Yahya GEYLAN-Güneşin Battığı Yerde Bir Dönülmez Ufka Gittin

  • 10 yıl önce
GÜNEŞİN BATTIĞI YERDE
Güneşin battığı yerde
Bir dönülmez ufka gittin.
Beni böyle dertli, garip
Öksüz bıraktın.
Gittiğin gün gibi sessiz,
Seninle doluyum, sensiz...
Yalnız bıraktın.

Zaman hiç geçmemiş gibi
Sensiz yaşanmamış gibi
Sana geleceğim
Dudağımda yarım kalmış
Hazin, hüzzam şarkılardan
Yanmış geleceğim.

Yaşamaktan başka söyle
Aramızda fark mı kaldı?
"Cansın" derdin
Can mı kaldı
Duman olup geleceğim.
Makam: Kürdîlihicazkâr
Beste: Prf. Dr. Selahaddin İÇLİ
Güfte (Şiir): Cansın EROL

Hikâyesi :
Söz yazarı (Cansın Erol hanım efendi), eşini (Vural Erol) kaybettikten sonra yazmıştır bu şarkıyı. Ama nasıl? Hangi ruh hâli ile? Hangi beyhude çırpınışlar, zihinde bu kelimeleri canlandırıp bu sırayla kâğıda dökmesine vesile olmuştu.
Vural Bey, amansız bir hastalığa yakalanmıştır. öyle bir hastalıktır ki bu, devrin hiçbir tabibi, hiçbir tıbbî imkânı def etmeye kâfi gelememekte, Vural bey her gün ömründen ömür gitmesinin içinde yarattığı hüzne gark olmaktadır. Üzüldüğü, ölecek olmak değil, canından çok sevdiği biricik eşinin (Cansın Erol), eriyişini kendisi ile birlikte yaşayarak kahrolması düşüncesidir.
Kendince bir plan yapar ve uygulamaya koyulur. Hastalığını öğrenene dek mükemmel süregiden ilişkileri, artık çatırdamaya başlar. Vural Bey, olmadık olayları büyütür, pireyi deve yapar ve hatta pire için yorgan yakarken, cansın hanım efendinin gözündeki sarsılmaz itibarını sarsmak için hayli çaba sarf eder. Sistematik biçimde giriştiği bu eylemi sonunda meyvesini verir ve taraflar boşanırlar, hem de bir daha görüşmemecesine.
Dedik, hastalığın âmânı yok. Ecel, vakti geldiğinde erken yaşta olmasına bakmadan Vural bey'i öte âleme taşır. Vasiyetnamesini okuyanlar, geride bir sandık dolusu mektup bıraktığını ve bu mektupların, kendisi öldüğünde bir başkası ile evli olmaması şartına dikkat edilerek Cansın hanım efendi'ye verilmesini vasiyet ettiğini görürler...
Yapılan araştırmalar neticesinde, cansın hanım'ın evlenmediği, gerekçe olarak da "hayatımın en güzel günlerini bana yaşatan Vural bey'le bile boşanmışsak, artık kimse ile yeniden denemenin bir anlamı yoktu" dediği tespit edilir. Vasiyetle ilgili gerekli açıklamalar yapılır ve sandık kendisine teslim edilir.
Merakla sandığı açan Cansın Hanım Efendi, ilk mektuplardan bir şey anlamasa da, gerçeği gördükçe kalbinin derinliklerinden, kelimelerle tarif olunması imkânsız bir duygu seli kopar. Vural Bey, aslında neler yaşadığını tüm çıplaklığı ile mektuplara nakşetmiş, sırf cansın hanım'ın kendisi ile birlikte ölmemesi uğruna böyle bir yol izlediğini açıklamıştır...
Mektupların hepsini bitiren cansın hanım da, eline kâğıt kalemi alır ve Klasik Türk Müziği repertuarına Selahattin İçli'nin kazandırdığı bu güfteyi yazar.
***Alıntı***