Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (14 Temmuz 2013; 17:00)

  • 11 yıl önce
DAMLA PAMİR: Aşkım camın bir tanemin sohbetine başlıyoruz, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari İran’ın Suriye’ye yaptığı silah yardımlarını teyit etti, “engel olamıyoruz” dedi.

ADNAN OKTAR: İran, çünkü kendi anlayışındaki Mehdi’nin çıkacağını düşünüyor Suriye’den. Eğer aksi türlü olursa, Sünnilerin tarif ettiği Mehdi’nin Suriye’den çıkacağına inanmak mecburiyetinde kalacak, onun için can havliyle durdurmaya çalışıyor. Halbuki Sünnilerin tarif ettiği doğru olan, samimi olan o. Hayali olan Mehdi olur mu? Haşa, Allah gibi tarif ediyorlar. “Her yerdedir o, herkesin yanındadır. Soru sorduğunuzda cevap verir.” Allah’tan bahsediyorsun sen. İnsana Allah’lık verilir mi? O zaman deccal olmuş olur o tarif ettiğin. Sen onu Allah gibi görmüş oluyorsun. Çünkü rivayette var; “Deccal Allah’lık iddia eder” diyor. Burada da Allah’lık iddia ediyorsunuz siz. “Çıktığında mürşit görünümünde çıkar, sonra Allah’lık iddia eder” diyor. Tamam, Hz. Mehdi (a.s)’dan bahsediyorsun ama, Allah olduğunu söylüyorsunuz haşa olmaz. Hz. Mehdi (a.s) Allah’ın zavallı bir kulu. Allah onda tecelli ediyor. Onun vesilesiyle İslam’ı dünyaya hakim edecek. Mesela küçük bir incir çekirdeği iğne başı gibi, otuz metrelik incir ağacı yapıyor Allah. Yüz binlerce meyve veriyor, yüz binlerce yaprak açıyor incir çekirdeğinde, toplu iğne başı kadar.

Ben dinliyorum seni Didem Hocam, buyurun.

DİDEM ÜRER: Tamam Hocam, hemen inşaAllah. Hükümet tarafından yapılan mimari eserlerin estetiğe uygun olup olmadığını denetlemek için, Çevre Bakanlığı’na bağlı mimari estetik komisyonu kuruldu Hocam.

ADNAN OKTAR: Ne dedik; “estetik ve sanat bakanlığı kurulsun” dedik. Müdürlük kurmuşlar ama aslında onu bakanlığa çevirseler. Allah razı olsun daha bir ay oldu söylediğim, bak hemen hükümet gereğini yapmış, maşaAllah.

DİDEM ÜRER: Hocam, Ertuğrul Özkök Arkadaşlarına Rockçı oldum diye yazı yazmış. Ve gazetede resmini yayınlamış.

ADNAN OKTAR: Rock müziği şahane, rockçı çocuklar da çok sempatik çok hoş görünümlü, çok hayat dolular, çok kalenderler müziğe, sanata, insanlığa güzel olan her şeye karşı kalplerinde bir muhabbet var.

DİDEM ÜRER: Yayına çıkan o iki arkadaşımız da sizin için şöyle diyorlar: “tam arkadaşımız gibi çok samimi” diyorlar. “Yıllardır tanıyor gibiyiz” diyorlar.

ADNAN OKTAR: Onlar can. Çok şahane delikanlılar, nur gibi insanlar. Baya sanatın, güzelliğin içinde olan insanlar, muhabbetin içinde olan insanlar. Nezaket, hürmet ve saygı samimiyet için gönülleri son derece açık. Öyle insanlara ancak sevgi ve saygı duyulur. Dolayısıyla ben canlarla burada rock ziyafeti çekeceğim. Rock müzik dinleyeceğiz, bir kere iki kere on kere değil. Şimdi hazırlıkları yapıyorum tesisi yaptırıyorum, ondan sonra yıkacağız buraları.

Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Ruşen Çakır; “Müslüman kardeşlerin kesinlikle sistemin içinde tutulması gerektiğini, aksi takdirde Mübarek rejimi insanlarının hiçbir şey olmamış gibi geri dönme riski olduğunu” söyledi.

ADNAN OKTAR: Müslüman kardeşler, eğer halkı kucaklayıcı, özellikle kadınları koruyan kollayan bir politika izlerse, Avrupai bir görünüm alırsa, sanata, bilime, estetiğe yönelik tavrını netleştirirse, İslam aleminin en mükemmel örneklerinden birini oluşturmuş olur. Ve en hayati konu; İttihad-ı İslam ve Mehdiyet. Muazzam bereket getir, muazzam bir güzellik olur. Bunu gündem yapmaları lazım. İşte ekonomi; ekonomi işte insanı bu hale getirir. Şu an Mısır ölü. Öyle olmaz. Sevgiyle dirilir Mısır, İmanla Kuran mucizeleriyle, iman hakikatleriyle dirilir. Ve bütün halkı kucaklayan, herkesi kucaklayan bir politikayla dirilir. Mehdiyet olmadan, Hz. İsa Mesih (a.s)’a olan sevgi olmadan, bir bereketin olması mümkün değil. Mehdiyet olmadan düzelmez, Allahualem. Bakın görün hep beraber seyredeceğiz, hiçbir şekilde ayağa kalkamaz. Ancak Mehdiyet’le.

Didem Hocam, sen bana bir şeyler söyle, ben de ona göre bir şeyler söyleyeyim.

DİDEM ÜRER: Gezi eylemcileri dün İstiklal Caddesi’nde kendilerine tepki gösteren esnafın dükkanlarına saldırıp içeriye yanıcı maddeler atıp masa ve sandalyelerini kırdılar Hocam.

ADNAN OKTAR: Peki ne yapması gerekiyor oradaki esnafın? Dükkanını kapatıp gittiklerini düşünelim. Yani orada bir dükkan olmasını istemiyorlar anladığım kadarıyla. Onun ne faydası olacak acaba onlara. Daha rahat hareket edeceklerini falan düşünüyorlar. Demek istedikleri bu yani “dükkanınızı kapatıp gidin, biz burada sürekli eylem yapacağız.” Orayı, Taksim’i herhalde Tahrir gibi düşünüyorlar anladığım kadarıyla. Sürekli eylem yaparız, geceli gündüzlü eylem yaparız, eylemin bir merkezi olarak düşünüyorlar. Orada da esnafın onlara bela olacaklarını düşünüyorlar. Rahat vermeyeceğini, istihbarat sağlayacaklarını yahut direneceklerini falan düşünüyorl

Önerilen