Kürt kardeşlerimizi Güneydoğu’ya hapsettirmeyiz, bu vatanın her yeri onların.

  • 11 yıl önce
DİDEM ÜRER: Selahattin Demirtaş “Bugüne kadar Suriye, Irak, Yunanistan, Bulgaristan komşunuzdu. Şimdi Kürdistan komşunuz olacak diye niye kıyamet koparıyorsunuz?” şeklinde bir soru sordu.

ADNAN OKTAR: Kimsenin bir şey dediği yok. Nerden çıkıyor, kim çıkartmış kıyamet koparmayı? Kürdistan.  Kürt kardeşlerimizin biz rahat etmesini isteriz. “Türkiye’de biz bölünme istemiyoruz” diyoruz. Laf anlatamadık herhalde. Türkçe mi anlatamıyoruz? Bilmiyorum. Kürtçe mi söyleyeyim? Ben Kürt kardeşlerimle rahat bağlantı kurmak istiyorum. Mardin’den geldi mi buraya pasaport olmadan gelecek. Ben de Mardin’den onu çağırdığımda, o içinde bir sevinç duyacak. Ben oraya gittiğimde pasaportla gitmek istemiyorum. Konu bu. Mardin’in, Siirt’in dağları, oralar tabiat şartları zor olan yerler. Ben oralara kardeşlerimizi sıkıştırmak, orada yaşatmak mecburiyetinde olmalarını istemiyorum. Orada yaşama mecburiyeti olmaması lazım. Rahat olsunlar, baş tacı olsunlar. Niye oraya sıkıştırmak istiyorsunuz? Çünkü Selahattin için demiyorum. O dürüst bir delikanlıya benziyor ama bazen de acayip konuşmaları oluyor. İstanbul’da, İzmir’de bazı monşerler var. Böyle viskisini, kızarmış patatesle falan hafif, hafif yudumlarken, Kürt kardeşlerimi gördüklerinde rahatsız oluyor adam. Güneydoğu’dan da utanıyor haşa. Güneydoğulu insanlardan da utanıyor. Entelliğine dokunuyor adamın, asortiğine dokunuyor. Onları oraya hapsetmek istiyor özetle. “Gidin orada yaşayın, gözümüzün önünden gidin” diyorlar. “O coğrafyayı, o bölgeyi de görmek istemiyorum. Orada ki insanları görmek istemiyorum.” Kaba geliyor adamlara konu bu dertleri bu. Biz de diyoruz ki, entel, dantel kardeşim canın istemiyorsa kadehine buz at veyahut başka türlü bir uygulama yap. Başının üstüne koy buzu. Ben kardeşlerimden ayrılmayacağım. Kürtler, Kürt kardeşlerimiz çok nezih, çok klas bu vatanın nefis evlatları, şahane evlatları. Ben onları her yerde göreceğim. Bak iftara geldi kardeşim pasaportla gelmedi. Birçok Kürt annem geldi benim iftara AKP milletvekilleri geldi Kürt iftihar ediyorum. Baş taçları, oranın süsü onlar. Konu bu. Yoksa Suriye’de bir Kürt bölgesi, iftihar ederiz.  İsterlerse olsun bizi rahatsız edecek bir şey değil ki o. Ne diyeyim yani? Esad sizi idare mi, etsin diyeyim? Esad’dan kurtardıysa Allah sizi oh ne güzel mutluluk. Orada sen eğer komünist devlet kurarsan, benim annelerimi, bacılarımı eğer komünist kafayla ezmeye kalkarsan, Stalinist bir rejim kurmaya kalkarsan, o zaman biz annelerimizi koruruz. Kardeşlerimizi koruruz. Ama sen orada normal Türkiye’ye saygılı, buradaki vatandaşlarımıza saygılı, sevecen bir üslup içerisinde Allah’ına, dinine sevgi içerisinde ise veya dinsiz de olabilirsin. Ama kimseye dokunmuyorsundur, rahat duruyorsundur yani zarar vermiyorsundur. O halde yaşa kardeşim, kimse sana bir şey demez. Ama komünist, Stalinist devlet kurarsan, biz sana tabii ki git annelerimizi, bacılarımızı ez demeyiz. Çünkü sen, enternasyonal komünizmi istiyorsun. Senin orada amacın Müslüman annelerimi, kız kardeşlerimi ezmek. Gelir alırım. Annelerimi senin eline vermem. Konu bu, başka bir şey yok. Yani normal yaşayan, normal sevecen olan bir Kürt kardeşim orada devlet kuruyorsa yahut bölge kuruyorsa ne yapıyorsa bize ne yani. Ben kendimi korumak için bir yer ayarlarım. Devlet demeye gerek yok oraya illa bir şey. Topluluk orada kardeşlerimiz yaşıyor. Ne yapsınlar yani? Kendi arasında belki bir sistem kurabilir. Kendini korumak için. Esad’dan kurtulduysa ne mutlu onlara, ne güzel. Huzur içinde, bereket içinde yaşayın, cansınız siz. Niye rahatsız olalım yani? İllaki bir şey yapacaksın oraya toplandığına göre. İstersen devlet de kur, istiyorsan başka bir şey de yap. Ne yapıyorsan yap. Normal sevecen, tatlı Kürt kardeşlerimin olduğu bir topluluk. Nasıl idare etmek istiyorsa isterse isim de koymayabilir. İsterlerse kendilerine bir baş seçerler, onunla da kendilerini idare edebilirler. Birini imam tayin edebilirler, bir manevi lider de bulabilirler. Ne yapıyorsa yapsın. Mühim olan huzurlu yaşamaları, rahat yaşamaları onların huzurunu bozdurmayız yani konu bu.

Mesela evvelsi gün de benim Kürt canlarım geldi, iftardaydılar Kürt delikanlılar, Diyarbakır’dan, Mardin’den oralardan geldiler. Aslan gibiler canlarım benim. Bana deseler ki “pasaport gösterttik vizede aldık, geldik” deseler, bu dehşet verici bir şey. Durduk yere niye belamızı arayalım? Atlamışlar otobüse gelmişler, bu kadar, bu şekilde olacak.