Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (24 Haziran 2013; 23:00)

  • 11 yıl önce
AYLİN KOCAMAN: Dünyada gördüğüm en güzel, en derin, en etkileyici gözlere sahip aşkımla yayınımıza devam ediyoruz, inşaAllah. Hoş geldiniz Hocam.

ADNAN OKTAR: Hoş bulduk. Gençlerin, büyük bir bölümü Türkiye'de de, dünyada da modernler. Normal insanda zaten öyle olması lazım. Müzikten hoşlanması lazım, danstan hoşlanması lazım, gülmesi lazım, eğlenmesi lazım. Evini güzelleştirmeye çalışması lazım, bahçesini güzelleştirmeye çalışması lazım. Bir insan içine kapandıysa, ağırsa, şizofren karakter gösteriyorsa bu hastalıktır, beladır bu yani. Müzikten hoşlanmıyor, resimden hoşlanmıyor, sanattan, hiç bir şeyden hoşlanmıyor. Gece gündüz ağlama. Hadi ağlayalım. Sen de ağla, ben de ağla. Yemeyelim, giymeyelim işte bir hırkayla yaşayalım. Kırk lokma yiyelim, kaval dinleyelim. Ney sesiyle mesela adam uyuşuyor. Adam böyle canlı müzik istiyor. Sen delikanlı adamsın ateş gibi olman lazım. Neyle ne uyuşturuyorsun kendini? Hep böyle uyuşuk parçalar, dini konuları tenzih ederim. İnsanları içine kapatan, şizofren ruha iten bir üslup. Ve bunu din diye de ortaya koyuyorlar. Yani işte “teravih namazı nasıl kılınır?” Biliyor işte klasik herkes gidiyor Ramazan’da şey yapıyorlar. Her yıl gündeme getirmenin alemi ne? Yani kimse reddetmiyor ki zaten. Teravih olmadığını iddia eden de olabilir. Olmasa da güzel teravih. Mesela “Cuma namazı yok” diyorlar, olmasa da güzel. Cuma günü toplanıyorsun. “Cuma günü bizim” diyor “Müslümanların bir toplantısı var gelir misiniz?”, oh ne ala. Adet edinmiş her Cuma toplanıyor Müslümanlar, ne güzel. Bayramda diyor ki, “her akşam Ramazan’da toplanalım camilerde,” çok güzel. Diyor ki Peygamber (s.a.v) zamanında yokmuş, olmasın. Müslümanları toplamak değil mi amaç, birbirlerini sevmesi değil mi? Çok güzel işte, gayet hoş.

Didem Hocam buyurun.

DİDEM ÜRER: Mehmet Şevket Eygi Hocamız bugünkü yazısında Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in "Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz" hadisini hatırlattı. Ve “Müslümanlar tek bir ümmet olmaz, tek bir İmam-ı Kebir’e biat etmez ve itaat etmezlerse zillet, esaret ve rezaletten kurtulamaz” dedi.

ADNAN OKTAR: Hocam bak “Mehdi (a.s)'a tabii olun” diyor Mehmet Şevket Eygi Hocam. Geçenlerde açık açık söyledi, "sadece Hz. Mehdi (a.s)'la bu iş çözülür" dedi. İmam-ı Kebir dediği Mehdi (a.s). Dünya tatlısı maşaAllah Hocamız. Bak Bediüzzaman’ın tavsiyesine uydu o evlenmedi. Bayağı dinç.

Dünyanın Sultanı Şeyhin Şah Sultanı, Şeyh Nazım Kıbrısi Hazretleri El Hakkani. Dünya tatlısı Şeyhimiz. Dışarı devriyeye deniz ve dağ tarafına gitmiş. Bir dağa, bir denize ama devriye, inşaAllah. Devriye arabası var özel.

Aslında Türkiye'de, bütün Ortadoğu'da bir sanat kavrukluğu var. Sanat ölmüş durumda, hayat ölmüş durumda, estetik ölmüş durumda. Hiç bir İslam ülkesinde sanat eseri kalmadı. Eski binalar var sadece, işte eski camiiler, o kadar başka bir şey yok. Yeni yapılan hiç bir şey olmuyor. Mahvolmuş durumda. Türkiye'de de sanat durdu. Sanat estetik durdu. Halbuki Türkiye sanatın merkezi olabilir. Mesela İtalya'da da durdu sanat. Türkiye, Akdeniz olimpiyatları falan onlardan çok daha önemli, dünya sanatının merkezi olsun. İstanbul’u dünya sanatının merkezi yapsınlar. Bütün ünlü sanatçıları çağıralım. Muazzam, çok muhteşem heykeller yapılsın. Bir kere heykel muhalifliği var. Heykel çok şahane, zengin ve muhteşem gösteriyor binaları, her yeri. Muhteşem havuzlar olabilir. Taş işçiliği mesela çok şahane şeyler yapılabilir. Muazzam bir ahşap sanatı olabilir. Mesela İtalyan sanatıyla Osmanlı sanatı karıştırılarak beraber muhteşem güzellikte binalar, eşyalar yapılabilir. Muhteşem bahçeler yapılabilir. Mesela Taksim’de planlanan hakikaten donuk bir yapıydı. Halen de o donukluğu kıracak bir proje yok ortada. Yani canlı bir proje yok. Ne Ankara’da, ne İstanbul, ne İzmir’de öyle bir şey. Dünyayı hayrete düşürecek bir sanat ve estetik anlayışı olması lazım. Avrupa’nın nefesi kesilsin. Havuzlarla, bahçelerle, binalardaki süslemelerle yani çok pahalı bina yapmaya da gerek yok. Sanatlı bina yapmak çok önemli. Küçük ama sanatlı. Büyük bina da yapılmış olsa, yine sanatlı.

Kitlevi mesela beton yığını cami yapıyor, her yer beton. Bahçesi beton, her yer beton. Caminin içine giriyoruz, çın çın çınlıyor, kimse yok. Müezzin efendiyi arıyoruz. Hoca efendiyi arıyoruz. Hoca zaten yok. “Hocanın evi bilmem nerede” diyorlar. Müezzini zor bela buluyorsun. Ben soruyorum, “Hocam kimse gelmiyor “diyor. Olsa bile yaşlı dedeler geliyor. Yaşlanmış amcalar geliyor. Sanki altmış yaşından sonra İslam, din yaşanırmış gibi. Kısa bir sakal. Yaşlı dedelerime spor oluyor işte, onlar gidip geliyorlar gibi de düşünüyor bazı kişiler. Böyle olmaz. Dinamik, canlı, çok kaliteli bir din anlayışı, İslam anlayışı olması lazım. Ve müthiş özgürlüklerin olduğu bir din anlayışı olması lazım.

“Merhaba. Etrafınızdaki

Önerilen