Hayata Yön Veren Mefhumlar I Akıl Tefekkür

  • 2 ay önce
Hayata Yön Veren Mefhumlar I Akıl Tefekkür
Transcript
00:00Euzubillahimineşşeytanirracim
00:02Bismillahirrahmanirrahim
00:05Velhamdülillah ve salatu ve selamu
00:08ala rasulillah
00:09emmâ ba'd
00:11Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu
00:15Kerim kardeşlerim, hayata yön veren mevhumlar
00:18derslerimizde bu hafta yine
00:20çok ama çok önemli bir mevhumu
00:23bir kavramı ele alacağız inşallah
00:26Bu öyle bir kavram ki insanı insan yapan
00:30insanı diğer tüm canlılardan ayıran bir kavram
00:33Evet bu hafta işleyeceğimiz kavram
00:36akıl kavramı olacak
00:38Akıl dediğimiz zaman
00:40akletme, tefekkür, düşünme gibi birçok farklı
00:44lafızlarla ifade ettiğimiz bu olgu
00:47gerçekte nedir? Yani akletmek
00:50ne demektir? Aklın en doğru tanımı nedir?
00:53ve düşünmenin metodu nedir?
00:56gibi soruları cevaplamaya çalışacağız
01:00Öncelikle neden böyle bir konu seçtik?
01:03ve aklın doğru bir tanımını yapmak
01:06neden önemlidir? Buna biraz değinmek
01:09istiyorum. Zira bir kısım insanlar
01:12şöyle diyebilir
01:14aklın doğru tanımını yapsak ne olur
01:17yapmasak ne olur?
01:19İnsan olarak akıllı bir varlığız
01:22zaten aklediyoruz ve düşünüyoruz
01:25aklı tanımlayınca ne olacak
01:28diyebilir bir kısım insanlar
01:31peki ben size şöyle bir şey desem
01:34Müslümanlar olarak bugün içinde
01:37bulunduğumuz bu halin
01:39en büyük sebeplerinden birisi
01:42aklın doğru bir tanımını
01:45yapamamış olmamızdır desem
01:48evet kardeşlerim
01:50maalesef Müslümanların
01:52akide noktasında yaşadığı ayrılıkların
01:56fikri olarak yüzyıllardır süren
01:59birçok tartışma, ihtilaf ve
02:02fırkalaşmaların en büyük sebeplerinden
02:05birisi doğru bir akıl
02:08tanımına ve dolayısıyla düşünme
02:11metoduna sahip olmayışımızdır
02:14akletmenin vakasını, düşünmenin
02:17doğasını kavrayamadığımızdan dolayı
02:20doğru bir düşünme esası
02:23üzerine hareket edemedik
02:25ümmet olarak
02:27bir kısım insanlar hatta alimler
02:30hayalleri, kuruntuları, vakaları
02:33olmayan faraziyeleri, hakikatten
02:36uzak felsefeleri, akletme, düşünme
02:39ve tefekkür zannettiler
02:42tefekkür ve düşünme diye ortaya
02:45koydukları bu sonuçlarla İslam ümmetini
02:48boş ve verimsiz şeylerle uğraştırdılar
02:51ve hatta saptırdılar
02:54buna karşın diğer bir kısım insanlar ise
02:57aklın ürünü diye ortaya koyulan
03:00bu safsataları görünce
03:03akla ve düşünmeye düşman oldular
03:06mesela Müslüman felsefeciler denilen
03:09İbn-i Sina, Farabi, İbn-i Rus gibi
03:12koca koca isimler
03:14İslam felsefesi adı altında
03:17öyle sapık ve hakikatten uzak
03:20safsataları ortaya koydular ki
03:23İslamın en temel esaslarını hiçe saydılar
03:26yine Yunan felsefesinden etkilenen
03:29kelam alimleri
03:32İslamın esasları ve akidesi üzerinde
03:35hakikatler adı altında öyle konuları
03:38araştırdılar ve öyle sonuçlara
03:41ulaştılar ki bu ulaştıkları sonuçlar
03:44Müslümanların fırkalara ayrılmasına
03:47birbirine düşman grupların çıkmasına
03:50ve bölünüp parçalanmalara sebep oldu
03:53tüm bu ortaya konulan sonuçlara da
03:56aklın, düşünmenin ve tefekkürün
03:59ürünü dediler
04:02bu durumu gören ve aklını kullanmanın
04:05nelere sebep olduğunu görenler ise
04:08akletmenin kötü bir şey olduğu
04:11düşünmenin insanı saptırdığı gibi bir sonuca ulaştılar
04:14hatta bu kimseler karşısındakileri
04:17eleştirirken onlar dinde
04:20aklını kullanan kimseler diye eleştirmeye
04:23başladı daha da ileri gidip
04:26akletmenin şeytanın
04:29ameli olduğu dahil söylendi
04:32ben bizzat Türkiye'de
04:35belirli bir grubun hocasının yaptığı bir kaç
04:38derste düşünmeyi eleştirirken
04:41ilk akleden şeytandır dediğine şahit oldu
04:44yani Rabbimiz
04:47Adem'e secde edin dedi
04:50secde edin emrini verdiğinde şeytan düşünmüş
04:53bu düşünme neticesinde
04:56kendisinin Adem a.s'dan
04:59daha hayırlı olduğu sonucuna varmış
05:02bundan dolayı da sapıtmış
05:05evet ne yazık ki sıkıntı işte
05:09oysa ki gerek Kur'an
05:12gerek sünnet özelde
05:15Müslümanları ve genelde tüm insanları
05:18akletmeye, düşünmeye davet ederken
05:21akletmeyi bütün
05:24naslarda sürekli överken
05:27akletmeyi kötüleyen bir tane dahi nas yokken
05:30nasıl oldu da Müslümanlar
05:33akletmeye bu derece düşman hale geldiler
05:37Rabbimiz
05:44akıllarını kullanmayanları Allah
05:47pislik içinde bırakır buyurduğu halde
05:50nasıl oldu da akletmeyi
05:53pislik olarak görmeye başladık ve
05:56akletmeme ile övünür olduk
05:59bununla birlikte kardeşlerim
06:02modernist bir kafayla düşünen
06:05bir kısım kimseler ise
06:08felsefeye karşı olmayı düşünmeye
06:11karşı olmak şeklinde dillendirip
06:14felsefeyi eleştirmeyi
06:17düşünmeyi eleştirmek olarak görmeye başladılar
06:20hatta bu kimseler İbn-i Sina
06:23Farabi gibi Müslüman
06:26felsefeciler denilen kişileri
06:29İslam tarihindeki en büyük düşünürler
06:33peki gerçekten bu Müslüman
06:36felsefeciler denilen kimselerin ortaya
06:39koydukları teoriler düşünmenin ve
06:42akletmenin ürünü müydü
06:45mesela Farabi ve İbn-i Sina'nın ortaya koyduğu
06:48Okulu aşara 10 akıl
06:51teorisi vardır diğer bir ismiyle
06:54sudur ve kozmik akıllar teorisi
06:57bu bir düşünme ürünü müdür
07:00ne diyor bu filozoflar
07:02Allah mutlak birdir
07:05onda sadece mutlak tekillik vardır
07:08çokluğa ait hiçbir şey yoktur
07:11bunu dedikten sonra diyorlar ki
07:14birden ise ancak bir çıkar
07:17yani bu çokluk alemini
07:20bu varlığı mutlak bir olan
07:23Allah yaratmış olamaz
07:26çünkü mutlak bir olan Allah'ın
07:29bu çokluk alemini doğrudan yarattığını
07:32kabul edersek onun zatında da
07:35bir çokluk bulunduğunu kabul etmiş oluruz
07:39eee ne olacak o zaman
07:42mutlak varlık olan Allah
07:45salt akıl olması itibariyle
07:48kendi özünü kendi zatını bilir
07:51yani o hem akıldır
07:54hem akledendir hem akledilendir
07:58işte bu mutlak bilinçten
08:01kaynaklanan aktivite neticesinde
08:04yani Allah'ın kendi zatını
08:07düşünmesi neticesinde ondan
08:10ilk akıl sudur etmiştir ki
08:13bu taşma yahut
08:16feyiz yoluyla olmuştur dediler
08:19ortaya çıkan yani
08:22haşa Allah'tan taşan
08:25ve Allah'tan sudur eden bu
08:28ilk akıl hem Allah'ı bilir
08:31hem de kendini bilir
08:34yani bu yönüyle Allah'tan farklı olarak
08:37çokluk yönü de vardır
08:40bu ilk akıl düşünme neticesinde
08:43yukarıdaki birinci kat semayı
08:46var etmiştir gökyüzünü var etmiştir
08:49sonra bu ilk akıldan sırayla ikinci
08:52üçüncü akıllar sudur etmiş
08:55her bir akıl bir sonraki gök
08:58kubbeyi var etmiştir dediler neticede bu süreç
09:01ve işleyiş aynı şekilde
09:04ay feleğinin aklı olan ve
09:07ay altı alemdeki her türlü değişmenin
09:10ilkesi sayılan
09:13onuncu akla kadar devam eder
09:16onuncu akıl ise faal akıldır
09:19ve dünyadaki farklı farklı
09:22suretleri bu onuncu akıl
09:25meydana getirmiştir yani hem bizleri
09:28hem diğer canlıları bu onuncu
09:31akıl var etmiştir dediler
09:34aynı zamanda insanlardaki bilgi
09:37ahlak ve vahiy hep bu
09:40faal akıl denilen onuncu akıldan
09:43kaynaklanırmış bu bakımdan
09:46filozoflar onu yani onuncu aklı
09:49vahiy meleği cebrail ile
09:52özdeş sayarlar işte kardeşlerim
09:55kısaca özetlemeye çalıştığım bu teoriler
09:58ilk dönem yunan filozoflarından
10:01itibaren varlığın
10:04kainatın nasıl oluştuğunu
10:07açıklamaya çalışan teorilerden üretilen
10:10ve güya islama uygun hale
10:13getirilen bir teoridir şimdi kardeşlerim
10:16bu teori ve ortaya atılan
10:19bunun gibi sonuçlar aklın ürünü
10:22olan düşünme midir yoksa
10:25hayali fantaziler ve vehimlerden
10:28oluşan faraziyeler midir
10:31bunlara karşı olmak düşünmeye karşı olmak
10:34mıdır? İbn-i Sina'nın
10:37tıp alanında büyük bir ilme sahip olması
10:40ya da diğer felsefecilerin bir takım
10:43bilimsel buluşlara sahip olmaları
10:46onların sahip oldukları bu teorilerin de
10:49akli olduğunu gösterir mi?
10:52tabii ki hayır ama
10:55buradaki sorun nedir kardeşlerim
10:58sorun neyin akletme olduğu
11:01neyin de faraziye ve vehim olduğunu
11:04ayıramamaktır. Bunun nedeni de
11:07aklın doğru tanımının yapılamamış olmasıdır
11:10velhasıl kıymetli dostlar
11:13aklın ne olduğu
11:16düşünmenin nasıl gerçekleştiği
11:19düşünme ile hayal kuruntu
11:22vehim arasındaki farkı anlamama
11:25neticesinde bir çok bela ve sıkıntılara
11:28düçar olduk ve hala da
11:31bu sıkıntılar devam ediyor
11:34işte tüm bu sorunların baş müsebbibi
11:37aklın tanımını doğru
11:40yapamamak ve akletme olgusunu
11:43doğru bir şekilde anlayamamaktır
11:46peki o zaman akıl nedir
11:49akletme ve düşünme eylemi
11:52nasıl gerçekleşir gelin şimdi bu konuya
11:55gelelim. Aslında kardeşlerim
11:58gerek klasik yunan filozofları gerekse müslüman
12:01alimler ve batılı bilim adamları olsun
12:04aklın tanımını yapmaya çalışanların
12:07yani akıl olgusunu kavramaya çalışanların
12:10sayısı bir hayli fazladır ancak
12:13bunların neredeyse tamamı
12:16aklın kendisi akıl
12:19ve düşünme olgusundan çok
12:22akıl ve düşünmenin ürünleriyle
12:25meşgul olmuştur ya da
12:28aklın cevher mi araz mı olduğunu
12:31tespit etmeye çalışmak
12:34noktasında çaba harcanmıştır. Mesela
12:37mutezile kelamcılarından Vasıl
12:40bin Atay'a göre akıl hakikatin
12:43bilinmesini sağlayan kaynaktır. Yine
12:46mutezilelerden Ebu'l Huzeyl
12:49el Allah ise aklı tarif ederken
12:52insanı diğer varlıklardan
12:55ayıran ve nazari bilgilerin
12:58öğrenilmesini sağlayan bir güç
13:01diye tanımlar. Ehli sünnet
13:04kelamcılarına gelince mesela İmam Eşari
13:07ve diğer Eşari alimleri aklı
13:10zorunlu, mümkün ve imkansız
13:13olan hususları bilmek şeklinde tarif
13:16etmiştir. İmam Maturudi
13:19ise aklın açık bir tarifini vermemekle
13:22birlikte aklı aynı nitelikte
13:25olanları bir araya toplayan ve
13:28ayrı nitelikte olanları ayıran şey
13:31olarak tanımlar. Yine
13:34ilk dönem selef alimlerinden
13:37Haris el Muhasibi vardır, büyük alimlerdendir.
13:40Bu da der ki, bu da aklın
13:43cisim, cevher, araz
13:46cinsinden bir şey olmadığını
13:49faydalıyı zararlı olandan ayırt
13:52etmesi için Allah tarafından
13:55insana doğuştan verilen bir
13:58tabiat, bir garize yani
14:01içgüdü olduğunu ve
14:04varlığının sadece fiilleri
14:07vasıtasıyla bilinebileceğini belirtir.
14:10Bu görüş aynı zamanda birçok selef aliminin
14:13de görüştür. İbn-i Teymiye'de
14:16aklı tanımlarken, aklı insanın
14:19doğru ve faydalı olanı bilip
14:22davranışlarını bu doğrultuda
14:25yön vermesini sağlayan bir tabiat,
14:28bir garize olarak kabul eder.
14:31İşte İslam alimleri de
14:34aklı tanımlarken
14:37aklın kendisinden ziyade sonuçlarını
14:40ya da ne olup
14:43ne olmadığını tanımlamışlardır.
14:46Evet kardeşlerim,
14:49aslında gerek eski dönemlerdeki
14:52akıl olgusu üzerine düşünen felsefecilerin,
14:55gerek son dönemdeki
14:58batılı ve özellikle materyalist
15:01düşünürlerin, aklın ne olduğunu
15:04anlama üzerindeki çabaları
15:07bir sorunun cevabını bulmak üzerinde
15:10yoğunlaştı. O soru da
15:13akıl mı öncedir yoksa madde mi
15:16öncedir sorusudur. Yani
15:19madde ve eşya akıldan önce mi vardı
15:22yoksa akıl mı maddeden önce
15:25vardı. İşte araştırmanın belki de
15:28ilk temelini bu soru oluşturdu.
15:31Özellikle materyalist düşünürler
15:34için bu en temel soruydu.
15:37İlk dönem filozofları insanlar üzerindeki
15:40gözlemlerin de insanların yaptıkları
15:43şeylerin aklın ürünü olmasından dolayı
15:46aynı şekilde alemin de
15:49bir aklın ürünü olacağı tezi
15:52üzerinden gittiler. Mesela
15:55harflere şekil ve suret verip onları
15:58bir şiir, bir yazı haline dönüştüren
16:01insanın aklıdır. Bir ham maddeden
16:04bir eşyayı oluşturan insanın aklıdır.
16:07Aynı şekilde bu varlığa
16:10şekil ve suret veren de
16:13bir akıldır ve bu akıl
16:16ilk akıldır gibi sonuçlar
16:19ortaya koydular. Buna karşın
16:22materyalist düşünürler ise
16:25bir yaratıcının varlığını kabul etmemek
16:28için madde akıldan
16:31önce gelir dediler.
16:34Yani önce madde vardı sonra
16:37bu maddenin insan beynine
16:40yansıması ile ilk düşünce
16:43oluştu. Dolayısıyla akıl
16:46maddenin beyne yansımasıdır dediler.
16:49Aslında materyalist
16:52filozoflar da biliyorlardı ki ne
16:55beyinde ne eşyada yansıma söz
16:59Ancak onları bu yanlışa sürükleyen
17:02ısrarla bir yaratıcının varlığını
17:05inkar etmeleriydi. Zira onlar
17:08ilk insanda akıl nasıl
17:11oluştu sorusunu sordular.
17:14Yani ilk insan ilk bilgileri
17:17nasıl aldı diye araştırma
17:20yaptılar. Bir yaratıcının
17:23varlığını kabul etmemek için
17:26madde ilk insanın beynine
17:29yansıdı dediler. İlk insanlar
17:32deneme yanılma yoluyla ilk
17:35bilgilere ulaştı dediler.
17:38Oysa ki ne maddede yansıma
17:41özelliği vardır ne de beyinde öyle değil mi?
17:44Mesele yansıma meselesi değildir.
17:47Mesele
17:50duyuyor organları yoluyla
17:53hissetme meselesidir.
17:56Zira düşünme histen
17:59hislerden doğmaktadır.
18:02Duyuların merkezi ise beyindir.
18:05Eğer maddeyi ya da eşyayı hissetmek
18:08söz konusu olmasaydı düşünce de
18:11söz konusu olmazdı. İşte
18:14materyalist düşünürler his ile yansımayı
18:17birbirinden ayırt etmeyerek
18:21göz çıkarma durumuna düştüler. Bunun
18:24sonucu olarak tabii ki aklı yanlış
18:27tanımladılar. Fakat bunların asıl
18:30hataları his ile yansımayı ayırt etmemekten
18:33ziyade varlığın bir
18:36yaratıcısı olduğunu inkar etmelerinden
18:39kaynaklanmaktadır. Zira
18:42madde hakkında ön bilgilere sahip olmanın
18:45düşüncenin dolayısıyla akıl
18:48yürütmenin zorunlu bir koşulu olduğunu
18:51kavrayamadılar. Aksi takdirde
18:54hayvanın da aklı olurdu. Çünkü onun da
18:57beyni vardır ve madde onun beynine de yansımaktadır.
19:00Yani bir hayvan da maddeyi hisseder.
19:03Oysa akıl sadece
19:06insana özgüdür. Hayvan için akıl
19:09ve fikirden söz etmek şüphesiz ki mümkün değildir.
19:12Evet kardeşlerim
19:15düşünme için öncelikle sağlıklı bir
19:18beyin ve eşya ve
19:21vakaları duyu organları ile
19:24hissetmek gereklidir. Eşya ve
19:27vakalar duyu organlarıyla hissedilerek
19:30beyne intikal eder, nakledilir.
19:33Yani maddeyi hisseden
19:36herhangi bir duyu organımızdır.
19:39İşte beyne taşınan
19:42duyu organı ile algılanan histir.
19:45Ve ancak histen sonra
19:48beyinde eşya hakkında bir
19:51hüküm oluşur.
19:54Maddenin hissedilmesinde görme
19:57duyusu ile diğer duyu organlar arasında da
20:00bir fark yoktur. Hissetme
20:03görme duyusu ile gerçekleştiği gibi
20:06dokunma, koklama, tatma ve işitme
20:09duyularıyla da gerçekleşebilir.
20:12Yani materyalistlerin dediği gibi
20:15eşyalar beyne yansımaz, eşyalar hissedilir.
20:18İnsan eşyaları beş
20:21duyu organı vasıtasıyla hisseder.
20:24Madde ile beyin arasındaki
20:27ilişkide hissin gerçekleşmesi olayı
20:30maddi şeylerde çok açık bir şekilde
20:33ortadadır. Bizler
20:36çevremizdeki somut ve maddi
20:39tüm şeyleri hissederiz. Aynı şekilde
20:42manevi ve ruhi yani maddi
20:45olmayan şeylerde de akli
20:48eylemin gerçekleşmesi için yine
20:51hisler söz konusudur. Mesela
20:54çökmüş bir toplum
20:57dediğimiz zaman o toplumun
21:00çökmüş olduğuna karar vermek için
21:03her şeyden önce bu çöküşü
21:06hissetmek gereklidir değil mi? Bu da
21:09maddi ve somut bir hissetmedir.
21:12Yine mesela
21:15bir onurun kırılması söz
21:18konusu olduğunda bu konuda bir yargıya
21:21varmak için onur kırıcı olan
21:24şeyin veya sözün hissedilmesi
21:27gerekir. Bu nasıl bir histir?
21:30Bu da manevi bir hissidir.
21:33Keza yine Allah'ın
21:36hoşuna gitmeyen ve onun
21:39gazabını çeken bir işin veya
21:42bir amelin böyle bir amel olduğunu
21:45anlamak için de yine onu hissetmek
21:48gereklidir. Bu ise ruhi
21:51bir iştir. Yani ruhi bir
21:54hissetmedir. Görüldüğü gibi
21:57arkadaşlarım his olmadıkça
22:00akli eylemin gerçekleşmesi mümkün
22:03değildir. His maddi olsun
22:06olmasın. Akli eylemin gerçekleşmesi
22:09için vazgeçilmez bir unsurdur.
22:12Peki
22:15sadece hissetmekle düşünme,
22:18akletme meydana gelir mi? Tabii ki
22:21salt olarak hissetmekten düşünce
22:24meydana gelmez. Salt histen
22:27sadece his ortaya çıkar.
22:30Zira his artı his artı
22:33milyon kerede olsa his eşittir yine
22:36histir. Hissetme sayısı
22:39ne kadar çoğalırsa çoğalsın
22:42sonuç değişmediği gibi sadece
22:45histen düşünce oluşmaz.
22:48İnsanda düşüncenin oluşması
22:51için insanın hissettiği
22:54madde aracılığıyla yorum
22:57yapabilmesine imkan verecek olan
23:00ön bilgilere sahip olması gerekir.
23:03İşte düşüncede asıl olan
23:06bu ön bilgilerdir.
23:09Mesela bir kişiye
23:12Arapça ya da farklı bir dilde bir kitap
23:15verelim ve bu kişi Arapçayla ilgili herhangi
23:18bir bilgiye sahip olmasın. Bu kişi
23:21istediği kadar hissini
23:24görme ve dokunma duyuları aracılığıyla kitaptaki
23:27yazılara yönelsin. Yine de bu
23:30kitap içeriği hakkında bir düşünceye
23:33sahip olamayacaktır öyle değil mi?
23:36Bu işlemi milyonlarca kez tekrarlasa da
23:39oysa ki kendisine Arapça hakkında
23:42bir takım direkt veya dolaylı bilgiler verildiği zaman
23:45düşünmeye başlayacak ve kitabın
23:48muhtevasını işte o zaman algılayabilecektir.
23:51Bu durum sadece
23:54dillere has bir özellik de değildir. Mesela
23:57hissi gelişmiş fakat ön bilgilere
24:00sahip olmayan bir çocuğun önüne birer parça
24:03altın, bakır ve taş koyalım. Çocuğun
24:06hissini bu şeyler üzerinde yoğunlaştıralım.
24:09Hisleri ne denli
24:12tekrarlanırsa tekrarlansın ne kadar
24:15çeşitlilik kazanırsa kazansın çocuğun
24:18söz konusu nesneleri idrak etmesi
24:21imkansızdır. Fakat çocuğa
24:24bu nesneler hakkında ön bilgiler verildiği
24:27takdirde çocuk hissini kullandığında
24:30bu bilgiler devreye girecek
24:33nesneleri anlayabilecektir.
24:36Hatta aynı çocuk büyüyüp 20 yaşına da
24:39gelse hala ön bilgilerden yoksulsa
24:42tıpkı ilk günkü gibi
24:45eşyaları sadece hissetmekten ileri
24:48gidemez. Beyni ne kadar
24:51gelişirse gelişsin nesneleri idrak
24:54edemez. Zira onun eşyaları
24:57idrak etmesini sağlayan şey
25:00beyin değildir. Hissettiği vakayla
25:03ilgili beyninde bulunan ön bilgilerdir.
25:06Ve bu örnekleri çoğaltmak
25:09mümkündür kardeşlerim. Demek ki mesele
25:12gerçekte ne madde
25:15ne de maddeyi hissetmekle ilgilidir.
25:18Meselenin özü
25:21söz konusu maddeyle
25:24ilgili ön bilgiler yani kişinin
25:27madde veya vaka hakkında
25:30önceden sahip olduğu
25:33bilgilerle ilgilidir. Zira
25:36doğrudan veya dolaylı olarak
25:39vakaya ilişkin ön bilgiler
25:42akli eylemin temel
25:45vazgeçilmez koşuludur.
25:48İşte akli idrak açısından
25:51durum bundan ibarettir. Yani
25:54akletme, düşünme için mutlaka
25:57eşya ve vakaları hissetme
26:00ve o vakalar hakkında ön bilgiler
26:03zaruridir. Aksi takdirde
26:06düşünme meydana gelmez.
26:09Bir de kardeşlerim düşünme
26:12dediğimiz akli idrak ile karıştırılan
26:15akletme zannedilen içgüdüsel
26:18idrak vardır. İçgüdüsel idrak
26:21ise içgüdüler ve organik
26:24ihtiyaçlardan doğar. Ve bu noktada
26:27hayvan ile insan arasında bir fark da yoktur.
26:30Tıpkı bir eşeğin arpanın
26:33yenip toprağın yenmediğini bilmesi gibi.
26:36İnsan da tekrar ve deneyim kazanma yoluyla
26:39elmanın yendiğini taşın ise
26:42yenmediğini bilebilir. Ancak bu ayırt etme
26:45bir düşünce değildir.
26:48Söz konusu ayırt etme hem
26:51insanda hem de hayvanda bulunan
26:54içgüdüler ve organik ihtiyaçlardan
26:57kaynaklanır. Bu nedenle
27:00duyu organları vasıtasıyla
27:03maddenin beyne taşınmasının
27:06yanı sıra ön bilgiler var olmadıkça
27:09bir düşünce meydana
27:12gelemez. Aynı şekilde hayvanlarda da
27:15bulunan çağrışım ve hatırlama da bir
27:18düşünce eylemi değildir. Mesela
27:21hayvan beyni bilgiler arasında ilişki kurma
27:24özelliğinden yoksundur. Fakat hayvan beyni
27:27özellikle sürekli tekrar edildiği zaman
27:30hatırlama ve çağrışımda bulunma özelliğine
27:33sahiptir. Hayvanın
27:36doğal bir biçimde gerçekleştirdiği bu
27:39hatırlama içgüdü ve organik
27:42ihtiyaçlardan kaynaklanır. Bundan
27:45başka hiçbir özelliği yoktur. Örneğin
27:48zil çalıp arkasından köpeğe yemek vermek
27:51adet haline getirildiğinde her
27:54zil çalışında köpek zilin ardından
27:57yemeğin geleceğini anlar. Ve bu yüzden
28:00salyaları akmaya başlar.
28:03Aynı şekilde bir hayvan otlarken
28:06zehirli otlardan ve kendine zarar verecek
28:09bitkilerden sakınabilir. Bu ve buna
28:12benzer örnekler gösteriyor ki kardeşlerim
28:15burada içgüdüsel olarak ayırt etme
28:18ve çağrışım söz konusudur.
28:21Bazı hayvanların bir takım hareketleri
28:24yapması veya bir takım eylemlerde bulunması
28:27akıl ve idratla ilgili olmayıp
28:30bu hareketler taklit ve
28:33hatırlatmanın ürünüdür. Zira
28:36dediğimiz gibi hayvan beyninde
28:39bilgiler arasında bağ kurma yeteneği yoktur.
28:43Hayvan beyni çağrışımlar yapmaya ve
28:46içgüdüsel olarak ayırt etme yeteneğine sahiptir.
28:49İnsan beyni açısından ise
28:52kardeşlerim durum farklıdır. İnsan beyni
28:55çağrışım dışında bilgiler arasında
28:58bağ kurma yeteneğine de sahiptir.
29:01Mesela bir insan işte Medine'de gördüğü
29:04bir adamı bir yıl sonra İstanbul'da gördüğünde
29:07onu hatırlar. Fakat adam hakkında
29:10bilgi sahibi olmadığı için İstanbul'da
29:13bulunmasına bir anlam veremez. Eğer
29:16Medine'de gördüğü zaman adam hakkında
29:19bilgilenmiş olsaydı daha sonra İstanbul'da
29:22gördüğünde önceden sahip olduğu
29:25bilgilere dayanarak orada bulunuşuna
29:28bir anlam verebilirdi. Aynı
29:31şekilde hayvanlar da çağrışımla insanları
29:34hatırlar. Ancak o insanın orada ne
29:37yaptığına hiçbir şekilde anlam
29:40veremez. Oysa insan beyni hem
29:43hisleri hatırlar, çağrışımda bulunur,
29:46hem de bilgileri ilişkilendirir.
29:49İşte ön bilgiler, bilgileri
29:52birbirleriyle ilişkilendirmek için
29:55mutlaka ve mutlaka
29:58gereklidir. İnsan ile
30:01hayvan arasındaki fark
30:04işte bu noktada ortaya çıkar.
30:07Nasıl ki insan tahtanın
30:10suya batmayışından geminin tahtadan
30:13yapılabileceğini anlıyorsa aynı şekilde
30:16maymun ağaçta asılı bulunan bir muzu
30:19indirmenin sopa veya
30:22benzeri bir şeyle mümkün olduğunu anlayabilmektedir.
30:25İşte bütün bunlar içgüdüler ve
30:28organik ihtiyaçlarla ilgilidir.
30:31Burada ilişkilendirmeden
30:34bilgiler elde edilmiş olmasına karşın
30:37söz konusu olan bilgileri birbiriyle
30:40ilişkilendirme değil, hatırlama
30:43yani çağrışımdır.
30:46Bu yüzden de akli eylem
30:49söz konusu değildir burada.
30:52Gerçek bir akli eylemden
30:55ve düşünmeden söz edilebilmesi için
30:58nesneler hakkında yargıya varmak gerekir.
31:01Ancak bu durumda
31:04akıl veya düşünceden söz edilebilir.
31:07Nesneler hakkında yargıya varmak ise
31:10kardeşlerim ancak bilgileri
31:13önceden sahip olunan bilgilerle
31:16yani ön bilgilerle ilişkilendirmekle
31:19mümkün olur. Bu bağlamda akıl
31:22düşünce yani akli eylemin
31:25var olabilmesi için
31:28kendisiyle bağ kurma işlemi gerçekleştirilecek
31:31olan ön bilgilerin
31:34var olması zaruridir.
31:37İşte bu sebeple akıl sadece insanda vardır.
31:40Akli eylemi yalnızca insan
31:43gerçekleştirebilir. Akıl ise
31:46bilgileri birbiriyle ilişkilendirme özelliğine
31:49sahip bir beynin varlığını
31:52gerçekleştirmektedir ki bu özellik sadece
31:55insanda mevcuttur. O halde
31:58akli eylem ilişkilendirme yeteneğinin
32:01varlığıyla mümkündür.
32:04İlişkilendirme ise ancak bilgiler ile
32:07madde arasında bağ kurmakla
32:10mümkün olur. Bu nedenle kardeşlerim
32:13ister ilk insanda olsun, ister
32:16günümüz insanında olsun, akli eylemin
32:19söz konusu olabilmesi için
32:22madde ile ilgili ön bilgilerin varlığı
32:25zaruridir. Bundan dolayı
32:28bu ön bilgilerin maddeden önce
32:31olması gerekir. İlk insanın
32:34önüne de madde sunulmadan önce
32:37bu madde hakkında ön bilgilere
32:40sahip olması gerekir.
32:43Peki ilk insan akletmesi için
32:46gerekli ön bilgileri nereden almıştır?
32:49İşte bunun cevabını Rabbimiz Kur'an-ı
32:52Kerim'inde vermektedir.
32:58Ve Allah Adem'e her şeyin ismini öğretti.
33:01Bu ayetten de anlaşıldığı gibi
33:04bilgiye yani herhangi bir bilgiye
33:07ulaşmak için ön bilgilerin
33:10olması şarttır. Allah
33:13Adem Aleyhisselam'a eşyanın hakikatlerini
33:16yani müsemmalarını veya nasıl
33:19isimlendirileceğini öğretmiştir.
33:22İlk insan olan Adem Aleyhisselam
33:25Allah'ın kendisine verdiği bu bilgilerle
33:28eşyayı tanımıştır. Eğer bu bilgiler olmasaydı
33:31eşyayı tanıyamaz ve hüküm
33:34veremezdi. İşte tüm bunlardan yola çıkarak
33:37aklı kesin ve kuşkuya
33:40bilgiler bırakmayacak bir şekilde anlamanın yolu
33:43şu dört unsurun
33:46birlikte bir arada bulunmasından geçer kardeşlerim.
33:49Bunlar birincisi hissedilebilir
33:52madde veya vaka, ikincisi sağlıklı
33:55bir beyin, üçüncüsü hisler
33:58ve dördüncüsü de ön bilgilerdir.
34:01Buna göre akıl, düşünce
34:04veya akletmek vakayı hissetme
34:07olgusunun duyu organları
34:10vasıtasıyla beyne taşınması ve beynin
34:13bu vakayı ön bilgilerle
34:16yorumlamasıdır. İşte aklın
34:19yegane doğru tanımı budur.
34:22Bunun dışında başka hiçbir tanımı yoktur kardeşlerim.
34:25Bu akıl olgusunu
34:28sağlıklı bir biçimde niteleyen ve
34:31bütün asırlar için tüm
34:34insanları bağlayabilecek tek tanım budur.
34:37İşte kardeşlerim
34:40aklın bu tanımını
34:43asrımızın büyük halimi Takviyyettin
34:46ennebhani rahmetullahi aleyh
34:49düşünme adlı kitabında ettefkir
34:52düşünme adlı kitabında tüm detaylarıyla
34:55ortaya koymuştur. Ben siz
34:58değerli izleyicilerimden bu kitabı mutlaka
35:01okumanızı hatta defalarca okumanızı
35:04tavsiye ediyorum. Evet kardeşlerim
35:07kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde
35:10aklın tanımını yaptıktan sonra
35:13düşünceye ulaşmak için
35:16aklın nasıl bir yol izlediğini
35:19yani düşünceleri nasıl
35:22ürettiğini anlamış oluruz. İşte buna
35:25düşünme metodu diyoruz.
35:28Düşünme metodu aklın her türlü
35:31düşünceyi üretme biçimidir.
35:34Aklın tanımı aynı zamanda düşünme
35:37metodunun da tanımıdır.
35:40Akli metot yani düşünme metodu hakkında
35:43araştırma yapılan şeyin bir nesnenin
35:46bir konunun hisler aracılığıyla
35:49beyne taşınmasıyla ve maddeyi
35:52yorumlamasına imkan verecek ön bilgilerin
35:55sonucu olarak beynin bir
35:58yargıya varmasını sağlayan belli bir
36:01araştırma metodudur.
36:04Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere
36:07beynin bir yargıya varması düşünme
36:10veya akli kavramadır.
36:13Akli metot hem matematik, fizik gibi
36:16pozitif bilimlerde hem ideoloji
36:19veya yasama gibi fikri konularda hem de
36:22edebiyat ve fıkıh gibi sözel konularda
36:25yapılan tüm araştırmalarda kullanılabilir.
36:28Bu metot kavramaya ve kavrama
36:31eylemine götüren doğal bir metot
36:34olup tanımı aklın tanımı ile
36:37örtüşmektedir.
36:40Kişinin bu metotla bir insan olarak
36:43daha önce kavradığı bir şeyi tekrar kavraması
36:46veya kavramak istediği şeyi
36:49özümsemesi ancak bu metotla
36:52mümkündür. Görüldüğü gibi
36:55akli metot düşünmenin yegane
36:58metodudur kardeşlerim.
37:01Günümüzde aşırı kutsanan bilimsel metot
37:04ya da mantıksal metot gibi
37:07düşünme metotları akli metodun
37:10birer dallarıdır.
37:13Bilimsel ve mantıksal metot bir şey
37:16bir konu hakkında araştırma yapmanın
37:19herhangi bir üslubu veya
37:22aracı olup düşünce için esas metot
37:25değildir. Düşünmenin yegane
37:28metodu yalnızca akli metottur.
37:31Akli metot doğru bir
37:34şekilde kullanıldığı zaman yani
37:37vakayı hissetme olgusunun duyu organları
37:40aracılığıyla beynine ulaştırılması ve
37:43aracılığın ön bilgiler vasıtasıyla
37:46yorumlanması sonucunda beyin bu
37:49vaka hakkındaki yargısını ortaya koyar.
37:52İşte akletme ve düşünme dediğimiz
37:55şey budur.
37:58Evet kardeşlerim akletmenin vakasını
38:01ortaya koyduktan sonra şimdi sorulacak
38:04soru şudur. Düşünmeye elverişli olan
38:07veya olmayan alanlar nelerdir?
38:10Bu konu çok önemli bir konudur. Zira
38:13düşünmenin nerelerde elverişli
38:16nerelerde elverişsiz olduğu meselesi
38:19düşünürler de dahil olmak üzere pek
38:22çok insanı yanılgı ve karmaşaya etti.
38:25Aklın tanımını bilmek
38:28veya başka bir ifadeyle kesin ve
38:31şüphesiz bir şekilde aklın anlamını bilmek
38:34düşünmenin ancak vaka
38:37ortamında gerçekleşebileceğini ve
38:40somut vakanın dışındaki ortamlarda
38:43gerçekleşmeyeceğini açıkça
38:46ortaya koymaktadır. Zira düşünme
38:49eylemi adeta vakanın hissinin
38:52duyu organları vasıtasıyla
38:55beyne iletilmesinden ibarettir.
38:58Eğer ortada somut bir vaka yoksa
39:01akıl yürütülemez.
39:04Aynı şekilde vakayı hissedecek bir
39:07hissin yokluğunda ne düşünmenin
39:10varlığından ne de düşünme
39:13imkanından söz edemeyiz. Ancak
39:16durum böyle olmasına rağmen maalesef
39:19birçok düşünür vakayı
39:22göz ardı ederek araştırmalarını
39:25sürdürdüler. Bu yüzden de karmaşa
39:28içerisinde dolaşıp durdular.
39:31Bu açıdan Yunan filozofları
39:34araştırmalarını maddenin dışındaki
39:37unsurlara yöneltmişlerdir.
39:40Müslüman ilim adamlarının bazısının
39:43durumu da maalesef pek farklı değildir.
39:46Onlar da Allah'ın sıfatları cennet
39:49cehennem ve meleklerin nitelikleri
39:52gibi birçok konuyu araştırırken
39:55hiçbir şekilde hissedemedikleri
39:58ortamlara yönelmişlerdir.
40:01Bunun da ötesinde pek çok
40:04meseleyi düşünürken vakanın dışında
40:07kalmak veya hissedilebilir olmayan
40:10şeyler üzerinde akıl yürütmek
40:13insanlarda genel bir alışkanlık haline geldi.
40:16Bu alanlarda düşünmeye çalışmak
40:19insanlara zevk vermeye başladı.
40:22O halde asıl çözülmesi gereken sorun
40:25düşünmenin nerelerde elverişli
40:28nerelerde elverişsiz olduğu konustur.
40:31İşte bundan dolayı kardeşlerim
40:34bütün bu söylenenler ve birçok kesin ve
40:37şüphesiz bilgiler ışığında diyebiliriz ki
40:40aklın tanımı ve akli metodun
40:43düşünme için temel olarak ele alınması
40:46vaka ve hissedilebilir olmayan
40:49hiçbir şey hakkında akıl
40:52yürütülemeyeceğini açıkça göstermektedir.
40:55Vaka ve hissedilebilir
40:58olanın dışındaki şeylere ilişkin yapılan
41:01düşünme eylemi akli bir eylem
41:04değildir.
41:07Mesela aklı ilk akıl
41:10ikinci akıl, üçüncü akıl şeklinde
41:13taksim etmek safsata ve hayal
41:16ürününden öteye geçmez.
41:19Çünkü bunlar hissedilebilen veya
41:22hissedilmesi mümkün olan vakalar falan değildir.
41:25Hayal gücünün teorik varsayımlardan
41:28çıkardığı sonuçlardır.
41:31Bu nedenle burada düşünme eyleminden bahsedilemez.
41:34Çünkü hayal ile düşünce
41:37farklı şeylerdir.
41:40Beynin yaptığı
41:43her iş, her eylem düşünme değildir.
41:46Dolayısıyla düşünme eyleminden de
41:49söz etmek buralarda mümkün değildir.
41:52Bu açıdan Yunan felsefesi
41:55bütünüyle düşünme ve
41:58düşünme eyleminin ürünü değildir.
42:01İçerisinde düşünme ürünü olan şeyler
42:04vardır. Bunlar olsa da
42:07maalesef durum budur.
42:10Zira akli eyleme değil sadece bir takım
42:13varsayımlara ve faraziyelere dayanmaktadır.
42:16Aynı şekilde
42:19bir kısım kelamcıların Allah'ın
42:22kudret sıfatı vardır ve bu kudret sıfatı
42:25hem ezeli hem de hadis yani sonradan
42:28olma özelliğine sahiptir şeklinde ifade edilen
42:31görüşler Allah'ın sıfatlarını
42:34akli delillerle kanıtlama çabaları ve
42:37buna benzer nice örnekler.
42:40Akli delillerle incelendiğinde bunların
42:43düşünceyle uzaktan yakından
42:46ilgisi olmadığı görülür.
42:49Çünkü bu düşünceler akli
42:52eylemden doğan düşünceler değildir.
42:55Kaldı ki bu düşünceler insanın
42:58duyularının algılayabileceği türden şeyler
43:01de değildir. Akli eylem yani
43:04akıl yürütme ancak insan duyularının
43:07hissettiği bir gerçek veya vaka
43:10üzerinde gerçekleştirilebilir.
43:13Ancak burada bir detay vardır.
43:16Bir kısım şeyler vardır ki kardeşlerim
43:19bir vakaya yani gerçekliğe
43:22sahip olmalarına rağmen
43:25insan duyuları onları doğrudan hissedip
43:28beyne taşıyamaz. Bu durumda
43:31insan duyusu bu tür şeylerin eserini
43:34izini veya etkisini hissedip
43:37beyne taşır. Bu tür şeylerde akıl ancak
43:40bu şekilde yürütülebilir. Buna rağmen
43:43bunlara ilişkin yürütülen düşünme eylemi
43:46onların özüne ve külhüne değil
43:49varlığına yöneliktir. Zira
43:52duyu organları vasıtasıyla beyne iletilen
43:55bu şeylerin eseri, izi
43:58veya etkileridir. Bir şeyin eseri
44:01izi veya etkisi ise onun
44:04sadece varlığının bir göstergesidir.
44:07Onun özünü ve külhünü ifade etmez.
44:10Mesela kar ya da kum
44:13üzerindeki insan ve hayvan ayak izleri
44:16oradan insanların veya hayvanların
44:19geçtiği hükmünü vermemize neden olur.
44:22Bu hüküm varlığa ilişkin bir hükümdür.
44:25Varlığın özüne ve külhüne değil.
44:28Peki bir şeyin eseri, izi veya etkisi
44:31onun varlığının bir parçasıdır.
44:34Ve bir şeyin eseri
44:37hisle algılanabiliyorsa onun varlığı
44:40da algılanabiliyor demektir.
44:43Yine kardeşlerim hiçbir şekilde
44:46hissedilemeyen gaybi hususlar vardır.
44:49Eğer bu gaybi hususlar
44:52varlığı kesin delillerle ispatlanmış
44:55kesin bir kaynaktan nakledilip aktarılmışsa
44:58burada düşüncenin varlığından
45:01söz edilebilir. Bu tip
45:04düşünceyle meşgul olan beyin
45:07düşünme eylemini yerine getirmiş demektir.
45:10Zira soyut ve gaybi şeyle ilgili
45:13aktarımda bulunan kişi ve onun
45:16sözleri his ve kefin
45:19düşünce yoluyla tespit edilmiştir.
45:22Üstelik kaynağın varlığının
45:25yanı sıra kaynağın doğruluğu da
45:28kesin düşünceyle tespit edilmiş olur.
45:31Bundan dolayı Kur'an-ı Kerim'de
45:34ve mütevatir sünnette belirtilen şeylerin
45:37tümü kesin bir şekilde düşünmenin
45:40ve akletmenin konusudur.
45:43Aktarımda bulunulan
45:46gaybi ve soyut şeyler şayet
45:49zanni bir şekilde elde edilmişse
45:52bu durumda bu bulguya kesin
45:55olmayan bir bulgu gözüyle bakarız.
45:58Ancak her iki durumda da hem
46:01düşünce hem de düşünme eyleminden
46:04söz edebiliriz. Bu bağlamda
46:07Müslümanların delil olarak
46:10göstermeye elverişli olan
46:13ahad hadislerde düşünce kapsamına
46:16girmekte olup bunlar akıl yürütmeye
46:19tefekküre elverişli alanlardır.
46:22Ancak varlığı veya doğruluğu ortaya
46:25konmamış olan soyut ve
46:28gaybi şeyler ise düşünce değildirler.
46:31Bu tip soyut şeylerle
46:34meşgul olan beyin düşünme işlevini
46:37yerine getirmiş olmaz.
46:40Bu gibi şeyler varsayım ve kuruntudan öteye
46:43geçemez. Evet kardeşlerim
46:46akletme ve düşünme noktasında işte
46:49Kuran'ın ve dolayısıyla İslam'ın metodu
46:52budur. Kuran ayetlerine göz atacak olursak
46:55deliller ileri sürülürken
46:58veya hükümler açıklanırken
47:01akli metodu bulmak mümkündür.
47:04Mesela Rabbimiz
47:07insan neden yaratıldığına
47:10bir baksın buyuruyor.
47:13Yine
47:18Onlar develerin nasıl yaratıldığına
47:21bakmazlar mı buyuruyor.
47:24Yine sizin Allah'tan başka
47:27yalvarıp yakardığınız bütün o
47:30düzmece varlıklar hepsi bir araya gelseler
47:33bir sinek bile yaratamazlar.
47:36Hatta sinek onlardan bir şey kapacak olsa
47:39onu bile geri alamazlar.
47:42İsteyen de istenen de ne kadar
47:45aciz buyuruyor. Bunlar gibi
47:48insanı akletmeye ve düşünmeye
47:51davet eden tüm ayetler
47:54vakaların hissedilip beyne nakledilmesi
47:57ve insanlarda var olan ön bilgiler ile
48:00ilişki kurulmasına yapılan
48:03bir davettir. Kitabın tüm
48:06ayetleri somut vakalar ve gerçekler
48:09için somut hükümler
48:12ortaya koymaktadırlar.
48:15Ayetlerin öngördüğü hükümleri veya
48:18bu hükümlerin dayandığı gerçekleri
48:21anlamak ise ancak akli metot ile
48:24olur. İşte Rabbimizin
48:27bizleri davet ettiği düşünme budur.
48:30Bizleri yeniden idrak eden ve
48:33insanlar haline dönüştürecek olan düşünme
48:36budur. Bizleri hiçbir
48:39gerçekliği olmayan bir kısım insanların
48:42hayal ve kuruntularından ibaret olan
48:45safsatalardan kurtaracak olan düşünme budur.
48:48Bizleri hayvanlar seviyesinden
48:51insanlar seviyesine çıkartacak
48:54olan düşünme budur. İşte bizler
48:57yeniden doğru düşünme metoduna sahip olursak
49:00o zaman bizim yerimize
49:03düşünen ve bizlere bir yaşam
49:06modeli sunan insanların tasallutundan
49:09kurtulur. Rabbimizin bizlere
49:12sunduğu yaşam modeline yeniden
49:15kavuşabiliriz. İşte o vakit
49:18hak ile batılı birbirinden ayıran furkana
49:21sahip olmak bizler için bir anlam ifade
49:24eder. Rabbim bizlere o günleri
49:28İslam ümmetini yeniden düşünen ve üreten
49:31şahit bir ümmet baskına kavuştursun.
49:34Amin. Allahumme amin.
49:37Kardeşlerim böylece bir dersimizin daha
49:40sonuna geldik. Akıl ve düşünme
49:43konusunda tabii ki daha söylenecek
49:46ve açıklığa kavuşturulacak birçok şey var.
49:49Ancak süremizin de sonuna gelmiş olduk.
49:52Haftaya yeni bir mefhum
49:55ve yeni bir kavram üzerinde
49:58buluşmak ümidiyle şimdilik hepinizi
50:01Allah'a emanet ediyorum. Esselamu aleykum
50:04ve rahmetullahi ve berekatuhu.

Önerilen