Sayın Adnan Oktar’ın Daniel Pipes’a cevabı.

  • 11 yıl önce
ADNAN OKTAR: Daniel Pipes, güzel, Peygamber ismi. Amerikalı değil mi Daniel?

DİDEM ÜRER: Evet.

ADNAN OKTAR: Benim yazıma cevap vermiş. Ne diyor; “Oktar bey ve ben Suriye’de barış istemi üzerinde anlaşıyoruz. Ayrıca Kitabı Mukaddes’ten ve Kuran’dan barışla ilgili pasajlar toplamasını takdir ediyorum. Suriye’de güç için çatışan iki tarafın ahlaksız, zalim ve vahşi olduğunu düşünürsek, dini açıdan değil, stratejik açıdan düşünmemiz gerektiği anlaşılıyor. Sayın Oktar Suriye’deki güç çatışmasının sadece iyi ve kötü arasındaki bir çatışmaya indirgemek istiyor. Ama iki tarafta tiksindirici davrandığında bunu yapmak zor. Esat ya da muhaliflerinin zaferinin Suriye’ye ve dünyanın geri kalanı için ne anlama geleceğini iyi düşünmemiz lazım. Sonra bu senaryolar her iki tarafın kavgasının devam ettiği senaryolarla karşılaştıralım. Son seçenek diğerinden daha kabul edilebilir. Sayın Oktar beni aksine ikna etmesi için dini kaynaklardan alıntı yapmaktan, daha fazlasını yapması gerekiyor.” Dindar değil mi Daniel, o yüzden evet. İşte dindarlar dünyaya hakim olsa, konu bitecek anında biter. İsrail’le hiç bir sorun kalmaz, Filistin’le hiç bir sorun kalmaz, Amerika’yla hiç bir sorun kalmaz. Ama samimi dindarlar, bağnaz değil. Şimdi burada Daniel Bey’in hatası şu “iki tarafın da ahlaksız, zalim ve vahşi olduğunu düşünürsek” şimdi bunun doğru yönleri var, yani ben bunu inkar etmiyorum. Ben “muhalifler çok güzel ahlaklı, karşı taraftakiler ahlaksız” demiyorum ki. İki tarafın da ahlaksızı var. İki tarafın da haklı yönleri var. Ama iki taraf da açmaza girmiş vaziyette, iki taraf da yanlış çizgide. Ben bir tarafı tutuyor değilim yani onu yanlış anlamış. Öyle bir şey yok. Ya ben anlatamadım, ya o anlamadı. Yani ben muhaliflerin de bağnaz olduğunu biliyorum, üslup yöntem her şeyden anlaşılıyor bu. Karşı tarafın da çok acımasız ve gaddar olduğunu da biliyorum. Konunun Mehdiyet’le aklı başında insanların bir araya gelmesiyle çözüleceğini iddia ediyorum ben. Yani aklı başında bir lider seçilip, sevgi dolu bir lider seçilip, hepsini bir ortak masaya getirip, bilim ve sanatın demokrasinin güzel zemininde uzlaştırmak, barıştırmak ve ortalığı güzel hale getirmek. Benim iddiam bu. “Muhalifler gelirse ortalık süt liman olur” demiyorum. Amerika’nın gücü var, Türkiye’nin de gücü var, İran’ın da gücü var. Aklı başında halim bir insan seçsinler. Ekip değil. Ekip oldu mu çatışma çıkar. Bir tane insan, makul sevgi dolu, dünya hırsı olmayan bir insan. Onun hakemliğinde herkes neticeye razı olarak güzel bir anlaşma yapılması konu bu.

“Adnan Oktar, AKP’yi demokrasiyi insan haklarını ve sevgiyi savunuyor. AKP’yi radikal guruplarla aynı kefeye koymak yanlış olur. Eğer Şam’da Ak parti zihniyeti hakim olsaydı süt liman olurdu meşru bir İslamcı olarak Oktar Bey Türkiye’nin Erdoğan’ını İran’ın Hamaney’i ile aynı kefeye koymamdan sonra da aynı radikal ütopyacı hareketin iki farklı şekli olarak ifade etmemden doğal olarak hoşlanmayacaktır. Her ne kadar Şam’daki AKP’nin Esat’lardan çok daha iyi bir iş yapacağına şüphem olmasa da batıya karşı bir uydu Suriye devleti olarak mevzi alacağından kuşkum yok.” Bak şimdi burada bir bakış açısı bozukluğu var. Yine ben aynı şeyi söylüyorum Ak parti meseleyi kökten halleder demiyorum. Mehdiyet’le, Moşiyah’la meselenin hallolacağına inanıyorum. Ama Ak Parti’nin her halükarda eğer Şam’da öncü olursa Suriye’de öncü olursa yatıştırıcı, uzlaştırıcı daha halim bir yönü olacağı açık. Yani Avrupa’yla rahatça muhatap olabilecek bir insan ortaya çıkar. Tayyip Bey’le konuşulabiliyor. Anlaşma mümkün, Obama’nın yanına gidiyor Obama sarılıyor ona, arkadaş oluyor askeri törenle karşılıyor. Anormal görse herhalde görüşmezdi. Demek ki, makul bir insan ki, kabiliyetli bir insan ki, ona bu kadar nezaket saygı gösteriyor. Benim kastettiğim bu ama ben Ak Parti’yle de çözülür demiyorum ayrıca. Mehdiyet’le çözülür diyorum.

 “Adnan Oktar, Allah Tevrat’ta çatışan taraflar arasında barış yapmayı emreder. Bir Musevi Allah’ın emrine uymalıdır. Musevi, Allah’a inanan biri olarak konuşmalısın.” Yani Daniel’a benim bunu söylediğimi söylüyor. “Yüce Allah Tevrat’ta Moşiyah için “güçle kuvvetle yani tankla tüfekle değil, Allah’ın gücüyle hakim olacaksın” diyor. Bu alışılmadık açıklamalar. İki farklı şekilde yorumlayabiliriz” diyor. Yani niye alışılmadık, sen Musevi’sin. Tevrat’la eğitiliyorsun. Küçükken sana tören yapıldı. Değil mi? Tevrat’ı okudun. Tevrat’ın eğittiği bir insansın, sen Tevrat’ın çocuğusun, Tevrat’ın insanısın. Niye orijinal bir şeyden bahsediyormuşum gibi şaşırarak konuşuyorsun, onu anlamak mümkün değil. “İngilizcedeki “God” Arapçadaki “A

Category

🗞
Haberler

Önerilen