Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (19 Haziran 2013; 24:00)
BERİL KONCAGÜL: Aşkım, dünya güzelimle programımıza başlıyoruz inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Birde Didem Hocamla başlıyoruz.
DİDEM ÜRER: Hocam, bugün Vatan Gazetesi’nde, Gezi Parkı’nın güzelleştirilmesi ile ilgili önerilerinizin olduğu videonuz yayınlanmıştı, birçok yerde de haber olarak devam etti ondan sonra da.
ADNAN OKTAR: Türkiye’de sanat ve estetik şu an durmuş durumda. Daha eskiden de o kadar güçlü değildi, yani zayıftı, çok çok zayıftı. Cumhuriyet döneminde genellikle zayıf oldu. Avrupa tarzında bir sanat anlayışı ve kalite anlayışı Türkiye’nin hakkı, demokrasi anlayışı da Türkiye’nin hakkı. Sanat, güç elde edilen bir şey değil; sadece zevk sahibi olmak ve istemek, azmetmek. Hemen meydana gelir. Yani Taksim’e düşündüğümüz havuz, Avrupa’dan birkaç sanatçı gelse, Türkiye’de de sanatçılar var. Şık, çok güzel heykeller, havuzun kenarına ve içine; fıskiyeler, yine küçük yan havuzlar, çok şık bahçeler, geometrik düzende bahçeler, çok şık oturma yerleri, şık gezinti yerleri, geniş alan ve kuğular -tatlı hayvanlar kuğular- güvercinler ama sırf yaban güvercini değil; paçalı güvercinler, beyaz güvercinler orayı doldursun. Çok süslü olsun. Sırf orası için bunu düşünüyoruz, Taksim için. Diğer yerlerde de aynısı yapılabilir. Bunların düzenlenmesi zor değil. Onun için, mesela Kültür ve Sanat Bakanlığı olabilir, Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak. Veyahut Kültür Sanat Estetik Bakanlığı olabilir. Yahut Kültür Kalite Bakanlığı olabilir. Yani hepsini içine toplayacak şekilde; sanatı, kaliteyi hepsini içine toplayacak şekilde Bakanlık ihdasında fayda var.
Ben dinliyorum seni Didem Hocam.
DİDEM ÜRER: Tamam Hocam, inşaAllah. Hocam, çok sayıda PKK’lı Twitter’da ve Facebook’ta Diyarbakır’daki ‘Komünist Kürdistan Tehlikesi’ kitabının dağıtımı çalışmasını duyuruyordu,maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Komünizmin Güneydoğu’da olmaması PKK için bir nimet. PKK’ya da dehşet saçar komünizm. Yani onların zannettiği gibi olmaz. Mahvederler; milleti de mahvederler, kendilerini de mahvederler. Yani orada bir canlı varlık kalmaz Allah esirgesin.Komünizm olacağına İttihad-ı İslam olsun. Sanat olsun, demokrasi olsun, özgürlük olsun, güzellikler olsun. Niye komünizm? Niye komünist diktatörlük? Niye vahşet? Kürt kardeşlerimiz dindardır. Bütün evliyalar,alimler hep Güneydoğu’dan çıkar. Bırakın dindar, özgür, rahat yaşasınlar. Onuruna düşkün insanlar, şerefine düşkün insanlardır Güneydoğu halkı, bütün Anadolu’muz gibi, bütün Türkiye gibi. Huzur içerisinde, refah içerisinde, neşe içerisinde, dindarca, Allah’ı severek yaşasınlar. Dindarlıklarına da bizim, hiç kimse için diyorum, hiç kimse için yön vermemize gerek yok. Bizim milletimizin inancına bırakmak lazım. Yani herkes istediğinde ilmihali alır okur. Neyin doğru, neyin eğri olduğunu internetten de öğrenebilir; televizyondan, babasından, annesinden öğrenir. Onun için bu tip üsluplardan imtina etmek lazım, kaçınmak lazım.
DİDEM ÜRER: Hocam, “polisi uykusuz bırakmak, gücünü kırmak büyük hata olur” demiştiniz. Bu konu İçişleri Bakanlığı’nı harekete geçirdi ve Emniyet Genel Müdürlüğü yaklaşık 80 saat boyunca, botlarını ayağından çıkarmayan ve günlerce 3-4 saat uykuyla görev yapan polisler için dinlenme tırları almaya karar verdi. Tırlarda 40-50 kişinin uyuyabileceği ranza ve duş sistemi olacak. Böylelikle uzun süre evlerine gidemeyen polisler, bu tırlarda dinlenecek.
ADNAN OKTAR: O tırları da yakmaya kalkarlar, o pek akılcı bir şey değil, o akılcı bir şey değil. Onu, uyurken, Allah vermesin, molotof kokteyli ile yakmaya kalkarlar.Onunla baş olmaz öyle değil. Oteller açsın, vatandaş evini de açsın. İki tane polisimizi ağırlayamayacak durumda mıyız yani?Olur mu öyle şey? Oteller, iş yerleri açsın. Devlet bir kanun çıkartsın, bir şey çıkartsın, en azından vatandaşın bunu yapabileceğine dair bir yol göstersin. Vatandaş onu yapar.Olayların olduğu yerde koskoca oteller vardı, bomboştu. Nur gibi polisimiz gitsin yatsın, dinlensinler. Ayrıca polis yoruldu, gitsin evine, jandarma gelsin. Aslanlar. Jandarma yoruldu, komando gelsin.Komando yoruldu polis gelsin. Vardiyalı çalışsınlar. Bu olay bununla bitmez, söyleyeyim. Çok iyi hazırlık yapılması lazım. Canları onların içinde yakarlar, tırların içerisinde. Böyle hedef gösterilmez. Çok tehlikeli olur o. Çok çok tehlikeli olur. Riskli. Tırın içerisinde polis, sokakta.Allah muhafaza, uyku halindeyken üstelik, savunmasızken. Dışarıda hareket halindeyken kendini korumada zorlanıyor polis, tırın içinde nasıl kendini korusun. 3-5 tane molotof kokteyli attılar mıydı kapısına, bitti, Allah esirgesin. Cayır cayır yanarlar, Allah vermesin. O olmaz, o.
DİDEM ÜRER: Hocam, polise verilen yemeklerle ilgili bir resim yayınlandı sosyal medyada. Onu gösterecektim.
ADMNAN OKTAR: Niye? Güzel işte. Orada da mesela, Kızılay’ın seyyar arabaları var, yemek arabası, seyyar araba gelsin. Tabaklarına kepçe kepçe koysunlar koçlara. Kızar
ADNAN OKTAR: Birde Didem Hocamla başlıyoruz.
DİDEM ÜRER: Hocam, bugün Vatan Gazetesi’nde, Gezi Parkı’nın güzelleştirilmesi ile ilgili önerilerinizin olduğu videonuz yayınlanmıştı, birçok yerde de haber olarak devam etti ondan sonra da.
ADNAN OKTAR: Türkiye’de sanat ve estetik şu an durmuş durumda. Daha eskiden de o kadar güçlü değildi, yani zayıftı, çok çok zayıftı. Cumhuriyet döneminde genellikle zayıf oldu. Avrupa tarzında bir sanat anlayışı ve kalite anlayışı Türkiye’nin hakkı, demokrasi anlayışı da Türkiye’nin hakkı. Sanat, güç elde edilen bir şey değil; sadece zevk sahibi olmak ve istemek, azmetmek. Hemen meydana gelir. Yani Taksim’e düşündüğümüz havuz, Avrupa’dan birkaç sanatçı gelse, Türkiye’de de sanatçılar var. Şık, çok güzel heykeller, havuzun kenarına ve içine; fıskiyeler, yine küçük yan havuzlar, çok şık bahçeler, geometrik düzende bahçeler, çok şık oturma yerleri, şık gezinti yerleri, geniş alan ve kuğular -tatlı hayvanlar kuğular- güvercinler ama sırf yaban güvercini değil; paçalı güvercinler, beyaz güvercinler orayı doldursun. Çok süslü olsun. Sırf orası için bunu düşünüyoruz, Taksim için. Diğer yerlerde de aynısı yapılabilir. Bunların düzenlenmesi zor değil. Onun için, mesela Kültür ve Sanat Bakanlığı olabilir, Kültür Bakanlığı’na bağlı olarak. Veyahut Kültür Sanat Estetik Bakanlığı olabilir. Yahut Kültür Kalite Bakanlığı olabilir. Yani hepsini içine toplayacak şekilde; sanatı, kaliteyi hepsini içine toplayacak şekilde Bakanlık ihdasında fayda var.
Ben dinliyorum seni Didem Hocam.
DİDEM ÜRER: Tamam Hocam, inşaAllah. Hocam, çok sayıda PKK’lı Twitter’da ve Facebook’ta Diyarbakır’daki ‘Komünist Kürdistan Tehlikesi’ kitabının dağıtımı çalışmasını duyuruyordu,maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Komünizmin Güneydoğu’da olmaması PKK için bir nimet. PKK’ya da dehşet saçar komünizm. Yani onların zannettiği gibi olmaz. Mahvederler; milleti de mahvederler, kendilerini de mahvederler. Yani orada bir canlı varlık kalmaz Allah esirgesin.Komünizm olacağına İttihad-ı İslam olsun. Sanat olsun, demokrasi olsun, özgürlük olsun, güzellikler olsun. Niye komünizm? Niye komünist diktatörlük? Niye vahşet? Kürt kardeşlerimiz dindardır. Bütün evliyalar,alimler hep Güneydoğu’dan çıkar. Bırakın dindar, özgür, rahat yaşasınlar. Onuruna düşkün insanlar, şerefine düşkün insanlardır Güneydoğu halkı, bütün Anadolu’muz gibi, bütün Türkiye gibi. Huzur içerisinde, refah içerisinde, neşe içerisinde, dindarca, Allah’ı severek yaşasınlar. Dindarlıklarına da bizim, hiç kimse için diyorum, hiç kimse için yön vermemize gerek yok. Bizim milletimizin inancına bırakmak lazım. Yani herkes istediğinde ilmihali alır okur. Neyin doğru, neyin eğri olduğunu internetten de öğrenebilir; televizyondan, babasından, annesinden öğrenir. Onun için bu tip üsluplardan imtina etmek lazım, kaçınmak lazım.
DİDEM ÜRER: Hocam, “polisi uykusuz bırakmak, gücünü kırmak büyük hata olur” demiştiniz. Bu konu İçişleri Bakanlığı’nı harekete geçirdi ve Emniyet Genel Müdürlüğü yaklaşık 80 saat boyunca, botlarını ayağından çıkarmayan ve günlerce 3-4 saat uykuyla görev yapan polisler için dinlenme tırları almaya karar verdi. Tırlarda 40-50 kişinin uyuyabileceği ranza ve duş sistemi olacak. Böylelikle uzun süre evlerine gidemeyen polisler, bu tırlarda dinlenecek.
ADNAN OKTAR: O tırları da yakmaya kalkarlar, o pek akılcı bir şey değil, o akılcı bir şey değil. Onu, uyurken, Allah vermesin, molotof kokteyli ile yakmaya kalkarlar.Onunla baş olmaz öyle değil. Oteller açsın, vatandaş evini de açsın. İki tane polisimizi ağırlayamayacak durumda mıyız yani?Olur mu öyle şey? Oteller, iş yerleri açsın. Devlet bir kanun çıkartsın, bir şey çıkartsın, en azından vatandaşın bunu yapabileceğine dair bir yol göstersin. Vatandaş onu yapar.Olayların olduğu yerde koskoca oteller vardı, bomboştu. Nur gibi polisimiz gitsin yatsın, dinlensinler. Ayrıca polis yoruldu, gitsin evine, jandarma gelsin. Aslanlar. Jandarma yoruldu, komando gelsin.Komando yoruldu polis gelsin. Vardiyalı çalışsınlar. Bu olay bununla bitmez, söyleyeyim. Çok iyi hazırlık yapılması lazım. Canları onların içinde yakarlar, tırların içerisinde. Böyle hedef gösterilmez. Çok tehlikeli olur o. Çok çok tehlikeli olur. Riskli. Tırın içerisinde polis, sokakta.Allah muhafaza, uyku halindeyken üstelik, savunmasızken. Dışarıda hareket halindeyken kendini korumada zorlanıyor polis, tırın içinde nasıl kendini korusun. 3-5 tane molotof kokteyli attılar mıydı kapısına, bitti, Allah esirgesin. Cayır cayır yanarlar, Allah vermesin. O olmaz, o.
DİDEM ÜRER: Hocam, polise verilen yemeklerle ilgili bir resim yayınlandı sosyal medyada. Onu gösterecektim.
ADMNAN OKTAR: Niye? Güzel işte. Orada da mesela, Kızılay’ın seyyar arabaları var, yemek arabası, seyyar araba gelsin. Tabaklarına kepçe kepçe koysunlar koçlara. Kızar