bir başlangıç ama iletişim, eğitim bunların hepsi bir faktör olduğunu düşünüyorum.
02:41Çünkü önceden okullarda bir ötekine zarar vermenin baş başına bir konusu oluyordu ders içeriğinde.
02:47Yani siz de tanık oluyorsunuzdur.
02:49Tabii ki şu anda da bu söz konusu ama şu an insanlar birazcık daha yalnızlaşmaya başladı.
02:54Daha izole bir hayat sürmeye başladı.
02:57Hepimiz telefondan ayrı bir yere çıkamıyoruz yani.
03:00Buradan dışarı çıkıyoruz.
03:01Aa uzvumu unuttum gibi düşündük telefonu alıyoruz.
03:04Şimdi o telefon içerisinde maruz kaldığımız içerikleri biz dahi artık kontrol edemiyoruz.
03:10Çeşitli algoritmalar var.
03:11Yani o algoritmalar içerisinde bir şiddet unsurunu izlediğiniz zaman arka arkaya yapımımla ilgili bir içerik geliyor.
03:17Şimdi genç ortalamaya bakıyoruz.
03:19Gençlerin ortalamasına baktığımızda da şiddet oranlarında çok ciddi bir artış var.
03:24Şimdi burada da sadece sosyal medya diyemeyiz ama orada vakit geçirdikleri platformlar artık değişiyor.
03:33Orada birbirleriyle iletişime geçiyorlar.
03:36İşte isimlerin anonim olması, kimliklerin gizli olması onları bu olaylar içerisinde daha cesur kılıyor.
03:42Yani anonim bir kimlik aslında bizleri anonim kıldığında bu eylemleri gerçekleştirmeye dair gayret de artıyor.
03:54Yani boyut da değişiyor aslında.
03:56Ve bu da belki de bizlerin daha acımasız bir toplum halini getiriyor.
04:01Belki burası korkutucu.
04:03Yani empati duygumuz azalıyor.
04:05Bir ötekinin yaşadığı acıya duyarsız kalabiliyoruz.
04:08E şimdi travmaları konuşuyoruz zaten.
04:11Travmayı iyileştiren şey aslında anlaşılmak.
04:14Yani sizin yaşadığınız bir travmayı ben dinlediğimde bunu anlayabiliyorsam burada bir iyileşme başlıyor.
04:21Ama anlaşılmadığımı düşünüyorsam, onu kendi içimde yaşamaya çalışıyorsam o zaman o travma iyileşmediği gibi
04:28Aslında bir virüs gibi bütün bedeni sardığı gibi bütün toplumu da sarmış oluyor.
04:33Peki kadınların ve çocukların daha çok etkilenmesi doğru mu?
04:40Tabii ki.
04:42Burada birçok faktörden bahsedebiliriz.
04:44Ya da neden ancak onlar etkileniyor?
04:46Evet.
04:47Çok güzel bir soru.
04:48Çünkü toplumumuzda avantajlı olmayan, dezavantajlı olan gruplar diyelim.
04:56Tren dediğimizde kadınlar, çocuklar, hayvanlar aslında bunların hepsi dezavantajlı gruplar.
05:01Tabii ki burada bunun sosyolojik ve toplumsal boyutları da var.
05:05Toplumsal eşitsizlik kavramı da var.
05:07İşte kadına yüklenen roller, erkeğe yüklenen roller yine keza aynı şekilde dönüşündü.
05:14Bunun akabinde eğitimli kadınların artıyor olması yine birçok güzel şeyleri beraberine getirebiliyorken
05:23aynı zamanda destek alamıyor oluşları.
05:26İşte anne çalışmak zorunda olduğunda çocuğun evde bakımını üstlenen kalifiye insanların olamayışı
05:34ya da yine toplumda erkeklere verilen o güç adı altında,
05:40belki ekonomik bir zorlantının bir ürünü olarak o çatışmaların artmasıyla beraber
05:46kadın yine bu noktada dezavantajlı bir grup oluyor.
05:49Çocuklar, istismara uğrayan çocukların getirdiği travmaları biz klinik anlamda çok net görüyoruz çocukluk döneminde.
05:59Şimdi bunların hepsi bireysel travmalar ama bu bireysel travmalar sadece bireysel olmakla kalmıyor ne yazık ki.
06:06Yani toplumun normuna dönüşmüş oluyor.
06:09Bir travma yaşadığımız zaman artık bu azınlık değil, büyük bir topluluğu etkileyen bir durum haline gelmiş oluyor.
06:16Mesela az önce şey dediniz ya anlaşılmak travmayı iyileştirir diye.
06:21Peki bu dezavantajlı gruplarda da aynı şey mi söz konusu?
06:25Yani mesela çocuklarda örneğin.
06:27Yine aynısını söyleyebilir misiniz anlaşılmak diye?
06:30Kesinlikle söyleyebilirim.
06:32Çünkü şimdi klinik anlamda biz klinisyenler olarak diyeyim daha doğrusu
06:37birçok yetişkin çocukluk dönemindeki istismarı yetişkin olduğu zaman anlatabiliyor.
06:44Ve diyor ki o zaman anlattığım zaman etrafımdaki insanlar beni ciddiye almazdı, söylediğimi doğru bulmazdı.
06:51Ben kendimi hatalı olarak görüyordum.
06:54Ve sorumun bende olduğunu düşünüyordum.
06:57Yani belki de şurası çok önemli bir nokta teşkil ediyor.
07:02Bizler bir durumu yaşadığımız zaman bunu kanıtlamaya dair bir ihtiyaç duyduğumuz zaman
07:07kişi aslında bir travmaya daha maruz kalmış oluyor.
07:11Çünkü şu an çocuk istismarlarına da baktığımızda
07:13işte adli süreçlerde çocuk defalarca o olayı anlatmak zorunda kalabiliyor.
07:17E tabii ki de yargının burada da bir etkisi oluyor.
07:21Yani gerçekten işlendim işlenmedim.
07:23Ancak bu tarz durumlarda kişi ne yazık ki bunu ifade etmekte zorlanıyor.
07:29İfade edemediği için bu anılar bastırılmış oluyor.
07:32Ve bastırılan bu anılar yetişkinlikte bir olayda, bir ilişkide, bir seste, bir kokuda,
07:38bir müzikte ortaya çıktığında kişi ancak ve ancak o zaman o deneyime geri dönebiliyor.
07:47Travmanın aslında çok derinlere gittiğimiz zaman oradaki temellerini bulup çözebiliyoruz.
07:53Şimdi biz bir kişiyle bile bu kadar geçmişe dair gidip
07:56hani oradaki meseleyi çözmeye çalışıyorsak toplumsal olarak baktığımızda
08:00bizim bunun şimdi başladığımızda yaklaşık 50-100 yıl sonrasına kadar
08:04bir iyileşme sürecinden bahsedebiliriz.
08:07Çok ciddi bir rakam bu.
08:08Yani şu anki yaşadığımız travmaları konuşuyoruz.
08:11Aktarıyor muyuz yani demek ki o anlamına geliyor.
08:13Evet.
08:14Örneğin siz mesela hani çocuklukta bir istismara maruz kaldı birisi değil mi?
08:22Ondan sonra bunun iyileşme süreci yetişkinlikte ancak zaten söyleyebiliyor.
08:27Belki ileride bir çocuk sahibi oluyor.
08:29Bu travmalarını ona aktarıyor.
08:31Evet.
08:32Değil mi?
08:33Evet.
08:34Nasıl bir aktarma oluyor yani aslında?
08:37Şöyle ki bizler...
08:39Yani kendi korkularını ona mı yansıtıyorsunuz?
08:42Evet.
08:43Çocuğunu da mı yansıtıyorsunuz?
08:44Aynen öyle.
08:45Bunun nesiller arası travma aktarımı deniliyor literatürde.
08:49Ebeveynlerin yaşadığı bu duruma tanık olan çocuklar
08:53ilerisinde kendileri bunu yaşayabiliyorlar.
08:57Bu korkuları, kaygıları veya o kaygılar bir şekilde çocuklara aktarılabiliyor.
09:01Biz bunun karşılığını en fazla savaş olaylarında, zorunlu göç olaylarında
09:06ya da bir takım afetler karşısında görebiliyoruz.
09:10Birkaç nesil sonrasında dahi bunlar ortaya çıkabiliyor.
09:14Annenin ya da şey savaş olaylarında mesela sıklıkla görüyoruz.
09:19Yani kıtlık bilinci denilen bir kavram var ya mesela hani
09:22savaştan gelmiş aile.
09:24İşte yiyeceğine, içeceğine her şeyi hesaplamak zorunda.
09:29Ama onun çocuğu veya torunu maddi duruma yerinde olsa dahi
09:33sanki kıtlık bilincindeymişçesine o eşyalarını,
09:37yiyeceklerini saklama eğiliminde olabiliyor.
09:39Şimdi sorduğumuzda o kişiler diyor ki
09:41yani bunun mantıklı bir açıklaması yok.
09:43Ama genelde böyle arka plana baktığımızda
09:45ya bir göç, ya bir başka türlü bir istismar
09:49bazen orada kuşaklara kadar gidebiliyoruz.
09:53Ya Vamık Volkan'ın mesela bununla ilgili çok güzel yayınları var.
09:57Hani bu savaşlar döneminde özellikle.
09:59Hani o nezih dönemindeki
10:01işte çatışmalardaki travmaların bile aktarımında
10:05birkaç nesil sonra yaptığı terapilerde karşısına çıkıyor.
10:10Yani merak edenler belki daha detaylı ona bakabilirler.
10:13O yüzden bizlerin de şu an yaşadığı
10:17işte deprem olsun, yangın olsun
10:19bunlara dair önlem almaya dair artık toplumda bir şey olacak.
10:22Ha tabii ki insan bilinci umutan bir varlık.
10:26Unutmanın tabii ki güzel bir tarafı var.
10:29Çünkü insan sürekli aynı travmayla yaşayamaz.
10:33Ama unutmanın bir zararı tarafı da var.
10:36Unutursak çünkü tekrar o tedbiri almadığımız yerden
10:40tekrar travmatize olabiliriz.
10:42Yani biz unutmayı ne anlamda kullanacağız?
10:46Onu neye yoracağız? Aslında burası bizim için kıymetli.
10:49Yani aslında şunu da şöyle söyleyeyim.
10:53Biz toplumsal travmalarımızı nesiller boyu aktarıyoruz.
10:58Ama bir yerde de duyarsızlaşıyoruz.
11:02Değil mi? Bu duyarsızlaşma ne zaman başlıyor peki?
11:06Şimdi bu da çok önemli bir soru bence.
11:11Çünkü bir olayı yaşadığımızda
11:14ona duyarsızlaşma seviyesi
11:17o travmayı eğer çözümleyemediysek
11:20onu sürekli yaşayarak öğreniyoruz.
11:23Yani akıllanmıyoruz diyoruz ya tırnak için.
11:26Aslında o akıllanmama değil.
11:28Yaşanılan olaylardan ders çıkarttığımızda
11:30insan o da yarın öleceğinin farkında
11:33ama yarın ölmeyecekmiş gibi yaşıyor.
11:36Şimdi travmalar da bir yerde böyle.
11:38Biz bunları yaşadığımız zaman bir daha yaşamayız biz bunları diyoruz.
11:41Ama bir yerden sonra onu ölüm gibi algılayıp
11:44ya olmaz bir daha bizim başımıza gelmez diyoruz.
11:47Orada tedbiri bıraktığımızda
11:49ya diyoruz ki bu felaketler hep oluyor
11:52ben buna engel olamıyorum.
11:54E bu da doğamızın bir parçası.
11:56Şimdi doğamızın bir parçası değil.
11:58Doğamızın bir parçası olan bazı boyutlar var tabi ki.
12:00Kişinin elinden gelmeyen
12:02buna maruz kaldığında elinden hiçbir çözüm gelmediği zaman
12:06bu mümkün.
12:08Ama böyle bir şey söz konusu değilse
12:10o zaman o duyarsızlaşmak
12:12bizi savunmasız kılıyor.
12:14Yani doğal seleksiyon gibi düşünün.
12:16Zaten o zaman büyük bir topluluk,
12:18büyük bir bölüm elenmiş oluyor.
12:21Empatimi de kaybediyorum örneğin ama.
12:24Evet yani burada...
12:26Şimdi kendimiz açısından bakarsak evet.
12:30Bir de hani ben sizin travmanıza bakıyorum.
12:33Empati itineğimi yitirmişim.
12:36Yani sizinkini de önemsemiyorum.
12:38Sorunlarınızı da önemsemiyorum mesela.
12:40Bu belki de işte toplumsal olarak
12:44en zorlayıcı, ruhsal anlamda en zorlayıcı
12:47tehlike denilebilir.
12:49Çünkü doğadaki bütün canlılara baktığımız zaman
12:54bir belgesel izlediğiniz zaman bir ceylan bile
12:56tetikte olduğu zaman
12:58adrenalin salgılıyor ve kaçma eğilimini gösteriyor.
13:01Ama bir ceylanın her an tetikte olduğunu
13:04ve her an o adrenalini, kortizolunu salgıladığını düşündüğümüz zaman
13:09kaçamaz.
13:10Yani artık oraya bir tepki veremez.
13:12Şimdi bu o ceylanın hayatta kalması için faydalı.
13:15Bizim için de faydalı olan bir boyutu var.
13:18Bizler bu anlamda belki de dezavantajlı bir meslek grubundayız.
13:21Sizler hani haber grubu içerisinde,
13:23bizler danışanlar içerisinde ama
13:25insanların her an tetikte olmasını bekleyemeyiz.
13:28İnsanlar ne diyor?
13:29Bu bir savunma mekanizması.
13:30Tamam artık bir yerden sonra duymamam lazım.
13:32Bir yerden sonra görmemem lazım.
13:34Evet bu beni koruyor.
13:35Ama sorunlu bir noktası da var.
13:37Duyarsız kaldığımız zaman,
13:39empati yaptığımız zaman
13:41insan olmanın belki de temel değerlerini kaybetmiş oluyoruz.
13:45Bu boyutu sıkıntılı.
13:47Yoksa her an şiddet haberlerini gördüğümüzde
13:50artık diyoruz ki bu kaçınılmaz.
13:52Ben savunma mekanizmanı kapattım.
13:54Şart eli kapattım.
13:55Artık ne olacaksa olsun.
13:56Şimdi bu da bizi neye sürüklüyor?
13:58Eğer ben o savunacağım şart eli kapatıyorsam
14:01bir süre sonra depresyona girmeme sebep oluyor.
14:05O yüzden şu an klinik anlamdaki tabloya baktığımızda,
14:08başvurulan şeye baktığımızda
14:10depresyon ve intihar düşüncesi olan insanların sayısı çok artmaya başladı.
14:16Bir oran var mı bildiğiniz?
14:18Bununla ilgili son zamanlarda bir çalışma yapıldı.
14:23Ama şu bir gerçek,
14:26şu an mesela ne oldu?
14:28Bir yangın olayı oldu.
14:30İnsanlar bir şekilde kendilerini kurtarmak için atladılar.
14:33Ve o olayın akabinde
14:35kliniğe o hafta içerisinde başvuran kişilerde
14:38intihar düşüncesi olmasa dahi
14:41intiharı düşünmeye dair bir takım şeyler geldi, anılar geldi.
14:47Biz bunları flash bekliyoruz.
14:49Ya da yakın geçmişinde intihar deneyimi olan kişiler,
14:53onlar canlandı.
14:55Biz bunlara tetiklenme diyoruz.
14:57Yani travmanın tetiklenmesi.
14:58Baktığımızda Türkiye'nin yaşadığı bir durumda
15:02benim kişisel anılarım da ortaya çıkabilir.
15:05Tetiklenebilir.
15:06Ve bu tetiklenme karşısında
15:08belki ben onu bastırıyordum,
15:10belki ben onu başka bir şeyle kapatıyordum,
15:12mücadele ediyordum,
15:13işlevsel işlerimi yapıyordum.
15:15Ama haberi gördüm ve dağıdım.
15:18Şimdi farkındaysak hepimize dokunuyor aslında bir tarafı.
15:22Ama bizler bu noktada destek almadığımızda
15:27bu patlamaya hazır bir şey oluyor.
15:30Bahçe ortamını düşünelim.
15:32Bir tarafını sıkarsam ben,
15:34su akmaya devam edersek bir yerden patlamaya da çalışır.
15:37O yüzden belki de biz bu intihar düşüncesi
15:42veya depresyon gibi olayları
15:44duyarsızlaşmaya devam ettikçe daha çok göreceğiz.
15:51Bu son yaşanan boluk işte zaten siz de bahsettiniz.
15:54Boluk, Artal Kaya'daki otel yangınından sonra biliyorsunuz
15:57kendilerini de incel, onu da tam olduğunda aktarırsanız
16:02ona da sevinirim.
16:04Biliyorsunuz bunun böyle hayatını kaybedenlerin ailelerine
16:08ulaşıp telefona onlara işte ağzı alınmayacak
16:13küfürler, savurdular.
16:16Mesela burada zaten empati yoksulluğu tabii ki.
16:20Empati kendini yitirmiş bir durum.
16:24Şimdi empati kavramına baktığımız zaman
16:27bunun doğuştan gelen bir şey mi, sonradan kazanılan bir şey mi
16:31bunu tartışıyoruz.
16:32Bazı kişilerde empatinin hiç olmadan dünyaya geldiğini görüyoruz.
16:36Bunlar antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler olarak tanımlanıyor.
16:42Ama bir yerden sonra da bu incel grupları denilen gruplar
16:48başlangıçta o yanındaki chat platformu gibi başlayan
16:52ancak daha sonra orada kendilerine bir kimlik kazanıp
16:56orada güç elde edip o gücün vermiş olduğu kontrol ve arzuyla
17:02çünkü güç arzu veren bir şey.
17:05Ve bunun akabinde o gücü nasıl kullandıkları
17:09çünkü orada bir grupta oluşturuyorlar ve aileyi hissediyorlar.
17:12Bizim bireysel olarak sosyalleşerek dışarıya çıkıp aradığımız o aileyi
17:16onlar bir telefonla, bir tabletle, bir tuşla çok rahat ulaşabiliyorlar.
17:21Ve bunun sonucunda gerçekte karşıda bir insan olduğu zaman
17:24biz mesela sizinle karşı karşıyayız.
17:26Ben sizin nefes alıp verişinizi görüyorum,
17:28açık kapı işinizi görüyorum, nefes alıp verişinizi görüyorum.
17:32Şimdi bunu gördüğüm bir yerde benim tepki vermeye dair bir reaksiyonum azalıyor.
17:38Öfke göstermeye dair bir reaksiyonum azalıyor.
17:41Çünkü mimiklerinizi görüyorum, jestlerinizi görüyorum.
17:43Ama orada böyle bir dünyan yok.
17:45Ve böyle bir dünyanın olmaması bu kişilerde o empatiyi giderek yok ediyor.
17:50Varsa dahi artık bundan haz almaya başlıyor.
17:54Yani sadistik bir haz ortaya çıkmaya başlıyor.
17:57Ve o zaman karşıdaki taraf inciniyor mu, kırılıyor mu, üzülüyor mu?
18:01Bunların hepsi arka planda kalıyor.
18:04Yani çok tehlikeli bir şey.
18:06Yani dijitalleşmeden de birazcık girmiş olacağız.
18:10Dijitalleşme de aslında insanları buna itiyor mu diyebiliriz?
18:13Şimdi dijitalleşmenin birçok farkısını zaten görüyoruz.
18:16Biz burada şey değiliz aslında.
18:18Yani siz de bu alanın içerisindesiniz.
18:21Tabii ki nimetleri çok fazla.
18:23Ama şu an ben kayıp bir gençlik olduğunu düşünüyorum.
18:28Çünkü her den mesela şeylerde şunu konuşuluyor.
18:32Tam res suresi ne kadar olmalı?
18:34Biz bunları çoktan geçtik ki.
18:36Yani olay tam res süresi değil ki.
18:39Ya da işte çocuğun oyun oynaması değil ki.
18:42Ne oynadığı herhalde.
18:43Ne oynadığı.
18:44Orada arkadaşları var.
18:46Yani çocuklarda çalıştığım bir dönemde
18:49bir çocuk odaya geldi dedi ki
18:51oyuncakları gördü.
18:52Kesinlikle abartmıyorum dedi ki
18:54bunlar ne?
18:55Oyuncakları gördüğü zaman
18:56oyuncakları, bunlar ne ki dedi.
18:59Neden dedim.
19:01Benim dedi 320 arkadaşım var dedi.
19:03Nasıl dedim bu arada.
19:04Yani 7-8 yaşlarında bir çocuk.
19:06Ben dedi hiç böyle oyuncaklarla oynamıyorum ki.
19:10Ben doğduğumdan beri işte bilgisayarda, tablette oynuyorum dedi.
19:13Şimdi o çocuğu oyun odasındaki oyun haritası gibi düşünerek
19:18oyuna davet edildim.
19:20Yani şu an içeride o odalarını kapattıkları zaman
19:23ailelerle karşı ne yaptıklarını bilmiyoruz.
19:26Kimlerle konuşuyorlar?
19:28Ne yapıyorlar?
19:30Bunları kaybettik zaten.
19:32İşte hani önceden vardı ya bizde hani
19:34aile masanın etrafında toplanır.
19:36Günün nasıl geçtiği konuşulur.
19:38Bir problem varsa anlatılır.
19:40Günün nasıl geçti sorusunu artık
19:42yani sormuyoruz bile.
19:44Yani şu an belki de ailelerim oturup
19:47ya ben de senin bir oyuna eşlik edebilir miyim?
19:49Arkadaşlarımla konuşuyorsun.
19:51İşte tamam küfürler oluyor.
19:53Ben buna da okeyim.
19:55Hani olmasam da okeyim.
19:57Ama ben de bir göreyim bakayım nasıl arkadaşlarım var.
20:00Merak gibi, sorgulama gibi değil.
20:02Eğer bizler bunu yapmadığımız sürece
20:04sorgulayıcı ebeveyn olmaktan çıkıp
20:06merak eden ebeveyne dönüşmediğimiz sürece
20:09bu gençler orada türlü türlü tehlikelere girip
20:13daha sonrasında da işin içinden çıkamadıkları zaman
20:17ancak o zaman aileye gelebiliyorlar.
20:20Şimdi ben kullandığım bir soru şeyi var,
20:23kalıpları var benim.
20:25Buradan da hani izleyenlere şey olsun.
20:27Ben çok faydasını görüyorum.
20:29Mesela benim de 10 yaşında bir oğlum var.
20:31Hani okuldan geldiği zaman hani
20:33bugün okulda nasıl geçti
20:35gibi soruları zaten
20:37şu anda herhalde hiçbir çocuk cevap vermiyordur.
20:40Hiç diyor.
20:41Hiç. Ne yapayım, aynı.
20:43Aynı, evet.
20:45Şimdi ben mesela şöyle sorular soruyorum.
20:47Bugün seni en çok ne sevindirdi diyorum mesela.
20:51Ki onu ağzından almak için.
20:53Ya da bugün seni en çok ne üzdü.
20:56Çok güzel.
20:58Gibi sorular sorduğun zaman
21:00o zaman dökülmeye başlıyor bana, anlatmaya başlıyor.
21:02Evet.
21:03Ya işte bana bak şunu dedi, bu oldu.
21:05Böyle beni çok üzdü.
21:06Ama dediğiniz gibi
21:08ilk ne yaptım bugün okulda
21:10sorusunun kesinlikle cevabı yok.
21:12Yok.
21:13Çok güzel bir yerden gidiniz.
21:15Bir de şu da yok mu?
21:17Yani orada mesela anlatıyor bir problemini.
21:19Hemen orada nasihat veren bir noktaya
21:21geçtiğiniz zaman çocuk da
21:23tamam ben gidiyorum.
21:25Yani bizden zaten bir şey
21:27öğrenmeye ihtiyacımız yok ki.
21:29Yok, çocuk olsak da yok.
21:31Bakın burası tepki çekebilir.
21:33Ama her bilgi her yerde var zaten.
21:36Ona eşlik eden ve rehber olabilen
21:38bir ebeveyn ihtiyacı yok mu?
21:40Evet.
21:41Şunu yap, bunu yap demektense
21:43niye peki sen gidip arkadaşına vurdun?
21:45Nesini oraya götürdü?
21:47Çünkü onun nereye götürdüğünü ben sorarsam
21:49merak ederek sorarsam
21:51zaten o da gidip soracak.
21:53Ama niye arkadaşına öyle yapılmaz?
21:55Yani didaktik bir noktaya geçiyoruz ya.
21:57Burada kaybolan bir nesil var.
21:59Kaybolan çok ciddi bir nesil var.
22:01Ve bence
22:03bir üst nesil de bu nesli yakalayamıyor.
22:05Bu nesil çok akıllı.
22:07Çünkü her bilgiye artık
22:09doymuşlar. Bize onlar bilgi veriyorlar.
22:11Bu hep böyleydi ama
22:13teknolojinin hızını biz ayak uydurabiliyor muyuz?
22:15Önceden bir teknoloji gündem
22:17şeyleri oluyordu.
22:19Sitesi oluyordu, bir dergi oluyordu.
22:21Ne olmuş diye bakıyorduk şu an. Her türlü bir şey değişiyor.
22:23Yazılım anlamındaki
22:25danışanlardan görevinde ona göre yetişemiyoruz.
22:27Takip edemiyoruz.
22:29Şimdi biz burada gençleri nasıl yakalayacağız?
22:31Ayrı bir dili var. Ayrı bir konuşması var.
22:33Ve ayrı suça
22:35sürüklenmeye dair de
22:37alanları var.
22:39Evet.
22:41Son olarak şöyle aslında bitirelim.
22:45Nasıl iyileşeceğiz?
22:47Yani hem
22:49toplum olarak hem birey olarak.
22:51Evet. Toplumsal olarak
22:53toplumsal rezil
22:55denilen bir kamran var.
22:57Bu da aslında bu tarz
22:59afetlerde zorlu olaylarda
23:01dayanışmayı vurgulayan bir kamran.
23:03Yani o yüzden biraz önce çok
23:05güzel deyindiniz o dalga
23:07geçen gençlerin o platformdaki
23:09noktasına. Bizler
23:11bu da olduğu zaman kırılıyoruz.
23:13Farkındaysanız. Tabii ki.
23:15O ses kaydını dinlediğimiz
23:17hepimizin içerisinde bir
23:19bu kadar da olmaz ama
23:21deyip bir hayal kırıklığı yaşıyoruz.
23:23Çünkü insanlar bu tarz durumlarda
23:25bir araya geldiklerinde bu
23:27kolektif bir travma oluyor.
23:29Kolektif bir travmanın
23:31iyileşmesi de ancak kolektif bir
23:33bilinçle oluşabiliyor.
23:35O yüzden bununla ilgili yapılan
23:37bir sürü çalışmalar var.
23:39Toplumu derinden etkileyen
23:41olaylarla ilgili anıtlar yapılır.
23:43Genellikle. Hatırlatıcı olur.
23:45Biz bunu unutmadık. Biz bundan ders aldık
23:47gibi. Ya da
23:49bir takım ritüeller olur.
23:51O yıl geldiği zaman oraya çiçekler
23:53bırakılır vesaire vesaire.
23:55Bireysel noktada baktığımızda da
23:57bunun birçok
23:59terapi yöntemi var. Hani buradan
24:01çok kısa başlıklar olarak tamamı bitirebiliriz.
24:03Bir tanesi bilisal davranışı
24:05terapi.
24:07Kişinin o travmaya karşı
24:09olumsuz duygu ve düşüncelerini, davranışlarını
24:11ele alan bir yöntem.
24:13Bir diğeri İEMDR.
24:15Bu İEMDR de zaten Vietnam savaşından
24:17sonra askerlere uygulanan bir teknik
24:19aslında. Oradaki travmatik
24:21olaylar karşısında göz hareketleriyle
24:23habersizlaştırma dediğiniz, sizin de bildiğiniz
24:25gibi bir yöntem.
24:27Bununla beraber kişi artık onları hatırlıyor.
24:29Toplumda travma silme
24:31diye tanımlanıyor ama
24:33o olayları hatırlıyor. Unutma gibi bir özelliğimiz
24:35yok bu anlamda. Ama
24:37hatırladığını eskisi kadar yoğun
24:39duygu hissetmiyor. O kadar
24:41kaybı hissetmemiş oluyor.
24:43Bununla beraber grup terapileri. Çünkü grup
24:45olarak iyileşiyoruz. Başımıza gelen
24:47felaketlerde bu etkili.
24:49Onun dışında sanat, her zaman
24:51iyileştirici mizah, her zaman
24:53iyileştirici bir kavram. Ve tabii ki de
24:55sizlerin yapmış olduğu
24:57bu tarz programlarda
24:59insanların kendisine dair orada
25:01bir parça gördüğünde, bu bende
25:03var, bu konuşulabilen bir şey.
25:05Hissiyatın oluşması
25:07diye düşünüyorum.
25:09Çok teşekkür ediyorum. Ben teşekkür ediyorum.
25:11Davet ettiğiniz için.

Önerilen