Myanmar’daki katliamdan kaçıp Bangladeş’e sığınan 900 bin Arakanlı Müslüman, ülkelerine dönmek istiyor. BM garanti vermediği için bu mümkün görünmüyor. Ölüm korkusu sebebiyle giden yok.
Fatih Selek
BANGLADEŞ
Türkiye Gazetesi YouTube Kanalına Abone Olmak İçin:
►
Dünya bilim ve teknolojide aldı başını gidiyor.
Kimi yapay embriyo üretiyor, kimi dijital haber spikeri.
Robotlara vatandaşlık vereni de var, uzaya spor otomobil göndereni de.
Fantastik âlemlere yelken açan açana...
Lakin bazı coğrafyalarda istikamet, tam tersine ilerliyor.
İnsanlıktan çıkan azmanlar Myanmar’da, Yemen’de, Suriye’de, Filistin’de, Somali’de ve daha birçok ülkede insanlara Orta Çağ karanlığını yaşatıyor.
Hafta sonu, ibrenin dip noktasını gösterdiği bu topraklardan birini ziyaret ettik. Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Myanmar sınırına gittik ve Arakan Müslümanlarının yaşadığı kamplara girdik.
ON BEŞ SAATLİK YOL
Yaklaşık sekiz saatlik bir uçak yolculuğunun ardından Bangladeş’in başkenti Dakka’ya ulaştık. Oradan Chittagong’a uçtuk. Bir sonraki durağımız olan Cox’s Bazar’a varmak için de bata çıka beş saatlik kara yolu yolculuğu yaptık. Tabii bitmedi.
Şehir merkezinden kamplara ulaşmak için daha bizi iki saatlik bir yolculuk bekliyordu. Kamplara ayak basmamız toplamda on beş saati buldu.
Hint Okyanusu’nun kıyısında kuzeyden güneye uzanan Cox’s Bazar, turizm şehri. Öyle ki dünyanın en uzun kumsalı burada. Ancak şehrin ismi mülteci kamplarıyla anılıyor. Zira Cox’s Bazar’ın sınır boylarında 900 bin civarında Arakan Müslümanı barınıyor. Myanmarlı Budistler tarafından yakılmaktan, diri diri toprağa gömülmekten ve boğulmaktan kurtulup Bangladeş’e can atan mazlumlar, diz boyu sefaletin içinde hayatta kalma mücadelesi veriyor.
SINIRDA 27 KAMP
Naf Nehri ile Hint Okyanusu arasında 27 kamp bulunuyor. Bu, Arakanlıların kendi topraklarının altıda biri kadar bir arazi.
Kamp deyince hemen Türkiye’nin Suriye hududunda yaptığı nizami mülteci şehirleri aklınıza gelmesin. Bunlar çok dağınık.
Mülteciler için neredeyse her tepeye bambudan barakalar kondurulmuş.
Pirinç tarlalarının yanında, yüksek yüksek ağaçların gölgesinde kurulu bu derme çatma evlerde yaşayanların dramı, aşağı yukarı aynı. Annesi babası diri diri gömüleni mi ararsın, kaçarken boğulma tehlikesi atlatanı mı, ölü taklidi yapıp kurtulanı mı?
Bir tepenin başına çıkıp gözlerimi kapatıyorum. Her yerden çocuk sesi geliyor. Tıpkı arı kovanı gibi.
Mültecilerin 300 bini çocuk. Bunların 30 bin kadarının babasını öldürmüşler. Üç bin kadarı da kimsesiz...
KİMLİKSİZLER
Arakan Müslümanlarının hayatı beş kilometrelik bir alanla sınırlı. Çünkü kamp dışına çıkmaları yasak!
Tabiatıyla çalışamıyorlar. Kayıt altındalar fakat kimlikleri yok.
Bangladeş hükûmeti 27 kamptan, 25’ini geçici kabul ettiği için kalıcı politikalar da uygulanamıyor.
Mesela bambu dışında ev yapmaya izin verilmiyor. Fakirlikle boğuşan Bangladeş, Arakanlılar için “Kalacaklar ve gitmeyecekler” endişesini taşıyor.
Mülteciler her hâlükârda yardıma muhtaç. Allah’tan sivil toplum kuruluşları var. Dünyanın her yerinden 20 civarında kuruluş kamplara yardım ulaştırıyor.
Mülteciler, sürekli yardımla hayatta kalınamayacağının farkında. Bu yüzden yurtlarına geri dönmek istiyorlar. Ne var ki bu, hiç de kolay değil.
Bangladeş ve Myanmar arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında anlaşma imzalandı. Ancak, dönüş yapan olmadı.
Dün de 2 bin 200 kişilik ilk mülteci grubunun gönderileceği söylendi. Bangladeş, Myanmar ile vardığı anlaşmayı uygulamaktan vazgeçti.
Bölgeyi yakından takip eden uzmanlar, Myanmar’ın yeni katliamlar yapmayı göze alamayacağını tahmin ediyor. Ancak dönüş büyük bir risk.
Arakanlılar gönderilirse Myanmar’da yeni mülteci kamplarına yerleştirilecek. Bu da sefaletten başka bir rezalete taşınmak anlamına geliyor.
Bu yüzden mültecilerin kahir ekseriyeti, dönmeye cesaret edemiyor. Çünkü güvenmiyorlar. Yine Budist zulmüne maruz kalacaklarını düşünüyorlar. Yıllardır süregelen dramın adını koyup, iki ay önce ‘soykırım’ diyen Birleşmiş Milletler de dönüşü onaylamıyor. BM, garanti vermediği için mülteciler gitmek istemiyor. Bir tek yol var. Siyasi sığınma. İşte BM de ona yanaşmıyor.
İki arada bir derede kalan Arakan Müslümanları, güneşli günlerin umudunu taşıyor.
#haber #gündem #sondakika #news #haberler #arakan
============================
Türkiye Gazetesi Resmi Web Sitesi
►
Türkiye Gazetesi Sosyal Medya Adresleri
►
►
►
►
►
Türkiye Gazetesi Haber Akışı
►
Fatih Selek
BANGLADEŞ
Türkiye Gazetesi YouTube Kanalına Abone Olmak İçin:
►
Dünya bilim ve teknolojide aldı başını gidiyor.
Kimi yapay embriyo üretiyor, kimi dijital haber spikeri.
Robotlara vatandaşlık vereni de var, uzaya spor otomobil göndereni de.
Fantastik âlemlere yelken açan açana...
Lakin bazı coğrafyalarda istikamet, tam tersine ilerliyor.
İnsanlıktan çıkan azmanlar Myanmar’da, Yemen’de, Suriye’de, Filistin’de, Somali’de ve daha birçok ülkede insanlara Orta Çağ karanlığını yaşatıyor.
Hafta sonu, ibrenin dip noktasını gösterdiği bu topraklardan birini ziyaret ettik. Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Myanmar sınırına gittik ve Arakan Müslümanlarının yaşadığı kamplara girdik.
ON BEŞ SAATLİK YOL
Yaklaşık sekiz saatlik bir uçak yolculuğunun ardından Bangladeş’in başkenti Dakka’ya ulaştık. Oradan Chittagong’a uçtuk. Bir sonraki durağımız olan Cox’s Bazar’a varmak için de bata çıka beş saatlik kara yolu yolculuğu yaptık. Tabii bitmedi.
Şehir merkezinden kamplara ulaşmak için daha bizi iki saatlik bir yolculuk bekliyordu. Kamplara ayak basmamız toplamda on beş saati buldu.
Hint Okyanusu’nun kıyısında kuzeyden güneye uzanan Cox’s Bazar, turizm şehri. Öyle ki dünyanın en uzun kumsalı burada. Ancak şehrin ismi mülteci kamplarıyla anılıyor. Zira Cox’s Bazar’ın sınır boylarında 900 bin civarında Arakan Müslümanı barınıyor. Myanmarlı Budistler tarafından yakılmaktan, diri diri toprağa gömülmekten ve boğulmaktan kurtulup Bangladeş’e can atan mazlumlar, diz boyu sefaletin içinde hayatta kalma mücadelesi veriyor.
SINIRDA 27 KAMP
Naf Nehri ile Hint Okyanusu arasında 27 kamp bulunuyor. Bu, Arakanlıların kendi topraklarının altıda biri kadar bir arazi.
Kamp deyince hemen Türkiye’nin Suriye hududunda yaptığı nizami mülteci şehirleri aklınıza gelmesin. Bunlar çok dağınık.
Mülteciler için neredeyse her tepeye bambudan barakalar kondurulmuş.
Pirinç tarlalarının yanında, yüksek yüksek ağaçların gölgesinde kurulu bu derme çatma evlerde yaşayanların dramı, aşağı yukarı aynı. Annesi babası diri diri gömüleni mi ararsın, kaçarken boğulma tehlikesi atlatanı mı, ölü taklidi yapıp kurtulanı mı?
Bir tepenin başına çıkıp gözlerimi kapatıyorum. Her yerden çocuk sesi geliyor. Tıpkı arı kovanı gibi.
Mültecilerin 300 bini çocuk. Bunların 30 bin kadarının babasını öldürmüşler. Üç bin kadarı da kimsesiz...
KİMLİKSİZLER
Arakan Müslümanlarının hayatı beş kilometrelik bir alanla sınırlı. Çünkü kamp dışına çıkmaları yasak!
Tabiatıyla çalışamıyorlar. Kayıt altındalar fakat kimlikleri yok.
Bangladeş hükûmeti 27 kamptan, 25’ini geçici kabul ettiği için kalıcı politikalar da uygulanamıyor.
Mesela bambu dışında ev yapmaya izin verilmiyor. Fakirlikle boğuşan Bangladeş, Arakanlılar için “Kalacaklar ve gitmeyecekler” endişesini taşıyor.
Mülteciler her hâlükârda yardıma muhtaç. Allah’tan sivil toplum kuruluşları var. Dünyanın her yerinden 20 civarında kuruluş kamplara yardım ulaştırıyor.
Mülteciler, sürekli yardımla hayatta kalınamayacağının farkında. Bu yüzden yurtlarına geri dönmek istiyorlar. Ne var ki bu, hiç de kolay değil.
Bangladeş ve Myanmar arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında anlaşma imzalandı. Ancak, dönüş yapan olmadı.
Dün de 2 bin 200 kişilik ilk mülteci grubunun gönderileceği söylendi. Bangladeş, Myanmar ile vardığı anlaşmayı uygulamaktan vazgeçti.
Bölgeyi yakından takip eden uzmanlar, Myanmar’ın yeni katliamlar yapmayı göze alamayacağını tahmin ediyor. Ancak dönüş büyük bir risk.
Arakanlılar gönderilirse Myanmar’da yeni mülteci kamplarına yerleştirilecek. Bu da sefaletten başka bir rezalete taşınmak anlamına geliyor.
Bu yüzden mültecilerin kahir ekseriyeti, dönmeye cesaret edemiyor. Çünkü güvenmiyorlar. Yine Budist zulmüne maruz kalacaklarını düşünüyorlar. Yıllardır süregelen dramın adını koyup, iki ay önce ‘soykırım’ diyen Birleşmiş Milletler de dönüşü onaylamıyor. BM, garanti vermediği için mülteciler gitmek istemiyor. Bir tek yol var. Siyasi sığınma. İşte BM de ona yanaşmıyor.
İki arada bir derede kalan Arakan Müslümanları, güneşli günlerin umudunu taşıyor.
#haber #gündem #sondakika #news #haberler #arakan
============================
Türkiye Gazetesi Resmi Web Sitesi
►
Türkiye Gazetesi Sosyal Medya Adresleri
►
►
►
►
►
Türkiye Gazetesi Haber Akışı
►
Category
🗞
Haberler