Uğur Karataş'ın, Bonus Müzik Prod. etiketiyle yayımlanan "Siyah Ve Yasak" isimli şarkısının video klibi MuzikPlay Dailymotion kanalında.
Türk Telekom Müzik: https://goo.gl/B6DVkO
iTunes: https://goo.gl/NFV2x4
Spotify: https://goo.gl/r1zGPG
fizy: https://goo.gl/6mUrDL
Söz:Aydın Öztürk
Müzik:Osman İşmen
Telefonun öte ucunda onur;
Ansızın söylüyor
Duydun mu haberi?
Ömrü bir soruya kilitleniyor Ahmet'in
Bir uçurumdan yuvarlanır gibi durmadan düşüyorum
Sesimi unutmuş
Tuzdan yorulmuş granitlere dağılıp kalıyorum
Kanımda ılık bir hüzün
Türkü söylüyor sitemli sesiyle
Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk
Gözüm yaşarıyor yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Gökyüzü düşüyor
Kuşlar, bulutlar düşüyor
Yağmurlara tutunarak
Kırgın olduğum bir adam içime acılar salıyor
Kapamışım gözlerimi
Hüzünle titreyen bir perdeyim
Tıkır tıkır bir film işliyor
Sepya bir hayat geçiyor varoşlardan
Şımarık yüzlü, sakallı bir çocuk dalga geçiyor hayatla
Gözüm diyen bıçkın diliyle karanlığa sövüyor;
Ben bir bıçak ucuyum kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum hey varın benim farkıma
En çok bize kızıyorum
En çok bana
Hayatın bileği taşında biten bıçak gibi kalıyoruz
Kabı ıslanmış kibritiz
Ateş veda ediyor kalbimize
Kör bir düğümü kılıçla kesmiş diyorlar İskender
Oysa bir düğüm bile değiliz ne de kılıç
Yazık ki, içi ağrıyan bir kabuktur bizden geriye kalan
Bugün!
Bugün bir daha azaldık
Çatal kaşık fırlatan yosmaların
Asker kaçağı vatanseverlerin
Kiralık dillerinden yalan sıçrıyor mikrofonlara
Çoktan ihaleye verdikleri namusları
Tokat gibi kızarmıyor suratlarında
Yağmura yakalanmış makyajları gibi yüzlerinden akmıyor utanç
Dedikodu yazarlarının günceleri lağım kokuyor
Yalancılar gül sularını dökünüp sırıtkan çıkıyor kapılarından medya plazaların
Çarşıda bir telaş bir telaş
Yeniden raflara diziliyor Ahmet'ler
Kapaklar yeniden gülümsüyor
Tezgah altlarından kurtuluyor afişler
Kurt kapanı giyerek siyahlarını
İçi gülen bir ağlamayla açıyor kasalarını
Sesi yasaklandığı sokaklara salınıyor Ahmet'in
Bu kent bizden uzun yaşar Ahmet
Bu kent tarihi olan bir haylaz
Tutanaklar hükümsüzdür artık
Yakalama emirleri hükümsüzdür
Eğer dostluklar kapatılmazsa
Ziyaretsiz bırakılmış küflü mezelere
Bil ki: Türkülerin aşka ve alın terine emanettir
Sesinde açan ateş körüklerine emanet
Her gün biraz daha çekilen bir yürek telaşıydı gurbet
Adına hasret dediğin yalnızlık
Ciğerinle eriyen demirden koca bir dağdı
İmdat desen
Çığlığını salsan
Sazın delirse
Belki anlamadan geçip gidecekti
Yanı başından Paris!
Gözlerini kapasan
Binsen düşlerine
Pasaportsuz girsen Arguvan'a bir gece yarısı
Delirmekten beterdi sesinde açan tomurcuk
Türküler söyledim sana duyuyor musun?
Şimdi Galata'dan geçiyorum
Grileri yırtılmış bir İstanbul'dan geçiyorum
Yüzümdeki çamurdan yorulmuş Haliç
İçini çekiyor köprü altında
İniltisini yakalıyor oltalar
Kancadaki istavrit gibi çırpınıyor içim
İnsanlarda aynı telaş
Küpeşteden atılan simitler gene sevindiriyor martıları
Çamlıca'da antenlerden sen geçiyorsun
Radyolarda ibreler günah çıkarıyor
Fermancılar pasında erirken
Sen türkü söylüyorsun;
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Hoşça kal gözüm
Hoşça kal!
MuzikPlay Instagram: https://www.instagram.com/MuzikPlayTR
MuzikPlay Facebook: https://www.facebook.com/MuzikPlayTR
MuzikPlay Twitter: https://twitter.com/MuzikPlay
Türk Telekom Müzik: https://goo.gl/B6DVkO
iTunes: https://goo.gl/NFV2x4
Spotify: https://goo.gl/r1zGPG
fizy: https://goo.gl/6mUrDL
Söz:Aydın Öztürk
Müzik:Osman İşmen
Telefonun öte ucunda onur;
Ansızın söylüyor
Duydun mu haberi?
Ömrü bir soruya kilitleniyor Ahmet'in
Bir uçurumdan yuvarlanır gibi durmadan düşüyorum
Sesimi unutmuş
Tuzdan yorulmuş granitlere dağılıp kalıyorum
Kanımda ılık bir hüzün
Türkü söylüyor sitemli sesiyle
Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk
Gözüm yaşarıyor yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Gökyüzü düşüyor
Kuşlar, bulutlar düşüyor
Yağmurlara tutunarak
Kırgın olduğum bir adam içime acılar salıyor
Kapamışım gözlerimi
Hüzünle titreyen bir perdeyim
Tıkır tıkır bir film işliyor
Sepya bir hayat geçiyor varoşlardan
Şımarık yüzlü, sakallı bir çocuk dalga geçiyor hayatla
Gözüm diyen bıçkın diliyle karanlığa sövüyor;
Ben bir bıçak ucuyum kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum hey varın benim farkıma
En çok bize kızıyorum
En çok bana
Hayatın bileği taşında biten bıçak gibi kalıyoruz
Kabı ıslanmış kibritiz
Ateş veda ediyor kalbimize
Kör bir düğümü kılıçla kesmiş diyorlar İskender
Oysa bir düğüm bile değiliz ne de kılıç
Yazık ki, içi ağrıyan bir kabuktur bizden geriye kalan
Bugün!
Bugün bir daha azaldık
Çatal kaşık fırlatan yosmaların
Asker kaçağı vatanseverlerin
Kiralık dillerinden yalan sıçrıyor mikrofonlara
Çoktan ihaleye verdikleri namusları
Tokat gibi kızarmıyor suratlarında
Yağmura yakalanmış makyajları gibi yüzlerinden akmıyor utanç
Dedikodu yazarlarının günceleri lağım kokuyor
Yalancılar gül sularını dökünüp sırıtkan çıkıyor kapılarından medya plazaların
Çarşıda bir telaş bir telaş
Yeniden raflara diziliyor Ahmet'ler
Kapaklar yeniden gülümsüyor
Tezgah altlarından kurtuluyor afişler
Kurt kapanı giyerek siyahlarını
İçi gülen bir ağlamayla açıyor kasalarını
Sesi yasaklandığı sokaklara salınıyor Ahmet'in
Bu kent bizden uzun yaşar Ahmet
Bu kent tarihi olan bir haylaz
Tutanaklar hükümsüzdür artık
Yakalama emirleri hükümsüzdür
Eğer dostluklar kapatılmazsa
Ziyaretsiz bırakılmış küflü mezelere
Bil ki: Türkülerin aşka ve alın terine emanettir
Sesinde açan ateş körüklerine emanet
Her gün biraz daha çekilen bir yürek telaşıydı gurbet
Adına hasret dediğin yalnızlık
Ciğerinle eriyen demirden koca bir dağdı
İmdat desen
Çığlığını salsan
Sazın delirse
Belki anlamadan geçip gidecekti
Yanı başından Paris!
Gözlerini kapasan
Binsen düşlerine
Pasaportsuz girsen Arguvan'a bir gece yarısı
Delirmekten beterdi sesinde açan tomurcuk
Türküler söyledim sana duyuyor musun?
Şimdi Galata'dan geçiyorum
Grileri yırtılmış bir İstanbul'dan geçiyorum
Yüzümdeki çamurdan yorulmuş Haliç
İçini çekiyor köprü altında
İniltisini yakalıyor oltalar
Kancadaki istavrit gibi çırpınıyor içim
İnsanlarda aynı telaş
Küpeşteden atılan simitler gene sevindiriyor martıları
Çamlıca'da antenlerden sen geçiyorsun
Radyolarda ibreler günah çıkarıyor
Fermancılar pasında erirken
Sen türkü söylüyorsun;
Bir soğuk yel eser
Üşür ölüm bile
Anlatır akan kanı
Beyaz sesiyle
Hoşça kal gözüm
Hoşça kal!
MuzikPlay Instagram: https://www.instagram.com/MuzikPlayTR
MuzikPlay Facebook: https://www.facebook.com/MuzikPlayTR
MuzikPlay Twitter: https://twitter.com/MuzikPlay
Category
🎵
Müzik