• dün
Deniz Türkali, hayatı sadece yaşamamış, dönüştürmüş bir kadın. Sahneye adım attığı ilk andan itibaren bir direnişçi, bir âşık ve kendine sadık bir özgürlük savaşçısı olarak varlık göstermiş. 2017 yılında Doğan Kitap’tan yayımlanan, Murat Çelikkan’ın kaleme aldığı Daha Dans Edicem kitabı, bu eşsiz hayatın sayfalara dökülmüş hali. Ancak bu kitap bir biyografi olmanın ötesinde, yaşama duyulan aşkın, baskıya ve acıya karşı direnişin ve sanatla yeniden inşa edilen bir dünyanın hikayesi.

Deniz Türkali, hayata zekâsı, cesareti ve kahkahasıyla meydan okuyan bir kadın. Onunla sohbet etmek, anılarını dinlemek ve kahkahalarına eşlik etmek benim için her zaman büyük bir şans oldu. T24 ofisinde gerçekleştirdiğimiz söyleşi de bu anlamda farklı değildi; kahkahalar sohbetimizin ritmini, öğretileri ise zihnime kazınan bir yaşam dersi oldu. Kadınlık halleri, annelik, kadın olma olgusu ve sanatın muhalif gücünü konuşurken, Türkali’nin mizahi ve keskin dili bir kez daha büyüledi. “Kadınlar, kahkaha ve neşeyle direnişin en büyük gücüdür,” derken, kahkahanın egemen sistemleri nasıl sarstığını mizahi bir dille şöyle anlattı: “Kadından, kediden korkmayan neuzubillah kâfir olur!”

Söyleşi: Ebru D. Dedeoğlu

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00Hayatınız boyunca hem bir kadın, bir anne, bir eş, bir sanatçı, hem de bir feminist olarak pek çok kimlik taşıdınız.
00:06Peki bu kimliklerin birbiriyle çarpıştığı zamanlar oldu mu?
00:11Kendinizi bir kimliği diğerine tercih etmek zorunda kaldığınız zamanlar oldu mu?
00:16Tabii biraz zor bir soru bu.
00:20Çünkü ben anneliğin ya da eş durumunun bir kimlik olduğunu çok fazla düşünmüyorum.
00:31Yani o bir kadın olarak hayatının tercihlerine göre başına gelen şeyler, güzel şeyler, kötü şeyler, her neyse.
00:42Ama işte eş olmak, anne olmak bence kimlik demeyelim ona.
00:47Ama şu tabii feminist olarak ilginç bir şekilde zannedersin ki kocamla yani evli olduğum kişiyle, sevgilimle neyse.
01:00Daha açık söyleyelim Atıf Yılmaz'la çelişkilerim olduğu düşünülebilir.
01:04Halbuki olmadı.
01:06Çünkü Yılmaz bu konuda çok açık bir insandı.
01:09Çok merak ediyordu beni ve feminist arkadaşlarımızın işte konuşmalarından, tartışmalarından.
01:16Hep dinliyordu, hep soruyordu.
01:17Dolayısıyla onunla öyle bir sorun olmadı.
01:19Ama tabii ki Zeynep'le oldu.
01:23Tabii iyi bir anne olmadım, olamadım.
01:27Nedir iyi anne olmak onu da bilmiyorum.
01:30Bence bunun cevabı çocuklarda.
01:32Zeynep eğer sen harika bir arkadaşsın ama anneliğin iyi değil diyorsa iyi bir anne değilim demektir.
01:40Yani bunun kararını o verir bir tek.
01:42Ama çok iyi bir anneanne olduğunuz kesin.
01:45Valla bilmiyorum Ceren'e de sorarsan, hayır asla anneme o anneanne diyordu.
01:56Çünkü bana malum Deniz Ella diyor.
01:58Onun için annem anneanne idi.
02:00Ben onun için de çok iyi bir arkadaşım.
02:04Ben bunu hep biraz tercih ettim.
02:08O kalıplaşmış, beklendiği annelik nedir?
02:14Annelikten ne beklenir?
02:16Halleri beni çok kesmiyorlar açıkçası.
02:20Ben çok iyi arkadaş olmak istedim.
02:22Ama şurada galiba Zeynep'in haklı olduğu bir şey var.
02:26Arkadaş edinebilirsin ama anne denilen şeyin yeri ayrı herhalde.
02:30Çünkü benim de annemle çok iyi arkadaştım ama annem olarak çok farklıydı.
02:36Ben bunu beceremedim.
02:38Zeynep haklı yani bir şey diyemem bunda.
02:40Ceren'in anneanneliğine de gelince yani Ceren'e anneanne olma ona da anneanne olmadım.
02:46Ona da çok iyi arkadaşım.
02:48Hepinizin de arkadaşısınız zaten.
02:52Ben öyle düşünüyorum galiba bu işlerin içinde en iyi yaptığım şey dostluk, arkadaşlık.
02:58Yani en becerebildiğim ve beceremeye çalıştığım ve kafaya taktığım için becerdiğim şey galiba arkadaşlık, dostluk.
03:07Daha dans edeceğim üzerine konuşalım biraz.
03:10Gerçi çok uzun bir zaman oldu çıkalı ama yine de bence tam yerini bulamadığını düşünüyorum o kitabın değerini.
03:18Bence ben de öyle düşünüyorum açıkçası.
03:20Çok çok önemli bir kitap bu çünkü.
03:22Evet çünkü her okuyan aynı şeyi söylüyor.
03:24Tabii şöyle bir şey var biliyor musun Ebru'cuğum?
03:26Herkes ne kadar ilginç bir hayat diyor.
03:30Şimdi kendi yaşadığınız hayata tabii ki ilginç bulmuyorsunuz.
03:34Ben bunu yaşadım dolayısıyla ne ilginç bir hayatmış benimki diyemiyorum.
03:38Herkes gibi bir hayatım oldu diye düşünüyorum.
03:40Ama sonra bazı hayatlara baktığın zaman evet hayatım da oldukça ilginç diyebiliriz.
03:52Ama orada daha çok o serüven benim hoşuma gidiyor.
03:56O serüveni kendim de görmüş olmam.
03:59Bugün olsa bu çok daha farklı da olurdu kaçınılmaz olarak.
04:03Beş yıldır çok şey değişiyor.
04:05İnsanın kendisi değişiyor.
04:07Ama Murat Bey de şahane yazmış.
04:09Murat şahane yazdı.
04:11Murat Bey'in de başına bir sürü olumsuz şeyler geldi.
04:13Evet.
04:15Geçti gitti.
04:17Murat çok iyi yazdı çünkü Murat hakikaten beni çok çok iyi tanıyan biri.
04:21Doğru soruları soruyor ve ne cevap alacağını tahmin edebiliyor.
04:26Bir de çok konuştuk tabii.
04:28Ama hiçbir şey değiştirmedi.
04:30Hep bana gösterdi.
04:32Koyayım mı koymayayım mı? Bunu çıkarayım mı?
04:34Ben hemen hemen hiçbir şey çıkarmadım.
04:36Hemen hemen değil hiçbir şey çıkarmadım.
04:38Çıkardıysam da hatırlamıyorum.
04:40Hatırlamadığıma göre hiç çıkarmamışımdır.
04:42Ben sizinle şey...
04:44Hayatımın yemekleri kitabını da hatırlıyorum.
04:47Aman hatırla işte şu kadar şu kadar koyacaksın.
04:50Tadında şeyler yazıyordu.
04:52Evet herkes aynı şeyi soruyordu.
04:54Peki ne kadar?
04:56Göz kararı işte.
04:58Daha Dans Edeceğim'de 12 Eylül dönemi ve sonrasına dair çarptı canlılarınız var.
05:03Siz o karanlık dönemde tiyatroyu bir direniş aracı olarak gördünüz mü?
05:08Bugünden bakınca o dönemin yaraları sanatta hala hissediliyor mu sizce?
05:13Sanat zaten bir direniş aracı.
05:17Her ne olursa olsun.
05:19Sanat politik bir hal ise.
05:24Politik bir hareket.
05:2812 Eylül'de ilginç bir şey yalnız bunu söylüyorum.
05:33Böyle baskı dönemlerinde bugüne kadar benim tanık olduğum en önemli şeylerden biri.
05:42Bu baskı dönemlerinde estetik ağır basıyor ve farklı yöntemler farklı yollar deneniyor.
05:52Sanatın her alanında.
05:54Baskı söylediğiniz şeyi doğrudan söylemekten imtina etmek zorunda kalıyorsunuz.
06:00Ve çeşitli sanatsal yöntemler buluyorsunuz.
06:0612 Eylül'de de böyle şeyler oldu tabii.
06:11Yaralara gelince 12 Eylül'ün yarası hiç sarılmadığı gibi hala şakır şakır kanıyor.
06:19Çünkü 12 Eylül üzerine bütün bugüne geldik.
06:23Hayır hiçbir yara sarılmış değil.
06:25Tam aksine dediğim gibi gayet açık.
06:29Direnme meselesine gelince elbette.
06:33Yani sanatın her alanı bir direnme hayata, politikaya, farklı görüşlere, dünyaya.
06:42Dolayısıyla o direnme her zaman var her zaman da sürecek.
06:48Bu tiyatroyu nasıl görüyorsun?
06:50Bugünü?
06:52İlginç aslında şöyle.
06:54Çok kötümser arkadaşlarım var.
06:56Sonuçta yine de bir baskılı dönemdeyiz.
06:59Ama özellikle itiraz tiyatrosu yer yer var.
07:05Bunları yok sayamayız.
07:07Gördüğümüz bir sürü genç insanların sadece yaşça genç değil.
07:11Kafaca genç insanların yaptığı işler var ki.
07:15Gerçekten görmezden gelmek mümkün değil.
07:18Ben bir şey hazırlıyorum şimdi.
07:22Yani hazırladığım sırada bir workshop gibi bir şey.
07:26Online yapacağım galiba.
07:28Ya da craft da belki yapacağız.
07:32Benim derdim şu muhalefet nedir?
07:34Muhalefet nasıl yapılmalı?
07:36Tiyatronun muhalif durumu nedir?
07:38Konumu nedir?
07:40Eskiden politik tiyatro diye bir laf vardı.
07:45Halbuki politik olmayan tiyatro diye bir şey yok.
07:48Tiyatro politik bir şey her şey gibi.
07:52Dolayısıyla şimdi değişen dünya, değişen değerler.
07:58Bildiğimiz her şey çok farklı artık.
08:02Dolayısıyla iktidar diliyle muhalefet yapmaktan vazgeçmemiz lazım.
08:09Yeni bir dil bulmamız lazım.
08:11Bu nasıl olur?
08:13Konuşarak, tartışarak, konuşarak.
08:15Bazen kavga ederek ama direnerek olur diye düşünüyorum.
08:19Tiyatro da nasıl olur?
08:21Aynı şekilde.
08:23Yani şimdi bakıyorum politik tiyatro tırnak içinde denildiği zaman
08:27Brecht olsun, Dario Fou olsun, Grotowski olsun.
08:32Her neyse yani bir sürü insan sokak tiyatroları,
08:37hele 68'de sen bilmezsin tabii de okumuşsundur.
08:43Sokak tiyatroları, gelirli tiyatroları.
08:45Vietnam Savaşı'nda, savaşın içinde tiyatro yapıyorlar.
08:49Şimdi ben bir şey anlatacağım sana.
08:51Ben şu anda Yedi Yahudi Çocuk diye bir oyun oynuyorum.
08:54Çeşitli yerlerde oynuyoruz.
08:56Emek sahnesinde oynuyoruz.
08:58İşte House of Performance var şeyde.
09:03Bakırköy'de orada oynuyoruz şimdilik.
09:07Sonra bir tuzla da oynayacağız ve dolaşıyoruz.
09:10Bu oyun 15 dakikalık bir oyun.
09:12Aslında Carol Churchill'in, Carol Churchill de çok ilginç bir kadın.
09:16Feminist, sosyalist.
09:18Bu Gazze'nin ilk işgalinde 2009'da yanılmıyorsam o zaman yazılmış bir oyun.
09:25Ve gayet de geçerliğini koruyor.
09:27Şimdi bir direniş oyunu, bir muhalif oyun ve çok çok güzel bir oyun.
09:33Olağanüstü güzel bir oyun ve 15 dakika.
09:3515 dakikanın sonunda sahneye koyan Metin Bala'yla birlikte
09:40oyuncu ile konuşuyoruz oyunla ilgili.
09:42Böyle de bir yanı var bu oyunun.
09:45Bu oyun İsrail'de de oynanmış.
09:49Ve savaşın tam göbeğinde.
09:52Yani şimdi Vietnam'da savaşta oynanan oyun.
09:58Burada şimdi 2024'de İsrail'de sokak tiyatrosu olarak oynanıyor.
10:04Şimdi çok ilginç demek ki diskurlar değişebilir.
10:10Ama haksızlığa, zulme, savaşa karşı, olumsuzluğa karşı
10:15tavrı sanatın hep olacak.
10:19Hep direnecektir.
10:22Direnmeyen olmaz mı?
10:23Olur.
10:24O da politik tiyatro.
10:25Ama başka bir politikanın tiyatrosu.
10:28O oyun işte kalabalık.
10:31Ben seyrettim de videosu vardı.
10:33Çok ilginç.
10:34Zaten her yerde 7 kişi, 7 kişi mi 8 kişi mi unuttum şimdi.
10:39Oynamış.
10:40Biz burada tek kişilik yaptık onu.
10:41Ama bence çok daha vurucu oldu.
10:43Herkes de, görenler de aynı şeyi söylüyor.
10:47Çok iyi bir iş oldu.
10:48Şimdi bu mesela benim çok hoşuma gidiyor.
10:52Böyle bir şeyin içinde olmak.
10:542024'de muhalefet, direniş.
10:58Nasıl olurun?
11:00Bir tür, bir ucundan, küçücük bir ucundan hali.
11:04Bunun gibi bir sürü oyun var.
11:07Kendi oyunumu tabii ki önce söyledim.
11:09Çok içindeyim.
11:11Ve insanların gelip görmesini istiyorum.
11:13Gerçekten muhalefetle derde olan, muhalefet nasıl?
11:18Nedir muhalefet diye düşünen?
11:20Tiyatroda ne oluyor?
11:22Nasıl oluyor bu muhalefet diye düşünen, derde olan?
11:26İnsanların gelip görmesi gerekir diye düşünüyorum.
11:28Beni değil, başka bir tek kişi yapsaydı aynı şeyi, yine aynı şeyi söylerdim.
11:34Kendimle ilgili bir şey değil bu.
11:36Ben oynadığım için çok mutluyum ayrı bir konu.
11:38Biraz büyük bütçelerden çıkıp böyle daha küçük, bağımsız siyasolara gitmek gerekiyor.
11:44Kesinlikle.
11:46Bir de şöyle bir şey var.
11:48Bu oyunda biz seyirciden para almıyoruz.
11:50Biz kendimiz de para almıyoruz.
11:52Tiyatro da para almıyor.
11:54Herkes, seyirci, Gazze'deki tıbbi yardım için bağışta bulunuyor.
11:58İstediği kadar ve isteyen insan.
12:00Müthiş.
12:02Şimdi bunu ben çok önemli buluyorum.
12:04Çok çok önemli buluyorum.
12:06Evet, yani politika, muhalefe, tiyatro, böyle böyle şeyler.
12:14Kitabınızda soyadınız üzerinden verdiğiniz kimlik mücadelesini anlatıyorsunuz.
12:20O beni çok etkiledi.
12:22Babadan, evlilikten ya da ilişkilerden gelen bir soyadının bir kadını toplumda nasıl tanımladığını şahane açıklamışsınız.
12:31Bu bağlamda bir kadının soyadından kurtulma arzusu sizce nasıl bir özgürleşme çığlığı?
12:37Şimdi doğrusunu istersen Ebru'cuğum bu biraz eskidi bu diskur.
12:42Beşten önce hala diyebilirdik ama.
12:44Ama hala devam ediyor.
12:46Kim hangi soyadını istiyorsa onu alsın.
12:50Yani o kadar bunu bir yasa haline getirmek çok absürt geliyor.
12:55Çok komik geliyor bana.
12:57İsteyen kocasının soyadını alır.
12:59İsteyen karısının soyadını alır.
13:01Zaten evlilik üzerinde uzun uzun tartışmaya açık bir konu.
13:06Evet, esas konu o yani evlilik.
13:10Yani evlendikten sonra artık kim kimin soyadını alacak aranızda anlaşır.
13:15Evlerin hikayesi diye düşünüyorum.
13:18Çocuklar için de geçerli.
13:19İlla ki niye babasının soyadını alsın.
13:21Annesinin soyadını alsın.
13:22Ya da kendi ne istiyorsa başka soyadını alsın.
13:25Bütün dünyada bu değişirken bizde de hala onun için mahkemeye vermeniz gerekiyor.
13:29Falan bir sürü saçmalıklar var.
13:31Peki.
13:32Kadın olmanın zorlukları hayatınızın her dönemde hissettiğini anlatıyorsunuz kitabınızda.
13:37Ancak tiyatro ve sanat bu zorlukları avantaja çevirdiğiniz bir alan oldu mu?
13:42Sahnedeki kadınlık deneyimiz gerçek hayattaki kadınlığınızda nasıl bir bağ kurdu?
13:48Valla bilmiyorum.
13:53Sahnede oynadığım kadınlarla kendi hayatımdaki kadın yani ben çok farklı şeyleriz.
14:00Çünkü sahnede bir sürü başka kadın oynuyorsun.
14:03Elbette kendinden bir şey katıyorsun.
14:07Ve sende olanın dışında bir şey olmaz sonuç olarak.
14:10Kimi oynarsan oyna.
14:12Taklit yapmıyorsan eğer.
14:14Taklit de yapıyorsan sen kendi malzemenle yapıyorsun.
14:18Avantaj oldu mu?
14:23Şimdi şöyle bir şey var galiba avantaj dediğimiz şey biz nasıl kullanıyorsak ona bağlı bir şey.
14:30Yani bir avantaj oldu mu hiç düşünmedim bu soruyu.
14:33Yani bana tiyatroda çalışmak, tiyatro oyuncusu olmak bir avantaj sanmıyorum.
14:42Yani özel bir avantajı olduğunu.
14:45Gelişmemde bir katkısı olmuştur.
14:48Kuşkusuz olmuştur.
14:50Kuşkusuz olmuştur.
14:52Küçük sevinçler bulmalıyım oyununda.
14:56Baskıcı dönemlere rağmen gülümsemenin ve küçük sevinçlerin bir direniş biçimi olduğunu vurguladınız.
15:02Hatta bununla ilgili bir röportajınızı okudum.
15:05Çok da etkiliydi.
15:07Mizah ve gülümseme sizin için toplumsal direnişin en güçlü araçlarından biri midir?
15:12Kesinlikle, kesinlikle.
15:14Şimdi iki şey var.
15:15Bir mizah tabii ki ve kahkaha muhaliftir, muhalefettir.
15:20Gerçekten olağanüstü bir direniştir.
15:24Öte yandan küçük sevinçler bulmalıyım meselesinde şöyle bir şey var.
15:31Direnmek için umutlu olmaya ihtiyacımız var.
15:37Direnmek için gülmeye ihtiyacımız var.
15:39Direnmek için aşık olmaya, sevmeye, dostluklara ihtiyacımız var.
15:44Hayatın gülümseyen yüzüne, aydınlık yüzüne bakmamız gerekiyor.
15:48Direnmek için sadece kendimiz gülelim oynayalım değil ama eğlence de bir direniş biçimi olmalı.
15:56Eğlenirsek eğer, eğlenerek direnirsek karşımızdakini çok silahsız bırakırız.
16:04Ve bu çok önemli bir şey diye düşünüyorum.
16:06Yani kadın olmanın özelliği, kadın hareketlerine dikkat et.
16:10Ne kadar eğlenceli, ne kadar eğlenceli.
16:14Hiç öyle bir asık suratlı, vay işte geldik asacağız.
16:18Hayır, kahkaha, soyunma, gülme, karşındakini ridiküle etme, karşındakini komik duruma düşürme.
16:26E tabii deliriyor erkek dünyası buna.
16:29Hani hep diyoruz ya kadınlardan niye korkuyorlar.
16:32E haklılar, kadınlardan korkmuyorlar.
16:34Onu diyorum, kadından, kededen korkmayan ne uzun bir lak kâfir olur.
16:40Korkacağına haklılar yani.
16:42Çünkü bizden neşemizi alamıyorlar.
16:44Bizden aşkımızı, sevgimizi, dünyayı kucaklamamızı, iyi şeylerle kendimizi ifade etmemizi o dünya kaldıramıyor.
16:54Bu iktidarlar dünyası, iktidarcıklar.
16:58Yani bu küçücük bakkal iktidarından tut, tepedeki devlet iktidarına kadar.
17:05Evet, kadınlardan korkmayan haklılar, korkmaya da devam etmeliler.
17:0932 yıllık ilişkiniz boyunca Atıf Yılmaz sizin için yalnızca bir hayat arkadaşı değil, aynı zamanda sanatsal bir rehber gibi olmuş.
17:19Yok, olmadı sanatsal gibi şey.
17:22Uydurma.
17:23Ama şimdi güzel soru sormaya çalışıyorum burada.
17:26Fikir ayrılıklarınız var mıydı?
17:28Olmadı.
17:29Aranızdaki çatışmalar sizi besledi mi?
17:31Tabii, tabii en doğrusu bu.
17:33Evet, aramızdaki çatışmalar bizi çok besledi.
17:36Evet, hayır bir şey olmadı sanat rehberi olduğumu söyleyemem.
17:41Siz olmadınız.
17:42Belki de hayır, ikimiz de birbirimize olmuş olabiliriz.
17:45Ama böyle bir, hani ona borçluyum.
17:47Yok, yok öyle bir şey değil.
17:49Söyleyeyim, evet mizah duygumun gelişmesini Yılmaz'a çok borçluyum.
17:53Evet, her zaman gülen insandım.
17:55Her zaman kahkası olan, mizah duygusu olan bir insandım.
17:58Ama inan bana feminist hareketten daha çok Yılmaz'la yaşamak, Yılmaz'ın mizah duygusu beni çok besledi.
18:06Evet, bunu söyleyebilirim.
18:11Peki onunla bir ömür paylaşmış olarak Atıf Bey'in en büyük kırılganlığı neydi?
18:16Neye çok kırılırdı ya da neye çok gülerdi?
18:19Yani öyle bir şeyleri var mı?
18:21Yani absürde çok gülerdi.
18:23Kendi sakarlıklarına çok gülerdi.
18:25Benim sakarlıklarıma çok gülerdi.
18:29Kırılma noktası tabii vardı ama söylemeyeceğim onu.
18:33Tamam, peki.
18:35Biraz da babaya geçersek, kitapta çünkü hepsi de var bunların bu arada.
18:39Ama şimdi yenisi hayatımın erkeklerini böyle yapmak istiyorum.
18:44Ama şeyle istiyorum onu, yazamıyorum çünkü.
18:46Beceremedim.
18:48Yani beceremiyorum, denedim. Sen de biliyorsun.
18:50Bir iki denedim ama beceremedim.
18:52Ama nehir sohbeti gibi yaparsam onu, o zaman...
18:55Yapılması gerekiyor onun.
18:57O zaman yani muhteşem bir olacak.
19:00Vedat Türkeli'den, babanızdan bahsedersek, kadın karakterleri edebiyat yönetiminde hep övgü almış.
19:06Ancak bir baba olarak kadınlara bakışı zaman zaman da eleştirildiği zamanlar olmuş.
19:12Bu konuda onunla hiç çatıştığınız oldu mu?
19:16Feminizmiyle onun dünya görüşü arasında nasıl bir bağ vardı sizin feminist görüşünüzle?
19:22Şimdi haksızlık etmek istemiyorum.
19:25Tabii ki çok tartıştık.
19:27Her zaman love and hate relationship derim ya, artık nefret ilişkisi vardı aramızda.
19:33Tabii ki feminizm, kadın meselesi konusunda da çok tartıştık.
19:37Ama şunu itiraf etmeliyim, şunu yani haksızlık etmeyeyim.
19:41Daha feminizm falan yokken, sosyalizmin kendi içinde feminizmin daha fesi yokken, Türkiye'de demek istiyorum tabii.
19:50Kadın meselesine farklı bakıyordu.
19:54Nasıl bakıyordu?
19:56Bir kere söyleyeyim sana en komünist şeyi, eşit işe eşit ücret.
20:02Az şey mi? Hala mücadele ediliyor.
20:05Hala var. Yani bunları göz ardı etmemek lazım.
20:09Evlilikte erkeğin hegemonyasına itiraz.
20:12Kendi hayatlarında bunu uyguluyorlardı ama teorik olarak karşı çıkıyorlardı.
20:17Babam da aynı şekilde.
20:19Yani kız çocuklarını erkek çocuklarından farklı yetiştirmemek.
20:26Yani şunu demek istiyorum, okutmak.
20:29Yani evet kemalizmde de var aynı şey ama soldan gelen bir diretme bu.
20:36Kemalizme de soldan gelen bir şey.
20:38Okuması, kız çocuklarının olan çocuklarıyla, erkek çocuklarla birlikte okuması vesaire.
20:45Yani şimdi bir sürü şey gelir aklıma da şu anda ilk aklıma gelenler bunlar.
20:51Ama feminizm tabii onlara göre burjuvasidim diye oyunuydu bir tarihte tabii ki.
20:57Ama zaman içinde babam zeki bir insandı.
21:03Son derece de zeki bir insandı.
21:05Bir sürü konuda çok itiraz ettiği, çok karşı çıktığı konularda bile
21:10belli bir zaman sonra anlamaya çalışmak, eskisi kadar direnmemek gibi şeyler yaptı.
21:18Bunları yaptığında babam aşağı yukarı 80 yaşındaydı.
21:21Az bir şey değil bu.
21:23Şimdi biz 20 yaşındakileri anlatamıyoruz.
21:25Kırgınlığınız var mı babaya karşı?
21:27Love and hate ilişkisi mi?
21:29Hayır kırgınlık demeyeyim.
21:31Kırgınlık değil.
21:32Kızgınlık tabii.
21:35Her kızın babası bunlar.
21:37Evet baba kız, anne kız, anne oğul, baba oğul.
21:41Aile zor iş.
21:43Bir yanıyla tabii ki koruyucu bir yanı olsun diye biraz da var.
21:49Öyle bir yanı da var ama işte o koruyuculuk bazen cehenneme çeviriyor hayatı.
21:54Fazla sevgiyle boğuyor.
21:56Sadece sevgi değil.
21:58Yani senin için ben kötü şeyi düşünür müyüm?
22:00Düşünmezsin.
22:02Ama ben senin düşündüğünü istemiyorum.
22:04Ben kendi hayatımı istemiyorum.
22:06Senin hayatını istemiyorum.
22:08Ben kendi yanlışımı istiyorum.
22:10Ben kendi hatalarımı istiyorum.
22:12Çok babamla Barış bir gün tartışırken, Barış çok güzel bir şey söyledi.
22:15Bu benim çok hoşuma gitti.
22:17Ne o dedi babam.
22:19O çoluğumun kenarına gelmiş çocuk.
22:21Düşecek.
22:23Engellemeyecek miyim dedi.
22:25Engellemeyecek miyiz dedi.
22:27Barış dedi ki düşeceğini nereden biliyorsun.
22:29Belki uçup gidecek dedi.
22:31Budur.
22:33Kızından yaşattı.
22:35Evet.
22:37Barış Bey lafı doğru söylüyor.
22:39Müthiş bir adetmiş.
22:41Barış da bir çok özel bir insan zaten.
22:43Çok özel bir insan zaten.
22:45Biraz Manoloklar Müzesi'ndeki oyununu göstereyim.
22:47Manoloklar Müzesi'ndeki oyun çok hoş bir oyun.
22:49Bu şeyin,
22:51bu oyun tam şey sırasında gelmişti bana.
22:53Pandemi sırasında.
22:55İşte Manoloklar Müzesi'nden.
22:57Ahmet Sami'den gelmişti.
22:59İşte Manoloklar Müzesi'nden.
23:01Ahmet Sami'den gelmişti.
23:03Ve Kerem'den.
23:05Onu biz şey yaptık.
23:07Mikrofonda.
23:09Zoom'da değil de.
23:11Sesli yaptık.
23:13Görüntü var mıydı?
23:15Vardı tabii ama okuma tiyatrosu gibi yaptık.
23:19O bir kere Mansur yapacaktık.
23:21Birkaç kere, 5-6 kere tekrarlandı.
23:23Çok islendi.
23:25Sonra geçen seneki festivalde
23:27bunu
23:29sahnede yapalım dediler.
23:31Barış'la, Barış
23:33Gönenen'le birlikte
23:35o sahneye koydu.
23:37Ve başladık çalışmaya.
23:39O hoş bir şey oldu.
23:41İlginçtir.
23:43Şimdi bak kaç oyun oynadık.
23:45Bayağı oldu oynadık hep. Oynadım.
23:47Gel gör onu da gör.
23:49Evet çok istiyorum.
23:51O bir kere çok hoş. Yuva Kimyon'da oynuyoruz.
23:53Dolayısıyla 5 oyun var orada.
23:55Hepsi böyle 15-20 dakikalık oyunlar.
23:57Bir sahne,
23:59Yuva Kimyon'u biliyor musun?
24:01Her odada bir şey oynanıyor.
24:03Onlar 4 defa tekrarlanıyor.
24:05En sonuncusu benimki.
24:07Ben bir kere oynuyorum. En sonda oynuyorum.
24:09Ahı.
24:11Güzel oyun.
24:13Ben çok severek oynuyorum.
24:15Hala devam ediyor zaten.
24:1729'unda galiba var bir daha.
24:19Galiba 29'unda var.
24:21Sürüyor.
24:23Harika.
24:25Biraz önce biraz bahsettiniz ama şu
24:27workshoplarla ilgili biraz daha
24:29detay versenize.
24:31Online nasıl olacak?
24:33Onu bilmiyorum.
24:35Anlatın bakalım.
24:37Çünkü
24:39bakıyorum yani
24:41yapmaya çalışıyorum. Şöyle,
24:43benim derdim şu,
24:45bu ülkede
24:47demokrasi deyince oy kullanmak
24:49anlaşılıyor.
24:51Demokrasi deyince de
24:53gene
24:55iktidar da olmayan partiye
24:57oy vermek diye anlaşılıyor.
24:59Ne muhalefet bu,
25:01ne demokrasi bu.
25:03Dolayısıyla bunu nasıl
25:05tartışırız? Hani demin dedim ya
25:07muhalif dil nasıl oluşur?
25:09Şimdi bakıyorum muhalefet
25:11dili diye, muhalefet
25:13partilerinin söylemi
25:15iktidara gelme savaşı.
25:17Muhalefet etme savaşı değil.
25:19Yani ne olursa olsun
25:21iktidardaki
25:23yani eskaza
25:25iyi bir şey yaptı. Yok onu da karalamak
25:27lazım diye düşünüyorlar.
25:29Ben muhalefetin böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum.
25:31Yani
25:33yaptığı şey göklere çıkar demiyorum
25:35ama doğru yerden muhalefet.
25:37Ben bir muhalefet parti
25:39liderinin anayasaya
25:41karşı olmasına rağmen evet
25:43diyeceğiz dokunulmazlıkların karşısında
25:45diyen bir muhalefet liderinin
25:47muhalefetine nasıl inanayım?
25:49Nasıl inanır mısın?
25:51Ben inanmıyorum. Yani
25:53böyle bir muhalefet olmaz.
25:55Dolayısıyla bu muhalefet
25:57nedir? Muhalefet nasıl yapılmalı?
25:59O dil nasıl kurulmalı? Hani
26:01biliyorum da satmıyor değilim.
26:03Araştıralım diyorum. Birlikte
26:05tartışalım.
26:07Ve bir yollar
26:09arayalım nasıl
26:11olur diye. Aynı şey
26:13bunun yansımasına tiyatroda düşün.
26:15Tiyatroda ne yapalım? Mesela
26:17Daryufo'nun oyunları hala çok
26:19geçerli. Brecht'inkiler de.
26:21Ama bir sürü şey çok
26:23farklı şimdi. Kullandığın
26:25atıyorum
26:27şeyde
26:29Daryufo'da çok uluslu diye
26:31bir laf var. Şimdi burada
26:33çok uluslu diye bir şey şimdi
26:35yok bizim şeyimizde
26:37işveren
26:39jargonumuzda.
26:41Çok uluslu işveren diye bir şey yok.
26:43Duymadık. Yani
26:45var tabi var ama adı çok
26:47uluslu değil. Bir sürü
26:49şey, deyim, bir sürü
26:51laf
26:53oraya sıkışınca bu sefer eski
26:55kalıyor. Oyunun
26:57tazeliğini de yok etmiş oluyoruz.
26:59O zaman yeniden bakalım
27:01nasıl bir şey yaparız? Nasıl bir
27:03dil buluruz? Dolayısıyla
27:05onun için şu yedi Yahudi çocuk
27:07meselesinde
27:09nasıl müthiş bir şey yapmış
27:11Carroll Churchill. Onun için hep onu
27:13tekrarlıyorum, söylüyorum.
27:15O zaman herkese oyunuzu
27:17izlemeye iletilmiştir. Kesinlikle
27:19kesinlikle lütfen yani
27:21ücretsiz olduğunu söyleyelim. Tabi tabi
27:23hayır bir şey isteyen işte
27:25Gazze'ye bağış yapabilir.
27:27Orada bağış şeysi.
27:29Harika bir sohbetti. Çok teşekkür ederim.
27:31Ben de teşekkür ederim. Sağol.

Önerilen