Kehf Suresi, 60-82 Ayetlerinin Tefsiri

  • 11 yıl önce
 

ADNAN OKTAR: Kehf Suresi, 60. ayet; Merve Hocam buyurun.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: Kovulmuş şeytandan Allah’ım Sana sığınırım; Kehf Suresi, 60: “Hani Musa genç yardımcısına demişti: ‘İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim ya da uzun zamanlar geçireceğim.’”

ADNAN OKTAR: Bu metafizik ortamdaki bir yolculuk. Bu herhangi bir yolculuk değil. Zamanın dışına çıkılarak yapılan bir yolculuk. Bir kere Hz. Hızır (a.s)’la beraberler. Hz. Hızır (a.s) ayrı bir şeriata tabi. Gittikleri yerler, gördükleri yerler hep zamanın dışına çıkarak gittikleri yerler. Bu Hz. Musa (a.s)’da olan özel bir hal, mucize olan bir hal. Genç yardımcısıyla iki denizin birleştiği yere gidiyorlar. Neresi? İstanbul. Kim acaba genç yardımcısı? Bir de ona bakmak lazım. Sor kardeşlerime, kim olduğunu tahmin ediyorlar? Zamanın dışına çıkarak İstanbul’da o genç yardımcısıyla nereye gitmişler; sor bakalım bilecekler mi, tahmin edecekler mi? Kuran neye işaret ediyor, kime işaret ediyor? İkinci ayeti oku?

MERVE BÜYÜKBAYRAK: Kehf Suresi, 61: “Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir menfez bulup) kendi yolunu tuttu.”

DİDEM ÜRER: İlk cevap geldi; Hz. Mehdi (a.s).

ADNAN OKTAR: Allahualem, Allahualem. Çünkü zamanda yolculuk yapıyor. Hz. Musa (a.s) hep Allah’a yalvarmıştır; “Ya Rabbi beni Mehdi yap” diye. Bir daha oku.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler;

ADNAN OKTAR: İki, iki. İkisi, iki denizin birleştiği yere. Onu Kuran’da kasten söylüyor Cenab-ı Allah. İkisi, iki denizin birleştiği yere. İki denizin birleştiği yer İstanbul. İki, iki. Balık; balık çağı bitiyor, kova çağı başlıyor. Balıktan sonr kova çağı var. Evet, dinliyorum.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Balık) denizde bir akıntıya doğru kendi yolunu tuttu.”

ADNAN OKTAR: Onu daha önce de söylemiştik. “Onu daha sonra söyleyeceğim” dedim. Biraz daha zamanı var, onu söyleyeceğiz. Devam edelim.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: ‘Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.’”

ADNAN OKTAR: Bu metafizik bir yolculuk. “Gerçekten yorulduk” diyor. “Yemeğimizi getir.”

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Genç-yardımcısı) Dedi ki: ‘Gördün mü, kayaya sığındığımızda, balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu.’”

ADNAN OKTAR: “Kayaya sığındığımızda;” kayanın olduğu yerde evi var, oraya sığınıyor. Sığınmak ne demek? Orada yaşamak demek. Denizin kenarında kayalık bir yerde sığındığı bir yer var.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Musa) Dedi ki: ‘Bizim de aradığımız buydu.’ Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.”

ADNAN OKTAR: İkisi de izleri üzerinde zamanda geriye doğru gidiyorlar.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.”

ADNAN OKTAR: Sen ona ister Abdulhay de, ister Abdulrezzak de, Hz. Hızır (a.s) de ama Peygamberimiz (s.a.v)’in ona verdiği isim ‘Hızır’. Ama tabii ki çok ismi vardır, birkaç ismi vardır. Mesela Tevrat’ta da ismi daha değişik, Hıristiyanlıkta da ismi daha değişik. Halk arasında da Hıdır da diyorlar, Hızır da diyorlar. Ama o şahıs, oradaki kişi. Yani batın ilminin sultanı, ilmi ledünün sultanı. Hz. Mehdi (a.s)’a baktığımızda ilmi ledünün Hz. Mehdi (a.s)’da hakim olduğunu görüyoruz. Adam niye itiraz ediyor, İstanbul’daki büyük alim? Hz. Musa (a.s) nasıl itiraz ediyor? Haşa, Hz. Musa (a.s) ile tabii kıyaslanmaz. Hz. Musa (a.s) orada onu anlayamıyor. İstanbul’daki alim de hasta olduğu için anlayamıyor. Ondaki ilmi, ondaki derinliği anlayamıyor. Anlayamadığı için de itiraz etmiş oluyor. Demek ki ledün ilmiyle hareket ediyor Hz. Mehdi (a.s).

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Musa ona dedi ki: ‘Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?’” Rüşd; doğru yol, Kuran, Allah’ın Kitabı, o devirde Tevrat. Ama Allah “doğruyu ondan öğreneceksin” diyor.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Dedi ki: ‘Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin.’”

ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi (a.s)’la olma sabrına insanlar güç yetirebilir mi? Güç yetiremiyorlar. Kaç kişi güç yetirebiliyor? Hz. Mehdi (a.s)’ın belki binlerce talebesi oluyor ama 313 kişi güç yetirebiliyor. Başlangıçta 9 kişi güç yetirebiliyor, sonra 30 kişi güç yetirebiliyor. Çünkü anormal görüyorlar Hz. Mehdi (a.s)’ın yaptıklarını. Hayatını da anormal görüyorlar; yaptıklarını da, konuşmalarını da anormal görüyorlar.