Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Erzurumluyum. Biz pazarcıyız. Patates. Işler iyi değil. Işler
00:04masraf ağır. Mazot pahalı. Yani iş yok. Ortalama görüyorsun
00:09ortamda. Hiç iş yok canım. Fiyatlar da yüksek değil
00:12fiyatlar. Bugün patates on iki buçuk lira yani. Para mı?
00:15Soğan on iki buçuk lira. Yani bu yani bu bağlılığı ne yani?
00:19Vatandaşa olabilir. On iki buçuk lira bağlı gelebilir.
00:23Yemiyor vatandaş. Eskiden biz buraya geldiğimizde bir araba
00:27mal satırdık. Şimdi marketler, bebek marketler bırakmıyor ki
00:31biz mal satalım. Bitmiş yani ufak esnaf bitmiş. Biraz zor
00:34bu iş. Bu işi gittikçe batığa gidiyor. Yani sonunda
00:37bırakacağız. Bu pazar olayı kalkacak. Ne emekliyim? Emekli
00:39olsam ben bu işi yapar mıyım ya? Hiçbir şeyim yok. Yeşil
00:42kart diye. Oltudan geliyoruz buraya. Buradan ııı taş şey
00:46köyü kapalı yolu. Te Gülbilen'den buraya aşağı
00:50gelir. Ölümüne karşı karşıya. Bir araba yetişen buralara
00:53satmak için dönüşsen dönüşsen arabanın yarısı kalıp bir de
00:56Erzurum'a götürür. Dalkımaz köy. Şimdi o anda yenilmez
00:59gündüz. Ama işte durgun yani. Piyasaya göre durgun. Para
01:03olsa elbette insana bir şey alacağım ama para olmadığı için
01:06alamıyoruz zaten. E üreticide bir sürü eziyet çekiyor.
01:10Arkadaşım yok yani fiyatları hiçbir yerle pazarlık etmezse
01:15gelir köylüden pazarlık eder vatandaş. Gider yüz bin lira,
01:20bin lira pazarlık yok. Beş kuruşun bile şeyini verir. Gelir
01:24yok beş lira aşağıya verirsem, on lira aşağıya
01:26verirsem olmaz mı? Senden mecbur yoksa ne yapacaksın, şey
01:31olmasın diye veriyorsun yani.
01:37Ben Ahmet Beylivan Ziyaret Köyü'nde Şahşat İlçesi'ne
01:40bağlı. Burada doğal ürünler satıyoruz biz. Kendimize ait.
01:44Kendi ürünlerimiz. Bal. Bal var. Koza Gemi turşusu var.
01:49Koza Gemi turşusu da Avrupalara gidiyor bu. Yeni marka bu.
01:53Pekmezimiz var. Efendim burada sirkemiz var. Efendim halkın
01:59durumu belli malum piyasa ama gene de şükür diyelim. Ne
02:03yapalım? Kurtarmıyor. Yani gidip ben zaten traktörle gidip
02:06geliyorum. Beş yüz lira yakıyor. Burada da alıyorum iki
02:09üç bin lira bir şey alıyorum alamıyorum. Işte malımız kalıyor.
02:12Ürünleri değerlendiremiyoruz ama ne yapalım? Vatandaşın gücü
02:17o. Alım gücü yok. Işte onun için böyle bu kadar vatandaşın
02:21hizmetinden kapak satıyoruz. Yüz liraya veriyoruz. Alan yok.
02:27Ben Ekrem Özçuk Kızıcı Köyü'nden. Nasıl? Emekli
02:31muhafaza memuru. Böyle gider işte emekli ne yapar? Kendi
02:37kasasına göre hareket edeceğim. Yüksek biraz yüksek tabii.
02:40Vallahi bir yüz altı yüz lira paralar da işte. Ancak o kadar.
02:44Ancak da. Yorguna göre ayak uzatacağız tabii. Yavuz Köyü'nden
02:50temiz. Durumlarımız iyiye gitmiyor. Inşallah biz her
02:54zaman için iyi olmasından yanayız. Fakat ne yazık ki ya
02:59yukarıdaki bizi idare eden insanlar bunları görmeliler.
03:03Görmeliler. Görürseler eğer bu insanlar gerçekten gezişiyle,
03:08duruşuyla ve buradaki esnafıyla gereken onlara cevabı veriyor.
03:13Satışlar iyi değil çünkü milletin alım gücü yok. Ondan
03:18sonra yetiştirilen sebzeler, üretilen ürünler elimizde
03:21kalıyor. Yok. Yoksulluk nasıl bitecek? Insanlar geçim
03:25kaynağı yok ki. Neyle geçinecekler? Ürettiğini
03:28satamıyorlar. Yani çok zor. Hali şey perişan. Her şey kendi
03:34ürettiğimiz şeyler. Atatürk'e toprağımızın şeyleri,
03:38ürünleri ama satamıyoruz yani. Bir kilo, iki kilo o şekilde bir
03:43şeyler anca anca. Çünkü kimsede alım gücü yok.