• dün
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Cumhurbaşkanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin olarak, "Bu ülkenin devlet okullarında tasarruf diye tuvaletlerinde peçete kaldırılıyor. Yeni araba alınacakmış, yeni saray yaptırılacakmış. Canımızı, kanımızı istiyorlar ama yine de doyuramayacağız bunları. Ama düzen elbette bitecek. Tüm bu yaptıklarının hesabını hep birlikte soracağız" ifadesini kullandı.
(ANKARA) - 
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM'de yaptığı basın toplantısında Cumhurbaşkanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2025 yılı bütçesine ilişkin eleştirilerde bulundu. Baş, şunları kaydetti:
"Meclis'in oluşumu için yapılan Genel Seçimlerde 50 ilde seçimlere girerek 1 milyona yakın oy almış bir siyasi parti adına söylüyorum. Her 100 yurttaştan 2-3 tanesinin oyunu almış bir siyasi partinin çoğunluğu elinde bulunduran iktidar tarafından susturulmak istendiği bir tablo var.Türk Dil Kurumu'nun çıkardığı son sözlüğe baktım. Şu an burada bir gasp var.

hbrlr1.com/ctcyywffkckckl

Category

🗞
Haberler
Döküm
00:00Peki değerli basın emekçileri sizleri ve sizin aracılığınızla
00:04sesimizin ulaştığı tüm yurttaşlarımızı sevgiyle
00:08saygıyla selamlıyorum. Özellikle sesimizin
00:12yaygınlaşmasına sosyal medya kanallarında destek olan genç
00:16arkadaşlarıma samimi teşekkürlerimi iletmek
00:21istiyorum. Çünkü çok önemli bir katkı yapıyorlar bize. Şimdi
00:25tabii bildiğiniz gibi normal şartlar altında bizim bu
00:27konuşmayı genel kurulda yapmamız gerekiyordu. Iıı ama
00:32maalesef bu engellendiği için basın toplantılarıyla devam
00:36ediyoruz. Bunu bir kez daha ifade ediyorum. Çünkü kişisel
00:40bir söz hakkından söz etmiyoruz. Bu meclisin oluşumu
00:44için yapılan genel seçimlerde elli ilde seçime girmemize
00:48rağmen bir milyona yakın oy almış bir siyasi parti adına
00:51söylüyorum. Yani aşağı yukarı son seçim itibariyle
00:55söyleyelim. Belki bugün daha fazla. Her yüz yurttaştan iki
00:59ya da üç tanesinin oyunu almış bir siyasi partinin çoğunluğu
01:04elinde bulunduran iktidar tarafından susturulmak
01:06istendiği bir tablo. Neye dikkat çekmek istiyorum değerli
01:10arkadaşlar? Eğer gerçekten kendilerine güvenleri olsa,
01:13haklı olsalar, güçlü olsalar buna temezzül etmezlerdi. Eğer
01:19gerçekten doğruyu yaptıklarına ve savunabilecek durumda
01:22olduklarına inansalardı herhalde normal olan
01:26rakiplerinize de söz hakkı vermek ve kendi gücünüzün
01:30ortaya çıkmasını beklemek. Ama nasıl ki Recep Tayyip Erdoğan
01:34bırakın başka bir siyasetçiyle televizyon ekranlarında halkın
01:37önünde tartışmaya cesaret etmeyi önceden sorular
01:41verilmeden soru sorabilecek bir gazetecinin karşısına çıkmaya
01:45bile cesaret edemiyorsa burada da benzer bir yaklaşım var. O
01:49yüzden ben buradan tüm yurttaşlarıma seslenmek
01:53istiyorum. Samimi biçimde duygularımı ifade etmek
01:56istiyorum. Burada asla kişisel ya da sadece parti adına da bir
02:01tartışma içerisinde değiliz. Sonuçta görüyorsunuz. Gerek
02:05burada gerek genel kurulda yaptığımız canlı yayınlarla biz
02:08görevimizi halkın bize yüklediği sorumluluğu en iyi
02:12biçimde yerine getirmek için tamamen seferber olmuş
02:15durumdayız. Gerçekleri ifade etmeye sesimizi halkın sesini
02:19duyurmaya hakkımızı savunmaya dair elimizden gelen ne varsa
02:24bunu yapmaya çalışıyoruz. Çünkü bir derdimiz var. Bakın gelmeden
02:30tekrar Türk Dil Kurumu'nun çıkarttığı son sözlüğe baktım.
02:34Şu anda burada bir gasp var. Gasp var burada. Milyonlarca
02:40emekçinin, yurttaşın, halkın hakları gasp ediliyor. Alın
02:45teri gasp ediliyor. Bakın sözlüğe bakarak konuşuyorum.
02:48Burada hırsızlık var. Insanlar görmeden, duymadan, bilmeden
02:54onların hakkı olanı, onların alın terini çalan, çırpan,
02:58yağmalayan bir iktidar var. O yüzden her yerde bunları
03:03konuşmamız lazım. Her yerde bunları anlatmamız lazım.
03:06Aslında şunu da vurgulayıp bitireyim. Bakın bütçe dediğimiz
03:10şey belki de parlamentonun temelidir. Normal şartlar
03:13altında halktan nasıl ve ne kadar vergi toplanacağı bu
03:19toplanan vergilerin elde edilen gelirlerin nerelere ve nasıl
03:23harcanacağı şeffaf bir biçimde yürütülmelidir. Ama halimizi
03:28görüyorsunuz. Bir laf kalabalığı içerisinde, bir
03:31gürültü içerisinde susturarak bu süreci atlatmaya
03:35çalışıyorlar. O yüzden basının hali de ortada. Onu da
03:40vurgulayayım. Bunu da basın emekçilerini tenzih ederek
03:43söylüyorum. Iktidar zaten bir kısım basını büyük ölçüde
03:46basını ele geçirmiş durumda. Sözde muhalefette alan
03:52açtığını düşünen, bunu ifade eden, bunun propagandasını
03:55yapan, bununla halktan destek toplamaya çalışan kimi basın
03:58yayın organlarının da sınırlı bir muhalefet anlayışına sahadan
04:02muhalefet anlayışına kapı açtıklarını görüyoruz. Bakın bir
04:07tane hani bütçe hep rakam konuşuluyor öyle çok rakamlara
04:10bulmayacağım bugün ama on iki gün bütçe görüşülecek burada.
04:13Hükümet adına, cumhurbaşkanlığı adına, iktidar
04:17adına sekiz yüz kırk dakika konuşulacak. AKP sekiz yüz
04:21kırk dakika konuşacak. MHP sekiz yüz kırk dakika
04:24konuşacak. Yani günlerce konuşuyorlar. Soruyorum
04:29yurttaşlara. Aklınızda bir şey kalıyor mu? Umut veriyor mu?
04:32Güven veriyor mu? Samimiyet hissediyor musunuz? Hiçbiri
04:35yok. Yani buradaki binlerce dakika konuşmalarının karşısı
04:40işte beş dakika, on dakika bizim söz hakkımızı gasp
04:45etmelerinin bir anlamı var değerli yurttaşlar. Şimdi bugün
04:49Cumhurbaşkanlığı bütçesi konuşulacak. Istiyorlar ki işte
04:55rakamlarla, teknik ayrıntılarla bu olup gitsin bu tartışmalar.
05:00Ben açıkçası rakamların bu soygunun bütçenin gerçek yüzünü
05:08göstermediği kanaatindeyim. Doğal olarak, zorunlu olarak
05:11bir takım rakamlarla konuşacağız ama isterseniz önce
05:14şöyle yapalım. Hani Cumhurbaşkanlığı bütçesi
05:16konuşuyoruz ya. Cumhurbaşkanlığı hükümet
05:18sistemi adı verdikleri o ucube sistemin hemen öncesini bir
05:22hatırlayalım. Yani bunlar biliyorsunuz en büyük
05:25sermayelere yalan olan bir iktidar ve ben bu açıklama için
05:30dönüp baktığımda ben bile şaşırdım değerli arkadaşlar.
05:33O kadar çok yalan söylenmiş ki ben bile unutmuşum. Yıllardır
05:40bunları takip eden birisi olarak. O yüzden hatırlatalım.
05:43Ne demişlerdi? Şimdi neredeyiz? Herkes elini vicdanına koysun.
05:47Gördükleri, yaşadıkları üzerinden değerlendirmeler
05:50yapsın. Hani hatırlayacaksınız o artık veciz bir laf. Ver
05:54yetkiyi, gör etkiyi. Tayyip Erdoğan böyle dedi. Verin
05:58yetkiyi, görün etkiyi. Ne olacaktı? Türkiye uçacaktı.
06:01Ekonomi düzelecekti. Türk lirası değer kazanacaktı.
06:04Enflasyon düşecekti. E nas vardı? Faizler inecekti.
06:08Demokrasi gelişecekti. Özgürlükler artacaktı. Türkiye
06:13Büyük Millet Meclisi çok daha güçlü olacaktı. Bu söylediklerimin
06:16hepsini daha önce Tayyip Erdoğan'dan duydunuz değil mi?
06:20Bugün neredeyiz? Neredeyiz biliyor musunuz? Bakın o
06:24zamanlar AKP'nin iki bin yirmi üç vaatleri vardı. Cumhuriyetin
06:29yüzüncü yılı diyorlardı. Biraz sonra tek tek gireceğim
06:32onlara ama şimdi bir kere ne yapıyorlar? Iki bin yirmi üçte
06:36ulaşacaklarını söyledikleri hedefler ve bugünkü gerçeklik
06:40arasında o kadar ters bir tablo var ki iki bin elli üç diye bir
06:44şey uydurdular şimdi. İstanbul'un fethinin altı
06:47yüzüncü yılı diyorlar. Iki bin yetmiş bir diye bir şey
06:50uyduruyorlar. Yeni rakamlar yani hani aklıma Nasrettin
06:54hocanın fıkrası geliyor gerçekten. Ölme eşeğim ölme.
06:56Yani vatandaşa AKP siyasetinin özeti bu. Bekle bir
07:02dahaki bahara, bir dahaki yaza, bir dahaki yıla, beş yıl
07:05sonra, on yıl sonra, yirmi beş yıl sonra iki bin yirmi üçte,
07:08iki bin elli üçte, iki bin yetmiş birde nasıl olsa yalana
07:12ceza yok. Şimdi bakın arkadaşlar ne demişler? Iki
07:17bin yirmi üç hedefleri. Dünyada ilk on ekonomide gireceğiz
07:22demişler. On yedinci sıradayız. Kişi başına gelir yirmi beş
07:25bin dolar olacak demişler. On üç bin iki yüz kırk üç dolar.
07:29Beş yüz milyar dolar ihracat yapacağız demişler. Iki yüz
07:33elli altı milyar dolar. Işsiz sayısı bir milyonun altına
07:36düşecek demişler. Bugün o makyajlı rakamlarla bile on
07:41milyonun üstüne çıkmış durumda. Sıkı durum, enflasyon tek hane
07:45yenecek. Iki bin yirmi üç hedefi. Bugün TÜİK'in
07:49yalanlarında bile yüzde altmışları geçmiş durumda
07:52dünyada kafaya oynuyoruz.
07:57Iş cinayetlerini engelleyeceğiz demişler. Güvenli çalışma
08:02demişler. Hedef olarak koymuşlar. Dünyada birinci
08:05Türkiye. Mesela okul öncesi zorunlu eğitim olacak demişler.
08:10Kendi rakamları iki milyon çocuğun bundan
08:13faydalanamadığını söylüyor. Arkadaşlar yok kalkacaktı
08:15hatırlıyor musunuz? Yok kalkacaktı ya. Bırakın gök
08:20dönemini. Şimdi doğrudan Cumhurbaşkanı'nın rektörleri
08:23atadığı bir tablodan söz ediyoruz. Öğretim üyesi başına
08:26yirmi öğrenci düşecek diyorlardı. Şu anda iki bin
08:29yirmi üç rakamlarında bu sayı otuz yedide. Bakın sıkı durun.
08:33Devşehir hastaneleri geliyor demişler o zaman. Bir milyon
08:37sağlık çalışanımız olacak. Hastalar daha konforlu olacak.
08:40Bilimle hastalıkları yeneceğiz. Bunları AKP söyledi. Aşı
08:46üretemeyen bir ülke haline geldik. Yani geleneksel tıp
08:49dedikleri sözde bir alana doğru haşam atışılara falan kupa
08:54çekmelere doğru gidiyor memleket. Aile hekimliğiyle
08:59daha sağlıklı Türkiye demişler. Aile hekimleri geçen hafta
09:03grevdeydi memlekette. Şimdi haklarını yemeyelim şehir
09:09hastanelerini gerçekten yaptılar. Ama şehir
09:12hastanelerine seksen üç milyar lira ödemek ayırmışlar. Yirmi
09:18beş yılda yirmi üç tane şehir hastanesi yapılmış bu dönem
09:24içerisinde. Ama hastaların sağlık hizmetine ulaşması her
09:31geçen gün zorlaşmış. Eziyet yönetmelikleriyle şey
09:34yapıyorlar. Arkadaşlar okurken yemin ediyorum tüylerim diken
09:38diken oldu. Anne bebek ölümü sayısı düşecek demişler. Yeni
09:42doğan çetesi yaratan bir iktidardan söz ediyoruz. Yani
09:45bebekler ölmüyor, biz öldürüyoruz diyorlar.
09:48Geldikleri nokta bu. Ve mesela en ilginçlerinden bir tanesi
09:56vize muafiyetleri sağlanacak demiş. Türkiye'nin

Önerilen