Zonguldak Belediyesi, Zonguldak İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Zonguldak Fotoğraf Derneği fotoğrafçılarının katkılarıyla Zonguldak için kısa bir video hazırlandı. Zonguldak’ın geçmişten günümüze kadar çekilen fotoğrafları, Mustafa Mithat Malkoç’un ‘Zonguldak Şehrengezi’ şiiriyle hayat buldu.
‘Zonguldak Şehrengezi’
Kara elmas diyarı, emeğin eşiğidir
Kadim medeniyetin altından beşiğidir
Türkülerde kavuştak, bağlamada teldir o
Tarif eylemek müşkül, bir ömre bedeldir o
Alın terinin yurdu, emeğin başkentidir
Hiçbir yere benzemez, o sadece kendidir
Batı Karadeniz'in gözbebeği diyardır
Dostluğu güven verir, gönülde özge yârdır
Yurdun dört bir yanından göç alır Zonguldak'ım
Akıp giden zamandan öç alır Zonguldak'ım
Denizi pek cömerttir, hamsi düşer ağlara
Hasret çaya dem olur, sisler çöker dağlara
Rabbim güzellik vermiş denize ve karaya
Bir kere gelen tekrar gelmek ister buraya
Sarıçiçek pusludur, Keltepe başı duman
Dönmeyen gemilere yaş döker kadim liman
Zonguldak Ereğli'nin tarihte şanı vardır
Yiğit cengaverlerin bayrakta kanı vardır
Hamuru şehitlerin kanıyla karılmıştır
Kanayan yaraları sevgiyle sarılmıştır
Zonguldak kara sevda, alından akan terdir
Uzağında yaşamak, ölümden de beterdir
Sıla düşünce gönle, efkâr karışır çaya
Karanlığa düşmandır; benzer güneşe, ay'a
Bir hasret türküsüdür, dillerdeki ezgidir
Elde kömür karası, alınlarda çizgidir
Ereğli mamur şehir, görülesi her hâli
Dolunayı andırır o gül yüzlü cemali
Fener Mahallesi'nde zaman sanki durmuştur
Köstekli saatini sonsuzluğa kurmuştur
Yerin derinliğinde nabızlar atar durur
Acılar gönülleri dumana katar durur
Zaman gelir ocaklar metan gazı sızdırır
Dağ düşer dağ üstüne, ne ağıtlar yazdırır
Canlar güneşe hasret, maden ocaklarında
Hicran bir kor ateştir, bomboş kucaklarında
Öyle kolay sağalmaz yüreklerin yarası
Ana sütü gibidir madencinin parası
Kara toprağa gömer yaşanmamış düşleri
Siyah beyaz resimde bırakır gülüşleri
Filyos Çayı'nda zaman sonsuza akıp gider
Akar Karadeniz'e, yüreği yakıp gider
Çaycuma'da iz eyle, tarihin izlerini
Filyos'taki antik kent paylaşır gizlerini
Görmeden geri dönme Gökgöl Mağarasını
Unutturmak müşküldür gönüllerin yasını
Bastona ruh giydirir Devrek'in ustaları
Ilıksu Kaplıcası sağaltır hastaları
Erenler Tepesi'nden Devrek'e nazar eyle
Osmanlı çileği al, Kozlu'da pazar eyle
Güneşin doğuşunu Ereğli'de seyre dal
Gerçeği kıskandırır yaşadığımız masal
Gümeli Yaylası'nı Alaplı'da görmeli
Gökçebey'de doğanın sefasını sürmeli
Radartepe'ye çıkıp Kilimli'ye bakmalı
Kemençe eşliğinde ne türküler yakmalı
Denizi(n) masmavidir, Karadeniz güzeli!...
Sana olan sevgimiz ebedî ve ezelî
Mecnûn'ların Leylâ'sı, Kerem'e Aslı'sın sen
Mâzin kederle dolu, yürekten yaslısın sen
Gözden akan kanlı yaş, sen içli bir ağıtsın
Bir Zonguldak türküsü efkârımı dağıtsın
Bulutların yorganım, toprağındır yastığım
Sensin bana özge yâr, yüreğime bastığım
Bahtın karadır senin, kara elmasın yurdu
Ruhları boşaltırken mideleri doyurdu
Uzağına düşsem de sana senden yakınım
İzini iz eyledim, bugün
‘Zonguldak Şehrengezi’
Kara elmas diyarı, emeğin eşiğidir
Kadim medeniyetin altından beşiğidir
Türkülerde kavuştak, bağlamada teldir o
Tarif eylemek müşkül, bir ömre bedeldir o
Alın terinin yurdu, emeğin başkentidir
Hiçbir yere benzemez, o sadece kendidir
Batı Karadeniz'in gözbebeği diyardır
Dostluğu güven verir, gönülde özge yârdır
Yurdun dört bir yanından göç alır Zonguldak'ım
Akıp giden zamandan öç alır Zonguldak'ım
Denizi pek cömerttir, hamsi düşer ağlara
Hasret çaya dem olur, sisler çöker dağlara
Rabbim güzellik vermiş denize ve karaya
Bir kere gelen tekrar gelmek ister buraya
Sarıçiçek pusludur, Keltepe başı duman
Dönmeyen gemilere yaş döker kadim liman
Zonguldak Ereğli'nin tarihte şanı vardır
Yiğit cengaverlerin bayrakta kanı vardır
Hamuru şehitlerin kanıyla karılmıştır
Kanayan yaraları sevgiyle sarılmıştır
Zonguldak kara sevda, alından akan terdir
Uzağında yaşamak, ölümden de beterdir
Sıla düşünce gönle, efkâr karışır çaya
Karanlığa düşmandır; benzer güneşe, ay'a
Bir hasret türküsüdür, dillerdeki ezgidir
Elde kömür karası, alınlarda çizgidir
Ereğli mamur şehir, görülesi her hâli
Dolunayı andırır o gül yüzlü cemali
Fener Mahallesi'nde zaman sanki durmuştur
Köstekli saatini sonsuzluğa kurmuştur
Yerin derinliğinde nabızlar atar durur
Acılar gönülleri dumana katar durur
Zaman gelir ocaklar metan gazı sızdırır
Dağ düşer dağ üstüne, ne ağıtlar yazdırır
Canlar güneşe hasret, maden ocaklarında
Hicran bir kor ateştir, bomboş kucaklarında
Öyle kolay sağalmaz yüreklerin yarası
Ana sütü gibidir madencinin parası
Kara toprağa gömer yaşanmamış düşleri
Siyah beyaz resimde bırakır gülüşleri
Filyos Çayı'nda zaman sonsuza akıp gider
Akar Karadeniz'e, yüreği yakıp gider
Çaycuma'da iz eyle, tarihin izlerini
Filyos'taki antik kent paylaşır gizlerini
Görmeden geri dönme Gökgöl Mağarasını
Unutturmak müşküldür gönüllerin yasını
Bastona ruh giydirir Devrek'in ustaları
Ilıksu Kaplıcası sağaltır hastaları
Erenler Tepesi'nden Devrek'e nazar eyle
Osmanlı çileği al, Kozlu'da pazar eyle
Güneşin doğuşunu Ereğli'de seyre dal
Gerçeği kıskandırır yaşadığımız masal
Gümeli Yaylası'nı Alaplı'da görmeli
Gökçebey'de doğanın sefasını sürmeli
Radartepe'ye çıkıp Kilimli'ye bakmalı
Kemençe eşliğinde ne türküler yakmalı
Denizi(n) masmavidir, Karadeniz güzeli!...
Sana olan sevgimiz ebedî ve ezelî
Mecnûn'ların Leylâ'sı, Kerem'e Aslı'sın sen
Mâzin kederle dolu, yürekten yaslısın sen
Gözden akan kanlı yaş, sen içli bir ağıtsın
Bir Zonguldak türküsü efkârımı dağıtsın
Bulutların yorganım, toprağındır yastığım
Sensin bana özge yâr, yüreğime bastığım
Bahtın karadır senin, kara elmasın yurdu
Ruhları boşaltırken mideleri doyurdu
Uzağına düşsem de sana senden yakınım
İzini iz eyledim, bugün
Category
🗞
Haberler