Erdoğan AK Parti'de "hoş bir sada" bıraktı
- 10 yıl önce
Cumhurbaşkanlığı görevini devralmaya hazırlanan Recep Tayyip Erdoğan 22 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısında son defa konuştu:
“Tam 13 yıldır bu kürsüden sizlere seslendim. Hiç kimse baki değil, ölümsüz değil. Önemli olan baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakmak.”
Alkışlarla uğurlanan Erdoğan partisinden güzel hatıralarla ayrılmak istiyordu. Yeni cumhurbaşkanının bir diğer isteği de partisi üzerindeki kontrolü kaybetmemekti.
“Laikliğe aykırı fiillerinden” dolayı kapatılan Refah Partisi’nin küllerinden doğan AK Parti, Türk siyasi hayatına 14 Ağustos 2001’de girdi. Erdoğan‘ın liderliğinde muhafazakar ve demokrat kimliği öne çıkan bir partiye imza atıldı.
AK Parti 2002’de katıldığı ilk genel seçimlerden zaferle çıktı. Bu başarı Erdoğan’a 2003’te başbakanlığın yolunu açtı. Refah Partisi ekolünden bir partinin iktidara gelmesi ülkenin laik yapısı konusunda endişelere neden oldu.
Fakat AK Parti bu endişelerin aksine programında dine atıfta bulunmadı. İlk dönemlerde verilen sosyal içerikli demeçler ise zamanla yerini liberal uygulamalara bıraktı.
2008 AK Parti için zorlu bir yıldı. Temel özgürlükler ve demokrasi adına üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılması girişimi Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Ayrıca partinin “laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği” belirtilerek açılan kapatma davası ise yüksek mahkeme tarafından reddedildi.
2013’te kamuda türban yasağının kaldırılmasının ardından kadın milletvekilleri, Türkiye Millet Meclisi’ndeki çalışmalarına ilk defa başörtüsüyle katıldı.
Bu yasalar ülkede tepkilere ve protestolara yol açtı. Karma öğrenci yurtlarının kaldırılması kararı ise öğrtencileri sokağa döktü. İnternete getirilen yasaklar da bir diğer tepki konusuydu.
Son yıllarda ise tepki sesleri AK Parti içinden de yükseldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında fikir ayrılıkları başladı. Gül‘ün AK Parti’ye geri döneceğini açıklaması ise iki lider arasında bir güç mücadelesi mi yaşanacak sorusunu gündeme taşıdı.
“Tam 13 yıldır bu kürsüden sizlere seslendim. Hiç kimse baki değil, ölümsüz değil. Önemli olan baki kalan bu kubbede hoş bir sada bırakmak.”
Alkışlarla uğurlanan Erdoğan partisinden güzel hatıralarla ayrılmak istiyordu. Yeni cumhurbaşkanının bir diğer isteği de partisi üzerindeki kontrolü kaybetmemekti.
“Laikliğe aykırı fiillerinden” dolayı kapatılan Refah Partisi’nin küllerinden doğan AK Parti, Türk siyasi hayatına 14 Ağustos 2001’de girdi. Erdoğan‘ın liderliğinde muhafazakar ve demokrat kimliği öne çıkan bir partiye imza atıldı.
AK Parti 2002’de katıldığı ilk genel seçimlerden zaferle çıktı. Bu başarı Erdoğan’a 2003’te başbakanlığın yolunu açtı. Refah Partisi ekolünden bir partinin iktidara gelmesi ülkenin laik yapısı konusunda endişelere neden oldu.
Fakat AK Parti bu endişelerin aksine programında dine atıfta bulunmadı. İlk dönemlerde verilen sosyal içerikli demeçler ise zamanla yerini liberal uygulamalara bıraktı.
2008 AK Parti için zorlu bir yıldı. Temel özgürlükler ve demokrasi adına üniversitelerdeki başörtüsü yasağının kaldırılması girişimi Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Ayrıca partinin “laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği” belirtilerek açılan kapatma davası ise yüksek mahkeme tarafından reddedildi.
2013’te kamuda türban yasağının kaldırılmasının ardından kadın milletvekilleri, Türkiye Millet Meclisi’ndeki çalışmalarına ilk defa başörtüsüyle katıldı.
Bu yasalar ülkede tepkilere ve protestolara yol açtı. Karma öğrenci yurtlarının kaldırılması kararı ise öğrtencileri sokağa döktü. İnternete getirilen yasaklar da bir diğer tepki konusuydu.
Son yıllarda ise tepki sesleri AK Parti içinden de yükseldi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında fikir ayrılıkları başladı. Gül‘ün AK Parti’ye geri döneceğini açıklaması ise iki lider arasında bir güç mücadelesi mi yaşanacak sorusunu gündeme taşıdı.