• 3 yıl önce
Annesinin sözlerini duyan Belgin perişandır. Koşarak atölyeden çıkar. Rabia da peşinden gider. Belgin’i o halde dış kapıya doğru koşarken gören Orhan, kapının önüne etten duvar örer. Orhan, Belgin’e geçit vermez. Belgin çok hırçındır. Bir kriz anı yaşıyor gibidir. Rabia, sükûnetini kaybetmemeye çalışır. Arkasında Gökçe, Nurhayat, Türkan ve İdil vardır. Orhan da Rabia’nın gözünün içine bakar. Belgin yorgunluktan yere bırakır bedenini. Kulaklarını tıkar, kimsenin sesini duymak istemiyor gibidir. Nurhayat, derin bir nefes alıp merdivenlerden inerken İdil kolunda tutar. Nurhayat gayet ciddi bir şekilde İdil’in kolundan sıyırılıp şaşkın bakışlar arasında merdivenlerden iner. Rabia’yı geri ittirir. Sıra Orhan’dadır. Orhan’ı omuzlarından tutar “Çekil evladım, çekil, aç kapıyı” der. Nurhayat yine yeniden, o hiç beklenmedik anda içinden çıkan bilge kadına dönüşüverir ve Belgin’e öyle sözler söyler ki… Ana tanık olan herkes sarsılır. Elbette en büyük sarsıntıyı annesinin kendisi için “kimsesizler mezarına gömülsün” dediği duyan Belgin yaşar. Şef, Didar Yanar Türkan Hanım’ın Konağı‘na misafir olur.