• 3 yıl önce
- Detay görüntüler - Usta Arto Altunoğlu ile röportajAntika radyo ve pikaplar, Arto Usta'nın elinde yarım asırdır yeniden hayat buluyor - Geçmişten günümüze kalan cihazları, Bayrampaşa'daki atölyesinde özenle tamir eden Arto Altunoğlu, bunların yerini şimdilerde teknolojik ürünler alsa da mesleğini tutkuyla sürdürüyor - Altunoğlu: - "Radyo, tiyatroları ve piyeslerle ilgili yayınları, insanlar dört gözle bekliyorlardı. Akşam saat 19.00'dan gece 01.00'e kadar caz müziği dinlenirdi. 'O saat gelse de dinleyeyim' diye beklerdim. Günümüzde artık her şey dijitalleşti. Eski yılların en zenginliği antika radyolardı" - "Antika radyoları yapıp onlardan ses geldiği zaman adeta kendimden geçiyorum. O yıllara dönüyorum ve o an eski hatıralar aklıma geliyor" - " İstanbul 'da dükkanımın dışında Bodrum'da antika müzik aletlerinin olduğu bir koleksiyonum var. Antika eşyaları sergilemek çok isterim"İSTANBUL (AA) - LALE BİLDİRİCİ BÜYÜKKARAKAYA - Antika radyo, müzik dolabı (jukebox) ve pikap gibi cihazları yarım asırdır tamir eden Arto Altunoğlu, Bodrum ve İstanbul 'daki dükkanında bunları sergilemek istiyor.Altunoğlu, 1956 yılında İstanbul 'da doğdu. Karaköy'de, yaz tatillerinde adaşı Arto Usta'nın yanında 12 yaşında çıraklığa başlayan Altunoğlu, bugün Bayrampaşa'daki atölyesinde antika cihazları tamir etmeye devam ediyor.Tamir ettiği cihazların yerini teknolojik ürünler alsa da Altunoğlu, mesleğini tutkuyla sürdürmekte ve gelecek kuşaklara aktarmakta kararlı.Arto Altunoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının kendisini Kurtuluş Caddesi'ndeki bir atölyeye çırak verdiğini söyledi.

Kendisinin Arto Usta'nın yanında yetiştiğini belirten Altunoğlu, "Tuvalet temizleyerek başladım ve çıraklık yapıyordum. Zaman zaman dükkana rahmetli babam da gelirdi, 'Eti senin kemiği benim' hesabı. Babam 'Nasıl bu çocukta iş var mı?' diyordu. Ustam da 'Var var, bu çocukta iş var' diyordu. Ustam, bana bir kere trafo söktürdü. Çocuğum, trafodan ne anlarım? O trafoyu sökmek çok zordu. Bıkmadım, yılmadım ve çalıştım. Kar kış demeden işime sarıldım." dedi.
Altunoğlu, atölyede çalışırken radyo ve televizyonların tamirini de yapmayı öğrendiğini kaydetti.
1965 yılında evlerde buzdolabının yok denecek kadar az olduğunu, genellikle telli dolapların kullanıldığını ifade eden Altunoğlu, "Radyo, tiyatroları ve piyeslerle ilgili yayınları, insanlar dört gözle bekliyorlardı. Akşam saat 19.00'dan gece 01.00'e kadar caz müziği dinlenirdi. 'O saat gelse de dinleyeyim' diye beklerdim. Günümüzde artık her şey dijitalleşti. Eski yılların en zenginliği antika radyolardı." diye konuştu.
- "Parça bulmakta zorlanıyorum"Altunoğlu, usta olduktan sonra sırasıyla Karaköy ve Bayrampaşa'da dükkan açtığını, antika eşyaların Türkiye'nin en ücra köşelerinden kendisine geldiğini söyledi.

Bodrum'daki dükkanında radyo, jukebox ve pikaplardan oluşan antika koleksiyonu olduğunu anlatan Altunoğlu, şunları kaydetti:"Türkiye'de jukeboxların tamirini ben yapıyorum. 1958, 1960, 1961, 1970 yıllarına ait müzik aletleri dükkanımda yer alıyor. Tamir yaparken tabii ki antika eşyaların parçasını bulmak zor oluyor. Müşteriye 'Kardeşim parçası yok, al götür' diyemiyorum. Bizim ticari ahlakımıza yakışmaz ama gecikmeler oluyor. Antika radyolarda genelde yüzde 95'e yakın FM bantları yoktur. Biz, bunlara FM bant ilave ediyoruz. Antika radyoları yapıp onlardan ses geldiği zaman adeta kendimden geçiyorum. O yıllara dönüyorum ve o an eski hatıralar aklıma geliyor." - Artık çalışacak çırak bulunmuyorAltunoğlu, salgın sürecinde yurt dışındaki firmalardan parça getirtmekte çok zorlandığını belirtti.
Meslek kursları ve yeni okullar açılmasına rağmen çırak bulamadığına dikkati çeken Altunoğlu, "Dükkanın camına 'Çırak aranıyor' yazısını yapıştırdık fakat bulamıyoruz. Şu an biz 2 kişilik bir ekibiz ama yeterli değil. Ben, Bodrum'dan buraya 2 günlüğüne geldim. Tam 1 aydır buradayım. İnsanlar evde oldukları için cihazlarını istiyor. Bu sefer de orada işler var. Üstelik arabamla gidip geliyorum. Arabamın arkası atölye." ifadelerini kullandı.Altunoğlu, işinde disiplininin çok önemli olduğunu, iyi bir ustanın kendisini işine vermesi gerektiğini dile getirdi.Ustanın çalıştığı yeri kendisininmiş gibi sahiplenmesi gerektiğinin altını çizen Altunoğlu, "Kim ne derse desin, işimde çalışanlardan daha çok çalışıyorum. Aksini iddia eden varsa söylesin. Meslek okullarında da sadece teori değil pratik olarak da konuların öğretilmesi gerekiyor. Şemayı tahtaya çiziyor ama öğrencinin önüne de bir cihaz koyup yapması gerekiyor. Teori ayrı, pratik ayrı. Çocuklara yardımcı olalım. Zanaata minik elleriyle başlasın. Zamanım olsa elimde olsa o çocuklara yardımcı olurum." değerlendirmesini yaptı.Gelecekle ilgili hedeflerini de anlatan Altunoğlu, " İstanbul 'daki dükkanımın dışında Bodrum'da antika müzik aletlerinin olduğu bir koleksiyonum var. Antika eşyaları sergilemek çok isterim. Tarihi müzik aletlerini sergilemek güzel bir şey olabilir." şeklinde konuştu.

Category

🗞
Haberler

Önerilen