Hüzün Peygamberi // Dursun Ali Erzincanlı

  • 10 yıl önce
Bedir Harbi'ne giderken müslümanların yanında iki at ve yetmiş deve vardı. Develere nöbetleşe biniyorlardı. Rasul-i Ekrem s.a.v. de Hz. Ali ve Mersed ile (Allah onlardan razı olsun) birlikte sırayla biniyordu deveye.

Yürüme sırası Rasul-i Ekrem s.a.v.'e geldiğinde arkadaşları şöyle dediler:

-- Ey Allahın Rasulü, sen bin. Biz yürürüz.

Efendimiz s.a.v. bu teklifi kabul etmedi:

-- Yürümek hususunda hepimiz eşit güce sahibiz. Ecir ve mükafat konusunda da ben sizlerden daha müstağni ve ihtiyaçsız değilim.

"Ben Allah'ın Rasulüyüm. Siz yürüyün, ben binekte kalayım.." demedi, demezdi.

Canım kızım

Rasulullah s.a.v. kendini arkadaşlarından ayrı görmediği gibi aile ve akrabalarına da bir ayrıcalık vermezdi.

Kızı Hz. Fatıma r.a.'ın un öğütmekten elleri, su taşımaktan göğsü yaralanmıştı. Eşi Ali r.a. Rasulullah s.a.v.'e gelerek Fatıma için bir yardımcı istedi. Rasulullah s.a.v. bu isteği şöyle karşıladı:

"Ben daha Suffe'dekilerin ihtiyaçlarını karşılayamamışken kızım için böyle bir şey nasıl düşünebilirim?"

Ve kızını sabah namazına kaldırırken şöyle derdi:

"Fatıma, canım benim. Ben Muhammed 'in kızıyım diye sakın namazını terk etme..."

Bilirdi ki herkes Allah katında secdeleriyle sayılırdı. Buna ne kızı ne de kendisi uzaktı.

Herkesle beraber

Amcası Abbas r.a. Bedir esirleri arasındaydı. Elleri bağlanmıştı. Diğer esirlerden daha iri olduğu için daha sıkı bağlanmıştı. Gece inlemeye başladı. Bu iniltiyi duyan Allah Rasulü s.a.v. uyuyamıyordu. Neden uyuyamadığını sordular:

-- Abbas'ın iniltisi bana uyku uyutmuyor.

Arkadaşlarından bazıları giderek Abbas r.a.'ın ellerini çözdü. Artık ses kesilmişti. Allah Rasulü s.a.v. neden sesin gelmediğini sordu. Arkadaşları, "Onun bağını çözdük.." dediler. Bunu üzerine Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurdu:

-- Bütün esirlerin bağını çözün.

En sonunda esirleri fidye karşılığı serbest bırakılmaya başlanmıştı. Ensar'dan bazı kişiler Allah Rasulü s.a.v. ile Hz. Abbas r.a.'ın akrabalık bağını öğrenince onun affedilmesini istediler. Allah Rasulü s.a.v. buyurdu:

-- Hayır, böyle bir şey olamaz! Onun ödemek zorunda olduğu fidyenin tek bir dirhemi dahi bağışlanamaz!

Kureyşliler herkese üstün olduklarını göstermek için hac esnasında Arafat'a çıkmaz, Müzdelife'de kalırlardı. Peygamber s.a.v. bu hareketten hiç hoşlanmaz, peygamberliğinden önce de sonra da herkesle birlikte Arafat'a çıkar ve Arafat'ta da kendisine özel bir yer ayırtmaz, 'kim daha önce varırsa istediği yere yerleşir' derdi.
O, en fakir insanların evine gider, hatırlarını sorardı. Hiçbir resmiyete gerek duymadan en fakir ve en pejmürde insanlar arasında otururdu.
O arkadaşlarıyla bir arada oturduğu zaman meclise gelen bir yabancı onu ayırt edemezdi. Bir meclise gittiğinde de nereyi boş bulursa oraya otururdu. Başköşeye geçmez, meclisin hemen bir kıyısına oturuverirdi. Arkadaşlarından da böyle yapmalarını isterdi:

Önerilen