Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Bu haftaki YouTube konuğumuz çok sevgili arkadaşım Alaaddin Bahçekapılı.
00:19Kulvarlar ayrı gibi görünüyorsa da yıllar aynı, aynı çakışmalar içinde.
00:29Çünkü TRT'nin TRT gibi olduğu zamanların da TRT içinden gazetecilikle yola çıktı.
00:39Aynı dönemleri, aynı olayları birlikte yaşadık ve şimdi iki gazeteci arkadaş olarak birlikte değerlendirme yapmaya çalışacağız.
00:49Daha oralardan başlayarak nereye değdiğimizi sorgulamaya çalışacağız.
00:54Hoş geldin.
00:55Hoş bulduk, teşekkür ederim.
00:57Şöyle gizmek gerekiyor galiba.
01:03Trabzon, Maçka.
01:0515 kardeşin.
01:078.siyim.
01:097 benden büyük, 7 benden küçük var.
01:117 var.
01:13Yani tam Cumhuriyet kuşağı aydınlanma olanaklarının sonuna kadar kendi kişisel çabalarıyla yaratarak koşulları sınav vermiş bir arkadaşımız.
01:29Onun için biraz da oradan benziyoruz.
01:31Ben de göçmenlik koşullarında gazeteci olmaya düşünmesem bile başından gazeteci olmuş.
01:39O koştumaca içinde koşullarımızı kendimiz yaratmış insanlarız.
01:43Ama o dönemin TRT'sinde olmak da çok büyük şanstı.
01:47O dönemin Cumhuriyet gazetesinde olmak da çok büyük şanstı.
01:51O yüzden de hep buluştuk, hep birlikte olduk.
01:57Kafamız da galiba birlikte çalıştı.
01:59Sadece alanlarımızın biçimi değişti.
02:03Ben sokak gazetecisi olarak olmakla övündüm.
02:07Sokaklardaki olayları izleyerek, onları gazeteye yansıtarak, o da kamera ile TRT'ye, sesle TRT'ye yansıtan olarak çalıştı.
02:17Ayrıca da aynı okuldan çıkışlı olmakla birlikte o sonradan eğitimini biraz daha yükseltti.
02:27TRT burslarında da kullanarak, açık öğretiminden de yararlanarak en üstüne kadar gazetecilik eğitimini tamamladık.
02:39Sizin de aynı dönemde İstanbul Üniversitesi İksad Fakültesi gazetecilik enstitüsünde okuduk.
02:45Siz benden bir sınıf öndeydiniz.
02:511965'de ben girdim o okula.
02:57Ben de 1966'da Cumhuriyet'e başladım. Zaten iki yıllık okuldu.
03:01Ama siz onu yükselttiniz eğitiminizi de.
03:03Bir de TRT'nin bugünün koşullarındaki kadrolarında çalışmış olmak ve sesli kayıtlarla üretim yapmış olmanın getirdiği üretim farkları var.
03:15O alanlarda çok güzel öğretimleriniz var.
03:19Çok fazla yayınınız da var sonuç olarak.
03:23Benim için TRT'de bir okuldur.
03:26Gazetecilik enstitüsünü bitirdim.
03:30O sırada ikinci sınıftayken Hukuk'ta da okumaya başladım.
03:34Gazeteciliğe gelişimdeki idealimde o dönem ideal olarak Çetin Altan'ı önüme koyuyordum.
03:46Lisedeyken bir basılı okul gazetesi çıkartıyorduk.
03:53Biz başladık, siz devam ettiniz.
03:57Evet, 1964'den 1963'den başlar gazeteciliğim.
04:02Hukuku bitiremedim 1968 ve 1969 yıllarına geldiği için anlayacağınız nedenlerle bitiremedim.
04:14Sonra Anadolu Üniversitesi halk ilişkileri de bitirdim.
04:21TRT benim dördüncü okulumdur diyorum.
04:27Şimdi gerçekten bizimki yazarak gördüklerimizi yazmak,
04:37sizinki gördüklerinizi sesli kayıta almak ve sesli programlarla da yayınlamak olanı o.
04:46Siz yayında çok zenginsiniz bana göre, çok ürününüz var.
04:52Ayrıca benim bir şansım da vardı.
04:55Biliyorsunuz Türk toplumu sesli kültürün hala yaşadığı bir toplumdur.
05:02Yazılı kültüre tam olarak geçebilmiş bir toplum değildir.
05:07O nedenle benim şansım daha fazlaydı.
05:11Bir aracı olarak radyoda topluma seslenme olanağı, onlara ulaşma olanağı bulduğum için.
05:20Siz yazılı kültürde gazetecilik yaptığınız için daha biraz avantajlıydınız.
05:25Şimdi şeye geçelim, tanıklıklarımız aynı yıllardan başlıyor.
05:30Aynı yıllardan başladığına göre siz bir tanıklıklarınızla biraz yürümeye başlayın.
05:36Bu ülkenin o zamanki sıcak koşulları yani 60'lar sonrasının açılımlarında,
05:43Türkiye'nin toplumsal patlamalarda, yaşamın her alanına ilişkin örgütlü patlamalarının tanıklığını yapan bir gazeteci olarak siz başlayın.
05:54İzin verirseniz önce ben sizin de dostunuz olan bir yazardan alıntıyla başlamak istiyorum.
06:07Dr. Erdal Atapek'ten bir alıntı yapmak istiyorum.
06:13Bunun niye yaptığımı sonra söyleyeceğim.
06:17Gerçek başarı, baskı altında kazanılan başarıdır.
06:24Çünkü kolay elde edilen başarı kolayca kaybedilir.
06:30Kişi örneğinde de, toplum örneğinde de durum budur.
06:40Bir futbol maçında da, girilen bir sınavda da, bir özgürlük arayışında da bu ilkenin doğru olduğunu gördüm.
06:53Batı uygarlığı, layıklık ilkesine yüzyıllar süren din savaşları sonrasında ulaşmıştır.
07:01Eğitimde layık olmak, eğitimde layık nitelik, bilgilerin ön yargılardan kurtuluşu ile kazanılmıştır.
07:14Özgürlük, uğrunda can vermeyi göze alanların hakkı olmuştur.
07:21Atatürk Türkiye'si bu hakları Mustafa Kemal'in ve arkadaşlarının çabası ile kazanmış.
07:30Toplumsal mücadelesi sonradan gelmiştir.
07:35Toplum bu nedenledir ki, uğrunda mücadele etmediği hakların tehdit altına girmesine karşı yeterince tepki göstermemiştir.
07:50Oysa hiçbir baskı başarıya engel olamaz.
07:57Tam tersine baskılar başarı için daha güçlü irade yaratır.
08:06Bunu içinde bulunduğumuz durumu da göz önüne alarak okumak istedim.
08:11Evet çok özel oldu ve de çok da değerli oldu.
08:17Çünkü benim de gazeteciliğimin ilk bağlarında üzerinde etki bırakan kişilerin başında geliyor.
08:27Nedeni de Cumhuriyet Gazetesi ile birkaç yüz metre mesafede Türk Tabipler Birliği'nde verdikleri sağlık hakları savaşımı.
08:37O savaşımı ile biz bir zorlu, çok zorlu, kirli çıkarlar cephesi ile savaşımın iç içe girişine tanıklık ettik.
08:50Ve kavra bu değerler kazanımında da bize yol gösteren yaşam hakkı olduğu için sağlık çok önde konulardan biri olduğu için, çok çarpıcı olduğu için.
09:01Bütün o kadrolarla, müzaffer hocalarla ve çok fazla isim var isim saymaya girmeyeceğim.
09:10O dönem % etkisi farklı. 60'lar sonrası aydınlanmacılık önümüzü açtı bizim yani sonuç olarak.
09:21Aynen öyle. Sayın Atabek 1968'de TRT'de İstanbul Radyosu'nda sağlığa yönelik programlar yapıyordu.
09:32Produktörü bendim. 15 dakikalık programlardı. Mikrofonu açıyorduk. 15. dakikada susuyordu.
09:42O kadar da içinde disiplinli bir kişiydi. Tam 15 dakikada bitirirdi konuşmasını saate bakmadan.
09:53O kadar titiz bir aydınımızdı. Işıklar içinde yatsın.
09:59Tabii şöyle bir şey de oluyor. Galiba herkes birbirini biçimliyor, etkiliyor.
10:07Ürettikleriyle, yaptıklarıyla, verdikleri hak savaşımlarıyla yol gösterici oluyor.
10:13Ve gerçekten TRT'de çok önemli bir okul o süreçlerde toplumsal açılımda.
10:21Çok şanslısınız yani. Zorunlu nedenlerle yaptığınız seçimler var TRT'ye geçişte.
10:27Ama yol önünüzü açtığı için. O zorunlu açış sizi çok başka yerlere getirmiş.
10:33Ve çok ürün vermişsiniz görüyorum. Ürün vermede çok ileridesiniz.
10:39Estağfurullah. Bu program 28 Kasım 2024'te kaydediliyor. Daha sonra yayınlanacak.
10:48Bugün Melih Şerjat Anday'ın ölüm yıl dönümüdür.
10:51Bugün Necip Haplemitoğlu'nun doğum günüdür.
10:59Ben bu iki değerimizi saygıyla selamlıyorum.
11:07Şunu söylemek istiyorum. Hani çok kişilerden etkilendik dediğiniz için.
11:14Şahit Sıtkı Tarancı'nın ünlü şiiridir. Yaş 35 yolun yarısı eder.
11:2146 yaşında ölmüştür. Yanılmıştır.
11:24Ama ben tam 25 yıl önce yaş 53 babam gibi yolun yarısındayım dedim.
11:39Yani 100-105-106 yaşına kadar yaşama azmimi ortaya koydum.
11:47Babam gerçekten 105 yaşında vefat etti.
11:50Orhan Veli kelimelerin kifayetsiz olduğunu söyler ve anlatamıyorum der şiirinde.
12:00Ben kelimelerin kifayetsiz olduğu yerde bile direnmeyi ve anlatmanın bir yolunu bulmayı ilke edindim.
12:12O nedenle yazdım, çizdim, mikrofon tuttum, program yaptım.
12:19Bir de onun ötesinde ilke edinenleri seçip onları sesli olarak yani bizim toplumun izleyebildiği şekilde sunmayı da sağladınız.
12:27Yani o fark var. Yani o çok etkin bir şey.
12:31Evet tabii topluma kendinizden önce gidenlere dikkatle bakarsanız öğreneceğiniz çok şeyler var.
12:39Çok iyi öğretmenlerin eğitiminden geçtik.
12:46Şanslı bir kuşağız.
12:47Çok şanslı bir kuşağız.
12:50Ben bazen bakıyorum benim 18-19-20 yaşlarında öğrendiklerimi şimdi öğrenemiyor yeni kuşaklar.
13:00Cumhuriyet eğitimcileri, Cumhuriyet kuşağının aydınlanmacılarının önümüzü açması var.
13:06Yani çok zorlu koşullar olsa da.
13:09Şunu söylemek isterim.
13:13Örnek almanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için söylüyorum bunu.
13:20Ben Aziz Nesin ile uzun yıllar bir arada yaşadım, çalıştım, ürettim.
13:26Ondan disiplini, disiplinli olmayı, arşivciliği, tasarrufu, tasarruflu olmayı ondan öğrendim.
13:38Evet herkes cümlü derdi Aziz Ağabey'e ama hiç öyle değildi. Tam tersine.
13:44Evet gazeteci gençliğinde bir hocamız vardı Profesör Hande Süer.
13:49Şehircilik dersine geliyordu.
13:52O hocamdan ben şunu öğrendim.
13:59Bir gün programıma davet ettim telefonla.
14:03''Şu gün, şu saatte gelebilir misiniz?'' ''Gelebilirim Aradin'' dedi.
14:09Aradan bir süre geçti Hande Hanım radyoya geldi.
14:19Hande Hanım dedim, ''Hocam o gün değildi bizim randevumuz.''
14:24Aradin dedi, ''Ben o gün kararlaştırdığımız gün randevuma gelemeyeceğim, ona haber vermek için geldim.''
14:34Şuradaki inceliğe bakabiliyor musunuz?
14:37Verdiği sözü yerine getirmek benim ilkem oldu.
14:42Cavit Orhan Tüdengil hocamızdı.
14:45Bir gün radyoda oturuyorum, erken gelmişim, gazeteleri okuyorum.
14:58Kapı açıldı, koltuğunun altında siyah çantasıyla Tüdengil içeri girdi.
15:08''Ben kimleri görüyorum?'' dedim ayağa fırlarken.
15:13''Ben tek başıma geldim.'' dedi.
15:16Kimleri sözünü düzeltiyor.
15:19''Hocam buyurun.'' Aradin dedi, radyonun önünden geçiyordum.
15:24''Burada benim bir öğrencim var, ona bir merhaba diyeyim.'' dedim, onun için geldim.
15:29Onun için, ondan da herkese iyi günler dilemek, merhaba demek gereğini öğrendim.
15:40Cengiz Bektaş, sevdiğimiz yazarlardan biridir.
15:45Ondan neyi öğrendim?
15:48Çok önemli bir yöneticimizdir, toplumsal yöneticimiz her alanda.
15:53Sığınak, barınak, yığınak sözcüklerine bakarak, ben de bulunak diye bir sözcük türettim.
16:05Adres karşılığı, ikametgah ya da adres karşılığı.
16:11İhametgah Türkçe değil, adres Türkçe değil.
16:15Ben bunu Ömer Asım Aksoy'a bir röportajım sırasında söyledim.
16:19''Çok doğru türettin, ben bunu Türkçe sözlüğe alacağım.'' dedi.
16:24Şimdi Türkçe sözlük de var, adres karşılığı bulunak.
16:28Niye Cengiz Bektaş'tan söz ediyorum? Şundan.
16:31Ben bunu Cengiz Bektaş'a söyledim, dedim işte bulunak diye bir sözcük türettim.
16:38TRT'deki programlarımda 5-6 kez kullandım.
16:43Yazı ile yasaklandı, uydurma sözlükleri kullanmayın diye.
16:50Tamam güzel türetmişsin dedi, birkaç gün geçti telefon etti bana.
16:57O sözcüğü çok sevdi, Cumhuriyet'teki yazımda ben bu sözcüğü kullandım.
17:03Duyarlı bir insansın, görürsün dersin ki benden aldığı sözcüğü kullandı, haber vereyim dedi.
17:10Şu inceliğe bakın.
17:13Onun için bizden önden gidenlerden gidenlere dikkatli baktığımızda hareketlerini, konuşmalarını, söylediklerini dikkatle dinlediğimizde ve gördüğümüzde Atabaki'nin söylediği gibi başarılı oluruz.
17:34Tabii çok şanslı bir kuşağız biz.
17:37Yani bize yol önümüzü açan çok önemli aydınlanmacılar arasında yaşadık.
17:44Ya uzaktan ya da yakından.
17:47Ama onlarla iç içe olmanın getirdiği okuldan geçtik, yani doğaçlama geçtik.
17:54Ve yaşamın her alanında bu var.
17:56Yani emekçi örgütlenmelerine kadar, siyasal örgütlenmelerde, toplumsal örgütlenmelerin hepsinde, meslek örgütlenmelerinin hepsinde var.
18:04O zaman o dönemin bir analizini yapalım.
18:09Yani şeyleri, bu toplumsal açılımın, ülkenin gelişimde patlama yaşadığı yıllar, 60 Anayasası ve yasalarına gelen örgütlenme özürlülükleriyle toplumun patlamasından başlayalım.
18:28Yani orada müthiş bir toplumsal patlama yaşandı, bu toplum bir sıçradı.
18:33Ve de dünyada gerileme başlarken 70'li yıllarda, liberalist dünyadan söz ediyorum, biz onları geçtik.
18:44Yani o imeğimiz de gecikmeli geldiği için onları geçtik, daha hızlı yol aldık.
18:52Yani bunu her veriyle de gösterebiliriz.
18:54Dünyada 68 kuşağının getirmek istediği aydınlıktan ve onların varlığından yararlanmayan, yararlanamayan tek ülke Türkiye'dir.
19:07Fransa'daki 68 kuşağına bakın, hepsi sonradan yönetici pozisyonuna gelmiştir.
19:16Bizim 68 kuşağımız dere boylarında, dağların koyuklarında yok edilmiştir.
19:28Evet, çok acımasızca bir 70 operasyonu yaşadık biz aslında.
19:36Yani şimdiki gözümle aynı görüşte miyiz?
19:40Bana göre ben çünkü 70 operasyonunun daha akılcı, daha ciddi bir tersine çevirme operasyonu olduğunu düşünüyorum.
19:49Bugünkü haliyle.
19:5180 nokta koymadık yasaklara, nikalatlara açısından özellikle.
19:56Ama 70'teki dünyanın, liberalizmin gidişinin tersine olan Türkiye'deki hızlı gidişi durdurmada daha ağır olduğunu düşünüyorum.
20:08Aynı kanadındayız.
20:10Evet, zaten 70 muhtırasını verenler söylememiş midir?
20:16Toplumsal gelişme, ekonomik gelişmenin arkasında kalmıştır.
20:23Üstüne çıkmıştır, önüne geçmiştir.
20:27Toplumsal gelişme, toplumsal uyanış, ekonomik gelişmenin önüne geçmiştir.
20:34Onun için durduruldu o toplumsal gelişme diye düşünüyorum.
20:401970'e giden süreçte ben askerlik görevimi yapıyordum.
20:56Mart 1971'de terlis oldum.
21:13İzin verirseniz o dönemde yazdığım bir şiiri, yazdığım ve yayınladığım bir şiiri okumak istiyorum.
21:22En büyük aldanışım sensin.
21:26Gerçek, soyunuk bir kadın.
21:30Diri ve uzaklaşılmaz.
21:33Ovaların dağlara vurduğu gibi bir yerde kaçınılmaz.
21:40En büyük aldanışım sensin.
21:43En korkunç ölüm toprağa düşmek değil.
21:46Amacın çürütülmesi dere boylarında ve özlemin kana kan giderilmesi ilk yaz ikintilerinde.
22:00En korkunç ölüm toprağa düşmek değil.
22:04Yanılgının filiz verdiği yerde.
22:09En büyük aldanışım sensin.
22:12Emeğin yarım verilen karşılığı gibi.
22:17Ve sırtımda taşıdığın dünya ellerinde yuvalanan öfkeyle.
22:23En büyük aldanışım sensin.
22:26Yanılgının filiz verdiği yerde.
22:30En onulmaz güvencem.
22:35Ben bunu yazıp yayınladıktan birkaç ay sonra o dere boylarında.
22:40Evet.
22:42Çok şey yaşandı.
22:44Çok şey yaşandı.
22:46Şimdi bu hem geliş, yaşamındaki gelişteki katlanılmış güçlüklerle öğrenilen bir şey.
22:59Hem de yüzleşilen gerçeklerle katlanarak biriken bir şey.
23:04Ve sizin edebiyatçı kimliğiniz çok yukarıya çıkaran bir şey doğrusu.
23:10Yani çok ürününüz var.
23:13Çok canlı yayınınız var.
23:18Ve sesli yayınınız var.
23:21Görsel yayınınız var.
23:23Hepsi birden üst üste geliyor.
23:25Yani kitlelere çok ulaştınız.
23:27Ulaşmak tabii ki insanı mutlu ediyor.
23:34Onurlandırıyor.
23:36Ama aynı zamanda yaşam gerçekleriyle yüzleşmede de daha duyarlı kılıyor.
23:42Ve yüzleşilen olaylardaki çarpıcılıklar artıyor.
23:46Bir yürüyelim mi 70'lerden sonra sizi sarsan olaylar üzerinden?
23:52Gazeteci gözüyle bir şey yapamamanın, bu gidişin acısını yaşamanın örneklerinden biraz.
24:021960 Anayasası'nın getirdiği özgürlük ortamında 1970'e doğru Türkiye'de aydınlanmacı bir görüş öne çıkmıştı.
24:2068 kuşağı bu görüşün taşıyıcısı oldu.
24:28Sendikal örgütlenmeye, emeğin gücünü, güşenmesinin şartı oldu.
24:33Bu sendikal örgütlenmelere ve sivil toplum kuruluşlarının güçlü hale gelmesine tepki olarak da
24:45karşı tarafta örgütlenmeler başladı.
24:50Ben bunları benimle Korkut Akın'ın yaptığı Nehir Söyleşi'den oluşan 4 çiltlik Yedik Umutların Gecebekçisi Salatın Bağçakapılı kitabında 1900 sayfadır.
25:06Yedik Umutların Gecebekçisi de güzel bir tanımı.
25:08Evet, Yedik Umutların Gecebekçisi.
25:12Orada uzun uzun anlattım hangi örgüte karşı hangileri kuruldu ve o dönemde o örgütlerde kimler yöneticilik aldı.
25:30Bugün yönetimde bulunan birçok kişiyi o dönemdeki sağ örgütlenmelerin içinde görüyoruz.
25:39Yönetimlerinde görüyoruz.
25:44Sizdeki birikimin bana göre pratikten söylüyorum.
25:49Çok daha analiz ağırlıklı olması dikkatimi çekiyor şimdi yan yana gelince bu tanımlara da girince.
25:58Sanıyorum yapılan işin niteliğiyle de ilgili.
26:01Çünkü canlı yayın programı sınırlı süreli bir program.
26:05Sonrasında onun analizini öncesini sonrasını başka canlı yayınları izlemenin de getirdiği yani hareketlilik içinde olmanın getirdiği farklı birikim var sizde.
26:17Bizimki doğrudan doğruya çok uzun soluklu olayları izliyorsun bütün saatleriyle satır aralarıyla oradasın yazıyorsun falan.
26:27Öbürünü yapmaya ve kültürel birikimi analize etmeye vaktimiz kalmıyor.
26:34Arada bir fark var.
26:36Boynuz kulağı geçmiş.
26:39Şimdi Halil'e bir konuyu ele aldığımız zaman sizin bütün gününüzü bir haberin peşinde koşturmak dolduruyor.
26:52Benim için de belki öyledir.
26:55Haftada bir veya haftada iki kez yayınlanacak 20 dakikalık bir saatlik iki saatlik programı yapmak için bütün bir hafta belki çalışmak gerekiyor.
27:08Ama benim bir özelliğim var.
27:12Aldığım eğitimler nedeniyle hızlı karar verebilen, hızlı çalışabilen, hızlı yazabilen bir kişiyim.
27:26Ben sizin kadrolara uzaktan baktığımda, şimdi aklıma gelen bir dostum Oktay Aracı'yı sevgiyle anladım.
27:34Siz de bizi aşıyordunuz kültürel analizde ve akışın her şeyini yani olayların hepsini bizden daha uzaktan görmedik.
27:45Biz içine olunca...
27:47Bu tabii mesleğimizin verdiği bir özelliktir.
27:51Bir çok sorumluluklu yerlerdeydik.
27:56O sorumluluklu yerde tutunmak da zordur.
28:04O sorumluluk insanı vezir de yapar, rezil de yapar.
28:10Onun getirdiği disiplin içerisinde çalışıyorduk.
28:18Dediğim gibi ben hızlı yazan biriyim.
28:23Bir yöneticimizin basın yayındaki öğrencilere söylediği bir sözü yinelememe izin verin.
28:31Yöneticimiz aynen şunu söylemiş basın yayındaki öğrencilere.
28:36Ara Hatunbağış'a kapılı başkalarının düşünüp düşünüp bir haftada yazdığı metni ayak parmaklarıyla yarım saatte yazar.
28:44Bu tabii eğitimimizden birlikte eğitimini aldığımız okullarımızdan kaynaklanan bir özelliktir.
28:59Belki yeteneğin de bundan katkısı olmuştur.
29:03Duygunun daha doğrusu arayışın ne olduğunu yani insandan yana arayış olunca.
29:07Öyle işinizi hızlı yaptığınız zaman başka eksiklerinizi tamamlamak için vaktinizde kalıyor.
29:16O nedenle de çok okudum, çok da yazdım.
29:2178 yaşındayım 65 yıldır yazıyorum, çiziyorum.
29:28Aynı yaştayız işte ay farkında.
29:29Şöyle bir hesap yaptım.
29:3445-50 bin sayfa yazmışım şimdiye değin.
29:4160'a 65'e böldüğümüzde her gün 3 sayfa dursuz duraksız yazmışım demektir.
29:49Bayramsız tatilsiz yazmışım demektir.
29:53Tabii bunları belli bir birikim sağlıyor.
29:56Bunlar belli bir arşiv sağlıyor.
30:00Arşivlediğiniz zaman da o ayları kırıp yıldız yapmak kolay oluyor.
30:09Şimdi dönemin akışın gözlemlerini de dinlemek istiyorum.
30:15Yani bu 70'li yıllardan başlayarak toplumsal akışı gözlemlemeyi dinlemek istiyorum.
30:22Yani bu birikimle analiz etmenin varlığının sonuçları.
30:29Evet.
30:31Neler oldu yani niçin öyle oldu niçin böyle oldu türünden bir yorumlar da rica edeyim.
30:39Şimdi 68 kuşağının neler istediğine bakalım.
30:4868 kuşağı NATO'ya karşıydı.
30:5268 kuşağı her şeyin milli olmasından yanaydı.
30:57Emperyalizme karşıydı.
31:00Emperyalizme karşıydı.
31:02Tam bağımsız Türkiye'den yanaydı.
31:07Ve unutmayalım ki biz o dönem özel eğitim kurumlarına da karşıydık.
31:18Şimdi özel eğitim kurumları ilkokul seviyesine anaokullarına kadar inmiş.
31:27O zaman yalnız üniversitede vardı özel eğitim.
31:32Kapattırıldı.
31:34O mücadelenin sonunda kapattırıldı.
31:37Harunların öncülüğündeki eylemlerle kapattırıldı yani.
31:40Şimdi böyle bakınca işte 68 kuşağından yararlanmama ve o zaman istenenleri tersine çevirmenin getirdiği durumu şu anda yaşıyoruz.
31:57Peki niçin, nereden geldi o basınç?
32:01Sadece iç dinamikler mi negatifti yoksa dışarıdan mı çok yönlendirildi?
32:091960 ihtilali için söyleyemem ama 70 muhtırası da, 80 ihtilali de,
32:202016 ihtilali de belli bir merkez tarafından organize edilmiş, uygulanmıştır.
32:29Düşüncesindeyim.
32:31Bu bizim iç dinamiklerimizden olmuş bir olay değil, dış dinamikle Türkiye'nin önü kesilmiştir.
32:43Düşüncesindeyim.
32:45Ekonomik olarak da, toplumsal olarak da.
32:47Yani kanlı pazarlarda, kanlı bir mayıslarda falan hepsinde dış dinamiklerin ağırlığı fazla değil mi?
32:58Aynen öyle.
33:00Aynı gözlemde buluşuyor.
33:02O kanlı pazar dediğiniz olayda olayın içindeydik.
33:1015-16 Haziran olayında oradaydık.
33:151977 bir mayısında oradaydık.
33:19Epey oradaydık.
33:23Neden öyle olduğunu da iyi biliyoruz, iyi çözümlüyoruz.
33:29Tanıklık da ettik, tanıklar da var.
33:31Bir de tanıklıkların herkes yaşarken dile getirilmesidir önemli olan.
33:43Tarihsel bakımdan.
33:45Şimdi tarihler genellikle sonradan yazıldığı için hatıratlarda tarihsel kaynaklar oluyor.
34:00Ancak bizim yaptığımız o değil.
34:02Ders çıkarma olduğu, doğrudan doğruya geliyor.
34:06Bizim olayın tarafları yaşarken yazdığınız sonradan yazdığınızdan daha önemlidir.
34:15Neden? Olayın kahramanları yaşıyor.
34:18Şayet bir yanlış yaparsanız, şayet bir şeyi yanlış ifade ederseniz onun düzeltme şansı var.
34:26Onun düzeltme şansı olduğu için sizde yanlış bir şey.
34:30Bana öyle söyledi diyemezsiniz.
34:34Ya öyle söylememişse kalkar düzeltir.
34:39Vezir olacak yerden rezil olursunuz.
34:42Hele de sizin yayın yaptığınızların içinde çok daha hızla işleyen bir çark o.
34:50Derhal en ufak bir yanlışın hesabı sorulur.
34:53Öyle.
34:57Biliyorsun 1970 muhtırasından sonra CHP'den istifa ettirilen Nihat Erim Başbakanlığında hükümetler kuruldu ve arkasından kuyu bir karanlık geldi.
35:16İşte o benim dere boylarında getirilen canlar derken dile getirdiğim 78 kuşağının aydınlık yüzleri yok edildi.
35:37Yani sonuç olarak çok çıplak bir emperyalizmin Türkiye'nin düzenine el koyması olayına tanıklık ediyoruz.
35:44Aynen öyle.
35:46Ayrıca 1980'de de Ocak ayında 5 Ocak kararlarının uygulanabilirliği var mıydı Demirel iktidarda kalsaydı?
35:595 Ocak kararlarını uygulayabilmek için ihtilal 12 Eylül yapılmıştır.
36:06Elbette nokta koyma şeydi ki kanlı 1 Mayıs'ta zaten en tipik 12 Eylül'ü provokasyon eylemi olarak tarihe yazıldı.
36:20Hepimiz tanıklık ettik.
36:22Aksine tanıklık yapabilen yok.
36:26Bütün ayrıntılara girildiği zaman güncel yaşayanlar birbiriyle yüzleştiği zaman böyle olmadı diyebilen kimse çıkmadı.
36:38Aşağıda bir çatışma değil yukarıdan silahların asfaltı saplanmasından başlayın her şey.
36:46Ayrıca biz silahların nereden atıldığını kimlerin ateş ettiğini gözlerimizle gördük.
36:54Ben tam da oradaydım heykelinin önündeydim.
36:59O zaman otobüs durağı vardı meydanın ortasında.
37:05Tam otobüs duraklarının önündeydim.
37:08Fotoğraf çekiyordum.
37:10O dediğiniz yerdeki ilk asfalta saplanan mermileri yaşayarak gördüm, tanıklık ettim.
37:18Sonra birinci kata çıkıp oradan ateş açan görevli kişilere ki üst katlardaki asıl atanlar daha önemli kimlikler olduğunu ve odaların tablosunu da öğrendik.
37:33Sonradan bütün ayrıntılarıyla nerelerden provoke edildi ve nerelerden o kadar insanın ölümüne yol açıldı.
37:40Çok çıplak bir tabi uluslararası emperyal provokasyon ağırlıklığı ve iç odaklarında katkıda bulundukları bir operasyonlarla 12 Eylül'e geldik.
37:54Evet, o yüzden dediğim gibi ekonomik gelişmeyi aşarsa toplumsal uyanış bazı kişilere misyon olarak veriliyor.
38:12Gerçekten veriliyor ve o sonuçla karşılaşıyoruz.
38:19Hemen gazetemiz Cağaloğlu'nda olduğu için o tarihlerde yakından tanık olduğum için geç saatte gazeteden çıktığımda tornadan çıkmış sopaların MTTB binasına taşınması,
38:33sonra mecliste maalesef bugünkü Cumhurbaşkanı tarafından da çok saygıyla üst görevlere getirilen o zamanki yöneticilerinin oradaki rolünü birinci elden tanık olduğumuz çıkanlı pazardan söz ediyorum.
38:52O zamanki sağcı ama dürüst olanların bile Yaşar Okuyanlar adlarını da verebilirim.
38:59Yoldan provokasyonu anlayıp Taksim'e gitmekten vazgeçerek ayrılmalarını da dinledim sonraki yayınlarda.
39:08Yani katıldığımız ortak televizyon yayınlarında falan yani onlar bile katlanamamışlar.
39:13Yani bile derken kendini sağcı sayarken ama dürüst olduğu için o kirli oyunun aracı olmayı kabul edemedikleri için ayrılmak yolu terk etmişler.
39:24Kanlı Pazar sahnesinde de içeriden olunca kendi yazarlarından da kaç kişiyi çok ağır yaralamış oldular.
39:36Sadece elinde onlara gösterebileceği bir savunma şeyi olmadığı için kartı ölümden dönenler oldu.
39:48Yani çok tipik, çok çarpıcı Uluslararası ağırlıklı oyunlarla, iç ortakların kirli oyunlarına bir görüyoruz.
39:59Peki bu kirlenme hiç hep böyle devam etti yani ve hep tanıtlık ettik.
40:07Bu kadar çok kirlenmeyle de devam ederken nasıl yürüyeceksiniz şimdi 80'ler sonrasında?
40:17Aslında 80, yani solda veya sosyal demokratlarda belli bir hastalık var biliyorsunuz, kliklere ayrılma hastalığı.
40:3580'den sonra bu ivme kazandı. 1994-95 seçimlerini düşünün.
40:50İstanbul seçimlerinin nasıl yapıldığını, partilerin kaç oy aldıklarını düşünün.
41:03İstanbul'un yönetimine gelen partinin %25,5 oyla İstanbul gibi bir yere yönetici olduğunu düşünün.
41:182002'deki seçimin verilerini düşünün, %25 ile aldıkları İstanbul'u %35'e çıkartabildiler genel oy içerisinde.
41:35%65 parçalara bölünürse Halil'i azınlık çoğunluğu ele geçirebilir.
41:53Ayrıca seçim yasasında, partiler yasasında demokratik düzenlemeler yapmadıkça bu sonuçtan da kaçamayız.
42:11Aslında tabi şöyle bir tabloya baktığımızda 61 sonrasının demokratikleşmesinden sürekli geriye gidiş yaşanıyor ve bu geriye gidiş çok hızlanıyor.
42:22Her gün yeni bir şey kaybediyoruz.
42:25Giderek de daha acımasız boyutlarda kaybediliyor. 80'de kaybedilenlerin çok gerisinde düşülüyor.
42:33Yine gerisine düşülüyor.
42:352000'lerde daha da gerisine düşülüyor.
42:382000'de bir simge olay vardır basın açısından örnek olan.
42:44212'yi bile kaldırmak için tepinen bir sermaye medya grupları vardır patronları karşımızda.
42:51İttifak yaparlar 2002 seçimini kazanacak kadroyla.
42:57Destekleme karşılığı liderliği, 212'nin çok komik olan iş güvencesi yasası işçiler için olan komik bir gazetecilerin 212'si yanında.
43:11212'yi kaldırmayı o arada mahkemelerden halletmeyi böylece işi.
43:16Orada tanıklık ettik çok çarpıcı bir şekilde çok da acıydı.
43:20Gazeteci milletvekilleri en sağdaki partilerdekiler de dahil.
43:25Biz ittifak yaptık.
43:27Hepimiz birden yani.
43:29Yahnicisiyle Yaşar Okuyanı ile herkes bir arada.
43:32Partileri ne rağmen çoğunun.
43:3614 milletvekiliyle geçiriyoruz.
43:39212'de çıkarılmasın.
43:42Çünkü çıkarılırsa oyunu tuzak anlaşmayı biliyoruz bozmamız gerekiyor.
43:46İşveren örgütleri bile ki o zaman başkan Tuğrul Kutatku birlikte.
43:52Biz iş güvencesine karşı çıkıyoruz ama gazeteciler olmasın diye bir şeyimiz hiç olamaz.
43:58En çok onların olması gerekiyor.
44:01Yani düşünce özgürlüğü her şeyin başında olduğu için diye bir olay vardı.
44:05Uzatmayayım.
44:06O tabloda bile komisyondan geçen 14 milletvekilinin iş birliğiyle.
44:14Her partiden 14 milletvekilinin.
44:17212'yi hırsızlıkla meclis tutanaklarından çıkartma gibi bir yöntem uygulandı.
44:25En son aşamada bile Ecevit'i ilaçla uyuttukları en kötü günleriydi.
44:32Ona da duyurmak zorunda kaldık böyle bir tablo var diye.
44:36O zaman mecliste oturumda oturayım gazeteci kökenli de olduğu için.
44:40O haliyle gece üç buçuğa kadar bizimle birlikte oturdu ki son bakanı da aldırırlarsa bu kumpasın içinde.
44:49Elinde iki milletvekili daha var.
44:52Onlardan birini bakan yapıp devam edecek.
44:55O sayede gazetecileri çıkaramadılar.
44:57212 öyle kurtuldu.
44:59Çok trajik bir şeydir bu.
45:00Kirli oyunların gelebildiği boyutları gösterme bakımından.
45:07Evet, siyaset çok kirlendi.
45:09Yani hukuksuz, komisyonlardan geçmiş metni çaldırmak gibi bir eylem.
45:16Akıl alır gibi değil yani.
45:18Evet, siyaset çok kirlendi.
45:20Konuştuğunuz zaman genellikle susmaktan yana olanlar, oysa susmak en büyük işkencedir.
45:32Susmaktan yana olanlar siyaset yapma derler.
45:36Oysa her şey siyasettir.
45:38Siyaset yönünden bakmıyorsanız zaten bakmıyorsunuz demektir.
45:44Evet, şimdi hızlı bir geçiş yapmak gerekiyordu zaten.
45:49Günümüze geldik çünkü sorunlar çok boyutlu ve yine aynı yöntemlerle sürdürülebileceği zannedilen bir gidiş var.
46:03Ama kişisel gözlemim, yani gazeteci olarak kişisel gözlemim ukalalık değil, duygusal da değil.
46:09Çok sorun biriktiğinde bizim toplumsal kimliğimizin özelliği de bu.
46:20Biz bu geçiş, göçler ağındaki bir Anadolu topraklarında çok boyun eğeriz, çok bedel öderiz.
46:33Ama kaybedecek bir şeyimizin kalmadığı noktasını algıladığımız anda da eğlemcelikte dünyada örneği olmayan eylemlerin sahibi oluruz toplum olarak.
46:44Kurtuluş Savaşı bunun en büyük örneğidir.
46:48Ama onun yanında hemen örnek de vereceğim.
46:52Emek tarihinde Hemingway'in Gazap üzümlerindeki 10 bin tarım işçisi Amerika'da 10 gün direnirler.
47:00Roman çok önemli bir romandır.
47:04Bizde Zonguldak'ta 100 bin kişi 5 hafta direndi ve özel izmi kırdı, bayağı kırdı kazanımlarıyla sonrasında.
47:14Ama nimetlerinden 2002 sonrası iktidar yararlandı.
47:19Uzun soluklu toplumu yine uyutabilme adına daha rahat bir koşullarda gelmiş oldu.
47:27Benim görüşümle, sizinki birleşecek mi orada bilmiyorum.
47:35Toplumsal kaybedecek hiçbir şeyin kalmadığı noktanın kafamıza vurulduğu gerçeklerle yüz yüzeyiz.
47:43Hiç ocağa inmemiş, direnmemiş maden işçileri dünya tarihinde örneği olmayan bir direnişle değiştirdiler o zaman.
47:58Şimdi de bakıyorum, aynı şekilde çok zorlu koşullarda.
48:05Gerçekten az önce dünyada bu boyutta bir direniş dalgası olmuyordu.
48:13Yasaklığı görünmüyor falan ama çok var.
48:17Yani hangi noktadayız?
48:20Şimdi 1990'lı yılların sonuna doğru Çevre Kurtulu Savaşı diye bir kitap yazmıştım.
48:31Çevre Kurtulu Savaşı, hemen şimdi.
48:34O zaman başkanlıklarını yaptığım sivil toplum kuruluşlarının çevre konusundaki eylemlerini…
48:42Hep de kamuoyunda çok şey lüksmüş gibi gösterilir, sosyetik bir savaşmış gibi gösterilir, yaşamsal bir savaştır.
48:55Önderliğini yapabilmek için yaptığım bir araştırmanın ürünüydü o kitap.
49:01Geçenlerde bir arkadaş sordu, 2000'de bu kitabı yayınladığın saptamaların bugün de geçerli, bir şey yapıyor musun?
49:14Yapıyorum, yapıyorum ama orada o gün söylediklerim, o kitap şöyle biter.
49:21Kuvay milliye anlayışıyla ve seferberlik biçiminde harekete geçmeliyiz.
49:29Dünyanın, Türkiye'nin ve özellikle Karadeniz'in çevre sorunlarını ortadan kaldırabilmek için.
49:37Bugün bakın Ege'deki kadınlara, bakın Artvin'deki kadınlara, genç kızlara, kuvay milliye anlayışıyla hareket ediyorlar.
49:50Ağaçlarını, ormanlarını, yeşilini, denizinin mavisini, aşını ekmeğini koruyabilmek için.
50:02Onun için attığımız taş ürküttüğümüz kurubaya yer değmiştir.
50:10Nazım'ın söylediği gibi umut, umut, umut, umut insanda.
50:17Evet, yani çok gözlemlenmese de her yerde birden bir Yaşam Hakkı Savaşı mı var?
50:26Yaşamın her alanına dönük olarak şu anda değil mi? Yani ben onu gözlemliyorum bilmiyorum.
50:31Unutmayalım ki İstanbul işgal altındayken Halide Edip, Sultanahmet mitinginde karanlığın en koyu olduğu yerde şafak en yakındır demiştir.
50:51Halimiz böyle, Halide'miz eksik.
50:56Yok eksik değil, her yerde var ama sesi gür çıkmıyor şu anda, yani çıkamıyor daha doğrusu.
51:04Onun nedenleri ayrı tabii.
51:07Halide'miz işte o ağaçlara sarılıp yeşilini, mavisini korumak isteyenler aslında Halide'miz.
51:15Onu yapıyorlar yani.
51:17Ama işte onların sözcüsü Halide'miz derken biz kendimizi kastettik.
51:22Yani şafak çok yakın diyoruz değil mi?
51:26Şafak çok yakın diyoruz.
51:28Çok teşekkür ederim, sağ olun.
51:30Rica ederim, rica ederim, çok teşekkür ederim.