Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun Anayasa'nın 4'üncü maddesinin kaldırılmasına yönelik sözlerine tepki gösterdi. Sağkan, "Türkiye Barolar Birliği bakımından ilk dört madde kesinlikle kırmızı çizgidir. Çünkü devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü, yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu, Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik, demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğumuzu düzenleyen maddelerdir. Bu maddeleri tartışmaya açmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığını tartışmaya açmaktır" dedi.
hbrlr1.com/cbtftiblkckckl
hbrlr1.com/cbtftiblkckckl
Category
🗞
HaberlerDöküm
00:00Evet ııı anayasa tartışmaları aslında uzun zamandır ııı
00:04ülkemizin gündemini meşgul eden tartışmalar. Tabii biz ııı
00:07Türkiye Barolar Birliği olarak ilk günden itibaren anayasayla
00:11ilgili olarak vesayet izlerinin silinmesi teriminden ne
00:16kastedildiğinin açıklanmasını bekledik ve bunu kamuoyuyla da
00:19paylaştık. Çünkü bildiğiniz üzere ııı mevcut anayasamızın
00:23yüz yetmiş yedi maddesinin yüz otuz dört maddesi daha önce
00:27çeşitli ııı yöntemlerle değişikliğe uğradı. Üç sefer
00:31üzerinden referandum görmüş bir anayasa ııı bu anayasa haliyle
00:35ııı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle beraber
00:39Cumhurbaşkanı'nın da halk tarafından seçilerek yürütmeni
00:42tek başına temsil ettiği bir noktada bütün devlet
00:46bürokrasisini bütün askeri bürokrasiyi kararnamelerle ve
00:50tek bir imzayla atama ve istediği zaman görevden alma
00:53yetkisinin bulunduğu, birimler açma, birimleri lağbetme
00:56yetkilerinin bulunduğu bir ııı yönetim şeklinde ve yönetim
01:00düzeninde mevcut anayasamızın hangi maddesinin Sayın
01:04Cumhurbaşkanı tarafından vesayet izi anlamı taşıdığını
01:07ve hangi maddelerin bu anlamda yönetime ııı ve yönetim şekline
01:12zarar verdiğinin açıklanmasını ve ondan sonra anayasanın doğru
01:16bir zeminde anayasa değişikliğinin veya yeni
01:18anayasanın doğru bir zeminde tartışılmasını istemiştik. Ve
01:22bu kapsamda da özellikle ilk üç madde konusundaki hassasiyetimizi
01:25dile getirerek anayasanın ilk üç maddesinin ve onun
01:29değiştirilemeyeceğini düzenleyen dördüncü maddenin
01:31kesinlikle tartışma konusu yapılmaması gerektiğini de
01:35ısrarla altını çizmiştik. Bu kapsamda Sayın Adalet Bakanı'nın
01:39ilk üç maddenin kesinlikle tartışma konusu olmadığına
01:42ilişkin açıklamasını gördük daha öncesinde. Yine devamında
01:45Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan
01:48Vekili Sayın Uçum'un yine eee milletin vazgeçilmezi olduğunu
01:53ilk dört maddenin ifade ettiğini gördük. Ancak eee
01:56tabii ki bunlar şu anda toplum bakımından yeterli görünmüyor.
01:59Çünkü bugün eee Hüdapar yetkilisinin çıkıp dördüncü
02:04maddeyi tartışmaya açtığını görüyoruz. Bunların önüne
02:07geçmek için Sayın Cumhurbaşkanı'nın muhakkak ki
02:10mevcut anayasadaki vesayet izleri içeren hükümlerin neler
02:14olduğunu, bu değişikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu, yeni bir
02:17anayasa yapmanın temel sebeplerinin hangi maddelerden
02:21kaynaklandığını açıkça ortaya koyması ve ilk dört madde
02:25konusundaki tartışmaları da kesinlikle kapatmasını hem bir
02:28hukuk kurumu olarak hem de bir yurttaş olarak tabii ki ııı
02:32bekliyoruz. Bu anlamda Türkiye Barolar Birliği bakımından ilk
02:36dört madde kesinlikle kırmızı çizgidir. Çünkü devletin ve
02:40milletin bölünmez bütünlüğü, yönetim şeklinin cumhuriyet
02:44olduğu, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, layık
02:47demokratik bir sosyal hukuk devleti olduğumuzu düzenleyen
02:50maddelerdir. Bu maddeleri tartışmaya açmak Türkiye
02:54Cumhuriyeti Devleti'nin varlığını tartışmaya açmaktır.
02:57Bu tartışmanın ivedi olarak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından
03:01önünün kesilmesi gerektiğine inanıyoruz. Tabii ki biz ııı
03:05yargı eliyle siyasi dizayn edilmesine her zaman karşı
03:08çıktık. Iıı ben Sayın İmamoğlu'yla ilgili ııı açılan
03:12daha önceki ııı kamu görevlisini hakaret davasında
03:15ilk derece mahkemesi ııı sürecini bizzat ııı takip
03:19ettim. Bir hukukçu olarak da söyleyebilirim. Bu dava ııı
03:23daha doğrusu bu suç isnadı bizim Türk ceza kanunumuz
03:28kapsamında ilgili maddedeki tipiklik unsuru, maddi unsuru
03:32taşımayan bir ııı iddiadır ve Sayın İmamoğlu hakkında beraat
03:36kararı verilmesi gerekirken yargılamanın geldiği nokta
03:39maalesef ki siyasetin yargı eli yargı üzerinde bir
03:44baskısıyla yargının siyasete alet edildiği bir görüntüye
03:47ııı kavuşturulmuştur. Tabii ki süreci hatırlayacak olursak
03:51davaya bakan hakimin ııı görevden alınması bir başka ile
03:55sürülmesi gibi unsurlar bu konudaki ııı inancı da ciddi
04:00anlamda kuvvetlendiren ııı görüntülerdir. Alt sınırdan
04:04yasal gerekçeler olmaksızın uzaklaşılarak verilen ııı bir
04:08karar olması yine bu anlamda yargının üzerinde siyasetin
04:12baskısı olduğuna dair kuvvetli şüpheler ortaya koymakta ve
04:15barındırmaktadır. Bu anlamda tabii ki bizim beklentimiz ııı
04:19şu anda istinaf aşamasında olan bu davada bölge ııı Adliye
04:24Mahkemesi'nin ııı dosyadaki somut deliller ışığında maddi
04:28gerçeği ortaya koyacak şekilde ııı doğru bir karar ııı
04:33vermesidir. Ancak her şeyden öte hakaret davası gibi
04:37davaları kişilerin siyaset yapmalarının önüne engel
04:41olmaması gerektiğine de ııı inanıyoruz. Tabii ki ifade
04:44özgürlüğü mutlak ve sınırsız değildir. Ifade özgürlüğünün
04:48sınırları da yine anayasada ve uygulamada Avrupa İnsan Hakları
04:53Mahkemesi ııı kararlarında anayasa mahkemesi kararlarında
04:56somutlaşan unsurlardır. Iıı ifade özgürlüğü kimseye bir
05:01başka insana hakaret etme özgürlüğü vermez. Ancak ifade
05:05özgürlüğünün de özellikle ııı kullanılan ifadenin yöneldiği
05:10kişi ııı bakımından siyasetçilere yönelmesi veya
05:13toplumda tanınan kişilere yönelmesi halinde daha geniş
05:16anlamda bir koruma ııı kalkanı içerisinde bulunduğu da
05:19tartışmasızdır. Haliyle tabii ki bizim beklentimiz burada
05:23yargının siyaseti dizayn eden bir duruma düşmemesi yargının
05:28hak ve özgürlüklerin güvence güvencesi olmasıdır. Türkiye'ye
05:33bu tür tartışmalar siyasetin hiçbir zemininde en ufak bir
05:38fayda sağlamamıştır. Bugüne kadar bunun çok fazla sayıda
05:41örneği vardır. Kişilerin siyaset yapma özgürlüğüne,
05:44hakkına, seçme ve seçilme hakkına bu anlamda müdahaleleri
05:48kesinlikle doğru bulmadığımızı ifade etmek isterim. Bugün
05:52bununla ilintili olarak aslında Can Atalay kararından da ııı
05:55bahsedebiliriz. Can Atalay'da bildiğiniz üzere Hatay
05:59milletvekili olarak seçilmiş bir milletvekili ve halen
06:01cezaevinde. Oysa anayasa mahkemesi Can Atalay'ın
06:06milletvekili seçildikten sonra cezaevinde bulunmasını
06:09bireysel olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlali
06:13olarak değerlendirdi. Kişinin seçilme hakkının ihlali olarak
06:17değerlendirdi. Ona oy veren yüz binlerce Hataylı'nın da seçme
06:21hakkının ihlali olarak değerlendirdi. Ancak
06:24yargıtayın anayasa mahkemesi kararını uygulamamasıyla
06:28birlikte konu artık bireysel bir hak ihlalinin çok daha
06:31ötesine geçmiş durumdadır. Konu artık anayasal devlet, anayasal
06:36demokrasiye çok ciddi anlamda zarar veren bir sürece
06:40bürünmüştür. Yargının maalesef ki bu tür konularda eee bir
06:45sopa gibi görüntü vermesi kamuoyunda böyle algılanması
06:49ciddi anlamda da yurttaşlarımızın hukuka olan
06:52güvenini sarsmaktadır diye düşünüyorum. Şöyle biz Türkiye
06:55Barolar Birliği olarak Filistin sürecine ilk andan beri eee
06:58müdahale olduk. İsrail'in Filistin'de eee yürüttüğü
07:02katliamın ve tecrit politikasının yedi Ekim'den
07:06sonra özellikle artık soykırım noktasına vardığını soykırımın
07:10özel kastını tanımlayarak ve delilleriyle beraber Uluslararası
07:14Ceza Mahkemesi'ne bir başvuru yaptık. Bilindiği üzere
07:17Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne zaten devam etmekte olan bir
07:20dosya vardı. Biz bu dosyaya ek olarak artık konunun insanlığa
07:26karşı suç kapsamında değerlendirirken aynı zamanda
07:29soykırımın özel kastının varlığı anlamında da bir
07:32değerlendirmeye tabi tutularak bu soruşturmanın genişletilmesi
07:36yönünde de ciddi bir hazırlık ortaya koymuştuk. Tabii ki biz
07:40ilk günden itibaren Filistin Barosu'yla bir istişare
07:42içerisindeyiz. Eee Filistin Barolar Birliği'nin binası da
07:46eee yıkıldı bu saldırılarda. Hayatlarını kaybeden
07:49meslektaşlarımız da eee var. Çok sayıda on binlerce kadın
07:52çocuğun hayatını kaybettiği eee bir katliam sürecinden
07:56bahsediyoruz. Filistin Barosu'yla burada bir iş birliği
07:59protokolü imzaladık. Burada tabii önemli olan eee biz ilk
08:03günden itibaren uluslararası aktörlere ve özellikle
08:06uluslararası hukuk kurumlarına çağrıda bulunuyoruz. Bu
08:10katliamın sonlandırılması için ellerindeki enstrümanları
08:13kullansınlar ve buna bir son verilmesi için çaba
08:16göstersinler diye uluslararası hukuk örgütlerinin eee
08:20özellikle konu insan haklarıysa taraflı davranmayı bir kenara
08:25bırakarak gerçekten burada insanlığa karşı bir suç
08:28işlenirken etkin yaptırımları ortaya koymasını bekliyoruz.
08:32Çağrımız da hep buna dönük oldu. Filistin Barolar Birliği'yle
08:35de bu hukuki süreçlerin takibinde Filistin'deki yaşanan
08:40katliamın delillerinin eee bizlerle de paylaşılarak
08:44uluslararası ceza mahkemesinde yaptığımız başvurulara
08:47sunulması da dahil olmak üzere yasal süreçleri uluslararası
08:52hukuk örgütlerinin elinde etkin şekilde takip etmek bu
08:56işbirliği protokolünün birinci amacı şu anda da yetkili
09:00arkadaşlarımız eee istişare halinde görüşerek eee sunduğumuz
09:04dilekçenin ekine sunulacak yeni dilekçeleri ve bunların
09:07delillerini toplamakla meşguller eee yoğun şekilde
09:11mesaimize ve emeğimizi eee bu konuya ayırdığımızı tekrar
09:14ifade etmek isterim.